Ruhsal bir hayal gucu mevcuttur. Bunun emirlerine vucut her zaman uymak zorundadır. Bu guc bir hastayı iyileştirebildiği gibi sağlıklı birini de hasta edebilir.
İbn-i Sina
Cinselliğin ifade ve davranış boyutu her zaman istenilen standartta gelişmemektedir. Ciftlerin cinsel yaşamlarını ve ilişkilerin kalitesini olumsuz etkileyebilen cinsel işlev bozuklukları ortaya cıkabilmektedir.
Cinselliğin biyolojik yapısında ortaya cıkan bir işlev bozukluğu olarak vajinismus, DSM-IV-TR'de cinsel işlev bozuklukları ana başlığında bir cinsel ağrı bozukluğu olarak sınıflandırılmıştır. Tanımı ise; vajinanın dış ucte birindeki kaslarda, tekrarlayan ya da surekli, istem dışı ve cinsel ilişkiye engel olan spazm şeklinde ifade edilmektedir (Amerikan Psikiyatri Birliği, 2000). Bu spazm tum bedensel kasılmaları tetikler ve bacakların kapanması yanısıra korku, kacınma tepkisi ve vajinal penetrasyonun (giriş) başarılamayacağı inancını da doğurur.
Tek başına cinsel birleşme sorunu olmaktan cok jinekolojik muayene sırasında ve tampon kullanma gerekliliklerinde de gozlemlenen vajinal spazm, kaslarının kontrolune sahip olamadığı duşuncesindeki kadını vajinismus caresizliğine iten hayli yaygın bir cinsel işlev bozukluğu olarak karşımıza cıkmaktadır.
Sosyal, kulturel, psikolojik ve fizyolojik olguların birbirini tamamlayarak butunleştiği; kokeninde, toplumda cinsellik ve bekÂretin algılanışı, cinsel bilgilendirmedeki yetersizlik ve tecrubesizlik, yanlış inanclar, tabular ve mitler ile cevresel faktorlerin, cocukluktaki cinsel travmaların ve dinsel muhafazakÂrlığın etken olduğu bir bozukluk olarak değerlendirilen (Seo, Choe, Lee ve Kim, 2005) vajinismusun tanımına ve nedenlerine ilişkin ileri surulen temel fikirler, ilk ortaya atıldığı tarihten gunumuze değin klinik hekimler ve araştırmacılarca irdelenmeden ve ciddi bir itiraz geliştirilmeden kabul edilegelmiş, bu nedenle de Beck, vajinismusu bilimsel ihmalin ilginc bir orneği olarak adlandırmıştır (Beck, 1993; akt. Bayrak, 2006:4).
Vajinismus bilimsel bir kavram olarak 1861 yılında Amerikalı Jinekolog Dr. J. Marion Sims tarafından literature kazandırılmıştır. Sims, vajinismus konusundaki birikimini aktarırken şu tespitte bulunur: Araştırmalarıma dayanarak evlilik ilişkisinde her iki tarafta bu kadar buyuk bir mutsuzluk yaratan bir hastalık bilmiyorum. Ne var ki bu kadar kolay, guvenilir ve kesin şekilde tedavi edilebilen başka bir ciddi rahatsızlık olmadığını da soyleyebilirim (Sims, 1861; akt. Bayrak, 2006:25).
Sims, vajinanın boyutundaki bir yetersizliğin sonucu olarak bu bozukluğun meydana geldiği yanlış algısından hareketle vajen icine kesi yapılması biciminde bir cerrahi yontem benimsemiş, bunun akabinde genital ağızdaki kas ve sinirleri cam genişleticiler yardımıyla genişletme (dilatasyon) yontemini uygun bulmuştur. Ne var ki cok gecmeden ameliyatsız ve anestezi uygulanarak yapılan genişletme yontemleri geliştirilerek cerrahi yontemler rafa kaldırılmıştır. Butun bu mudahale yontemleri, sozkonusu cinsel bozukluğun vajinanın boyutundaki bir yetersizlikten kaynaklandığı yanlış tanı ve kanaatlerin sonucunda geliştirilmiştir. HÂlbuki cinsel ilişki sırasında cinsel uyarılmaya paralel vajina boyutlarında buyume olduğu, boylece esnek yapısı nedeniyle hemen her boyuttaki penisi icine alabileceğinin farkına varılmıştır (Sims, 1861).
Buna karşılık Sims'in genital organlara has olarak nitelendirdiği aşırı duyarlılık kavramını sorgulayan Walthard (1909), vajinal kas spazmının ağrıya karşı duyulan korkunun fobik bir reaksiyonu olduğu fikrini ileri surmuş, cerrahi mudahale ve genişletme uygulamalarından ziyade psikoterapi ve eğitimin onemine vurgu yapmıştır (Walthard,1909; akt. Bayrak, 2006:25).
