TUM YONLERİYLE OZGUL (OZEL) OĞRENME GUCLUĞU VE DİSLEKSİ; TANI, TEDAVİ ve DİKKAT EKSİKLİĞİ İle İLİŞKİSİNE DAİR.

Ulkemizde bu konu hakkında cokca yanlış bilgi olması nedeniyle once kavramları acıklamak isterim. Kavramları acıklarken olabildiğince basit ve anlaşılır olmasına dikkat etmeye calışacağım. Bu konuların ozellikle aileler ve oğretmenler tarafından daha iyi tanınması oncelikli amacımdır.

Dikkat Eksikliği Nedir?

Bu tanım genel olarak Hiperaktivite ile birlikte anılır ama hiperaktiviteden oldukca farklıdır. Birlikte ele alınmasının ana amacı ikisinin de ortak sorununun “dikkat bozukluğu” olmasıdır. Dikkat eksikliği ve Hiparaktivite Bozukluğu DEHB-(DSM-IV) olarak adlandırılan durumun. 4 alt tipi vardır;
• Dikkat Eksikliği olan tip
• Hiperaktivitesi olan tip
• Durtusel olan tip
• Karışık (mix) olan tip.

Dikkat eksikliği olan oğrenci;
sık sık dalar, daha yavaş hareket eder, genelde unutkandır, yazısı bozuktur, isteksizdir, yavaş okur ve odevleri normalden daha uzun surede yapar. Dikkat eksikliği denilmesinin nedeni dikkatini gerekli ve yoğun olarak verememesidir.

Hiperaktivitesi olan oğrenci;
o kadar hareketlidir, o kadar enerjiktir hızına yetişmek mumkun değildir. Dikkat konusunda yaşadıkları temel sorun hemen her uyarana dikkat vermeleri ya da her uyarıcının dikkatlerini dağıtmasıdır. Dikkati eksik olandan farklı olarak sık sık dağılma yaşamalarıdır ki “dikkati dağınık” ifadesi onları daha iyi anlatır. Yorulmak nedir bilmezler, cok konuşurlar sanki iclerinde motor varmış gibi gelir size. Sınıfta en cok zorlandıkları konu kapalı bir yerde olmaları ve belli bir sure bir sırada oturmak zorunda kalmalıdır.

Durtusel olan;
cocukların temel sorunu sabırsızlık ve aceleciliktir. Sozunuzun bitmesini bekleyemezler. Analitik, sistematik, sıralı, duzenli ve belli bir zamanda oğrenme gerektiren hemen tum konulardan sıkılırlar, tahammul edemezler. Sınıfta en cok şikayet edilen konu soz hakkı al(a)madan ya da bekleyemeden konuşmaktır. Hemen her şeye parmak kaldırırlar. Aniden parlar, istediklerinin hemen olmasını arzu ederler. Olmadığı takdirde duygusal olarak yoğun ve ani tepki verirler. Uyku ve yeme sorunları da yaşarlar.

Dikkat bozuklukları icinde oğrenme, okuma, yazma gibi akademik konularda en cok zorlanan alt tip oldukları icin bu yazıda ozellikle dikkat eksikliği tipinden bahsedeceğiz. İlerleyen bolumlerde Disleksi ve diğer oğrenme guclukleriyle ilişkisi ele alınacaktır.

Ozgul ya da Ozel Oğrenme Gucluğu’nun Anlamı Uzerine

Amerika Birleşik Devletleri Ulusal Oğrenme Bozuklukları Komitesi (NJCLD) tarafından yapılan tanıma gore ise “Oğrenme bozukluğu genel bir terimdir ve dinleme, konuşma, okuma, yazma, akıl yurutme ile matematik yeteneklerin kazanılmasında ve kullanılmasında onemli gucluklerle kendini gosteren heterojen bir bozukluk grubudur.”

Kesinlikle zek problemi yaşanmayan, normal ya da normalustu zekÂya sahip olan kişilerin yaşadıkları bir akademik ve oğrenmeye ilişkin sorunları icerir. 3 tipi bulunur:

Disleksi: “Leksia” kelimesinden gelir, okumak anlamına gelir. Disleksi ise kelime olarak okuma gucluğu anlamına gelir ve temel olarak okuma sorunlarını icerir. (ayrıntılı olarak ele alacağız.)
Diskalkuli: “Calculia” kelimesinden gelir, hesaplamak demektir. Diskalkuli ise hesaplama, aritmetik ve sayısal işlemler ve konularda yaşanan gucluğu ifade eder.
Disgrafi: “Grafi” kelimesinden gelir ve yazmak demektir. Disgrafi ise yazı bozukluğu anlamına gelir.

NOT: Tam adı Ozel (ozgul) Oğrenme Gucluğu olan bu akademik sorunların tumu icin DİSLEKSİ kelimesi kullanılmaktadır. Biz de yazımızda tum bu guclukleri kapsadığını varsayarak DİSLEKSİ kelimesini kullanıyoruz.

Disleksi Nedir?

Disleksi icin cok farklı tanımlar yapılmıştır ancak, daha basit ve anlaşılır şeklide şoyle acıklayabiliriz; Disleksi, genellikle okuma, yazma ve hesaplama becerilerinin oğrenilmesini engelleyen ya da zorlaştıran oğrenmeye ilişkin gucluktur.

Aslında okuma ve yazmayı oğrenmek hic de kolay değildir. O kadar cok bilişsel işlevlerin bir arada yurumesi gerekir ki okuma-yazma oğrenilebilsin.

Normal ya da normalustu zekaya sahiptirler.
Disleksili cocuklar okuma ve yazma oğrenirken, diğer insanlara gore daha fazla problem yaşarlar.
Asla bir oğretmenin hatası değildir. Ama anlayışlı bir oğretmen her zaman en iyisidir.

Cocuğumda Disleksi Olduğunu Nasıl Anlarım? En Onemli Belirtileri Nelerdir?

• Okurken kelime ya da harf atlarlar.
• Yazı yazmada gucluk yaşarlar. Belirginlik ve form bozukluğu vardır.
• Gecikmiş konuşma ya da telaffuza ilişkin sorunlar yaşarlar.
• Konuşurken anlama en uygun kelimeyi secmede zorluk. (“Şey” sendromu)
• Yon kavramı konusunda sorunlar yaşarlar. Sağ, sol, kuzey, guney, doğu, batı ve ozellikle ara yonleri oğrenme ve kullanmada zorlanırlar.
• Saati oğrenme zorlanır ya da gecikirler.
• Harfleri ters okuma ve yazma; ozellikle ‘b’ ve ‘d’, ‘p’ ve ‘b’, ‘m’ ve ‘n’ hafini karıştırma Avrupa ve Amerika’da ‘q’ ve ‘p’ harfini karıştırma, ‘E’ harfi yerine 3, ‘ve’ kelimesi yerine ‘ev’ yazma, “yok” kelimesi yerine “koy” yazma, ‘F’ harfini ‘V’, ‘S’ harfini ‘Z’ gibi işitme.
• Rakamları ters yazarlar 6-9, 4-7, 2-5 ya da yer değiştirirler 15 yerine 51 gibi.
• Hecelerin seslerini karıştırmak ya da sessiz harflerin yerini değiştirmek (şeftali-feştali, portakal-porkatal, okul-oluk gibi) sıklıkla yazım hatası yapmak gibi sorunlar yaşarlar.
• Sıralama gerektiren oğrenmede zorluk yaşarlar.
• Carpım tablosunu oğrenme ve soylemede zorluk yaşarlar.
• Kesirler, Oran-Orantı konularında zorlanırlar.
• Genellikle dikkat eksikliği sorunu yaşarlar.

