Coğu zaman kendimizi belirli bazı insanlara, olaylara veya durumlara gecmişi yansıtan o tanıdık, eski yollarla benzeri tepkiler verirken bulabiliriz. Sigmund Freud bu kalıbı yuz yıldan fazla sure once tanımlamıştır. Travmatik yeniden canlandırmalar veya Freud'un adlandırdığı gibi ''yineleme takıntısı'' bilincaltının cozulememiş şeyleri ''hatasız yapmak'' uzere tekraralama girişimidir. Gecmişteki olayları cozmek amacı guden bilincaltından gelen bu durtuler aile tarihinden gelebilir ve gecmişteki cozulmemiş travmalar gelecek nesillerde ortaya cıkabilir.
Psikoterapide ortaya cıkan akımlar gunumuzde butun resmin parcası olarak ailede ve toplumun gecmişindeki travmatik olayları dahil etmek uzere bireyin travmasının otesine işaret etmeye başlamıştır. tur ve yoğunluk bakımından ceşitlilik gosteren uzuntu verici olaylar orneğin terk edilme , intihar, savaş ve bir cocuğun, ebeveyninin veya kardeşinin erken olumu gibi şok dalgaları halinde sıkıntıyı bir nesilden diğerine aktarabilir.Hucresel biyoloji, norobilim , epigenetik ve gelişim psikolojisi alanlarındaki en son gelişşmeler travma modelleri ve tekrarlayan acıların arkasındaki mekanizmayı anlamak amacıyla aile gecmişinden en az uc nesil incelemenin onemini vurgulamaktadır.
Aile deneyimlerimiz gecmişimiz, annemizin daha once bize hamile kalmadean once başlar. En baştaki biyolojik formumuzda henuz dollenmemiş bir yumurta iken annemiz ve buyukannemiz ile hucresel bir cevre paylaşırız. Buyukannemiz annemize beş aylık hamileyken bizi geliştiren oncu yumurta hucreleri zaten annemizin yumurtalıklarında da mevcuttur. Bu şu anlama geliyor annemiz doğmadan once , annemizin, bizim ve buyukannemizin izleri hep aynı bedende.Uc nesil aynı biyilijik cevreyi paylaşıyoruz.Aynı durum baba tarafından akrabalar icin de mevcuttur. Bizi geliştirmiş olan oncu sperm hucreleri babamız henuz annesinin rahminde cenin iken kendisinde mevcuttu.
Basitce soylemek gerekirse annemiz aracılığıyla buyukannemizin annelik ozelliklerini alırız. Onalrın hayatlarını şekillendiren olayların ozellikleri belki bizden gizlenecektir ancak yine de bu ozelliklerin etkileri derinden hissedilecektir.
Aile travmalarını yeniden yaşadığımız goruşu psikiyatrist Norman Doidge'ın cığır acan Kendini Değiştiren Beyin adlı kitabında kısaca bahsettiği şeyin ozu olabilir. Dr. Doidge '' hayaletlerimizin bize sık sık uğrayıp rahatsız etmesi yerine tamemen gecmişimizin birer parcası haline gelebileceğini one surmektedir'' Doidge insan beynini sabit ve değişmez olarak goren yaklaşımdan beynin esnek ve değişim kapasitesi olan bir şey şeklinde tanımlayarak insan beyninin nasıl calıştığına ilişkin anlayışımızı kokten değiştirmiştir. Onun calışmaları yeni deneyimlerin nasıl yeni noral yollar oluşturabileceğini gostermiştir. Bu yeni noral yollar tekrarlanma ile guclenip, odaklanmış dikkat ile derinleşebilmektedir. Ozunde, bir şeyi ne kadar uygularsak beynimizi değişime yonelik o kadar cok eğitmiş olmaktayız.
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Travmalar genlerimizde gizli olabilir
Sağlık0 Mesaj
●35 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Travmalar genlerimizde gizli olabilir