TRAVMA NEDİR?
Fiziksel ve psikolojik butunluğumuzu tehdit eden her turlu olay travmadır. Hic beklemediğimiz bir anda ve ne yaparsak yapalım asla hazırlıklı olamayacağımız bir şekilde, butunluk ve sureklilik gibi, varlığımızı yasladığımız temel hayat referanslarımıza inen ani bir darbedir. Bizi gecmişimiz ve geleceğimizden- şiddetine bağlı olarak- belli bir sure icin koparan bir zamansızlık halidir. Yaşanan olay karşısında aşırı korku, caresizlik, yaşamımız uzerinde kontrolumuzu kaybetmiş olma, geleceğe dair umutsuzluk ve guvensizlik gibi hisler; “Guvende değilim”, “Dunya adaletsiz ve acımasız”, “Yalnız ve korunmasızım” gibi duşunceler ortaya cıkar. Travmatik olaylarda yaşamımıza, vucut butunluğumuze, inanc sistemlerimize, sevdiklerimize yonelik bir tehdit vardır.
Ayrılık ve boşanma, iş kaybı, aile ici şiddet, tecavuz, trafik kazası, ani hastalık, sakat kalma ve ani olumler kişisel travma listesine girerken; savaş, teror, doğal afetler, buyuk caplı ekonomik krizler de toplumsal travmalar başlığı altında ele alınır. Toplumsal travmanın yarattığı etkiler soz konusu olduğunda, en fazla risk altında olanlar sırası ile direkt maruz kalanlar, tanık olanlar ve kıl payı kurtulanlardır. Mudahale eden sağlık ekipleri, polis/jandarma, kurtarma ekipleri, arkadaşlar, aile yakınları daha az olsa da, yine de travmanın etkisini yaşayacak risk gruplarıdır. Gecmişte başka bir felaketin kurbanı olanlar, aile problemleri olanlar, yakın gecmişinde kayıp yaşayanlar, sosyal bağları kuvvetli olmayanlar, psikososyal sıkıntılar yaşayanlar ya da kronik bir hastalığı olanlar, travmanın etkisini en ağır şekilde yaşama riski olan gruplardır.
Travma sonrası mağdurların %10-20’si olaydan kısa bir sure sonra duzelmektedir. Travmaya maruz kalanların yaklaşık %70’i bu travmadan etkilenerek “stres tepkileri” (akut stres bozukluğu) gosterirler. Geriye kalan %10-20 ise uzun sure “stres tepkileri” gostermektedir. Bu stres tepkileri surekli olduğunda kişiye Travma Sonrası Stres Bozukluğu tanısı konur.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu Belirtileri
Tekrarlama belirtileri (olayı zihninde tekrar tekrar yaşamak)
Kacınma belirtileri (olayla ilgili uyarıcılardan ya da olayı hatırlamaktan kacınma)
Aşırı uyarılmışlık belirtileri (sucluluk, utanc, fiziksel belirtiler vs.)
Sure olcutu (belirtilerin uzun sure devam etmesi)
Sosyal, mesleki ya da diğer alanlardaki işlevselliğin bozulması
Bu belirtiler yaşanan travmatik olaylardan hemen sonra gorulebileceği gibi yıllar sonra da ortaya cıkabilir.
TRAVMA SONRASI GORULEN TEPKİLER
Duygusal tepkiler: Şok, uzuntu, ofke, endişe, sucluluk, umutsuzluk, kaygı, korku, karamsarlık, donukluk, aşırı sinirlilik, caresizlik kendi gibi hissetmeme, gecmiş travma ve kayıpların alevlenmesi verilen duygusal tepkilerdir. Cocuklarda korku ve endişe sıklıkla gorulen tepkilerdir. Korku insan hayatını tehdit eden herhangi bir tehlike karşısında verilen normal tepkidir. Cocuklar genelde olayın tekrar olmasından, olumden, ailesinden ayrılmaktan veya yalnız kalmaktan korkabilirler. Gercek olayın tetiklediği korkuların yanı sıra, kendi hayal guclerinin urettiği korkular da yaşayabilirler.
Duşunsel tepkiler: İnanama, duşunce ve dikkat dağınıklığı, unutkanlık, kimi zaman intihar duşunceleri, carpık ve genellemeye dayalı (her şey ve herkes kotu gibi) duşunceler sık sık beliren imajlar, olayla ilgili goruntuler ve olayı tekrar tekrar yaşama bu tur tepkiler arasındadır.
Fiziksel tepkiler: Baş, goğus ağrısı, mide yanması ve/veya bulanması, kalp sıkışması, gurultuye karşı duyarlılık, iştah artması yada tam tersi azalması, surekli yorgunluk hali, nefes darlığı ve kolay hastalanmak gibi fiziksel tepkiler aslında bedenimizin travma karşısında bir ceşit kendini ifade etme halidir.
Davranışsal tepkiler: Uyku ve yeme bozuklukları, sosyal cevreden uzaklaşma, kendini ihmal etme, ice kapanma, alkol ve madde kullanımı, kacınma davranışları, konuşmama, dikkatsizlik ve dağınıklık, surekli aynı şeyle uğraşma, hicbir şey olmamış gibi davranma, travma karşısında gosterilen belli başlı davranış bicimleridir. Cocuklarda en sık gorulen problemler uyku saatleriyle ilgili olanlardır. Kendi başlarına gidip yatmak istemeyebilirler, uykuya dalmakta gucluk cekebilirler, geceleri sık sık uyanabilirler ve /veya kabuslar gorebilirler. Boyle zamanlarda cocukların ebeveynlerine yakın olmayı istemeleri ve ebeveynlerin de cocuklarını yanlarında istemeleri NORMALDİR. Cocuklar stres altında daha kucuk yaşlarda yaptıkları davranışlara (alt ıslatma, anneye yapışma, parmak emme gibi) geri donebilirler. Kısa sureli olarak boyle davranışların belirmesi normaldir. Anne- baba bu davranışlar karşısında aşırı tepki gosterdiği takdirde, davranışlar daha uzun sure devam edebilir.
