Vitiligo ( ala hastalığı )Vitiligo - Ala Hastalığı
Vitiligo latince “vitelius” kelimesinden gelmiştir. Vitelius Turkce dana anlamına gelmektedir. Hastalık bu hayvanın sırtındaki lekelere benzetilmiştir. Derimizde pigment ureten, dolayısıyla derimize rengini veren melanosit hucreleri vardır. Bu melanositlerin hasar gormesi sonucu, pigment uretilemez. Pigment yetersizliği sonucu deride, dağınık ve yama şeklinde sınırları belli olan beyaz leke ve lekeler oluşmaktadır. Lekeler sut kadar belirgin bir beyazlıktır. Bu lekelerin buyuklukleri değişebilmektedir; nokta kadar olandan tum yuzu kaplayacak kadar buyukluklerde olabilmektedir. Bazen melanin pigmenti kaybı kısmidir ve tam beyaz leke olmayabilir. Her beyaz leke vitiligo anlamına gelmemektedir. Nadir olarak kıllarda da renk kaybı olabilmektedir.Halk arasında sedef ala, baras, ebreş olarakta bilinmektedir. Toplumumuzda vitiligo, deride beyaz kepekli kırmızı yaraların seyreden psoraisis hastalığıyla karıştırılmaktadır. Ancak bu iki hastalık birbirinden tamamen farklıdır.
Vitiligo Hastalığının Seyri Nasıldır ?
Vitiligo hastalığı uzun sureli, tekrarlayıcı coğu zaman yaşam boyu surebilen zaman zaman alevlenme ve yatışma donemleriyle seyreden bir hastalıktır. Hastalık, her hastada farklı ve kişiye ozgu bir seyir gostermektedir. Bir başka deyişle her hastanın vitiligosu farklıdır. Bazı hastalarda az sayıda plak oluşur ve hicbir zaman artmaz. Bazı kişilerde hastalık o kadar yaygın olabilir ki nerde ise hastanın normal deri renkli alanı kalmamıştır.
Vitiligo gorulme sıklığı ve ozellikleri nerelerdir?
Toplumda vitiligo goreceli olarak değişmekle birlikte % 1-2 oranında gorulmektedir. Gorulme sıklığında cinsiyete bağlı bir fark yoktur. Yaklaşık hastaların %30 oranında ailesinde vitiligo vakaları vardır. Hastalığın kendisi kalıtsal değildir ancak genetik yatkınlık soz konusudur. Siyahlarda, Fas ve Yemen yahudilerinde sıktır. Vitiligo doğumdan yaşlılığa kadar ortaya cıkabilirse de başlama yaşı en sık olarak 10 ila 30 yaşları arasındadır. İleri yaşlarda ve bebeklerde cok nadirdir. Kadınlarda derinin gorunumune artmış olan ilgi, vitiligonun erkeklere gore daha erken fark edilmesini sağlar.
Vitiligoda şikayetlerin başlangıc belirtileri ve ozellikleri nelerdir?
Erken donem vitiligoda, beyaz renkli alanlar belirgin değildir ve kaşıntılı olabilir. Başlangıcta vitiligo semptomsuz olarak ilerler. Vitiligo ozellikle deri guneşte yandığında daha da belirginleşen keskin sınırlı ve kozmetik olarak rahatsız edici beyaz lekeler olarak belirir. Lezyonun daha da belirginleşmesi guneşten korunmayla onlenebilir.
Vitiligonun klinik tipleri var mıdır? Bunlar nelerdir?
