Vucudunuz size ne soyluyor? Beden dili ve mikro ifadelerİnsanlarla kurduğumuz iletişimde soylediklerimizden daha fazlası, beden dilimiz yoluyla karşı tarafa aktarılıyor. Konuyla ilgili sosyal psikologlar tarafından yapılan cok sayıda araştırma var, ancak kapsamlı ilk calışma, psikoloji profesoru Albert Mehrabian’ın calışmaları olarak karşımıza cıkıyor. Mehrabian; 1970-1980 yılları arasında beden dili uzerinde yaptığı calışmaların bulgularını 1981 yılında yayınladığı “sessiz mesajlar” adlı kitabında paylaşıyor. Mehrabian’ın calışmaları gosteriyor ki; insanlar bizim ne soylediğimizle ilgilenmiyorlar. Onlara ne soylediğimizden cok, nasıl soylediğimiz onemli. Bu araştırmanın sonucları, herhangi bir kişi ile kurulan iletişimde; beden dilinin % 56, ses tonunun %37 ve soylenenlerin % 7 oranında etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Bu acıdan bakıldığında iletişimde beden dilini, diğer iletişim ogelerinden ayırmamız mumkun değildir. O halde beden dilini; yaşanan şartlar icinde birbirini izleyen hareketlerle (beden duruşu, el ve kol hareketleri, mimikler ve goz hareketleri) onem kazanan, ses tonu ile desteklenen ve kelimelerle son şeklini alan karmaşık bir surec olarak tanımlamak doğru olacaktır.
Beden Dili ve Kultur
Beden dili kulturlere gore farklılık gosterir. Bir toplumda olumlu bir ifade olarak kabul goren bir hareket bir başka toplumda tam tersi karşılık bulabilir. Mesela; el sallamak dunyanın bir cok yerinde, selamlaşma ya da veda anlamı taşırken Yunanistan’da “cehennem ol” anlamı taşımaktadır. Bu nedenle kullanılan beden dili; icinde bulunulan kulturun ozelliklerine gore şekillenir.
Beden Dili ve İletişim
Peki bu kadar onemli olan ve coğu zaman kontrolumuz dışında kendini ortaya koyan bedenimiz uzerinde nasıl kontrol sağlayabilir ve iletişimde bedenimizi daha işlevsel bir hale nasıl getirebiliriz?
Konuyla ilgili piyasada gorsel malzeme taşıyan ayrıntılı birkac kitap bulunuyor. Ben ise burada, gunluk yaşamımızda defalarca karşılaştığımız beden dili orneklerinin işimize yarayabilecek sadece birkac orneğini paylaşmaya calışacağım.
İnsanlarla karşılaşmada ilk 30 saniyede oluşan izlenim cok onemlidir ve sonrasında yakın ilişkiler kurulmadığında bu izlenimin değiştirilmesi oldukca zordur. Ozellikle iş goruşmelerinde onemli olan ilk izlenim; kişinin giyim tarzı, beden duruşu, el-kol hareketleri ve yuz ifadeleri ile oluşur. Karşıdaki kişiyi rahatsız etmeyecek şekilde kendinden emin ve icten bir duruş karşınızdaki kişinin sizin hakkınızda oluşacak izlenimlerini onemli olcude olumlu etkiler.
Ayrıca sizin de tanımadığınız ve ilk defa karşılaştığınız bir kişi hakkında bilgi sahibi olmanız beden dilini iyi okuyabilmeniz yoluyla gercekleşir. Ozellikle tokalaşma şekli, kişinin kendiyle ilgili algısı ve sizinle ilgili goruşlerini ortaya koyması acısından onemli ipucları sağlar. Tokalaştığınız kişi elinizi sıkıca kavrıyor, kendi elini yukarı doğru bakacak şekilde elinizi sıkıyor, hatta sizi kendine doğru hafifce cekiyorsa bu durum; kişinin baskın bir tip olduğunu ve sizin uzerinizde otorite kurmak isteğinde olduğunu gosterir. Aksi bir tokalaşma şekli; boyun eğen ve karşıdaki kişinin ustunluğunu kabul eden bir yapıyı ortaya koyar.
İnsan Davranışlarını Okumak
Beden dilinde en doğru sinyalleri gonderen organlar; bacak ve ayaklardır. Bunun sebebi; bu organların beynimize en uzak organlar olmasıdır. Bir organ, beynimize ne kadar uzaksa, ona egemen olmak ve uzerinde kontrol sağlamak o derece zordur. Bu durumun tek istisnası gozlerdir.