Disleksi Bozukluğunun Erken Belirtileri Var mıdır?

Evet vardır. Ozellikle 0-6 yaş doneminde aşağıdaki belirtiler takip edilirse yonetilmesi ve iyileştirilmesi de erken olur. Aşağıdaki belirtilerden birini bile gosteren cocuğa yaşıtların seviyesine gelmesi icin destek verilmesi gerekir.

• Gec konuşmak; en sık gorulen erken belirtilerden biridir. 20. ayına gelen bir cocuk başkalarının da anlayacağı şekilde en az 10 kelimeyi net şeklide soylemelidir.
• Artikulasyon sorunları yani bazı kelimenin ve harflerin telaffuzunda sorun yaşamak. Bu durum maalesef ebeveyn ve cevre tarafından “sevimli” olarak algılanır ve bu nedenle cokca pekiştirilir. “R” harfini “Y” gibi soylemek, “arı” yerine “ayı”; “geliyorum” yerine “geliyoyum” demek en sık rastlanan telaffuz hatalarındandır.
• Basit, temel kelimeleri karıştırmak (gelmek, gitmek, gibi)
• Sozcuk, hece cevirmek; 5-6 yaşına gelmiş olmasına rağmen tepsi yerine “tespi”, portakal yerine “porkatal”, araba yerine “abara”, kamyon yerine “kaymon” gibi.
• Sozel yonergeleri dinleme ve izlemede gucluk,
• Harf-ses ilişkisini oğrenmede gucluk, tuvalet yerine “tulalet” gibi.
• Sayı, harf,renk oğrenmede gucluk,
• Geometrik şekilleri cizmede gucluk,
• Dikkat ve konsantrasyon guclukleri,
• Yon karıştırmak,
• Zaman ve mekan sorunları, 4-5 yaşına rağmen dun, bugun ve yarın kavramlarını karıştırmak gibi.
• El tercihinde gecikme,
• Kazaya yatkınlık, sakarlık.
• Koordinasyon gucluğu (bisiklet surmek, ip atlamakta gucluk),
• Kalemi hatalı tutmak,

Disleksinin Sıklığı ve Yaygınlığı Nedir?

Araştırmalar disleksinin toplumun %5-10’ununda gorulduğunu belirtmektedir. (Arnold,1990; Debray-Ritzen,1987; Greenblatt ve Greenblatt,1997; Rosen ve ark.,1986.). Turkiye’de de yaygınlığın %8-10 duzeyinde olduğu ifade edilmektedir (Korkmazlar, 1993). Disleksili cocuklar arasında erkek cocukların daha yuksek bir oran oluşturduğu, erkek-kız oranının 3-1 veya 5-1 şeklinde olduğu bildirilmektedir. Erkek cocuk oranının yuksekliği yanı sıra, disleksili cocuklar arasında solaklığın da normal nufusa kıyasla cok yuksek bir oranda bulunduğu bildirilmektedir. (Arnold,1990; Geschwind ve Galaburda,1985; Silver,1996.)

Disleksi Neden ve Nasıl Olur?

Gebelik surecinde bebeğin beyin gelişim oldukca ilginctir. Normal koşullarda beynin sağ ve sol yarımkureleri gelişimini eşzamanlı olarak tamamlanır. Beynin sağ yarımkure gelişiminin sol yarımkuresinden bir hafta daha once tamamlandığı; ayrıca her iki cinsiyetteki bebekte de salgılanan, ama erkek bebekte cok daha yoğun olarak salgılanan testosteron hormonunun genel olarak yarımkure gelişimini geciktirici bir etki yaptığını sanılmaktadır. Bu durumda da, sol yarımkure sağ yarımkure kıyasla bir hafta daha fazla bir sure gelişmekte olduğu icin, sol yarımkure bu geciktirici etkiye daha uzun sure maruz kalmaktadır. Bu sure icinde de, zaten gelişmesi tamamlanmış olan sağ yarımkure, dil becerileri icin baskın olması gereken sol yarımkure bağlantı kuracağı yerlerle kendisi bağlantılar kurar, bebeğin dil gelişimini sağ yarımkure gorsel-uzamsal becerileri baskılamış olur. Boylece, daha cok testosteron salgılayan erkek bebekler arasında, kızlara kıyasla, dil gelişiminin baskılanması, gorsel-uzamsal becerilerin daha cok gelişmesi ve solaklık daha cok gorulur.

Disleksinin Alt Tipleri Nelerdir?

