Doğum Başladığında...
Kadının uterusu (rahim) cok guclu bir kas yapısına sahiptir. Bu kaslar eylem esnasında duzenli olarak kasılır ve gevşer. Bu kasılmaların amacı rahim ağzını acmak ve bebeği aşağıya doğru itmektir. Her kadında doğum sancıları farklı olmakla birlikte, coğu kadında adet kramplarına benzer şekilde başlar. Ağrı en sık kasık ve belde olur. Eğer bu ağrılar duzenli oluyor ise, sıklığı, şiddeti ve suresi giderek artıyor ise ve eğer dinlenince azalmıyorsa doğum başlamış demektir.
Doktorunuz, buyuk olasılıkla doğum başladığında kendisi ile nasıl temasa gececeğinizi size bildirmiştir. Bu aşamada hemen doktor ile temasa gecip onun onerilerine uyulması gerekir. Ağızdan herhangi bir besin ya da sıvı alınmaması uygun olur. Zira acil bir sezaryen durumunda midenin boş olması onemlidir. Vajinal kanama olması son derece acil bir durumdur ve varlığında acilen hastaneye gidilmesi gerekir. Benzer şekilde bebek hareketlerinin hissedilmediği hallerde de acil bir durum soz konusu olabilir. Hastaneye muracaat edildiğinde, doktor once gebenin nabız, tansiyon gibi hayati belirtilerini kontrol eder, bebeğin kalp atışlarını dinler ve vajinal muayene yapar. Bu muayanede rahim ağzının acıklığı, su kesesinin acılıp acılmadığı, bebeğin pozisyonu, bebeğin onde gelen kısmının seviyesi tespit edilir. Ayrıca anne adayının kemik catısı değerlendirilir ve normal doğuma engel bir hali olup olmadığı anlaşılmaya calışılır. Daha sonraki aşamada rektumu (bağırsakların son kısmı) boşaltmak icin lavman yapılır, perine bolgesi traş edilir ve rutin tetkikler icin kan alınır. Bebeğin kalp atımlarını ve stres altında olup olmadığını anlamak icin monitor bağlanır. Monitorizasyon, aynı zamanda kasılmaların sıklık ve şiddetini anlamaya da yardımcı olur.
Doğumun Evreleri
Doğum eylemi uc evrede incelenir:
• İlk evre duzenli sancılarla başlar ve rahim ağzının tam acık olması (10 santimetre) ile sona erer.
• İkinci evre bebeğin doğumunu icerir.
• Ucuncu ve son evre ise bebeğin doğumundan plasentanın cıkışına kadar olan suredir.

Doğumda Birinci Evre
Doğumun suresi değişken olmakla birlikte, anneliği ilk kez tadanlarda genelde daha uzun surer. Gebelerin yarısından fazlasında bu sure 12 saat civarındadır (Vakaların yuzde 20'sinde ise 24 saatten uzundur). İkinci ya da daha sonraki doğumunu yapanlarda ise eylemin 24 saatten uzun surmesi sadece 50 hastada bir olur. Doğumun en uzun evresi olan ilk evre de kendi icinde uc ayrı bolume sahiptir. Bunlar sırasıyla erken ya da latent faz, aktif faz ve yatay fazdır. Erken fazda, ağrılar duzenli olmasına rağmen araları uzundur. Genelde 10 dakikada bir olur ve bel ağrısı şeklinde hissedilir. Erken faz esnasında rahim ağzı kapalı durumdan beş santim acıklığa ulaşır. Acıklık beş santimetreye ulaştıktan sonra aktif faz başlar. Ağrılar 2 - 3 dakikada bir gelmeye başlar ve şiddeti giderek artar. Kramp şeklinde gelen her bir ağrı, 45 - 60 saniye kadar surer. Ağrısız doğum icin katater takılacak ise, bu safhada yapılır. Epidural anestezi dışında ağrıyı azaltmak icin bir takım ağrı kesiciler uygulanabilir. Aktif faz rahim ağzı acıklığı sekiz santimetre olana kadar surer. Rahim ağzının sekiz santimetreden 10 santimetreye acılmasına kadar olan sure yatay fazdır. Bu faza deselerasyon fazı adı da verilir. Ağrılar en sık, en şiddetli ve en uzun bu donemde olur. Ancak kısa bir fazdır. Coğu zaman 5 - 10 dakika kadar zaman alır. Bu evrede kasılmalar 2 - 3 dakikada bir gelir ve 60 - 90 saniye surer.

