VAJİNİSMUS

Turkiye gibi doğu toplumlarında 100 kadından en az 5'inde gorulen bir problem olan vajinismus, halk arasında bilinmemektedir. Dolayısıyla bu problemi yaşayanlar hem sadece kendi başlarına gelen bir problem olduğunu zannetmekte hem de ne yapacaklarını bilememektedirler.Konu kadın ve cinsellikle ilgili olduğundan bir başkasıyla paylaşılmamakta bu nedenle de yaşayıp tedavi olmuş insanların deneyimleri coğunlukla gizli kalmaktadır.
Eğer karı-koca ilişkiye giremiyorlarsa bunun nedeni coğunlukla erkekle ilgilidir diye duşunuleceğinden de başkaları ile paylaşılma ihtimali azalmaktadır.Boyle bir durumu 15-16 yıl gibi uzun surelerle ciftler sır olarak saklamakta,yardım almadan evliliklerini surdurmeye calışmaktadırlar.
Neden cocuğunuz olmuyor sorusuna da, korunmuyoruz ama olmuyor diye cevap vererek yılları gecirmektedirler. Bazen ise ilişki olmadan gebe kalıp sezaryanla cocuk sahibi olup bu sosyal baskıdan da kurtulmaktadırlar.
Terapi surecinde ilk başlangıcta kadın-doğum muayenesi gerekmektedir. Bu probleme yol acan yapısal bir bozukluk olup olmadığının anlaşılması icin bu muayene icin kadın doğum doktoruna yonlendirilmesi gerekir.Kadın-doğum muayenesi bu kişiler icin oldukca sıkıntılı bir işlemdir.Muayene esnasında doktorun anlayışına en cok ihtiyac duyan gruptur. İlk gece korkusu gibi daha basit problemlerde doktorun onereceği kolaylaştırıcı oneriler problemi cozebilirken, vajinismus problemi olanlarda bu oneriler işe yaramamaktadır.
Sonuc olarak vajinismus, yapısal bir problem yok ise, bilişsel- davranışcı terapi ile %95-97 başarılı olunan bir problemdir. Doğru yontemi uygulayan terapist ile, seanslara duzenli giden ve verilen odevleri yapanlar iyileşmektedirler.%3-5 başarılı olunamayan grubun ozellikleri araştırıldığında ağır evlilik problemi, kişilik bozukluğu ve cinsel kimlik bozukluğu olanlardan oluştuğu belirlenmiştir. Aynı terapist, aynı yontemle 100 kişiden 3-5 kişi iyileşememektedir. Bu durumlar yok ise ve doğru terapistte iseniz sizin icin iyileşme %100'dur.
Terapiye gelenlerde karşılaşılan bir beklenti de da terapinin suresi ile ilgilidir. Kısa surede iyileşmeyi beklemek doğal bir istek olsa da, ortalama 8-10 seans,1.5 ile 2.5 ay civarı bir sure terapi icin gereklidir. Bu iyileşmenin kalıcılığı acısından da onemlidir.
Yaklaşık 10 yıldır takip ettiğim vakalarda, terapiye başvuru suresi genellikle yıllar almaktadır. Erken donem gelenler olmakla beraber ortalama 2 yıl gibi bir sure beklenerek gelinmektedir. Bu vakalar icinde 16,15,14,11 yıl beklemiş vakaların hikayeleri ile karşılaşmak ve onların normal hayata gecişlerine şahit olmak terapist icin bir keyif olmaktadır.
15 yıl bu problemi yaşamış olan ciftin hikayesinde, hastane ve doktor fobisi olduğu icin normalde doktora gitmesi gerektiğinde cok zorluk yaşayan bu kişi, vajinismus nedeniyle doktora gitmeyi hic duşunmemiş, bu durumu normalleştirerek 15 yıl gibi bir sureyi gecirmişlerdir.Aile; yoksa damatta bir problem mi var diye kızlarına baskı yapıp, boşanma ile tehdit etmişler, aslında da blof yapmışlar. Bana gelmelerini oneren kadın-doğum doktoru dahil, tup bebek icin cift adına randevular alınmış. Aylarca suren uykusuzluk,keyifsizlik sonucunda teslim olunup kadın-doğum doktoruna gidilerek birinci adım atılmış,orada yapılan psikoterapi tavsiyesi ile de terapi sureci başlamıştır. Yaklaşık 3 ay sonra normal hayata gecilmiş,yaklaşık 2-3 ay sonra da birinci cocuğuna gebe kalmıştır.
Gebeliği boyunca aşırı bulantı ile surekli hastaneye gitmek zorunda olması da doktor ve hastane korkusunu tamamen ortadan kaldırmıştır .Şu an iki kız cocuğu sahibi bir aile olarak hayatlarına devam etmektedirler.
Sonuc olarak, ortalama 2 ay suren bir terapi sureci ile yıllarca yaşanılan bir problem ortadan kalkmakta, ciftlerin evliliği normal seyrine girmekte ve doğal yollarla cocuk sahibi olma durumu oluşmaktadır.

[h=2]Kayseri Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]