Aslında yukarıdaki acıklama, dil gelişimi, gorsel–uzamsal gelişiminin gerisinde kalmış olan disleksi tipini acıklamaktadır. Disleksinin başlıca iki tipi vardır:
1. Dil gelişimi geri kalmış olanlar: L tipi (Linguistik yani Dil tipi)
2. Gorsel-uzamsal gelişimi geri kalmış olanlar: P tipi (Perseptuel yani Algısal tipi)
Patel ve Licht (2000) “disleksinin, beynin iki yarımkuresinden birinin oburunu baskılamasından kaynaklandığı” goruşune dikkat cekerler. Reitan (1984),okuma-yazma gucluğunun sol yarımkure işlevlerindeki gelişmemişlikten ortaya cıkabileceği gibi, sağ yarımkure işlevlerindeki gelişmemişlikten de kaynaklanabildiğini soyler. Brumback ve Weinberg’in (1990) deyişiyle,sol serebral dil işlevleri oğrenme guclukleri acısından onemlidir, bunlardaki işlev bozukluğu disleksiye yol acar; ama sağ yarımkure işlevleri de
(yani mekansal yonelim,
gorselleştirme/imgeleme,
yuz ve nesne dahil tanıma,
sağ-sol ayırt etme,
zaman kavramı,
sıralama ve dizme,
muzik kulağı,
sozel olmayan iletişim becerileri) okuma-yazmanın oğrenilmesinde aynı olcude onemlidir.
Gercekten, gunumuzde, L Tipi Disleksi ve P Tipi Disleksi şeklinde iki ayrı klinik gorunumde, iki tip disleksi olduğu yaygın kabul gormekte, uzerlerinde ceşitli calışmalar yapılmakta ve yayınlanmaktadır.
L Tipi (Linguistik/Dil tip) disleksinin ozelliği, dil becerisinin baskın oluşu ve gorsel - uzamsal becerilerin geri kalmış olmasıdır. P Tipi (Perseptuel/Algısal tip) disleksinin ozelliği de, kişinin gorsel algısal becerilerinin baskın oluşu, buna karşılık dil becerilerinin bastırılmış yani geri kalmış olmasıdır.
Bakker (1984), Bakker ve ark.(1987), okumanın oğrenilmesinde, cocuğun zaman icinde iki evreden gectiğini, zaman icinde ardı ardına iki yarımkure becerisinin sıra ile işe karıştığını belirtir ve “sağ yarımkure disleksisi” (L tipi, Dil becerilerinin iyi, sağ yarımkure becerilerinin geri olduğu disleksi) ve “sol yarımkure disleksisi” (P tipi, Gorsel algının iyi, sol yarımkure becerilerinin geri olduğu) şeklinde iki disleksi tipini ayırt etmek gerektiğini soylerler. Bakker’e (1987) gore, okumanın hem gorsel algı ile ilişkili, hem de semantik(anlama ilişkin) dilsel yonleri vardır.
Dolayısıyla okuma-yazmanın oğrenilmesinde hem sağ hem sol yarımkure sırasıyla rol alır. Okuma oğrenmenin başlangıcı harflerin, yazının gorsel algısal analizini gerektirir. Cunku okuma bilmeyen birisi icin yazı, başlangıcta karmaşık birtakım gorsel şekillerden ibarettir. Bu nedenle başlangıc aşamasında yazı oncelikle sağ yarımkure tarafından işlenir. Okuma biraz ilerledikten sonra ise artık gorsel algı analizi biter. Onun yerini okunan metnin semantik (anlamsal) işlenmesi alır. Bu surece de sol yarımkure aracılık eder. Yaygın goruş kelimeyi sağ yarımkure okur sol yarımkure anlar. Okumayı oğrenme normal gelişiyorsa, once sağ yarımkure tarafından işlenmeye başlanır ve bu oğrenme surecinin bir yerinde bir “yarımkure değiştirme” (hemispheric shift) ortaya cıkar, okunacak parcanın işlenmesi bir yarımkureden otekine, yani sağdan sola gecer.
Gerek L tipi gerekse P tipi Disleksilerde bu normal surecten sapmalar olduğu gorulur. L tipi disleksi, sağ yarımkurenin az gelişmesi ve sol yarımkurenin fazla baskın oluşundan ileri geldiği icin, bu cocuklar okumayı oğrenmenin en başından beri sol yarımkure stratejilerini kullanmaya calışırlar. Okumanın sağ yarımkure aracılığını gerektiren ilk aşamasını atlarlar. Cunku Bakker’in (1987) deyişiyle, “Yazının gorsel algısal ozelliklerini gorecek gozleri(yarımkuredeki beceri) yoktur”. Bu nedenle L tipi disleksililer okumayı oğrenme surecinin en başından itibaren gucluklerle karşılaşırlar. P tipi Dislekside ise, tersine sol yarımkure daha az gelişmiş ve sağ yarımkure baskın olduğu icin ve okuma başlangıcta değil de ilerledikten sonra sol yarımkure stratejilerini kullanmak gerektiği icin, bu cocuklar oğrenmenin daha ileri aşamasında sorunlarla karşılaşmaya başlarlar. Cunku normalde yapmaları gereken “yarımkure değiştirme”yi yapamadıkları, sol yarımkure stratejilerini kullanmaya gecemedikleri icin, başlangıcta olduğu gibi okumanın ileri aşamalarında da sağ yarımkure stratejilerine dayanmayı surdururler.

Disleksiyi Daha İyi Anlamak İcin Bir Metafor

Bir futbol takımının her bir oyuncusunu farklı işlevleri vardır. Biri kaleci, biri savunmacı diğeri golcu olabilir. Hicbir oyuncu oyunun gerektirdiği tum işlevlere tam olarak sahip olamaz.
Aynı şekilde herkesin beyin işleyişi de aynı olmak zorunda değildir. Cunku beyindeki sinirler arasındaki bağlantılar herkeste farklıdır. Kişinin bir beceride usta olması diğer tum becerilerde de usta olacağı anlamına gelmemektedir. Okuma ve yazma gibi etkinlikler de bu becerilere dahildir. İnsanların sahip olduğu genel beyin işlevleri hic kimsede TAM değildir. Herkesin guclu ve zayıf yonleri vardır.

Disleksili Oğrenciler Ders Calışırken Nasıl Zorluklar Yaşamaktadır?

Calışma becerileri ve teknikleri genellikle okullarda oğretilmez. Bircok oğrenci temel becerileri kendisine oğretilmeksizin kendiliğinden edinmektedir. Ancak disleksili bireyler genellikle daha kesin yonergelere ihtiyac duymaktadır. Bu sadece şablonları, kalıpları tanırken daha fazla zorlanmalarından değil, (orneğin, gireceğiniz sınavlarda sizin icin işe yarayacak, en iyi duzenlemenin ne olduğu gibi) okuma ve yazma bozukluğuna neden olan sorunun, calışma becerilerinin geliştirilmesine de engel olmasından kaynaklanmaktadır. Aşağıda Disleksili bir oğrencinin karşılaşabileceği sorunlar kısaca listelenmiştir.

• Sınavlarda soruların mantığını anlamakta sorun yaşamak.
• Kazanılmış bilgileri geri cağırmakta, hatırlamakta zorlanmak.
• Yazılı ifadede, anlam olarak zayıf ve veya devrik cumle yapısı kurmak.
• Duşuk okuma hızı.
• Anlayabilmek icin paragrafları tekrar tekrar okumak zorunda kalmak.
• Duşuncelerini yazılı olarak ifade etmede zorlanmak.
• Organizasyon ve planlamada gucluk yaşamak.
• Zamanını iyi yonetememek.

Disleksili oğrenciler icin en temel sorun, calışma becerilerinde ve diğer yeterlilik alanlarında akranlarına gore dezavantajlı olmalarına rağmen, onlarla aynı konuları, aynı şekilde oğrenmek zorunda olmalarıdır.