İlk olarak yalnızca birkac ufak kucuk keskin sınırlı cevresi sıklıkla daha koyu renkli bolgeler vardır. Sınırlarda kırmızı veya koyu renkli bir halka olabilir. Lezyonların sayısı arttıkca birleşerek bicimsiz şekiller oluşturabilir. Vitiligo lezyonları tek bir bolgede veya yaygın olabilir, yaygın formu vucutta simetrik yerleşmektedir. En sık tutulan bolgeler yuz boyun ve saclı deridir. Deri kıvrımları da sık olarak tutulur. En sık tutulan yerler tekrarlayan travmaya maruz kalan kemik cıkıntılar , onkol dışyuzu, bilek ic yuz, el sırtı, el parmağı gibi bolgelerdir Vitiligo oldukca sık olarak dudak, genital bolge, diş etleri, areola ve meme başı gibi bolgelerin cevresinde ortaya cıkar. Vitiligolularda cevresinde beyaz halka bulunan halo nevus denen benler sıktır. Saclı deri vitiligosu genellikle beyaz veya gri sacın bolgesel yamaları şeklinde ortaya cıkar, fakat tum saclı derinin total beyazlaşması da gorulebilir. Saclı deri tutulumu gorulmektedir. Bunu sırasıyla kaş ,kasık bolgesi ve koltuk altı tutulumu izler. Kıllarda beyazlaşma tedavi edilebilirlik icin kotu bir işaret olabilmektedir. (Vitiligoda tedavi ile yada kendiliğinden renklenme kıl koklerinde bulunan melasitlerden olmaktadır.) Vitiligo kucuk bir alanda sınırlı ise buna “lokal vitiligo”, belli bir anatomik alanda ise orneğin bir kolun tamamı gibi buna “segmental vitiligo”, tum vucutta yaygın ve simetrik ise “vitiligo vulgaris” ve tum vucudu kaplayacak şekilde yaygın ise “universal vitiligo” tanımlamaları kullanılmaktadır.
Vitiligonun nedenleri nelerdir?
Vitiligonun nedeni bilinmemektedir. Bununla birlikte aşağıda sıralanan hipotezler geliştirilmiştir. İmmun sistem yanlış calışması hipotezi; Vitiligonun nedenleri tamamen anlaşılmamıştır ama tıbbı araştırmalar bunun immun sistemle(Vucudumuzun savunma sistemi) ilgili olduğunu duşundurmektedir. Hepimizin kanında bulunan beyaz kan hucrelerinden T lenfosit hucreleri savunma sistemi denetimdeki sapma sonucu kendi renk hucrelerine saldırmaktadır. Sinirsel hipotez: Sinirlerden salınan aracı bir madde renk hucresi melanositleri veya renk maddesi melanin uretimini yok eder. Kendi kendine yıkım hipotezi Renk maddesi melanin sentezi renk hucresi olan melanositlerce yok edilebilir.
Genetik hipotez; Melanositlerin kalıtsal bir anormalliği, onların buyume ve gelişimini engeller.
Mikrokimerizm Hipotezi: Yapılan bazı calışmalarda gebelikte (anne ile bebek arasında), organ nakli veya kan transfuzyonunda kişiler arasında hucre transferi olduğu gosterilmiştir. Bu hucre veya DNA lar alıcıda on yıllarca kalarak mikrokimerizm durumu oluşturur. Vitiligonun da boyle bir yol ile oluşmuş olabileceği duşunulmektedir. Viral nedenler: Ozellikle CMV(citomegalovirus) ‘e bağlı vitiligo ve para şeklinde sac dokulmeleri one surulmuş ve bu amacla antiviral tedaviler uygulanmıştır.
B12 ve Folik asit eksikliği : B12 , B6 ve folik asit eksikliğine bağlı homosistein yuksekliğinin vitiligoya neden olabileceği duşunulmektedir. Bu aminoasidin yuksekliği kardiyovaskuler hastalıklar ve sık kemik kırıklarına da sebep olduğu icin onemlidir. Bu teorilerin hicbirisi tek başına yeterince tatmin edici olmadığından bir kacını birden iceren teoriler de bazı uzmanlarca desteklenmektedir.
Vitiligo da kan tahlili gereklimidir ve tanı yontemleri nelerdir?
Vitiligo tanısı genellikle klinik olarak konsa da diğer hastalıklardan ayırt etmede nadir olarak biopsi yardımcı olabilir.Vitiligo ozellikle tiroid hastalıkları ve diabetes mellitus gibi diğer otoimmun hastalıklarla birliktelik gosterebilir. %30 unda tiroid hastalığı vardır. Diğer birlikte olduğu otoimmun hastalıklar grubunda şunlar vardır: Pernisioz anemia, Addison's hastalığı, Alopesi areata ,insuline bağımlı Diabet, Uveitis, Kronik mukokutanoz Kandidiazis, Poliglandular otoimmun sendromlar. Hastaların hipotiroidi, Graves(tiroid hastalığı), diabet ve diğer otoimmun hastalıkların başlangıc işaret ve bulgularına karşı uyanık olmalıdır.
Tanı Wood ışığında muayene ile yapılabilir. Bu ışık renk kaybını daha da belirginleştirir. Ozellikle Koltuk altı ,anus, ve genital bolgeler Wood ışığı olmadan pek belirgin değildir.
