İnsanın ruhsal dunyası son derece soyut, karmaşık ve kişiye ozgudur. Bir bilim olarak psikoloji on yıllardır insanı farklı bakış acılarıyla ele alarak anlamlandırmaya ve insanın yaşadığı psikolojik sıkıntılara cozum bulmaya calışmaktadır. Bu sebepten dolayı gunumuze dek psikolojik sorunların cozumunde kabul goren onlarca farklı kuramsal bakış ve kullanılan yuzlerce psikoterapi tekniği geliştirilmiştir. Ancak bugun bile herkes tarafından tamamıyla kabul goren bir kuram ya da teknik yoktur denilebilir, zira her bir teknik ve kuram danışanlar uzerinde farklı etkiler yaratır. Birinden danışan cok fazla yararlandığı gibi bir başkasından fayda goremeyebilir, hatta bazı teknikler danışana fayda sağlaması yerine zarar verebilir. Kimi zamanda, kabul edilen kurumsal bakış ya da kullanılan teknik bir danışanda son derece etkili sonuclar doğurabildiği gibi bir başka danışanın hicbir gelişim gostermemesine neden olabilir.

Eğer terapistin elindeki tek alet bir cekic ise her şeyi civi zannedebilir. Diğer bir deyişle terapistin bildiği kuram ve teknik sınırlı ise olaylara bakış acısı da o derecede sığ olacak ve coğu zaman danışan icin zorlama bir psikoterapi sureci uygulayacaktır. Bu bilgiler ışığında denilebilir ki, psikoterapi kesinlikle uygulaması kolay bir iş değildir. Zengin bir bilgi birikimi, farklı kuram ve tekniklere hakimiyet, ustun bir zeka ve empati becerisi gerektirir.

Psikoloji camiasında son yıllarda kabul goren genel goruş şudur; danışanın sorunlarının cozumunde tek bir kuramda ya da sınırlı tekniklerde ısrar etmektense, danışana en fayda sağlayacak kuram ve teknikleri belirleyip ona gore bir psikoterapi sureci başlatmak en uygun mudahaledir. Bu anlayışın diğer adı butuncul bir bakış acısı ile sureci ele almaktır. Yani danışanın en fayda goreceği yontem ve teknikleri bircok secenek arasından secip ona gore mudahalelerde bulunmak en etkili ve sağlıklı yoldur.

Kulağa oldukca mantıklı gelen bu yontem sanıldığı kadar basit değildir. Bunun icin psikoterapistin bircok kuramı yakından tanıması ve tekniklere hÂkim olması gerekir. Yukarıdaki cekic ve civi orneğinden yola cıkarsak, terapistin alet cantasında yalnızca cekic değil birden fazla alet olmalı ve terapist gerektiğinde o aletleri ustaca kullanabilme yetkinliğine sahip olmalıdır. Boyle bir yetkinlik butuncul bir psikoterapi eğitim surecinden gecmeyi gerektirir. Bu surec boyunca terapist bircok kuramı tanır, mantığını anlar ve bunun doğrultusunda uygulanan tekniklerin hangi tur danışanlarda ve sorunlarda daha etkili olacağı konusunda bir anlayış geliştirir. Butuncul psikoterapi bağlamında kişiye ozel hangi kuram ve tekniğin etkili olacağını bildikten sonra terapiye başlamak son derece etkili sonuclar doğurur.

Uygulanacak yontem ve tekniği belirlerken ki kilit nokta danışanı cok iyi tanımak ve cozumlemektir, ancak bu kolay bir iş değildir. Her insan aslında kendi icinde koskoca bir dunyadır; onun davranışları, duyguları, duşunceleri, cocukluk yaşantıları, bilincdışı surecleri, gecmiş yaşam olayları, değer yargıları, yetiştiği kultur, genetik mirası ve daha bircok etken danışanın bugune gelmesinde rol oynamıştır. Dolayısıyla danışanın yakından tanımadan yapılan mudahaleler etkisiz olabilir, psikoterapi surecini uzatabilir ve hatta danışana zarar verebilir.

