Son gunlerde diziler,starlar ve oyuncular sayesinde medyada neredeyse hergun başlık halinde karşımıza cıkan ve herkesin dilinden duşmeyen psikolojik bir rahatsızlık olarak bilinen `Tukenmişlik Sendromu` var.
Peki ya bu `Tukenmişlik Sendromu `nedir`, `tedavisi var mı`, `en cok kimlerde gorulur` gibi bir cok sorunun cevabı yanıtsız kalmakta.
Genel olarak tukenmişlik; gucsuzluk,umutsuzluk,kişinin fiziksel, ruhsal ve zihinsel olarak kendisini bitmiş hissetmesi ve hedeflerinden giderek kopması olarak tanımlanabilir.
Psikolog Doktor Maslach tukenmişlik kavramını, calışma ortamındaki stres yaratan nedenlere karşı bir tepki olarak tanımlamakta ve bu kavramın uzun surede ortaya cıkan psikolojik bir sendrom olduğunu belirtmektedir ve insanlarla birebir iletişimin daha sık olan mesleklerde (orn: eğitim sektoru,sağlık sektoru..) tukenmişliğin daha sık meydana geldiğini vurgulamaktadır.
Bazı araştırmacılara gore ise tukenmişlik, kişinin hayata karşı olumsuz bir bakış acısı ve tutum geliştirmesine sebep olan, hayatının tumuyle etkileyebilen, kişilerarası ve aile ilişkilerinde sıkıntılar yaşamasına neden olan bir sendromdur.
Kacmaz (2005) tukenmişlik kavramını, kişilerin calıştığı mesleğe ozgun anlamı ve hedeflerinden kopması ve hizmet verdiği insanlarla artık ilgilenmemesi ve doyumsuzluğa tepki olarak bireyin kendisini ruhsal olarak işinden geri cekmesi olarak tanımlarken bazı araştırmacılar ise "İş ve ozel hayattaki stresle baş edebilme konusundaki yetersizlik" olarak balirtmektedirler.
Araştırmacılara gore Tukenmişklik dort evreden oluşmaktadır ve her bir evrenin belirli ozellikleri vardır;
Birinci evre `Şevk ve Coşku Evresi`;bu evrede birey mesleğini hayatının en onemli yerine koymuştur ve meslek herşeyin onune gecmiştir.Birey uykusuzluğa ve yorğunluğa aldırmadan hedeflerine ulaşmak icin cabalar.Uykusuzluk,gergin bir calışma ortamı veya aile ve sosyal cevreden uzak kalmak gibi noktalar cok onem taşımaz ve işi ile ilgili gercekci olmayan beklentiler icindedir.
Sonraki evre ise `Durağanlaşma Evresi ` olarak tanımlanmıştır. Bu evrede artık istek ve umutlulukta bir azalma olmaktadır. Birey mesleğini uygularken karşılaştığı gucluklerden, daha once umursamadığı noktalardan giderek rahatsız olmaya başlamıştır. İşten başka ne yapıldığı sorgulanmaya başlanmaktadır.
Daha once duşunmediği ya da onem vermediği duşuk ucret, fazla mesai, boş zamanının olmaması gibi sorunlar giderek dikkatini cekmeye ve onu rahatsız etmeye başlar. Kişi o zamana kadar ozel yaşamını geri plana ittiği ve geliştirmediği icin yaşamın başka alanlarında da doyum elde edemeyecek ve mutsuz olacaktır. Eğer yeterli gelir, dinlenecek zaman, doyurucu sosyal ilişkiler gibi insanca gereksinimleri karşılanmazsa, bir sure sonra kişinin meslek yaşamı cıkmaza girer.