Her turlu toplumsal travma bizlerin iyi, guvenli ve yaşamaya değer bir dunyaya olan inancımızı zedeler ve bizi karmaşa ile baş başa bırakır. “Ne olduğunu anlamıyorum”, “Ne yapacağımı bilemiyorum” , ”Herkes nerede?” gibi reaksiyonlar teror, doğal afet gibi toplumsal travmalarda ortaya cıkan tepkilerdir. Travmaya doğrudan maruz kalanlar kadar, onlara yardım etmek icin gidenler de ” yardım edebilirim, yapabileceğim cok şey var” diye duşunerek başlayıp bir sure sonra kendilerini “her şey cok kotu, yaptığım hicbir şeyin anlamı yok” duşuncesi icinde bulabilirler.
Epidemiyoloji
Travma sonrası stres bozukluğu, kadınlarda %51-65 erkeklerde %60-75 oranında gorulmektedir. Kadınlarda daha yuksek oranda gorulmesi, kacınma durumunun daha fazla olması ile ilişkilendirilmiştir. Genel olarak ise travmatik yaşam olayı ile karşılaşan insanların %10-20’sinde ortaya cıktığı saptanmıştır.
Etiyoloji
Travma sonrası stres bozukluğu geliştirmede etkili olan faktorler; travmatik olayı bizzat yaşamak ya da tanık olmak, travmaya maruz kalma suresi, gecmişte bir travma yaşamış olmak, travmanın ceşidi, sosyal destek eksikliği, travmanın etki gucu ve genetik yatkınlık olarak sıralanabilir.
Ayırıcı Tanı
Travma sonrası stres bozukluğunu diğer kaygı bozukluklarından ayıran temel ozellik, saptanabilir bir travmatik olayın var olmasıdır. Diğer anksiyete bozukluklarının kendine ozgu belirtileri (orneğin fobi, obsesyon, kompulsiyon, spontan panik nobetleri) travma sonrası stres bozukluğunda beklenen belirtiler değildir.
NASIL BAŞA CIKABİLİRSİNİZ?
Sureklilik ve butunluk duygunuzu onarmak icin yapabilecekleriniz:
Bilgi edinmek, kucuk ama gercekleştirebileceğiniz sorumluluklar/roller edinmek, asla sosyal bağlarınızı kaybetmemek, guvendiğiniz arkadaşlarınız ile gruplaşmak, yalnız kalmamak ve şunu asla unutmamak: verdiğiniz tepkiler normal insanların anormal durumlar karşısında verdiği tipik reaksiyonlardır. Siz değil, başınıza gelen durum ANORMAL! Fiziksel acıdan kuvvetli olabilmek icin kendinizi asla ihmal etmeyin ve iyi beslenin. Dinlenmek icin kendinize zaman verin. Spor yapmak stresi azaltmanın en iyi yollarından biridir. Alkol ve uyuşturucudan uzak durun.
Duygusal acıdan toparlanabilmek icin yapabilecekleriniz:
Duygusal acıdan yakın gelecekte sizleri nelerin beklediğini bilin, bilgi edinin. Yasınızı yaşamak icin kendinize izin verin, guclu gozukmek icin caba gostermeyin. Sizi anlayan ve destekleyen kişiler ile bağlantınızı koparmayın, cevrenizden veya gerekiyorsa profesyonel birinden destek isteyin, sıkıntılarınızı paylaşın.
Duşuncelerinizi toparlamak icin yapabilecekleriniz:
Gosterdiğiniz tepkileri normal kabul edin. Başınıza gelenin sizin kontrolunuz dışında geliştiğini ve ne yaparsanız yapın, bu gibi durumlar karşısında hazırlıklı olunamayacağını unutmayın. Genelleme yapmaktan kacının (bu sadece sizin ya da yakınlarınızın başına gelmedi ve gelmeyecek). Davranışlarınızı gozden gecirin. Hayatınızı bir duzene oturtun (bu onceki duzeninizden farklı da olabilir). Hayatınızın onceliklerini değiştirebilirsiniz. Anlamsız bulduğunuz ve yapmak istemediğiniz şeyleri devreden cıkarabilirsiniz. Sizin icin onemli olan kişiler ile daha sık goruşup, daha derin ilişkiler kurabilirsiniz. Bugunu yaşamaya ozen gosterebilirsiniz.
Tedavi
Travma sonrası stres bozukluğu tedavisinde amac, travmanın ortaya cıkardığı belirtilerin ortadan kaldırılmasıdır. Bunun icin de ilac kullanımının yanında bilişsel davranışcı psikoterapi uygulanır.
Her birimizin hafızasında bir kişisel fotoğraf albumu gibi depolanmış anılar vardır. Evlilik, duğun, toren, mezuniyet, sunnet gibi guzel fotoğrafların yanında, bir de karanlık gunlerin buyuk fotoğrafları bulunur… İşte bu buyuk fotoğrafları biz psikiyatristler silemeyiz ama kucultebiliriz. Yaşadığımız bir krizi, geleceğimizi aydınlatacak bir deneyime donuşturmek icin psikiyatrik yardım gereklidir. Tıpkı kaybı cok acı olan bir sevdiğimizin duvardaki resminin bize yaşamın değerini oğrettiği gibi, acıları oğrenmeye donuşturebiliriz.
Uzm. Dr. Zeynep PINAR

[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]