Disleksi bir bozukluk değildir, bazı avantajları yanında dezavantajları da olan farklı bir duşunme tarzıdır. Bu farklı tarz nedeniyle, Disleksili bireylerin yatkın oldukları oğrenme bicimi, bu kişilerin bazı alanlarda zorluk yaşamasına neden olabilir. Aynı oğrenme koşulları, rehberlik ve yonergeler bir birey icin faydalı olabilecekken, diğer bir birey icin ciddi sorunlara yol acabilir.
İnsanların farklı yuz ozelliklerinin farklı gorunuşleri karakterize etmesi gibi, herkesin beynindeki sinir hucreleri ve bunlar arasındaki bağlantılar da birbirinden cok farklıdır. Sonuc olarak, bu bağlantılar, bircok alanda zayıf ya da guclu yonlerimizi ortaya cıkararak, duşunce tarzımızı ve oğrenme stilimizi oluşturur.
Bir Ornek: Oğrenci olarak şimdiye kadar bircok oğretmeniniz oldu, bircok kez farklı kişilerin anlattığı derslere, seminerlere katıldınız. Kendinize bir sorun, onlar bu konumlara nasıl geldiler. Bazıları pratik yaparak ve deneyimleriyle, bazıları ise yazılı sınavlarda daha başarılı olarak bu konumlara gelmişlerdir. Sınav cevaplarını yazmakta iyi olanlar buyuk ihtimalle bir şeyleri konuşarak ya da yazarak anlatmayı tercih ederlerken, pratik yaparak ve deneyimle bu konumlara gelenler ise, bir şeyleri orneklerle ve deneyimlerle anlatmayı tercih edeceklerdir. Gercek şu ki; kendi oğrenme tercihlerini verdikleri eğitimde ısrarla kullanan oğretmenler, farklı oğrenme tercihleri ve oğrenme stilleri olan kişilerin ihtiyaclarına uygun şekilde davranmakta cok zorlanırlar.

Peki bu Bozukluk Nasıl Giderilir ya da Yonetilir?

Disleksi psiko-pedagojik yontemlerle tedavi edilir ve giderilir. Ne demek olduğunu detaylı olarak acıklamak gerekir. Oncelikle cocuğun psiko-pedagojik değerlendirilmesinin yapılması gerekir.
Psiko-pedagojik değerlendirmede 3 temel hedef vardır.
1. Oğrencinin zorlandığı alanları bulmak: Gorsel algı, işitsel algı, motor koordinasyon, sıralama, organizasyon, hafıza beceri ve ozelliklerin incelenmesi
2. Farklılıkların tespit edilmeli
3. Tutarsızlıklar belirlenmeli.
Tek başına bir yontem yeterli veri ve bilgi sağlamıyor. Tanı ve terapide mutlaka aile ve oğretmenle işbirliği yapılmalı. Psiko-Pedagojik değerlendirmede ebeveynle, cocukla ve sınır oğretmeni ile goruşulur. Hangi alanlarda bozukluklar olduğunu saptamak amacıyla ceşitli test tekniklerinden yararlanılır. Şu alanlar değerlendirilir:
• Gelişim guzeyi
• Zeka işlevleri;
• Gorsel, işitsel, mekansal algı
• Okuma, yazma ve Matematik becerileri
• Davranış ve duygusal ozellikler.
Tanılama sureci son derece onemlidir. Oğrencinin Disleksi ozelliklerini oğrenmek, zeka ve oğrenme becerilerini olcmek, dikkat eksikliğini ayırt etmek ve duygusal sorunların oğrenmeye etkisini olcmeye calışmak son derce onemlidir.
Tanılamada Kullanılan Test ve Yontemler Nelerdir?
• Wechsler Cocuklar İcin Zeka Testi (WISC-R)
• Ozgul Oğrenme Gucluğu Bataryası
Okuma Testi
Yazma Testi
Alfabenin harfleri
Gunler ve Ayları Sıra ile Soyleme,
Sorulan Sorulara Yanıt Verme (Sıraya koyma becerisi)
Toplama Soruları
Carpma Soruları
Gessel Şekilleri (El-goz koordinasyonu, ince motor beceri)
Saat Cizme Testi
Head Sağ/Sol Ayırt Etme
Harris Lateralleşme El, goz ve ayak kullanımındaki ustunluğu

• Noropsikolojik Testler

Mangina Testi (MT): boyut, yon ve uzaysal yonlenim
Cizgi Yonunu BelirlemeTesti (CYBT): Gorsel-uzaysal algı, Yonlenim
Sayı Dizisi Oğrenme Testi (SDOT): Oğrenme, Kısa sureli bellek
Gorsel İşitsel Sayı Dizileri Testi B Formu (GİSD-B): Kısa sureli bellek
İşitsel Sozel Oğrenme Testi (AVLT): Kısa sureli bellek, Sozel oğrenme, Anlık ve gecikmeli bellek uzamı, Geriye bozucu etki, Serbest hatırlama, Tanıma

Tanılamaya İlişkin Bir Tartışma: WISC-R Alt Testlerinin değerlendirilmesi ve Disleksiyi Tanılamasındaki Etkisi

Not: Bu bolum disleksinin tanılanmasındaki teorik temellerin anlatıldığı bolumdur. Disleksinin nasıl tanılanması gerektiğine ilişkin tartışmalara ışık tutması acısından son derece onemlidir. Yazıyı okuyan aileler teknik ifadeleri anlamakta gucluk yaşabilir. Diğer bolumlerde gorduğunuz gibi yazı dilinde son derece sade, yalın ve anlaşılır bir Turkce kullanılmaya ozen gosterilmektedir.

Kullanılan testler konusunda en yaygın olan Wechsler Cocuklar İcin Zeka Testidir (WISC-R) ve WISC-R Disleksinin en iyi yordayıcı testlerinden biridir.
Yapılan calışma, WISC-R’nin disleksiyi ve ozgul oğrenme gucluğunu ayırt edici rolunun belirlenmesi acısından onemlidir (Klinik Psikiyatri 2001;4:225-231 Soysal A.Ş., Kockar A.İ., Erdoğan E., Şenol S., Gucuyener K.)