Kişinin bedeniyle ne kadar yer kapladığı onemlidir, cunku kişi bedeniyle ne kadar yer kaplıyorsa o kadar baskın bir kişilik yapısındadır. Yakın cevrenizdeki insanları gozunuzun onune getirdiğinizde; kendi halinde ve cekingen yapıda olan kişilerin; bulundukları ortamda kolları ve bacaklarının daha kapalı halde olduğunu, aksine baskın ve otoriter yapıda olan insanların; kollarıyla ve bacaklarıyla daha fazla yer kapladıklarını gorursunuz.
Kalabalık ve insanların birbirine yakın olduğu bir ortamda; herhangi bir kişinin sizi dikkate alıp almadığını ya da sizinle ilgilenip ilgilenmediğini oğrenmek istiyorsanız o kişinin beden duruşuna bakmanız yeterli olacaktır. Eğer vucudu size doğru donukse ve bakışları sizin bulunduğunuz yone doğruysa, o kişi sizi dikkate alıyor ve varlığınızı fark ediyor demektir. Hatta bacak bacak ustune atmalarda, uste atılan bacağın yonu bile o kişinin ortamda bulunan kişilere karşı ilgi odağını ortaya koyan bir beden dili işaretidir.
Karşınızdaki kişinin gercekten sinirlenip sinirlenmediğini anlayabilmek icin tum beden hareketleri ve ses tonu arasındaki senkronizasyona (eş zamanlılık) bakmanız yeterli olacaktır. Eğer kişinin ses tonu yukseliyor ve beden dili arkadan takip ediyorsa (ses tonu yukselip birkac saniye sonra masaya vurmak gibi) o kişi gercekten sinirlenmeyip size sinirli olduğunu gostermek istiyordur. Gecekten sinirli bir tavır; tum bunların aynı anda ortaya konduğu bir davranış bicimidir. Bunun yanında gercek bir ofke; yavaş bir şekilde başlar ve şiddetlenerek devam eder, ancak sahte bir ofke daha dişli bir başlangıca sahiptir.
Karşınızdaki insan sizin goruşlerinize katılmayıp kendi goruşlerini de soylemekten cekindiğinde ortaya koyduğu hareketler, acığa vurulmayan bir goruşten kaynaklanan hareketlerdir. Yerine koyma hareketleri denen bu hareketler, genelde kendi uzerinden hayali pamukcuklar toplama şeklinde kendini gosterir. Bu hayali pamukcuklar; sizin soylediklerinize katılmadığının gostergesi ve aslında kendine sakladığı karşıt goruşleridir.
Kişinin bir şekilde bedenine dokunması, stres altında olduğunu ve kendini sakinleştirme cabası icerisinde olduğunu gosterir. Bu davranış; bebeklikteki anne dokunuşunu simgelediğinden stres durumlarında farkında olmadığımız bir şekilde bir elimizle diğer elimize ya da bedenimizin başka bir bolgesine dokunuruz.
Beden Dili ve Yalan
Bir coğumuzun en cok merak ettiği şey; karşımızdaki insanların soylediklerinin hangilerinin gercek, hangilerinin yalan olduğudur. Yalan konusunda oldukca fazla beden hareketi karşımıza cıkıyor.
Kişilerle iletişim genelde yuz yuze olduğundan, en dikkat cekici ve kolay gozlemlenebilir yer yuz cevresi ve gozlerdir. İnsanlar yalan soylerken genellikle gozlerini karşılarındaki kişiden kacırarak yalanlarının fark edilmemesini sağlamaya calışırlar. Ya da karşılarındaki insanın yuzune ısrarlı bir bicimde, gozlerini bile kırpmadan bakarlar, cunku yalan soyledikleri kişinin o yalanı anlayıp anlamadıklarını kontrol etmek isterler.
İnsanlar yalan soylediklerinde, bilincdışı surecler yalanı bastırma eğiliminde olduğundan kişiler istem dışı olarak elleriyle ağızlarını kapatma davranışı gosterirler. Ancak bu hareket cok kontrolsuz ve acık bir hareket olacağından daha olgun bir gorunumde dudaklar ya da ağız cevresine dokunma olarak ortaya cıkar. Bunun yanında goz ve cevresine ve de enseye dokunma hareketleri de hep yalan işaretleridir.
Yalan soylendiğinde beyinde gercekleşen noro-kimyasal değişimler burun ucu sinirlerini etkileyerek kaşınma hissi uyandırırlar. Ancak bu cok duşuk duzeyde bir kaşınma hissi olduğundan yalan soylendiğinde, burun ucunu sahte bir bicimde kaşıma davranışı gozlenir. Ayrıca klasik cene silkme ya da tek taraflı omuz silkme hareketleri de bedensel uyumsuzluğa işaret ettiğinden yalanı ortaya koyan beden dili işaretleridir.