Vitiligo Hastalığı Bulaşıcı mıdır ?
Vitiligo hastalığı kesinlikle bulaşıcı ve mikrobik bir hastalık değildir. Vucudun bir yerinden diğer bolgeye de bulaşma olmaz.
Vitiligo yayılır mı?
Bu celişkili bir konudur. Başlangıcı genellikle yavaş olup, bazen o şekilde kalabilmektedir. Ancak aylar sonrasında lekelerde hızlı bir artış da olabileceğinden hasta mutlaka yakın takip altında olmalıdır.
Vitiligo kendiliğinden gecer mi?
Genellikle tek olan lezyonlar uzerlerinde cillenme gostererek kendiliğinden gerileyebilmektedir.
Vitiligo Hastalığında Onerilen Bir Beslenme Şekli Var mı ?
Vitiligo hastalığı allerjik bir hastalık değildir ve belirli bir besin nedeniyle oluşmaz. Antioksidanlar yani A, E ve B vitaminlerinin kullanımı vitiligolu hastayı guneşin zararlı etkilerine karşı korumaktadır.
Vitiligonun ic organlardaki bir hastalıkla ilişkisi var mıdır?
İc organlarla ilgili bir hastalık değildir. Ancak vitiligoyla beraber bazı hastalıklar gorulebilmektedir: Tiroid bezi hastalıkları, sac kaybı, şeker hastalığı, bobrek ustu bezi hastalıkları gibi. Ancak tum bu hastalıklar yonunden mutlak tetkik yapılması gerekmektedir
Vitiligo Hastalığı Deri Kanserine Donuşur mu ?
Hayır ! Ancak vitiligo hastalığında derinin doğal korunma sistemi olan melanositler olmadığı icin guneş kokenli cilt kanserleri daha sık gozlenmektedir. Ayrıca kontrolsuz kullanılan bazı tedavi yontemleri deri kanseri riskini arttırabilir. Bu nedenle tedavinin uzman gozetiminde surdurulmesi onemlidir.
Vitiligonun stres, sıkıntı ile bir ilişkisi var mıdır?
Kesin kanıtlanmamış olmakla beraber, ağır stres vucudun savunma sistemini etkilediğinden lekeler artabilmektedir. Bu nedenle gereğinde mutlaka psikolojik değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Vitiligonun tedavisi nedir?
Vitiligo tedavisinde bircok tedavi yontemi mevcut olmasına rağmen tum hastalarda iyi sonuc veren tek bir tedavi yontemi yoktur. Bu nedenle tedavi hastaya gore bireyselleştirilmelidir. Hastalar, tedavinin suresi ve riskleri konusunda da uyarılmalıdır. Tedaviye yanıt beyaz lekeler icerisinde kucuk cillenme renk adacıklarının oluşması ve bunların daha sonra birleşerek alanı kapatması şeklinde olmaktadır.
Vitiligo tedavisi;
A. Topikal ve sistemik ilaclardan oluşan medikal tedaviler
B. Cerrahi uygulamalar
C. Ek tedavi yaklaşımları başlıklarında değerlendirilebilir.
Medikal Tedaviler
A. Topikal Tedaviler
1. Kortikosteroidler(Kortizonlu ilaclar); En sık kullanılan vitiligo ilaclarıdır. Sistemik ve kullanıldıkları yerde yan etkileri fazla olduğu icin yaygın hastalarda fazla tercih edilmemektedir. Daha cok cocuklarda, lokalize alanlarda ve yeni başlayan vitiligolarda
etkilidir. Ozellikle yuzdeki lezyonlarda en hızlı ve iyi yanıtı vermektedir ancak gozde katarakt ve goz basıncını arttırma gibi yan etkiler yonunde dikkatli olunmalıdır. Koyu tenlilerde cevap daha iyidir. Ucuz oluşu ve uygulama kolaylığı avantajları, yan etkiler ve tedavi sonrası nuksler dezavantajlarıdır.
2. Fototedaviler;
PUVA tedavisi 8-methoxypsoralen, 5-methoxypsoralen, trimethylpsoralen gibi ışığa duyarlandırıcı maddelerin verilmesi ve sonrasında UVA uygulanması şeklinde ozetlenebilecek bir tedavidir. Ozellikle yaygın ve deri tipi IV-VI olan hastalarda tercih edilmektedir. Ancak 12 yaş uzerinde kullanılabilmesi, tedaviden sonraki 1-2 yıl icerisinde hastalığın tekrarlaması, acık tenlilerde kullanılamaması, uzun takiplerinde gozde katarakt ve cilt kanseri gelişme riskleri nedeni ile artık fazla kullanılmamaktadır.
