Yoneticilik, belki de pekcok kimsenin hayallerini susleyen bir makamdır. Herkes, sizin onunuze cıkarken ceketinin duğmelerini ilikleyecek, hafif buzulecek. Siz o yanınıza işi icin gelen kişinin bu durumundan egonuzu iyice tatmin edeceksiniz. Tabii bu soylediklerim, herkes icin değil; gurur duyduğumuz, kendi benliğini ve egosunu hice sayarak calışanlar icin değil. Onların cevresindekiler, inşallah onlara gereken değeri veriyorlardır. Suistimal etmiyorlardır.

İşte, yoneticilik burada başlıyor. Aradaki farkı ayırdedebilme beceri ve ic gorusune sahip olmak. İnsani değerlerle ilişkileriniz burada başlıyor. İnsana, insan gibi değer verirseniz SİZ yukselirsiniz.

Empati yapmayı bilmek ve bunu hakikaten ruhunda hissedebilmek cok onemli. Empati yapmak, kendisini karşı tarafın yerine koyarak, olaylara ve durumlara onun penceresinden bakabilmektir.
Empati, gunumuzde cok kullanılan, ancak coğu kimsenin uygulamayı aklına bile getirmediği bir kavram.
Yoneticilik, işlerin sadece emirlerle yurumediği, insanların ruhlarıyla iletişime gecerek, insani ilişkilerle, işinizi daha iyi sonuclandırabileceğinizi gorduğunuz bir konumdur.
O, bir turlu terkedemediğiniz koltuklarda pekala daha verimli, cevresinde calışanlarına huzur vererek calışacak yoneticiler oturabilir.

Yonettiğinizi zannediyorsunuz. Arkanızı donunce, herkes vicdanı ile başbaşa kalmış. Koltuğunuzda otururken, arkanızdan onunuzden dolaşan şakşakcılar, daha sonra sizi nasıl anacaklar? Onemli olan bu... Bıraktığınız iz hic silinmesin diye caba gosterenler mi olacak; yoksa koltuğunuzdan indiğiniz, indirildiğiniz zaman arkanızdan teneke mi calınacak?

Yoneticilik, calışanla calışmayanın ayırdedilebildiği bir makamdır. İyi calışan mutlaka FARKEDİLMELİDİR. Elmalarla armutlara aynı davranışta bulunursanız; başarı adına ilerleme kaydedemezsiniz. Motivasyon diye birşey bekleyemezsiniz. Amac neydi peki?
Okullarda yoneticilik, mudurluk yapmak pekcok kişinin geleceğini cizer. Yonetici konumundaki kişinin ruh sağlığı, hayata hazırlanan beyinleri her yonu ile etkilediğinden onemlidir. Okul muduru, yine sınıfın yonetimini sağlayan oğretmenleri doğrudan etkiler.
Okula sabah sabah sinir bozarak, bağırarak başlayan mudurler var. Mudurun gerginliği ile oğretmenler gerilmekte, cocuklar ve gencler motivasyon yok olarak gune başlamaktadırlar. Ozellikle hafta sonunun ertesinde bayrak toreninde azarlanmadan haftaya başlamak neredeyse mumkun olmamaktadır.

Ya da kişisel olumsuz duyguların esiri olarak cevresine tum negativizmini yansıtmaktadır. Kin, nefret, kıskanclık, haset, menfaat, kompleks gibi ozellikleri taşıyan yoneticilerle normal koşullarda calışılamayacağı acıktır.

Eğitim yuvalarında mudurler, pedagojik eğitim almış olanlar bunu yapıyorsa diğer sektorlerde yonetici olanları duşunmek istemiyorum. Cocuk ve gencler toplumun cok aktif bir kısmını oluşturuyorlar, deneyimsizler; ancak bazı hassas noktalarına ozen gosterildiğinde ve grup psikolojisi iyi kullanıldığında pekcok şey cozumlenebilir.

Burada okul mudurunun oğretmenleri ile iyi ve sağlıklı iletişiminin onemi yadsınamaz. Okul muduru tek başına hicbir zaman yeterli olamaz. Okul mudurunden yeterli ilgi ve desteği gormeyen oğretmen dersi bitince cantasını alıp, cıkar gider. Mudurunu arkasında hisseden oğretmen cozumun parcası olmak icin calışır. Oğretmen genellikle manevi haz ile calışır. Onun bu hazzını iyi değerlendirebilen mudur, pekcok değer uretebilir.
Bu nedenledir ki yapılacak şeylerden bir tanesi ve onemlisi YONETİCİLERE PSİKOLOJİK DESTEK tir.

OZNUR SİMAV-PEDAGOG
AİLE-İLETİŞİM DANIŞMANI

[h=2]İstanbul Cocuk Gelişim Uzmanı uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]