DIŞ GENİTAL ORGAN VE VAJİNAL ENFEKSİYONLAR
Kadın ureme organlarının enfeksiyonları, kadınlarda onemsiz rahatsızlıktan, ureme fonksiyonunu tehlikeye sokan doku tahribatına hatta bazen olume kadar varan olaylara neden olur. Bir cok mikroplar, parazitler, mantarlar, virusler bu enfeksiyonların kaynağıdır. Coğu kez bir cok patojen beraber hastalık yapabilir. Sosyoekonomik koşulların yetersiz olması, duşukler, uygunsuz kontraseptif (gebeliği onleyici) yontemler kadın sağlığını olumsuz yonde etkiler.
Vaginal enfeksiyon durumunda vaginal akıntı, kotu koku, idrarda yanma, ağrılı cinsel ilişki gibi semptomlar gorulebilir. Vagende normal flora olduğunda PH değeri yaklaşık 4.0 'tur. Normalde vagen florasında laktobasiller hakimdir ve belli oranlarda ceşitli mikroorganizmalar ve kandida bulunur. Vaginada normal, kokusuz yumurta akı gibi şeffaf bir akıntı ozellikle ovulasyon doneminde daha belirgin izlenebilir, bu akıntı normal vaginal akıntıdır. Klinikte en sık uc ana tip vagina enfeksiyonu (vaginit) ile karşılaşılır. Bunlar trikomonas vajinalis,kandidiazis, bakteriel vajinozis enfeksiyonlarıdır. Bu makalede en sık yulvovajinal enfeksiyona neden olan hastalıklardan kısaca bahsedilecektir.
A. BAKTERİEL VAJİNOZİS:
Vaginite neden olan en sık enfeksiyondur. Gardnerella vaginalis adı verilen anaerob bakteri tarafından oluşturulur. Nonspesifik vajinit, haemophilus vajiniti gibi ceşitli isimlerle de adlandırılır. Islak smearde mikroskopta epitel hucrelerine yapışan bakteri kumeleri 'clue cell' adı verilen hucreler şeklinde izlenir. Hastalarda vaginada kotu koku hissedilir. Uygun antibiyotiklerle tedavi edilir.
B. KANDİDİAZİS (MONİLİAZİS)
Kadınların yaklaşık %75'i hayatlarında en az bir kez vulva-vaginal kandidiazisi ile karşılaşmışlardır. Vulva- vaginal kandidiazisin en sık etkeni (%80) Candida albikans'dır. C. albikans maya şeklinde, hif ve psodohif şeklinde gorulmektedir. Vaginadan başka ağız, mide-barsak ve rektumda da kandida izole edilmiştir. Rektumdan vaginaya da bulaşma olmaktadır. Diyabetik hastalarda, oral kontraseptif kullananlarda, kortizonlu ilac alanlarda, naylon ic camaşır giyenlerde, kandida enfeksiyonu daha fazla gorulur.
Vulvovaginal kandidiaziste geceleri sıcak etkisiyle artan ve şiddetlenen kaşıntı olur. Hastaların buyuk bir kısmında vulvada ve idrarda yanma hissi vardır. Vulva ve vaginada hiperemi (kızarıklık) ve sıcaklık artışı gozlenir. Servikste ve vagina duvarlarında koyu peynir kıvamında mikotik plaklar gorulebilir. Bazen akıntı sulu cok miktarda olup vulva odemi bulunabilir.
Tanısında; %10 KOH ilavesiyle hazırlanan prepatlarda lokosit ve epitel hucreleri ortadan kalktığı icin candida sporları ve hiflerini daha rahatlıkla gormek mumkundur.
Tedavisinde: Lokal antimikotik pomatlar, tablet şeklinde preparatlar kullanılır. Eşleri de mutlaka tedavi programına almak gerekir. Kandida enfeksiyonunu hazırlayıcı faktorleri ortadan kaldırmak gerekir. Tekrarlayan ve inatcı vakalarda teşhis edilmemiş diyabetin bulunup bulunmadığını anlamak icin glikoz tolerans testinin yapılması gerekir.