Ultraviyole B Tedavisi: UVB tedavisi PUVA ya alternatif olarak uygulanmıştır. Uygulama kolaylığı ve kimyasal bir maddeye ihtiyac olmaması dışında PUVA ya gore istatiksel olarak anlamlı bir fark gorulememiştir. Ancak her ne kadar dar bant sonucları tatminkar gozukse de hastaya tedavi sırasında UVB veya PUVA normal deriye de uygulandığı icin lezyon ve normal deri arasındaki kontrast artar, normal deride cilt yaşlanması telenjektaziler ve cilt kanserlerinin gorulme riski artar. Değişik bolgelere farklı dozlar uygulanma şansı yoktur.

Excimer Lazer: PUVA ve UVB tedavilerindeki sorunları aşmak icin mikrofototerapi adı altında Excimer lazer denen ozel cihazlar geliştirilmiştir. Bu cihazlar beyaz renkli deriyi saptayarak UV ışınlarını buraya yonlendirir. Farklı bolgelere farklı dozlar verme şansımız olur. Verilen total doz azalır. Minimal eritem dozuna gore sorunlu bolgelere daha yuksek dozlar uygulanabilir.

3. İmmunomodulatorler; bu amacla son yıllarda takrolimus ve pimekrolimus ile başarılı sonuclar alınmaktadır. Yan etkileri topikal steroidlerden azdır, irritan etkiler olabilir ve cocuklarda topikal steroidlerden daha guvenlidir. Bu nedenle ozellikle yuz ve boyundaki sınırlı tutulumda ve cocuklarda tercih edilmektedir. Excimer lazer/ışık sistemler ve UVB ile kombinasyonu daha iyi sonuc vermiştir. UVA tedavilerinde kanser riski artışı nedeni ile birlikte kullanılmaz.
4. Kalsipotriol; Vitiligolu deride kalsiyum geri alımı bozulmuştur. Kalsipotriol melanositlerde D vit 3 reseptorlerini uyararak kalsiyum hemostazını duzenlemektedir. Dahacok dar band UVB ile kombinasyonu kullanılmaktadır.
5. PGE2(prostoglandin E 2); ozellikle UV ile birlikte vitiligoda başarılı bulunmuştur.
6. Psodokatalaz; Katalaz normalde deride bulunan ve serbest oksijen radikalllerinin hasarını azaltan antioksidan bir enzimdir. Vitiligolu hastalarda UV ile birlikte kullanımı ile iyi sonuclar alınmaktadır.
7. Fenil alanin; tek başına ve UV tedavileri ile birlikte kullanılmaktadır.
8. Plasenta; plasenta ekstresidir. Deride melanin yapımını uyarmaktadır. Gel formu bulunmaktadır.
9. Depigmentasyon; %50'den fazla tutulumu olan ve ozellikle yuz ve boyundaki repigmentasyon girişimlerinin yanıt vermediği hastalarda duşunulebilir. Depigmentasyon sonrası deri tipinden bağımsız şekilde tam bir renk butunluğu sağlanmaktadır. Hastalara uygulama ve sonucları konusunda yeterli bilgi verilmeli ve hastalar asla guneşlenmeyeceklerini kabul etmelidirler. Hidrokinonun monobenzil eteri (monobenzen) ABD ve Avrupa'da bulunmakta olan tek ajandır. Serbest oksijen radikallerinin acığa cıkışını arttırarak epidermal melanositleri kalıcı olarak yok etmektedir.
10. Kamuflaj uygulamaları; Mikropigmentasyon İlk kez 1989da demir oksid pigmentleri kullanılmıştır. Bugun benzer teknik kalıcı eyeliner icin kullanılmaktadır. Tatuaj, depigmente alanın repigmentasyonu amacı ile yalnızca koyu derili kişilerde kullanılabilir. Renk uyumu zordur, ve renk silinmeye eğilimlidir.
Deri dihidroksiaseton prepratları (guneşsiz yanma)ile boyanabilirsede renk uyumu sıklıkla başarılı değildir.