Vajinismus olguları, vajinismuslu kadınların kişilik ozellikleri, psikopatolojik durumları, psikoseksuel gelişimleri, patolojide rol oynayan kas grupları ile ortaya cıkış bicimleri acısından sınıflandırmaya tabi tutulmuşlardır. Bu sınıflandırmalar icerisinde son ve cağdaş sınıflandırmada İngiliz Cinsel Sağlık ve HIV Birliği Cinsel İşlev Bozuklukları calışma grubu, vajinismus tiplerini vajinismusun ortaya cıkma koşullarına gore duzenlemektedir. Buna gore vajinismus beş alt gruba ayrılır (Crowley, Richardson, ve Goldmeier, 2006):
* Primer (ağrısız penetratif cinsel ilişkide hic bulunmamış olmak)
* Sekonder (daha once ağrısız vajinal penetratif ilişkide bulunmuş olmak)
* Surekli (herhangi bir tur penetrasyon girişiminde her zaman oluşan)
* Genel (durum veya eş'ten bağımsız olarak oluşan)
* Durumsal ( sadece belli durumlar ve eşler ile ortaya cıkan)
Cok sık rastlanan bir kadın cinsel işlev bozukluğu olarak vajinismusun genel populasyon icerisindeki oranı bilinmemektedir. Cunku bu tur şikÂyeti olan kadınların tedaviye başvurmaktan cekindikleri, eksik tanı konulduğu ve hatta gozden kacırıldığı bir gercektir (Koehler, 2002; Ter Kuilea ve ark., 2007).
Batıda yapılan istatistiklerde cinsel işlev bozuklukları icerisinde en yuksek oran cinsel istek azlığı olarak belirirken (Bachmann, 2006; Bodenmann, Ledermann, Blattner ve Galluzzo, 2006); ulkemizde ise tum cinsel işlev bozuklukları arasında %43-73 arasında değişen oldukca yuksek bir oran ile ilk sırayı vajinismusun aldığı gorulmektedir (Sungur, 1994; Ceri, 2009; Sungur, 2000; Tuğrul ve Kabakcı, 1997). Herhangi bir şekilde tedavi arayışı olmaksızın kısmi ya da durumsal vajinismus sorunu yaşayan kadınların sayısı konusunda ise istatistiki bir veri mevcut değildir. Cinsel Eğitim, Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) tarafından gercekleştirilen bir araştırmanın sonuclarına gore kadınların %45'inin ilk cinsel birleşme denemelerinde ağrı ya da korku nedeniyle birleşme gercekleşmemiştir (CETAD, 2006).
Vajinismusun etiyolojik bağlantılarına yonelik yapılan calışmalarda pek cok faktorun etken olduğu, tum cinsel işlev bozukluklarında olduğu gibi organik ve psikolojik etiyolojiyi birbirinden bağımsız olarak değerlendirmenin mumkun olmadığı gorulmektedir (Ceri, 2009; Segraves, 2001). Vajinismus ceşitli nedenlerden dolayı cinsel ilişkiye hazır olmayan kadının bilincdışı bir itaat etmeme davranışı ya da cinsel rollerin dağılımına karşı ustu kapalı bir protesto işareti olarak tanımlandığı gibi psikolojik; vajinal tepki, belirli (cinsel) bir uyarana koşullanmış korku tepkisini temsil eder ki korku ve anksiyeteyi azaltmaya yonelik aşamalı maruz bırakma, gevşeme egzersizi gibi uygulamalardan sonra bu kadınların pek coğunun cinsel ilişkiye girebilmesi de, vajinismusun etiyolojisinde korku ve anksiyetenin onemli bir rolu olduğunun kanıtı niteliğindedir (Ter Kuilea ve ark., 2007) şeklinde fobik tepki kuramı; cinsel istismara uğramış kadınların vajinismus geliştirme oranlarının anlamlı bir yukselme gostermediği (Koehler, 2002) ve vajinismus tanısı alan kadınlardan bu sorunu hangi nedenlere atfettiklerini belirtmeleri kendilerinden istendiğinde, cinsel istismarı onem sıralamasında en sona koymuş olmalarına rağmen (Ward ve Ogden, 1994) istatistiki bir değer olarak cinsel istismar oykusu itibariyle fiziksel; Batı'da evlilik oncesi bekarete verilen onemin azalması, cocuk yetiştirmede aşırı mudahaleci ve bağımlı anne modelinden giderek uzaklaşılmasına karşın (Hiller, 2000), doğu kulturlerinde cinsel eğitimsizlik, kadınların kendi cinsel organlarını tanımamaları, bekaret kavramına verilen abartılı onem, cinsel deneyimin aşamalı gelişmeyip doğrudan cinsel birleşme ile başlaması ve genel cinsellik anlayışındaki tabular gibi nedenlerden oturu vajinismusa Batı'dan daha sık rastlanılmasının (Yetkin, 1999) gostergesi gibi kulturel faktorlere bağlı olarak gelişmektedir.
Ulkemizde vajinismusun etiyolojik kokenleri ile ilgili yapılan bir araştırmada; sağlıklı kontrol grubuyla karşılaştırıldığında vajinismus tanısı alan kadınların aile ve yakın akrabalarında vajinismusa daha sık rastlandığı, kendilerini ve eşlerini cinsel bilgi duzeyi acısından daha yetersiz hissettikleri, daha cok duygusal onay ihtiyacı icinde oldukları ve hastalanma, zarar gorme, beden butunluğunde bozulma gibi tipik korkular yasadıkları gozlenmiştir (Bayrak, 2006).
[h=2]Antalya Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]