
Bildiğimiz uzere bu hayatta yalnız değiliz.
İnsanoğlu kendini en ustun varlık olarak gorse de bu durum, bakış acısına gore şekillenecek bir olgu olarak kayıtlara gecmiştir.

Her canlının temel ihtiyacı olan su, bizlere de can vermektedir. Bu determinist yaklaşım sonucu "yaşıyoruz. Cunku su iciyoruz" diyebiliriz.

Ote yandan kendi irademizle yeme ve icme fiilini aksiyona doktuğumuz bu yaşamda bizlerin yanı başında olan yeşil dostlarımız ne yazık ki bu iradeden bihaber.

Zira bitkiler istese bile kokleri ulaşamadığı surece su icemezler. Ama nasıl olur da yaşarlar? Bir takım dolaylı aksiyonlar sonucu bir şekilde suya ulaşırlar. Bu bile bir duzendir.

Duzen pramidinin belki de en tepesinde olan bizler, narsist ve duşuncesiz olabilme potansiyeline istatistiki acıdan son derece yuksek olarak sahibiz.


Ustat ne demiş?
"Kurudu icim ey yar!
Olsan da versen bir bardak,
Lıkır lıkır icsem bir omur,
Senin verdiğin bardaktan ey yar!"

Bu bağlamda bizlerin kendimizi duşunduğumuz kadar evlerde oksijen kaynağımız olan bitkilerimizi de duşunmemiz hususi olarak bir esastır.

Şu anda evimizde bize arkadaş olan yeşil dostlarımızın toprağını kontrol edip ihtiyacları varsa sulayalım.


Hayat bulalım, hayat verelim, el verip bu hayatı birlikte yaşayalım.


Saygılarımla.