Araştırmada one cıkan alt testler olctukleri ozellikler dikkate alındığında Disleksi icin ayırt edici niteliktedir. Disleksi tanısı almış olan cocukların Sozel Zek Bolumunu oluşturan tum alt testlerden, kontrol grubunda yer alan cocuklara oranla duşuk puan almaları bu durumun en onemli gostergesidir.
Konu hakkındaki literaturler incelendiğinde Disleksili olan cocukların sozel ve performans zek bolumleri arasında beklenmedik farklar olduğu gorulmektedir (Rourke 1982). Aynı şekilde bu cocukların sozel zek bolumunden duşuk puanlar aldıkları bildirilmiştir. Sozel zek bolumu ile performans zek bolumu arasındaki fark toplam zek bolumune de yansımaktadır. SIQ ve PIQ arasındaki farkın 1 standart sapma (15 puan) olması beklenir. Calışmada, araştırma grubunda yer alan cocukların toplam zeka bolumlerinin kontrol grubunda yer alanlara gore duşuk olmasının nedeni de sozel ve performans zeka bolumleri arasındaki şaşırtıcı farklılık olabilir. Disleksili olan cocuklarda zihinsel durum değerlendirmeleri yapılırken, genellikle her bir zihinsel işlevin (dil becerisi, bellek, aritmetik, yapılandırma, kategorileme vb. gibi) tek tek test edilmesi şeklinde duzenlenir. Butun sistemin gozden gecirilmesi, sorun alanlarının belirlenmesi acısından cok pratik bir yontemdir. Cunku dikkat uzamı daralmış olan hastalarda aritmetikten belleğe hatta yapılandırmaya kadar pek cok bilişsel alanda başarısızlık gorulmektedir (Spencer ve ark. 1999).
Sozel zek bolumunu oluşturan alt testler ve olctukleri ozellikler tek tek alınıp incelediğinde, WISC-R'nin Disleksiye yonelik ayırt edicilik gucunun daha da belirginleştiği gorulmektedir. Genel bilgi alt testi; oğrenme yoluyla kazanılan genel kultur dağarcığını ve dili kullanma becerilerini olcmektedir.
Bu yapılandırma ile bakıldığında ozgul oğrenme gucluğu olan cocukların bu alt testten kontrol grubunda yer alanlara gore duşuk puanlar almaları beklenen bir sonuctur. Test maddeleri incelendiğinde; "haftanın gunlerini say", "Marttan sonra hangi ay gelir" gibi sıralama turu gorevlerde başarısız oldukları gorulmektedir. Ayrıca bu alt test belleğin uc bileşeni kodlanma, saklanma ve geri cağırılmanın değerlendirilmesi acısından da onemlidir. Orneğin: Marttan sonra hangi ay gelir sorusunu ele alalım. Birinci aşamada Marttan sonra Nisanın geldiği oğrenilmişti. Bu bellekte bilgi kodlandı. Bilginin soylendiği ada denk duşen bir fiziksel girdi orneğin, ses dalgaları, bellekte kabul edildi ya da canlandırma turune donuşturduldu. Bu bilgi artık bellekte saklandı. Oğrenme guclu olan cocuklarda bu bilginin bellekte nasıl kodlandığı cok onemlidir. Fonolojik(sese ilişkin) olarak kodlamada cok sık hatalar yaptıkları icin gelen uyaran yanlış algılanmakta ve kodlanmaktadır. Bu nedenle aynı uyaranla ikinci kez karşılaşıldığında mevcut bilgi yerine sıklıkla ses benzerliği olan ya da geri cağırma maddesi ile ilgili olmayan bir bilgi gelmektedir. Benzerlikler alt testi kavramsal ve mantıksal yargılama becerisini olcmektedir. Bu alt test kategorileme ve cağrışımsal duşunebilme yetilerini olctuğu icin alışkanlıkların bir şekilde ketlenmesi ve soyutlama yapılmasını gerektirmektedir. Sozu edilen ozelliklerde oğrenme gucluğu olan cocukların sıklıkla sıkıntıları olduğu gorulmektedir. Mevcut sıkıntı bilginin kodlanışı ile doğrudan ilgilidir. Cunku birbiriyle ilintili olan ya da aralarında herhangi bir bağlantı olmayan oğeleri bellekte tutabilme yeteneğini, kodlama sırasında anlamlı bağlantılar kurarak geliştirilebilmektedir. Kodlanan bilgiler işlendikleri oranda hatırlanır. Yani oğrenilen iki oğe arasında ne kadar bağlantı kurulursa o bilginin kategorilenmesi ve geri cağrılması o kadar kolay olacaktır. Burada eğer kategorileme yapılacaksa iki oğenin anlamının genişletilmesi sağlanmalıdır. Bunu ornek uzerinde tartışacak olursak "Top ve tekerlek ne bakımdan birbirine benzer?" sorusunu ele alalım. Bu uyaran cocuk icin bir anlam ifade etmediğinde anlamı genişlettiğinizde coğunlukla yanıt alınmaktadır. Anlam genişletme "biraz daha anlat" yonergeleri ile sağlanabilir. Ancak ilk iki maddede kategorileme yapamayanlarda "her ikisi de nedir?", "her ikisi ile ne yapılır" gibi duşunme bicimi gosterilebilir. İlgili maddelerden puan alamasa da daha sonraki sorular icin bir yonlendirme olacağı duşunulmektedir. Bu daha sonra oğrenme gucluğune yonelik olarak planlanan grup terapi calışmaları icin onemli bir ip ucu niteliğinde olacaktır.
Aritmetik alt testi "matematik bozukluğu (diskalkuli)" acısından onemli bir alt testtir. Ancak, tek başına yeterli değildir. Makalenin başında anlatıldığı gibi Diskalkuli; sayısal ilişkileri kavrama, hesap yapma, sayısal sembolleri gorme, tanıma, kullanma ve yazmada ortaya cıkan bir sorundur (Levin ve Spiers1979).
Yapılan yaygınlık calışmaları matematik bozukluğunun tum okul cocuklarında %1 oranında olduğunu, okuma bozukluklarına gore cok ender gorulduğu yonundedir (Frank 1996). Bu durumun nedeni ya gozden kacırılması olabilir. Eğitim sistemimiz goz onunde bulundurulduğunda cocukların buyuk bir kısmının dort işlemi yapamadığı, cok basamaklı sayıları tanımadıkları ve akıl yurutmeye yonelik işlemlerde başarısız oldukları gorulmektedir.
Toplumun onemli bir kısmının aritmetik alanında başarısız olmasının temel nedeni olarak; ya dersin sevilmediği ya da oğretmenin yeterli olmadığı duşuncesinin yaygın olduğu gorulmektedir. Bu sayıltılar nedeniyle ulkemizde matematik bozukluğunun sıklıkla atlanıyor olması kacınılmazdır. WISC-R icinde yer alan aritmetik alt testi soruların coğunluğunun bir başkası tarafından okunması, kağıt-kalem kullanılmaması, sınırlı sayıda sorunun kişi tarafından okunmasına olanak tanıması acısından uc onemli sorunu icinde barındırmaktadır. Disleksisi olan cocukların kısa sureli bellek kapasitesi cok zayıftır. Aynı zamanda işitsel uyaranları ard arda yorumlamada da guclukleri vardır. Zaman sınırlandırmasının olması ve duşunme stratejilerinin değerlendirilememesi acısından alt test cok sınırlıdır. İlk saniyelerde cevap veren ile son anda cevap veren bireylerin duşunme sistemleri, bakış acılarının ayrıntılandırılması aritmetik alandaki oğrenme gucluğunun belirginleştirilmesi acısından onemlidir. Alt testten alınan duşuk puanların uzerine gidilmeli ve matematik becerisini olcmeye yonelik diğer testlerle desteklenmelidir.
Sayı dizileri alt testi kısa sureli belleğin kapasitesine, bellekte anında tersine cevirebilme gucunu değerlendirmektedir.
Kısa sureli bellek kapasitesinin 7±2 madde ile sınırlandırılması (Miller 1956) sayıtlısından hareketle yapılan değerlendirmede Disleksili cocukların duz sayı dizilerinle ortalama olarak dortlu sayı dizisini tekrarlayabildikleri goruldu. Ters sayı dizilerinde coğunlukla yonergeyi anlamakla ilgili guclukleri olduğu ve uclu sayı dizisine kadar gelebildikleri goruldu.
Yargılama alt testi pratik bilgi, sosyal yargılama, bilgileri organize etme ve sosyal yaşama uyum becerilerini değerlendirmektedir. Disleksili cocukların değerlendirme ve soyutlama becerilerindeki yetersizliklerinin sosyal uyum becerilerini olumsuz yonde etkilediği duşunulmektedir. Cinsiyet temel etkisi incelendiğinde ise kız cocukların Sayı Dizileri ve Resim Tamamlama alt testlerinden aldıkları puanların ortalamalarının erkek cocuklarınkinden yuksek olduğu gorulmuştur. Literaturler incelendiğinde cinsiyet değişkenine ait belirleyici calışmalara rastlanmamıştır. Ancak, bu bulgunun farklı calışmalarla desteklenmesi gerektiği duşunulmektedir. Disleksili cocukların sıkıntı cektikleri alanlar WISC-R alt testleri dikkate alındığında dort başlık altında toplanabilir. Bunlar;
Uzaysal Yetenekler (Resim Tamamlama, Kuplerle Desen, Parca Birleştirme),
Sozel Kavramsallaştırma Yeteneği (Yargılama, Benzerlikler, Sozcuk Dağarcığı),
Dizgileme Yeteneği (Sayı Dizileri, Aritmetik, Şifre),
Kazanılmış Bilgi (Genel Bilgi, Aritmetik) olarak sıralanabilir (Bannatyne 1968, 1974). Mevcut calışma incelendiğinde Disleksili olan cocukların dizgileme yeteneğinde ve kazanılmış bilgide ciddi sıkıntıları olduğu gorulmektedir.
Literatur incelendiğinde Bannatyne'nin sınıflandırmasının ve Kaufman'ın faktorlerinin sozel ve performans zek arasındaki puan dalgalanmalarını acıklamakta yetersiz kaldığı gorulmektedir. Bu nedenle farklı sınıflandırmalar Disleksinin daha acık bir şekilde ortaya koyulabilmesi acısından yol gosterici niteliğindedir (Ottem 1999, Vargo ve ark. 1995).