Ucuncu evre ise `Engellenme Evresi` dir.Bu evrede başka insanlara yardım ve hizmet etmek icin calışmaya başlamış olan kişi, insanlara istediği gibi yardım edemediğini gormuştur. İnsanları, sistemi ve olumsuz calışma koşullarını değiştirmenin ne kadar zor olduğunu anlar; yoğun bir engellenmişlik duygusu yaşar. Taşıdığı yuke rağmen yetkisi yoktur ya da cok sınırlıdır, karar mekanizmalarında yer alamamaktadır ve değerinin bilinmediğine inanmaya başlar. Duşuk ucret, duşuk statu ve uzun calışma saatleri gibi bir cok faktor bir turlu duzelmemektedir. Bu evredeki kişi eğer kendini ifade edebilir, sorunların cozumu icin adım atabilir ve sorumluluk alabilirse tukenmişliğin son evresine ilerlemekten kurtulabilir. Ancak eğer kişi kendini ifade etmek yerine icine kapanır, kendini ifade etmez, sorunlardan ve sonunda hizmet vermekten de kacınmaya başlarsa bu tutum bir sure sonra kişiyi tukenmişliğin son evresine goturecektir.
Son evre ise `Umursamazlık Evresi` olarak bilinir ve kişi yaptığı iş ile olan duygusal bağını tamamen kaybeder. Başlangıcta mesleğini uygularken yaşadığı aşırı ozdeşimin yerini bıkkınlık ve can sıkıntısı almıştır. Umursamazlık evresi, ileri duzeyde duygusal kopma , kısırlaşma, inancsızlık ve umutsuzluk gozlenmektedir.Birey mesleğini ekonomik ve sosyal guvence icin surdurmekte ve yaptığı işten doyum alamamaktadır.Bundan dolayı birey iş yaşamında kendini var edememekte, sıkıntı ve mutsuzluk yaşamaktadır.Bu evreye kadar gelen bir bireyin tukenmişliğinin giderilmesi oldukca zordur. Eğer iş koşullarında kapsamlı değişiklikler yapılmazsa ya da gerekli psikiyatrik yardım alınmazsa bu tablo meslek yaşamı boyunca surer.
Bu evreler birerbirer arka arkaya gelişir ve sonunda kişi tamamiyle guccsuzluk ve umutsuzluk icinde hisseder kendini.Ucuncu evrede calışma şartlarını duzeltebilirse veya psikolojik durumunu fark edip savunma geliştirirse son evreye ulaşması engellenir ve bu durumu kendi cabaları ile atlatabilir.
Peki Tukenmişliği etkileyen fatktorler hangileridir ve tukenmişlik en cok kimlerde gorulur?
Tukenmişliği etkileyen faktorler arasında kişisel faktorler ve işe ait faktorler vardır. Mukemmeliyetcilik ozellikle tukenmişliği cok arttıran kişisel bir ozelliktir. Her şeyi mukemmel olarak yapmaya calışan ve bunu bir değer olarak kabul eden, yapılmasa da olabilecek işlerden vazgecemeyen, gereken yerlerde esneklik gosteremeyen, takıntılı, ayrıntıları cok fazla onemseyen kişilerde tukenmişlik daha fazla gorulur.
Mesleki tukenmişliği etkileyen bireysel faktorler arasında ilk sırayı yaş alıyor.
Yapılan araştırmalarda tukenmisliğin yaşlı calısanlarda dusuk, genc calışanlarda yuksek olduğu, bunda genc calışanların tukenmişlik yaşadıklarında işlerini değisşirmis olma olasılığının etkili olabileceği belirtilmektedir.
Araştırmalar daha cok aile sahibi olmanın tukenmisliği engellediğini belirtmektedir. Aile sahibi olmak, bireye guc duygusu, kararlılık asılayarak yasamı ve mesleki basarıyı olumlu yonde etkilemekte, bireylerin sadece kendilerine değil cevrelerindeki kisilere de olumlu sonuclar yansıtmasına yardımcı olmaktadır. Aile ortamının sağladığı huzur ve sevginin kisinin stresle basa cıkmasına yardımcı olduğu ve bireyin tukenmisliğe yatkınlığını azalttığı , evli ve cocuk sahibi olmanın baslı basına bir sosyal destek anlamına geldiği ve bu sosyal desteğin de tukenmişliği azaltıcı ve tedavi edici bir yapıya sahip olduğu belirtilmektedir.