C. TRİCHOMONAS VAJİNALİS
İnsanlarda Trikomonas adı verilen protozoan, genitouriner sistemde patojendir. Bu parazit armut şeklinde olup cok sayıda kamcı icerir. Genellikle cinsel ilişki ile bulaştığı halde, ic camaşırları, havlu, tuvalet malzemeleri gibi cinsel olmayan yolla da bulaşır. Glikojenden zengin olan vagina epiteli trikomonasların coğalması icin uygun ortam sağlar. Vaginal salgılar mikroskop altında bakıldığı zaman cok sayıda canlı trikomonas gorulur. İnsidansı genel populasyonda %10-30'dur, fakat en cok doğurganlık cağındaki kadınlarda (gebeler dahil) gorulur. Akıntı en belirgin semptomdur. Akıntı cok miktarda, gri ya da sarı-yeşil renkte, kopuklu ve kotu kokuludur. Ayrıca bu hastalarda yanma, kaşıntı ve sık idrara cıkma şikayetleri de vardır. Tricomonaslar, vulvada bulunan Bartolin ve Skene bezlerini de sıklıkla etkiler.
Tanı icin vagina, servix, uretradan alınan akıntıdan bir damla serum fizyolojik ile hazırlanan preparatlara mikroskopla bakılır ve hareketli, armut şeklinde, kamcılı trikomonaslar gorulur.
Tedavisinde: Metronidazol kullanılır.
Şikayeti olsa da olmasa da eşi de tedavi edilmelidir.
D. SERVİKAL ENFEKSİYONLAR
Rahim ağzı servikste akut enfeksiyona bağlı hucresel infiltrasyon gorulur. Servikste koyu sarı yeşil purulan akıntı yapan Chlamidya trachomatis ve Neisserra gonore adı verilen bakteriler sırasıyla klamidya servisiti ve gonore servisiti adı verilen cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara neden olur.
1- Klamidya servisiti: Duşuk sosyoekonomik duzeyli, cok sayıda cinsel partneri olan genc bayanlarda daha sık gorulur. Cinsel ilişkiden sonra kanama, idrarda yanma, sızlama, anormal vaginal akıntı gibi semptomlara neden olur. Serviks jinekolojik muayenede cilek gibi erozyone izlenir, akıntı koyu sarı yeşil ve purulandır. Servikal suruntuden alınan hucre kulturu ve direkt antijen taramasıyla tanı konur. Uygun antibiyotikler ile tedavi edilir. Cinsel partner de tedavi edilmelidir.
2- Gonore servisiti:Gonore halk arasında 'bel soğukluğu' olarak bilinir. Klamidya servisitine benzer semptomlara neden olur. Kadınlarda kotu kokulu yeşil-sarı akıntı olur. Sık sık ve ağrılı idrara cıkma, adet aralarında kanama şikayetleri olur. Bu enfeksiyon en cok rahim ağzı servikal kanalı (endoserviks) tutar. Steril cubuk ile alınan ve ozel besi yerine ekilen kulturler ile tanı konur. Klamidya ile birlikte sık gorulur. Cinsel partner de mutlaka tedavi edilmelidir. Gonore uygun antibiyotiklerle kolayca tedavi edilebilir.
E. HUMAN PAPİLLOMA VİRUS ENFEKSİYONU:
Vulva, vagina ve serviks epitel hucrelerini etkileyerek kondiloma akuminata adı verilen siğillere neden olan HPV, cinsel yolla bulaşan bir virustur. Bu virus aynı zamanda servikal, vaginal ve vulvar intraepitelyal lezyonların da nedenidir. HPV' nin elliden fazla tipi mevcuttur ve bu tipler genital kanalda enfeksiyonlara neden olur. HPV tip 6 ve tip 11 ile konduloma akuminata (genital siğiller), HPV 16, 18, 31, 33, 35 tipleri ise genellikle kanser gelişimi ile ilişkilidir.