Bu sebeplerden dolayı, danışanlarda daha hızlı ve etkili sonuclar sağlamak icin butuncul psikoterapi bağlamında hucum terapisi uygulanmaktadır. Hucum terapisi ilk etapta yoğunlaştırılmış 40 seansı kapsamaktadır. Seans sayısı mevcut sorunun şiddetti ve danışanın kişilik yapısına bağlı olarak değişiklik kimi zaman değişiklik gostermektedir. Bu yoğunlaştırılmış program danışanla beraber 15 ila 20 gun arasına sıkıştırılmakta, danışanın ve terapistin programına gore kimi zaman gunde her biri 50 dakikadan oluşan 2-3 seans halinde yapılmaktadır.

Hucum terapisinde ilk olarak danışanın şikÂyetleri, sorununun ne olduğu, ne zaman başladığı, nasıl devam ettiği araştırılır. Sonraki seanslarda danışanın anne karnından itibaren tum bebeklik, cocukluk, ergenlik ve sonraki donemleri detaylı olarak dinlenerek gecmişindeki belirleyici sebepler tespit edilir. Aynı şekilde danışanın vefat etmiş ve yaşayan aile bireylerinin ve yakın akrabalarının kişilik yapıları ve ruhsal durumları tek tek incelenerek bir soy ağacı cıkartılır. Bu kaynaktan danışanın mevcut durumunu etkileyen ailesel faktorler belirlenir. Bunlara ek olarak danışanı etkileyen guncel tetikleyici olaylar ve sorunun devam ettirici etkenleri araştırılır.

Hucum terapisi buyuk bir yapbozu oluşturma surecine benzetilebilir. Her danışan parcaları dağınık bir yapboza benzer. Terapistin gorevi yapbozun parcalarını deyim yerindeyse didik didik edip her bir parcayı uygun yerine koyarak parcaları butunleştirmektir. Hucum terapisinde de sabır ve sebatla toplanan her bir bilgi yapbozda yerine koyulan bir parca niteliği taşır, netice olarak yapbozun bulunan parcaları birleştirildiğinde ortaya bir resim cıkar. İşte deneyimli bir psikoterapist ortaya cıkan bu resmi goz onunde bulundurarak danışanın genel kişilik yapısı ve tekrarlayan hatalı dongusunu hakkında bir fikir sahibi olur. Bunun sonucunda danışanına en uygun olan psikoterapi recetesini sunar.

Terapist butuncul psikoterapi bağlamında, danışana en uygun kuramsal yaklaşımı ve teknikleri kullanarak hucum terapisi surecini formule eder. Danışana uygun yorumlar ve yuzleştirmelerle ayna tutar. Bu surec icerisinde danışana anlayabileceği bir dille bir takım psikoloji bilgileri de aktarılır. Psiko-eğitim de denilen bu surecte insanın ruhsal gelişimi, bilincdışının işleyişi, savunma mekanizmaları vb. bircok konuda danışan bilgilendirilir.

Hucum terapisindeki tum bu aşamalar sonucunda danışan Âdete kendi durumuyla ilgili bir aydınlanma yaşar. Şimdiye kadar uzmanlara başvurmasına rağmen anlamlandıramadığı ve caresiz kaldığı sıkıntılarının kaynağı hakkında mukemmel bir icgoru geliştirir. Bu tablo danışanın psikoterapiye olan inancını artırarak surece guven duymasına neden olur. Yaklaşık 20 gun suren hucum terapisi sonunda goruşmeler haftada 1 veya 2 olarak duzenlenir ve danışan istediği hedefe yaklaştıkca 2 haftada bire inilebilir. Bu surec her danışana gore farklılık gosterir. Psikoterapinin tamamen sonlandırılmasına terapist ve danışan karşılıklı konuşarak karar verir ve gerektiğinde seanslar daha da seyrekleştirerek surec sonlandırılır.