Disleksi Bozukluğu Olan Oğrencilerin İlacla tedavisi Mumkun mudur?

HAYIR. Uluslar arası bircok bilimsel kurum ya da kuruşun ortak tespitidir ki ilac tedavi etmez. Yani Disleksi bir psikiyatrik bozukluk değildir. Disleksi psiko-pedagojik yaklaşımlarla giderilmeye calışılır, tedavi edilir ve veya yonetilir.

Psiko-pedagojik Yaklaşımda hangi Teknikler Kullanılır?
Burada en onemli konu calışmanın bireyselleştirilmiş eğitim programı olmasıdır yani bireyin, oğrencinin ihtiyaclarına gore duzenlenmesidir. Dunyada kullanılan bircok yontem vardır. Yararlanılabilecek bazı programlar şunlardır:
• Dikkat ve Konsantrasyon artırıcı yontem ve teknikler
• Kephart’ın algısal-motor programı
• Getman’ın gorsel-motor programı
• Frostig gorsel algı programı
• Peabody dil programı
• Bilişsel-Davranışcı teknikler
• Bilgisayar Programları (Cognitive Rehabilitation, ReHa.Com vs.)
• Duygusal Eğitim (Emotional Education)
• İşitsel Oğrenme (Fast ForWord, Poula Tellal)
• Problem Cozme Becerisini Geliştirme Teknikleri
• Ozguven Kazandırma
• Ve Aile terapisidir.
Burada en onemli konu hangi tekniği kullandığınızdan cok calıştığınız uzmanın yeterliliği, mesleki deneyimi ve konuya hakim olmasıdır. Turkiye ve dunyada disleksi ile calışması gereken uzmanlar bu alanda kendini geliştirmiş Psikolog ve Ozel Eğitim Uzmanlarıdır.
Tedavi uzun soluklu bir surectir. Uzmanın calışmalarının yanında ailenin de bu surecte onemli bir rolu vardır. Oncelikle Aile, Disleksinin ne olduğu, ne olmadığı, olumlu ve olumsuz yonleri hakkında bilgilendirilir. Disleksili oğrenciye nasıl yaklaşılacağı, nasıl davranılacağı, ders calışma saatlerini nasıl ve ne şekilde duzenleyeceğine kadar tum detayları iceren bir yol haritası ailelere hazırlanır. Bu bir anlamda Bireyselleştirilmiş Eğitim ve Tedavi Programıdır. Bu programda Uzman Psikoloğun, Ozel Eğitim Uzmanının, oğretmenin ve ailenin gorev alanları ve yapacakları şema halinde hazırlanır.

Disleksili Oğrencilerin Yasal Hakları Nelerdir?

Avrupa, ABD ve bazı ulkelerde Disleksili oğrencilere verilen bazı haklar şu şekilde;
• Sınavlarda fazla sure verilmesi,
• Yabancı dil dersinin notlarının buyuk kısmının sozlu sınavlardan verilmesi,
• Kelimelerin doğru yazılışlarının bir sozlukten kontrol edilmesine izin verilmesi,
• İmla hatalarına veya cirkin yazıya not kırılmaması,
• Odevlerin hazırlanmasında bilgisayar kullanımına izin verilmesi,
• Sınıf onunde sesli okuma zorunluluğundan muafiyet gibi bircok haklar verilmekte.

NOT: Ulkemizde ise oğrenci tarafından talep edildiği takdirde merkezi yapılan bazı sınavlarda disleksili oğrencilerin okuma hızlarının duşuk olması nedeniyle bir okutman tarafından sınav soruları oğrenciye okunabilmekte.
Disleksi ve DEHB (Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu) tanılı oğrenciler MEB'in 02.9.2008 tarihinde yayınlanan B.08.0.ORG.0.20.0301/3601 sayılı Kaynaştırma Yoluyla Eğitim Uygulamaları konulu 2008/60 nolu kaynaştırma Eğitimi ile ilgili genelgede belirlenen haklardan yararlanabilmektedirler.


Disleksi ve Dikkat Eksikliği ile İlişkisi

Son yıllardaki araştırmalar incelendiğinde Disleksi ile DEHB arasında %10’dan %92’ye varan oranlarda bir ortuşme gorulduğu bildirilmektedir (Alkaş, 1996; Halperin ve ark., 1984; Holborow ve Berry, 1986; Johnson, 2005; Semrud-Clikeman ve ark., 1992).
DEHB’i olan cocuklarda disleksi gorulme sıklığı %15-50 (August ve Garfinkel, 1990; Barkley ve ark., 1990),
diskalkuli gorulme sıklığı %24-60 oranlarında değişmektedir (Barkley, Fischer ve Edelbrock, 1990; Semrud-Clikeman ve ark., 1992).
Barkley’e (1994) gore DEHB’li cocuklarda Disleksi gorulme sıklığı %25-50 oranlarında değişmektedir (Mayes ve ark., 2000).