Bu enfeksiyon en sık 15-25 yaş arasında gorulur. İmmun sistemi zayıf olan ya da immun sistemi baskılanmış olan gebelerde, diabetik hastalarda daha sık gorulur. Alt genital organlarda vulva derisi ya da mukozada ceşitli buyuklukte saplı ya da sapsız siğiller izlenir. Servikal HPV lezyonlarının tanısı kolposkopi ya da PAP Smear ile konur. Tedavisinde ceşitli lokal sito-desruktif ajanlar, immun modulatorler ya da cerrahi eksizyon yapılabilir. HPV virusune karşı koruyucu aşılar (ulkemizde Gardasil aşı ve Servarix aşı mevcuttur) en etkili olduğu 9-26 yaş arasında genc bayanlara yapılmalıdır. Bu aşının ilk dozu yapıldıktan sonra ikinci ve ucuncu dozları, birinci dozdan 2 ve 6 ay sonra yapılmalıdır. Bu aşılar ozellikle vulva, vagen ve servikal kansere neden olabilen HPV 16,18 tiplerine karşı koruyucu olup bir cok tipine karşı da capraz koruma sağlar. Gardasil aşı ayrıca siğil yapıcı tip olan HPV 6 ve HPV 11 tiplerine karşı da koruma sağlar. Bazı durumlarda tedavi yapılmasa bile virusun spontan eradikasyonu olabilir.
F. MOLLUSKUM KONTAGİOZA VİRUS ENFEKSİYONU:
Poxvirus' un neden olduğu derinin iyi huylu bir enfeksiyonudur. Cinel yolla veya yakın temasla yayılabilir. Yuvarlak papul şeklinde ortası cokuk 1-5 mm capında cok sayıda lezyonlar halinde gorulur. Bu lezyonların icinden beyaz mumsu materyal cıkar. Kuretle nodul cıkartıldıktan sonra tabanı triklorasetik asit, sıvı nitrojen, kriyoterapi ya da Monsel solusyonu ile tedavi edilir. Ayrıca cinsel partner de tedavi edilmelidir.
G. PARAZİTER ENFEKSİYONLAR:
1-Pedikulozis pubis (kasık biti): Cinsel temas, havlu, yatak carşafı gibi eşyalarla bulaşabilir. Parazit, pubik ve perianal alanda kıl follikullerinin tabanına yumurtalarını depolar, bir hafta inkubasyon suresinden sonra vulvada şiddetli kaşıntı ve morumsu papul şeklinde lezyonlar gozlenir. Mikroskopta yağ altında bit ya da yumurtaları izlenerek tanı konur. Tedavisinde insektisit etkili medikal şampuanlar kullanılır.
2-Scabies:Cinsel ya da cinsel olmayan yakın temas ile scabies etkeni olan uyuz boceği vucudun herhangi bir bolgesini enfekte eder ve ozellikle geceleri kaşıntı artar. Kaşıntı alanlarda bulunan papullerden ve uyuz boceğinin deride actığı tunellerden kazıntı ile elde edilen ornek mikroskopta incelenerek tanı konur. Kaşıntı icin antihistaminikler kullanılır. Parazit icin uygun insektisit etkili losyon, krem, şampuan kullanılabilir.