Ulkemizde psikoterapi hizmeti giderek yaygınlaşmakta ve ceşitlenmektedir ancak psikoterapi hizmeti alan ya da psikoterapiye başlamayı duşunen insanların kafalarındaki en buyuk soru işareti “acaba işe yarayacak mı?” dır. Kişiler boyle bir duşunce icerisinde olmakta son derece haklıdır zira psikoterapi sureci coğu zaman oldukca maliyetli, zaman ve enerji tuketici olduğu kadar duygusal yoğunluğu fazla olan bir surectir. Bunlara ek olarak maalesef bu alanda sozde “psikoterapist” ya da “uzman” olarak gecinenler ve neyi nicin yaptığını kendisi bile bilmeyen tecrubesiz ve bilgisiz kişiler kol gezmektedir. Boyle bir ortamda kimi danışanlar psikoterapi ile ilgili talihsiz tecrubeler edinmiş ve bu alana olan guvenleri sarsılmıştır. Ancak herhangi bir ruhsal rahatsızlıktan mustarip bir kişi eğer sorunla kendi baş etme becerileri ile baş edemiyorsa psikoterapi hizmeti almaktan cekinmemeli, bu konuda talihsiz tecrubeler yaşasa bile tekrar denemede tereddut etmemelidir. Aksi takdirde surekli yaşanılan ve cozum bulunamayan psikolojik sorunlar kişinin yaşamdan aldığı doyumu azalttığı gibi ailesini, ilişkilerini ve iş hayatını da olumsuz etkilemektedir. Bu durum kişinin geleceğe guvenle bakmasını engellemekte ve etrafındaki fırsatları kacırtarak kişiyi umitsizliğe sevk etmektedir. Maalesef bircok insan yıllarca bu zorlukları yaşamaktadır. Bu acıdan bakıldığında psikoterapi kişinin yaşamını tamamıyla olumsuz etkileyen sorunlarından kurtulmak icin denemesi gereken bir alandır. Bu surecin coğu zaman maliyetli, zaman alıcı ve kimi zaman da duygusal olarak yorucu olması su gecirmez bir gercektir, ancak aynı gercek fiziksel bir tedavi surecinde de gecerlidir. Ornek vermek gerekirse; beyninde tumor olduğunu ve yaşamının tamamen bundan olumsuz etkilendiğini bilen bir birey, biraz imkÂnı varsa milyarlar vererek, acı cekerek, zaman harcayarak ve kimi zamanda risk alarak boyle bir ameliyatı olmakta tereddut etmez. Başarılı gececek bir ameliyat sonucunda cektiği acılar son bulur ve belki de yepyeni bir hayata başlar. Sonucları cerrahi bir ameliyattaki kadar somut olmasa da, psikoterapi de layıkıyla ve neyi nicin yaptığını bilerek uygulandığı takdirde soyut olan ruhsal yapıda cok buyuk etkiler yaratan ruhsal bir ameliyat niteliği taşıyarak kişinin tum yaşamını olumsuzdan olumluya cevirebilir.

Bu yazının ana konusu olan hucum terapisine geri donersek; butuncul psikoterapiye hÂkim, bu konuda bilgisi ve tecrubesi olan bir terapistle hucum terapisi gibi bir surece girmek kısa zamanda son derece carpıcı sonuclar doğurduğu gibi yıllardır kişiyi etkileyen bircok semptomun da azalarak yok olmasını sağlamaktadır. Hucum terapisinin getirisi ve goturusu bir terazinin iki kefesine konulduğunda, haftada bir ya da daha seyrek uygulamaları olan psikoterapilere gore getirisi cok daha ağır basan bir terapi olduğu hucum terapisi uygulayan uzmanların tecrubeleri ile sabittir. Dolayısıyla hucum terapisinin cok daha fazla ertelemeden kesinlikle denemeye değer bir terapi sureci olduğu soylenebilir. (Bkz. Uzmanın diğer makalesi:" Psikoterapi nedir, ne değildir ve nasıl fayda sağlar?")

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]