Makalenin girişinde de değinildiği gibi Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite bozukluğu ile Disleksinin birlikte gorulme oranları yuksektir. DEHB’nin 3 alt boyutundan bahsetmiştik;
Dikkat Eksikliğinin onde olduğu tip,
Hiperaktivitenin onde olduğu tip,
Durtuselliğin onde olduğu tip.
Disleksinin en cok birlikte gorulduğu tip olan Dikkat Eksikliği ile ilişkisi bu nedenle detaylandırılacaktır.

Disleksili ve Dikkat Eksiliği Olan oğrencilerin Benzer Ozellikleri

• Her ikisinde de okuma yazma sorunları bulunabilir.
• Her ikisinde de yazının bozuk olma olasılığı yuksektir.
• Her ikisinde de harflerin tanınması gecikebilir.
• Her ikisinde de geometrik şekillerin cizilmesinde zorluk yaşanabilir.
• Her ikisinde de sakarlık gorulebilir. (Derinlik algısında yaşanan sorundan kaynaklı olarak)
• Her ikisinde de ince motor (duğme acma-ilikleme, makas kullanma, yazı yazmada gucluk...) ve kaba motor (ip atlama, top atma, bisiklete binme...) becerilerde sorunlar yaşanabilir.
• Her ikisinde de bellek sorunları, unutkanlık yaşanabilir.
• Her ikisinde de zayıf gorsel / işitsel / dokunsal ayrımlaştırma yeteneği gorulebilir.
• Her ikinde de mekanda yonelme (oryantasyon) sorunları gorulebilir.
• Her ikisinde de sozlu ifade de zorlanma gorulebilir.
• Her ikisinde de sayısal işlemlerde zorlanma gorulebilir.
• Her ikisinde de dikkat sorunları gozlenebilir.


Disleksili ve Dikkat Eksikliği Olan Oğrencilerin Farklı Yonleri

• Disleksili oğrenciler benzer harflerin(p,b,d,m,n), okuma ve yazmasında birbirine benzeyen şekilde hata yaparken Dikkat Eksiliği olan oğrenciler gelişiguzel bir birine benzemeyen hatalar yapar.
• Disleksili oğrenciler sayı ve bazı harfleri ters yazarken, Dikkat Eksikliği olan oğrenciler genellikle duz yazarlar.
• Disleksili oğrenciler kelimeleri ters yazarken (‘yok’ yerine ‘koy’ gibi), Dikkat Eksikliği olan oğrenciler genelde dikkatsizlikten ya da acelecilikten harf duşmesi yaparlar (‘okul’ yerine ‘okl’ gibi)
• Disleksili oğrenciler okumada birbirine benzeyen şekilde hatalar yaparken, Dikkat Eksikliği olan gelişiguzel hatalar yaparlar.
• Disleksili oğrenciler işittikleri harf ya da sesleri birbirine benzeyen şekilde hatalı yazarken, Dikkat Eksikliği olan oğrenciler genelde doğru yazarlar. Hata yapsalar da gelişiguzel, birbirine benzemeyen hatalardır.
• Disleksili oğrencilerin okuma hızı dikkat eksikliği olan oğrencilerin okuma hızından daha yavaştır.
• Zeka puanları yuksek Dikkat Eksikliği olan oğrenciler daha az dikkat hataları yaparken, zeka puanı yuksek Disleksili oğrenciler yine aynı hataları yaparlar.


Disleksili Oğrencilerin Eğitim Hayatını Kolaylaştıracak Tavsiyeler

Disleksili oğrencilerin coğu “baykuş” tipidir, yani en iyi gece oğrenirler. Sabah 10’dan once zihinsel faaliyetler gerektiren calışmalar onlara cok zor gelir. Daha az gorulen tip ise “horoz”lardır. Genelde erken saatlerde daha verimlidirler. Oğrenme mutlaka oğrencinin bireysel ihtiyaclarının uzerinde inşa edilmelidir.
İnsanların oğrenme icin tercih ettikleri algı kanalları farklı olabilir ve bu tercihler yaptıkları işe gore de değişebilir. Bu nedenle insanları oğrenme tiplerine gore sınıflamak yanlıştır
(gorsel oğrenici, işitsel oğrenici gibi). Disleksili oğrencilerde her kanal kullanılmalıdır. 3 temel kanal vardır.

Gorsel
Beyinde en cok yer kaplayan oğrenme bicimi gorerek oğrenmedir. Grafikler ve şemalar gibi gorsel verileri, kitaplardaki gorsel iceriklerin bulunduğu kısımları ve gosterim yonteminin kullanıldığı dersleri tercih ederler. Okuma yaparken diyalogları duşunmek yerine goruntuleri zihinlerinde canlandırmayı tercih ederler.
Bu kişiler en iyi gorsel uyaranların kullanılması ile oğrenirler. Gosteriler ve resimli aktiviteler ile daha iyi calışabilirler. Zihin haritaları, kısa notlar ve renkli kalemlerle onemli bilgilerin altının cizilmesi, bilginin zihinde kalıcılığını artırdığından, bu yontemleri kullanmaları yararlı olacaktır.

İşitsel
İşitsel oğrenenler, bilgiyi işitsel işlem surecinden gecirdikten sonra kullanmayı tercih ederler. Yeni bir dile hızlı bir şekilde uyum gosterebilirler. Genellikle konuşkanlardır ve sesli duşunmeye ihtiyac duyarlar. Muzikten hoşlanırlar, şarkıların sozlerini ve insanlarla yaptıkları konuşmaları kolaylıkla hatırlarlar. Bir kişinin gorunuşunu hatırlama ihtimalleri aynı kişinin ismini hatırlama ihtimallerinden cok daha duşuktur.
Bu kişiler icin bilginin işitsel olarak sunulması ve işitsel işlem surecinden gecerek oğrenilmesi onemlidir. Bu da dersi ya da yonergeleri dinlemek ve tartışmalara katılarak olabilir. Oğrenme, ses kasetlerini dinleyerek ya da başkalarına konuyu anlatarak kolaylaştırılabilir. Okuma bu grup icin genellikle onemlidir.