Dayanıklılık (gunluk aktivitelere katılım, olaylar uzerindeki kontrol hissi, değisime acıklık) duzeyi dusuk olan kişiler daha fazla duygusal tukenmişlik yaşarken, sorunlardan kacmayan ve yuzleşen kişiler ise daha az tukenmişlik yaşamaktadırlar. Kronik bir rahatsızlığı veya fiziksel engeli olanlar, bir hastaya, zihinsel ya da fiziksel bir engelliye ya da yaşlı bakıma muhtac birine bakım verenler,surekli olaran fiziksel ve sozel şiddete maruz kalan,cevresinden sosyal destek almayan ve benzeri durumlarla karşılaşan herkesin bu sendroma yakalanma riski daima vardır.
Bunlar ve benzeri bircok faktor tukenmişliğin gorulme oranını etkilemektedir.
Herkesin işine koşmaya calışan,herkesi memnun ve mutlu etmek icin surekli cabalayan kişilerin daha fazla risk altında olduğu duşunuluyor. Araştırmalar calışmayan annelerin dahi tukenmişlik yaşayabileceğini gostermektedir ,cunku annelik bir nevi en onemli mesleklerden biridir. En cok insanlarla iletişimde olunan sağlık ve eğitim gibi alanlarda calışanlar arasında gorulmektedir demek yanlış olmayacaktır.
Şimdi en onemli soruya gelelim : Bu sendromun tedavisi var mıdır veya nasıl onlem alınabilir?
Eğer bu durumunuzu erken tespit etmezseniz ve onlem almazsanız maddi / manevi bircok zarara uğrayabilirsiniz.Cevreniz ve aileniz ile iletişiminiz bozulabilir,psikolojik ve fiziksel olarak sağlığınız tehdit altına girebilir.
İlk olarak yapabileceğiniz en basit şeylerden bir tanesi iş yerinizde azar azar fakat sık mola vermeniz.İş yerinizde isteklerinizi,sorunlarınızı ve rahatsızlıklarınızı belirtmeyi unutmamalısınız. Maddi olarak yeterli karşılığı alamadığınızı duşunduğunuzde yetkili biri ile goruşmelisiniz.
Calıştığınız yerden mutlu değilseniz ve hergun sadece mecburiyetden işinize gidiyorsanız,hangi alanda calışmak ve nelerin değişmesini istediğinizi kendi kafanızda oluşturmalı ve hedeflerinizin peşinden gitmelisiniz.Fakat bazen herşey dilediğimiz gibi gitmeyebiliyor,sorumluluklarımız peşimizi bırakmıyor , giderek yukumuz artıyor ve artık kendi başımıza baş edemez duruma gelebiliyoruz.
Bu nedenle en onemlisi,mutsuzluğunuzun arttığını ve motivasyonunuzun duştuğunu farkettiğiniz an itibariyle bir uzmandan psikolojik destek almanız bu durumu sağlıklı bir şekilde atlatmanıza yardımcı olacaktır.
Unutmayın tedavi icin nekadar erken davranırsanız,goreceğiniz zarar bir okadar onlenebilir.
Uzm.Psk.Damla KANKAYA
Kaynaklar:
Maslach, C. 1982. Burnout: The cost of caring. Englewood Cliffs, NJ: Prentice Hall.
Maslach, C. ve Jackson, S.E. (1981) The Measurement of Experienced Burnout,
Journal of Occupational Behavior. 2, s. 99–113.
Avcı,2013:`Farklı Mesleklerde calışan kadınların yaşam doyumu ,iş doyumu,tukenmişlik ve algılanan cinsiyet ayrımcılığı duzeylerinin depresyon ile ilişkisinin incelenmesi `Yuksek Lisans Tezi,İstanbul

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]