Doğumda İkinci Evre
Şimdi anne adayının, doğuma etkisi olduğu zaman başlamıştır. İkinci evrenin başlaması ile birlikte, doğum sancıları yani kasılmalar da karakter değiştirir. Araları acılır ve şiddetleri azalır. Anne adayı artık iyice yorulmuş olabilir. Bebeğin başı artık vajina icerisindedir ve doğum cok yaklaşmıştır. İşte bu aşamada doğumunuzu yaptıracak olan doktorunuz sizden cok onemli bir yardımda bulunmanızı isteyecektir: Ikınmanızı. Tıpkı barsağın en son kısmı olan rektum dolduğunda tuvalete gitme ihtiyacı duyduğunuz gibi, bebeğin başı da rektuma bası yaptığında aynı şekilde bir his ortaya cıkar. Tam acılma olduktan sonra, bir sure kasılma olmaz. Bu sure bir saate kadar uzayabilir. Yorgun olan anne adayı, bu zaman zarfında biraz dinlenme ve soluklanma fırsatı bulur. Doğumun ikinci evresinde, anne adayının başının hafif yukarıda olması, yercekimi gucunden de faydalanmak acısından onemlidir. Pek cok doğum masasında ıkınma esnasında guc almak icin tutacak saplar ya da ayak pedalları vardır. Bazı durumlarda doktoronuz sizi doğumhaneye almadan once, comelerek odanızda ıkınmanızı da isteyebilir. Doğru ve etkili ıkınmak icin dikkat edilmesi gereken bazı kurallar vardır: kasılma, en yuksek noktaya ulaştığında alınabildiği kadar derin bir nefes alınır. Baş one doğru kaldırılır ve cene goğuse değdirilmeye calışılır. Ağız ve burundan hava ve ses kacmayacak şekilde butun guc ile ıkınılır. Bu aşamada bağırmak, ciğerlerdeki havayı dışarı kacırmak, boğazı şişirmek anne adayının kendisini yormasından başka hicbir işe yaramaz. Ikınmanın amacı, bebeği aşağıya doğru itmektir. Bebeğin kalp sesleri duşmeye devam ederse vakum ya da forseps takılması gerekebilir. Ozetleyecek olursak; doğumun ikinci evresinde en onemli gorevlerden biri anne adayına duşmektedir. Ancak unutulmaması gereken nokta, hicbir doğumun birbirinin aynısı olmadığı, kimi doğumlarda eylem son derece kısa surerken, kimilerinde ise uzayabileceğidir. Vajinal Doğum Epizyotomi, kontrolsuz yırtıkları onlemek amacıyla perine bolgesinin doğum sonrası dikilmek uzere kesilmesidir. Bazen başın cıkmasının guc olduğu durumlarda Epizyotomi yapılması gerekebilir. Kasılmalar ve ıkınmaların etkisi ile, bebeğin başı artık iyice aşağıya iner ve vajina girişinde gorunur. Buna "taclanma" ismi verilir. Artık doğum cok yakındır. Son bir ıkınma ile bebeğin başı yavaş yavaş vajinadan doğar. Bu aşamada bebeğin başının kontrolsuz cıkmaması icin hekim ozel manevralar yapar. Bebek başı cıktığı anda, anne artık ıkındırılmaz. Baş doğduktan sonra, sırası ile omuzlar ve govde doğurtulur.

Doğumda Ucuncu Evre
Bebeğin doğumunu takiben rahim hemen kuculur ve kasılmalar azalır. Bu kasılmalar esnasında plasenta yapıştığı yerden ayrılır ve en gec 30 dakika icinde rahim dışına atılır. Bebeğin doğumundan plasentanın cıkışına kadar olan sure doğumun ucuncu evresidir. Plasenta doğduktan sonra kanamayı azaltmak ve rahmin toparlanmasını sağlamak icin bir takım ilaclar enjekte edilir ve rahme masaj yapılır ya da bebeğinizi emzirmeniz istenir. Epizyotomi, plasenta doğduktan sonra ya da doğmadan once tamir edilebilir. Son kez kanama kontrolu yapıldıktan sonra anne yatağına alınır. Ucuncu evre, plasentanın doğumunu simgelemekle birlikte, doğumdan sonraki ilk bir saat de doğumun ucuncu evresine dahil edilir. Bunun nedeni; doğum ve onu takip eden ilk saat icinde gorulebilecek olan komplikasyonlardır.

[h=2]İstanbul Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]