Kinestetik
Oğrencinin dokunarak, hareket ederek ve yaparak‐yaşayarak en iyi şeklide oğrendiği kinestetik oğrenmedir. Bu kategorideki bireyler fiziksel aktivitelerden ve el işlerinden hoşlanırlar, malzemeyi ya da herhangi bir aleti kutusundan once cıkarmayı ve evirip cevirerek ne olduğunu anlamayı en sonunda ise yonergeyi okumayı tercih ederler ve uzun konuşmaların ortasında oturup kalmaktan hic hoşlanmazlar.
Dinleme/Konuşma ya da kÂğıt uzerindeki faaliyetler yerine fiziksel bir aktivite sunmak disleksisi olan oğrenciler icin daha cok tercih edilmelidir. Aktif katılımlı, uygulamalı faaliyetlerin yararı olur, ancak fiziksel aktivite iceren molalar da verilmelidir. Notları tekrar yazdırmak fiziksel bir birleşen ve oğrenmenin gorsel bir parcası olarak da kabul edilebilir.
Algılama icin ne kadar cok kanal kullanılırsa o kadar iyidir.
Duyarsam, unuturum
Gorursem, hatırlarım
Yaparsam, anlarım
Konfucyus.

Her oğrenci onların kendilerine ozel olan oğrenme tarzlarına, guclu ve zayıf yonlerine gore oğretilmelidir.

Arka Plan
Disleksisi olan bireylerin coğu arka planda kullanılan beyaz renkle ilgili sıkıntı yaşarlar, doğru okumalarına engel olur. Bu yuzden arka planda daha az baskın renkleri tercih ederler.

Kağıtlar:
Renkli kağıtlar kullanın
Notlarınızı parlak beyaz olmayan bir not defterine alın.
Cıktılarınızı renkli kağıtta alın.
Kitabın onemli bolumlerini renkli kağıda fotokopi cektirin.

Yazı Bicimi
Times New Roman – Genellikle kitaplarda kullanılan yazı turu
Arial - Bilgisayar icin en uygun gozuken yazı turu, cunku ekranda fazla dağılmaz
Comic Sans- Disleksili oğrenciler coğu bu yazı tipinin daha kolay okunduğunu belirtmektedir.

Yazı Tipi Boyutu
Bu yazı 10 puntodur, daha cok genclere uygun yazı tipi boyutudur.
Bu yazı 12 puntodur ve daha buyuk ya da kucuk boyutlara gore okuması kolaydır.
Bu 14 puntodur, bazıları bu boyutu daha okunabilir bulmaktadır. Disleksili oğrencilerin en sevdiği yazı boyutudur.

Yazı Tipi Rengi
Ancak arka plan rengi ile yazı tipi rengi arasındaki kontrast/zıtlık da en az onun kadar onemlidir. Bazı renk bileşimleri coğu insan icin okuması imkansız gozukse de Disleksik bireyler tarafından daha kolay okunabilmektedir. Orneğin coğu insan kırmızı arka plan uzerine mavi yazıyı okunası guc bulabilir, ancak bazı Disleksik bireyler bu renk kombinasyonunu diğerlerine gore cok daha fazla tercih etmektedirler.

Kavram Haritası Kullanmak
Kavram haritası nasıl yapılır‐ Kolay tarif
Kağıdınızı yatay olarak kullanın.
Merkeze bir goruntu ya da duşunce yerleştirerek başlayın. Merkezden kollar uzatarak alt başlıklar oluşturun.
Resimler kullanın. Resim kullanmak 100 kelime yazmaktan iyidir.
Cizgilerle birbirine bağlı kutular kullanın ya da daha acık olmasını isterseniz cizgilerin uzerine kelimeler yazabilirsiniz.

Kodlamak ve oneme gore sıralamak icin renkler kullanın.
Bağlantıları anlamak icin hiyerarşi gibi farklı gorseller kullanın.
Disleksisi olan bireyler icin gorsel kavram haritalarını kullanmak idealdir. Ne kadar az yazı olursa onlara o kadar yardım etmiş olursunuz.
Şunu unutmayın ki ilerleme cok hızlı olmayacaktır. Disleksisi olan bir oğrenciyle başarılı bir oğrenme surecinin sırrı yapılandırma, sıralı ilerleme, coklu duyu kullanma ve oğrenileni tekrar etmedir.
1. Basitten başlayın, oğrenci duşunceleri soylerken sizde onları kucuk kÂğıtlara yazın.
2. Duşunceleri masaya koyun, gruplara ayırın, grupları cizgilerle bağlayarak bağlantılar oluşturarak bilişsel haritalama yapın.
3. Yapı oluştuğunda bunu tek bir kağıda gecirin ve bağlantıları oluşturun.
4. Bağlantıları koyun ve cizimleri ekleyin.
5. Cizimler sadece kelime kullanmamak anlamına gelmez aynı zamanda hatırlamasıda kolaydır.
Unutmayın zihin haritası tamamlandığında, hala zihin haritasıdır. Bu yuzeysel bir kompozisyon anlamına gelmektedir, 2 boyutlu resim değil.

Kaynaklar:

Anastasia, A. (1990). Psychological Testing. (6th ed.) New York: Macmillan
Publishing Company.
Arnold, L.E. ve Jensen, P.S. (1995). Attention-deficit disorder. Comprehensive
Textbook of Psychiatry. (6th.Ed.) H.I. Kaplan, B.J. Sadock (Eds.). Baltimore:
William and Wilkins. p. 2295-2310.
Barkley, R.A., Fischer, M, Edelbrock, C.S. ve Samllish, L. (1990). The adolescent
outcome of hyperactive children diagnosed by research criteria: I. an 8-year
prospective follow up study. Journal of American Academy of Child and
Adolescent Psychiatry, 29 (4); 546-557.
Erden, G., Oktem, F., Kurdoğlu, F., Korkmazlar, U., Surucu, O. ve Gundoğdu, B.
Oğrenme Bozukluğu Belirti Tarama Listesi (yayınlanmamış olcek).DEHB-OOG
Derneği. OOG Grubu.
Erdoğan-Bakar, E., Soysal, A. Ş., Kiriş, N., Şahin, A. ve Karakaş, S. (2005). Dikkat
eksikliği hiperaktivite bozukluğunun değerlendirilmesinde WISC-R’ ın Yeri.
Klinik Psikiyatri Dergisi, 8 (1), 5-17.
Karakaş, S., Dincer E.D.(2011). BİLNOT-COCUK Bataryası El Kitabı: Noropsikolojik Testlerin Cocuklar İcin Araştırma ve Geliştirme Calışmaları, Cilt-1, İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri
Korkmaz, B. (2000). Oğrenme sorunları: disleksi, disgrafi, diskalkuli. Pediatrik
Davranış Norolojisi. İstanbul: Emek matbaacılık.
Şimşek, R. (2010). Dikkat Dağınıklığını Onleme ve Beyni Etkili Kullanma Kılavuzu. İstanbul. İmlec kitap.
Oktem, F. ve Sonuvar, B. (1993). Dikkat eksikliği tanısı alan cocukların ozellikleri.
Turk Psikiyatri Dergisi, 4 (4); 267-272.
Savaşır, I. ve Şahin, N.(1995). Wechsler Cocuklar İcin Zeka Olceği (

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]