H. GENİTAL HERPES:
Cinsel yolla gecen kronik bir enfeksiyon olup etken Herpes Simplex Virusu (HSV)' dir. HSV iki tipi mevcuttur. HSV Tip1 genellikle ağız dudak mukozasını enfekte ettiği halde genital bolge herpes enfeksiyonlarının ise hemen hemen yarısından sorumludur. HSV Tip 2 genital herpes enfeksiyonlarının buyuk bir kısmının nedenidir. Virus vucuda girdikten 3-7 gun sonra ateş, halsizlik, vulvada ici su dolu kucuk kesecikler (vezikul) izlenir. Bu vezikuller cok sayıda ağrılı olup birleşerek ulserlere neden olur. Yaklaşık iki haftanın sonunda yerinde skar (iz) bırakmadan iyileşir. İlk ataktan sonra yılda birkac kez tekrarlar, tekrarlayan enfeksiyon ataklarının sıklığı zamanla azalabilir. Latent herpes virus enfeksiyonu durumunda, omurgada S2, S3, S4 dorsal kok ganlionlarına yerleşen HSV, gebelik, şeker hastalığı gibi immun cevabın baskılandığı durumlarda tekrar aktive olabilir. HSV'nin en tehlikeli ve yaşamı tehdit eden riski beyni etkileyen 'herpetik ensefalit' enfeksiyonudur. Genital herpes tanısı direk inspeksiyon (gozlem) ile konur. Ayrıca bisturi ile ya da spontan acılmış herpetik ulserlerden virus kulturu yapılarak tanı kesinleştirilebilir.
HSV tedavisinde amac virusun yayılmasını onlemek ve tekrarlama suresini kısaltmaktır.
HSV tedavi ile tam olarak ortadan kaldırılamadığı gibi onleyici olarak kullanılan bir aşısı da mevcut değildir. Aktif HSV semptomları mevcutken cinsel perhiz onerilir, buna rağmen HSV enfeksiyonunun gecişi, semptomların gorulmediği donemde gercekleşmektedir. Gebelikte gecirilen herpes virus enfeksiyonu plasenta yoluyla (transplasental yol) ya da servikal kanal yoluyla fetuse gecebilir. Gebelikte aktif alt genital bolgede HSV lezyonları mevcut olduğunda fetusu korumak icin sezaryen ile doğum onerilmektedir.
I. SİFİLİZ-FRENGİ:
Hastalık Treponema pallidum adı verilen bir bakteri tarafından oluşturulur. Etken heteroseksuel ve homoseksuel cinsel ilişki ve enfekte kan ve kan urunleri ile bulaşır. Sifiliz hastalığı olan gebeler plasenta yoluyla hastalığı bebeğine bulaştırabilir. Hastalık erken teşhis edilmediği ve uygun tedavi yapılmadığı zaman klinik evreler halinde ilerler ve hastalığın her evresinde değişik belirtiler ortaya cıkar.
1. Primer sfiliz: Hastalık etkeni olan bakteri ile temastan sonra vulva, vagina, servikste sert ağrısız tek ulser belirir. Bu ulsere şankr adı verilir. Bu sırada kasık bolgesi lenf duğumlerinde buyume olabilir, bu lenf bezlerinde de ağrı olmaz ve lezyon cok zaman fark edilmeden 6-8 hafta icinde kendiliğinden kaybolur.
2. Sekonder sifiliz: İlk lezyonun belirmesinden 6 hafta-6 ay sonra bakterilerin kan yoluyla yayılması sonucunda cilt ve mukoz membranlarda, avuc icinde, tabanlarda makulopapuler dokuntuler olur. Sifiliz sistemik bir hastalık olduğundan tum vucudu etkiler. Genital bolgede yuksek bulaştırıcı ozelliği olan ve condyloma lata adı verilen buyuk kabarık, gri lezyonlar ortaya cıkar. Lezyonlar 2-6 hafta icinde kendiliğinden kaybolur.
3. Latent (sessiz) sifiliz: Bu sure zarfında bakteri yavaş yavaş coğalmaya devam eder, sadece yapılan kan testlerinden sifiliz tespit edilebilir. Hastaların %25'inde hastalık semptomları zaman zaman alevlenebilir. Zaman gectikce hastalığın bulaşıcılığı azalır.
