Diğer taraftan dunya savaşları sırasında kuresel egemenlik icin mucadele eden devletlerin yarattığı zenginler, yani nufusun yalnızca %1 ’ine yakın olan kısmı, kalan %99 ’un uyesi olan bireylerden daha fazla paraya sahipler. Gelir adaletsizliğinin artıp, toplumsal kutuplaşmanın en buyuk gercek olacağı yıllara doğru gittiğimizi soyleyen binlerce bilim insanı var. Diğer taraftan nufusa bağlı olarak artan karbon salınımı da kuresel iklim değişikliklerinin etkilerini arttırıyor. Ne kadar mantıklı duşunursek duşunelim, dunyanın bir sure sonra insan kotasını dolduracağı sonucuna ulaşıyoruz. Bu da kaynak kıtlığını beraberinde getiriyor.
Hal boyleyken Mars ’a gitmeye calışmak, guneş enerjisi gibi sonsuzluk vadeden yontemlere sarılmak boşuna olmamalı:

Bu yazımızda, gelecekte yaşanması beklenen eşi benzeri gorulmemiş krizleri, yaşanmadan cozmek icin gundeme getirilen acımasız bir yontemi irdeliyoruz.
Aşağıdaki kişinin adı Thomas Malthus, bir nufus bilimci ve bu artışın cozulmesi icin urkutucu bir onerisi var:

Thomas Malthus, 1766 ve 1834 yılları arasında İngiltere ’de yaşamış olan bir nufus bilimciydi. Yaşadığı yıllar arasında dunya nufusu henuz 1 milyara ulaşmışken o, bugunlere atıfta bulunan bir hipotez uzerinde calışmaya başladı. Bir sonraki donemin en unlu iktisatcılarından olan John Maynard Keynes, Thomas Malthus ’u “Eğer bugun yaşasaydı, dunya daha uslu bir yer olacaktı” sozleriyle andı. Malthus, dunya nufusunun bir gun doyum noktasına ulaşacağını soylemiş, bunun toplu katliamlara neden olacağını belirtmişti.
Malhus ’a gore herhangi bir alandaki "tuketim hızı, uretim hızının uzerine gecince kaynak yetersizlikleri baş gosterir". Tuketim hızı ise doğrudan nufusun artışıyla ilişkili bir durumdur. Daha o yıllarda olası felaketlerin onune gecebilmek icin gec evlenmek, daha az cocuk sahibi olmak gibi politikaların teşvik edilmesi gerektiğini savundu. Doğa, belirli bir limit aşıldıktan sonra kaynaklarını buyuk hızla tuketip dengesini bozan bireyleri yok edecekti. Buna "doğal denge" adını verdi; referansı ise daha onceleri, insan yeryuzunde bile değilken yaşanmış olan kitlesel yok oluşlardı. Bu yok oluş felaketlerinin hepsi, doğal olarak gercekleşmişti.
Malthus ’un hipotezinden yola cıkarak "dunya nufusunu yapay felaketlerle dengeleme" fikri kurgusal karakterlere de ilham oldu:

Teknoloji ise bu yontemlerin işlevli bir şekilde gercekleştirilmesi icin buyuk bir rol ustleniyor. Bir zamanlar, denizaltı şifrelerini kırmak icin kullanılan bilgisayarlar, artık gelecek dunya nufusu hakkında tahminlerde bulunuyorlar. Yapılan simulasyonlar arasında, milyonların herhangi bir salgın hastalık sonucu tarihe gomuldukleri acımasız senaryolar da var. Orta Cağ ’da dunyayı kırıp geciren cicek, verem ve cuzzam gibi salgınlar, kitlesel kıyımın peşinde olanlar icin buyuk bir referans.
20. yuzyıl, kureselleşme kavramını lugatımıza kazandırdı. Bugun hala dunyanın buyuk kısmı kureselleşmenin temel mantığını cozmeye calışırken ABD gibi ulkelerin liderleri, uluslararası toplantılarda kureselleşmeyi artık "sacma bulduklarını" soyluyorlar. Dunya gunden gune daha bencil insanların elinde şekillenmeye başlıyor:

Malthus, duşuncelerinin gelecekte kotu niyetli insanlara ilham olacağından belki de habersizdi, ancak coktan onlara gereken kıvılcımı verdi. Bugun, kultur endustrisinin en populer eserlerinden olan Marvel Sinematik Evreni ’nde işlenen bir karakteri cok konuşuyoruz. Bu karakter bir hayal urunu olsa da amacı, kaynakların yetersizliğini engellemek adına nufusun yarısını yok etmekti. Belki Thanos bunu parmak şıklatarak yapmış olabilir, ancak insanları oldurmek icin parmak şıklatmaktan daha kolay eylemler yapılabiliyor. Kimse bu duşuncelerin, kulturel bir yapılanmayla insanların algılarına kazınmadığını soyleyemez.
Sevdiğiniz Marvel karakterleri, potansiyel geleceğin en şiddetli senaryosunu, eğlenceli bir dille size verdi. Adına sonradan Thanos diyeceğimiz o kotu niyetli insanlar ise bir başka gezegenden gelmeyecekler, zaten aramızdalar.
Kaynaklar: Learner.org, Birleşmiş Millletler, Forbes, Forbes 2