Jestsel geri cekilme dediğimiz; kişinin soylediği şeyin ardından bir adım geri gitmesi ya da bedenini geri cekmesi ve konuşma sırasında sesin tonunda duşuş olması; o kişinin soylediği şeye inanmadığının gostergelerindendir.
Kişinin, sorduğunuz bir soruya “evet” derken başını sağa sola salması ya da “hayır” derken aşağı yukarı sallaması o kişinin yalan soylediğinin gostergesidir. Burada, dil yalan soylerken beden doğruyu gizleyememektedir.
Eğer bir kişi konuşurken gozleri bir yonu işaret ederken parmakları başka bir yonu işaret ediyorsa; zihin yalan soylemekle meşgul olduğundan beden buna uyum sağlayamıyor ve farklılık gosteriyor demektir.
Sorulan sorulara vakit kazanmak icin gereksiz cevaplarla karşılık vermek ve net bir soru sorulduğunda bile anlamamış gibi davranarak onay isteyen sorular sormak (ben mi, kim vb.) kişinin zaman kazanma cabasından kaynaklanır ve yalan soylenen durumlarda sık kullanılır.
Beden dili işaretleri, her ne kadar genellenebilir gorunse de kişiye ozeldir ve surec icerisinde duruma gore anlamlandırılması gerekir. Aksi bir durum cok teknik olacağından insanlar hakkında yanlış değerlendirmelere neden olabilir. Bu durumun istisnası mikro ifadeler olarak ele alınabilir.
Mikro İfadeler
Tum bu beden dili calışmalarının yanında bir de “mikro ifade” olarak tanımlanan yuz cevresi kas hareketlerinde gizlenemeyen ve cok ani bir şekilde gorulup kaybolan ifadeler vardır. Mikro ifadeler ya da mikro mimikler; insanların yaşadıkları bir hissi ya da duşunceyi bastırmak ya da gizlemek isterken yaptıkları ani ve istem dışı yuz hareketleridir. Ozelliği; cok ani ve cok kısa surede gercekleşmeleridir. Genellikle bir kazanım ya da yitimin soz konusu olduğu durumlarda ortaya cıkan mikro ifadelerin; normal yuz ifadeleri gibi taklit edilmeleri ya da gizlenmeleri imkansızdır. Mikro ifadeler hakkında ilk ve en kapsamlı calışmayı davranış bilimleri uzmanı Amerikalı Dr. Paul Ekman yapmıştır. Dr. Ekman bir klinikte calıştığı sırada burada 1 ay yatarak tedavi goren ve artık iyi olduğu duşunulen bir kadının evine gonderildikten sonra intihar etmesi sonucu kadının video goruntulerini yavaş cekimde tekrar tekrar izlemiş ve intihar eden kişinin yuzundeki acıyı izlediği video kayıtlarında yakalamıştır. Boylece mikro ifadeler uzerine calışmalara başlayan Paul Ekman; icinde ilkel kabilelerin de bulunduğu 15.000'den fazla insan uzerinde yaptığı calışmalar sonucunda 3.000'in uzerinde yuz ifadesinin bulunduğunu, ancak antropologların kabul ettiklerinin aksine yedi tane yuz ifadesinin tum toplumlarda aynı olduğunu gozlemlemiştir. Tum toplumlarda gorulen ve gizlenmesi mumkun olmayan bu evrensel mikro ifadeler şunlardır.
Kızgınlık
Aşağılama
Zevk
Korku
Uzuntu
Şaşkınlık
İğrenme
Ancak yukarıda da bahsedildiği gibi bu ifadeler saniyenin 1/5’i kadar kısa bir surede ortaya cıkıp kaybolduğundan bu ifadeleri yakalamak neredeyse mumkun değildir. Sadece doğuştan bu yonde yeteneği olan ve cok ciddi eğitimler alarak bu alanda kendini geliştirmiş kişilerin bu ifadeleri yakaladığı biliniyor.
İnsanlar ne kadar kadar dikkatli olurlarsa olsunlar, bedenleri uzerinde mutlak bir kontrol sağlamaları imkansızdır. Ancak beden dili konusunda bilgi sahibi olmak; kişinin, kendini ve diğer insanları daha yakından tanımasını sağlayacak, onları anlayarak etkili bir iletişim modeli geliştirmesini ve hoşgorulu davranabilmesini kolaylaştıracaktır.
Saygılarımla…
Abdullah ALPASLAN
Psikoterapist&Psikolojik Danışman

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]