4. Tersiyer Sifiliz: Hic sifiliz tedavisi olmayan hastalarda yaklaşık 10 yıl sonra kalp ve damar sisteminde, kas iskelet ve ic organlarda, dişlerde, goz ve beyin gibi sinir sisteminde tersiyer sifiliz bulguları olan lezyonlar ortaya cıkar. Taze lezyonlardan alınan mikroorganizmanın karanlık alan mikroskopik incelemesiyle, kanda yapılan serolojik T. Pallidum antikor testleri ile tanı konur. Primer şankr gorulmesinde 1-2 hafta sonra serolojik testler pozitifleşir. Hangi evrede olursa olsun sifiliz tedavisinde penisilin kullanılır. Takipte sifiliz antijen titreleri (VDRL, RPR gibi) olculur. Sifiliz ve HIV enfeksiyonu arasında yakın ilişki olduğundan mutlaka AIDS hastalığı da araştırılmalıdır.
J. BARTHOLİNİTİS
Bartolin bezinin ceşitli mikroplar tarafından oluşturulan, coğunlukla tek taraflı olan ve her yaşta gorulen enfeksiyonudur. Bu enfeksiyon iki basamakta oluşur: birincisi Bartolin kanalının ve bezinin akut enfeksiyonu olup en cok Neisseri Gonore ve Clamidya Trachomatis neden olur. İkincisi, tedavi edilmediği takdirde, enfeksiyon ilerler, kanal tıkanır ve apse oluşur. Apselerden cok zaman anaerobik bakteriler izole edilir.
Bartolin bezi apsesi gergin, ağrılı, kızarık olup, tavuk yumurtası buyukluğune kadar varır.
Teşhis:Lokalizasyonu ve palpasyon bulguları ile kolayca tanınır. Apsede, lokal hararet, şişlik, kızarıklık, ağrı vardır.
Tedavi: Kendi haline bırakılırsa apse fistuluze olur. Apse cok olgun şiş ise derhal drenaj gerekir. Akan purulan materyalden kultur yapılır ve uygun antibiyotik başlanır. Akut semptomlar yavaş yavaş kendiliğinden gerilerse, yerinde Bartolin kisti oluşur. Bu kistin yeniden alevlenmesini onlemek icin cerrahi olarak cıkartılması gerekir.
K. İMPETİGO (İNTERTRİGO)
Ozellikle şişman kadınlarda, vulvada, labiumlarda, meme altı bolgesinde, kasıklarda itergluteal (kalca arası) bolgede, aşırı terleme ve dokuların karşılıklı surtunmesi neticesinde, masere hiper-emik sahalar gorulur. Once tek tek ortaya cıkan vezikul ve pustuller, daha sonra birleşerek buller oluşturur. Etrafındaki sağlam deriden kesin sınır ile ayrılır. Bu bolgede sıcaklık, yanma ve kaşıntı olur. En cok streptokoklar etkendir. Bu enfeksiyona sekonder olarak, bit, scabies (uyuz) mantar enfeksiyonları ve ceşitli cilt enfeksiyonları yerleşir.
Sistemik etkili antibiyotikler ile tedavi edilir.
L. FRONKULOZİS
Ozellikle mons venerisde, labium majuste, femoral bolgede, kıl diplerinde lokalize enfeksiyon odaklarıdır. Etken stafilokaklardır. Once kıl dibi follikullerinin iltihabı (folliculitis) şeklinde başlar sonra ağrılı, fındık kadar buyuk apseler olup birbirleri ile birleşirler. Ozellikle diabetik kadınlarda sık rastlanır. Teşhisi kultur sonucu Gram boyama yapılarak Gram (+) pozitif kokların (bakteriler) gorulmesi ile konur.
Tedavide: Steril solusyon ile lezyonların olduğu yer yıkanır ve antibiyotik kullanılır.
M. ERİZİPEL
Kırmızı, odemli ve hassas lezyonlar (yuzeysel sellulitis) gorulur, hemolitik streptoklar neden olur. Bu lezyonlardan vezikul ve bul oluşur. Sık sık bolgesel lenf bezlerinde şişme tesbit edilir. Erizipel tekrarlarsa, kronik lenf odeme neden olur. Tedavisinde geniş spektrumlu penisilin kullanılır.
[h=2]Ankara Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Vulvo - vajinal enfeksiyonlar
Sağlık0 Mesaj
●38 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Vulvo - vajinal enfeksiyonlar