B.Sistemik tedaviler;
1. Steroidler; Aktif ilerleyici lezyonlarda, melanosit antikorlarına karşı sitotoksik etkiler hızlı iyileşme sağlamaktadırlar. Ancak yan etkileri nedeniyle kullanımları kısıtlıdır ve yarar-zarar dengesi gozetilerek tedavi başlanmalıdır.
2. Levamisol ile tedavi: Vitiligo tedavisinde guvenli ve etkili bulunmuştur.
3. Vitaminler: B 12, Askorbik asid, Folik asid tedavide onerilmiştir.
4. Suplatast tosilat iğer ilaclarla birlikte kullanımı onerilmektedir. Tcell, IL-4 mRNA transkripsiyonunu engelleyen anti allerjik bir ajandır
* Cerrahi Yaklaşım: Ufak alanlarda ve stabil (4-6 aydır ilerleme yok) vitiligosu olan hastalar cerrahi transplantasyonlar icin adaydır. Uygulama zaman alıcıdır, sadece segmental yada lokalize vitiligo hastaları icin sınırlıdır. Parmakların dorsal yuzleri, el bilekleri, alın ve sac cizgisinde diğer tedavilerin başarısı zordur. Buralarda cerrahi uygulamalar yapılabilir.
Uygulanan cerrahi teknikler şunlardır;
1-Epidermal ve melanosit suspansiyonları: Hastanın normal derisindenhazırlananmelanosit ve deri suspansiyonları dermabrazyon veya lazer ile kaldırılan vitiligolu alana konur. Eğer alınan melanositler kulture edilerek coğaltılır ise daha geniş alanarda kullanılabilir. Ancak uzun,zahmetli ve daha pahalı uygulamadır.
2-İnce dermoepidermal greftler: dermatomla alınan normal deri, yine dermatomla alınan vitiligolu deri alanına yerleştirilir.
3-Emme bulu greftleri: Greftler vakumla belli basınc ile normal pigmentli deriden elde edilir. Vitiligolu alandan donma ya da emme ile alınan bulun tavanı kaldırılır ve yerine bu normal donor konulur.
4- Punch minigreft: 0.7 yada 1 mm caplı punch denilen ozel aletler ile normal pigmente deri alınır bunlar vitiligolu deriye yine buradan aynı caplı punchlar ile alınan yerlere yerleştirilir.
C. Yardımcı Tedaviler;
1. Psikolojik Destek: Bilimsel araştırmalar, vitiligo hastalarında psikolojik destek sağlanmasının yaşam kalitesini arttırdığını ve hastalığın iyileşmesine katkıda bulunduğunu gostermiştir. Bu nedenle, gerekli durumlarda uygun ilaclar ya da ilac olmaksızın ceşitli psikoterapi yontemleri kullanılabilir.
2. Bitkisel İlaclar;Benzer şekilde bitkisel tedaviler, doğal ilaclar da uzun sureli iyilik sağlayamamaktadır. Ağızdan alınan bitkisel ve doğal ilacların ağır ic organ (or:karaciğer) toksisiteleri, onemli yan etkileri ve ilac etkileşimleri olabilmektedir. Bu nedenle bir deri hastalığı olan vitiligo hastalığının tedavisi , dermatoloji uzmanınca, etkinliğinin yanı sıra emniyetliliği de kanıtlanmış onaylanmış ilaclarla yapılmalıdır. Hekiminiz yeni geliştirilen ilaclar ya da diğer tedavi yontemleri konusunda en sağlıklı ve doğru bilgilere ulaşacağınız kaynaktır.
Vitiligo hastalığı olan bir kişi nelere dikkat etmelidir?
Deriye renk veren madde aynı zamanda cildi guneş ışınlarından da korur. Vitiligo lekelerinde bu madde yok olduğu icin bu lekeler guneşe karşı korumasız hale gelmiştir. Kolaylıkla guneş yanığı oluşabilir. Aynı sebeple bu lekelerde bazı deri kanserlerine de yatkınlık arttığından mutlaka deri hastalıkları uzmanı bir hekimin onerisinde guneş koruyucu krem kullanılmalı ve mumkunse beyaz lekeler guneş ışınlarından korunmalı. Darbe, cizik ve surtunme yerlerinde yeni lekeler cıkabilmektedir. Bu nedenle cildin zararlı etkilerden korunması gerekmektedir.


[h=2]İstanbul Dermatolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]