Travmatik olaylar kişinin fiziksel, ruhsal butunluğunu tehdit eden bir durumu, ya da boyle bir duruma tanık olmayı, olum haberi ya da olum tehdidi gibi gercekleşmesi yoğun olumsuz duygular yaşatacak olayları, surekli tekrarlanan olumsuz olayları, yoğun kaygı caresizlik ve korku yaşatacak olayları icerir. Travma, kişinin hayat hakkındaki duşunce ve duygularını katılaştırır. Kişiler hayata karşı zırhlanır ya da travmatik olayın hatırlanmasını tetikleyen unsurlardan kacınır. Kacınamaz iseler travmatik olay, surekli aklın huzurunu bozan, durmaksızın hatırlanan anılarla tekrar tekrar yaşanır. Bu yaşantılar risk alarak korkuyu yenmek ve sahte bir kontrol hissi kazanmak icin, daha cok kacınan davranışlara veya agresif davranışlara yol acar. Travmaya uğrayanların korkunc kurban tavırları ya da zorba ve kabadayı tavırları, erken donemlerde yerleşmiş kişilik oruntulerine benzeyebilir.
Kişilik ozellikleri cok ceşitli kişisel ve sosyal bağlamda sergilenen kişiliğin en onemli ifadeleridir. Yanlızca kişilik ozellikleri inatcı ve uyumsuz olduğunda ve onemli işlevsel zararlara ya da oznel bir acıya sebep olduklarında kişilik bozukluğu oluştururlar. Erken yaşta bakım verenlerle yaşanan ilişki şekli ileriki yaşta yaşanan ilişki şekillerini belirler. Sağlıklı bir şekilde gelişen cocukta, icselleşen anne baba algıları zamanla butun algılara yansır ve olgunlaşır. Kişilik bozukluğunda (erken yaşta bakım verenlerle yaşanan sağlıksız ilişkiler sonucu oluşan icselleşen algılar) ilişki algısı olgunlaşmamış seviyeden bozulmuş seviyeye doğru ilerler. Boylece kişi ne kendisiyle ne de cevresiyle huzurlu ve dengeli ilişkiler kuramaz, surduremez.
3 yaşa kadar yaşantılar bilincli anısal ifadeler şeklinde değil, imgeler, algılar duygu durumlar ve davranışlar şeklinde saklanır ve yaşam boyu koordinasyon icinde varlığını surdurur, yaşantı icinde davranışları ve duyguları etkiler, belirler. Eğer bu sure icinde bir travma yaşanmış ise, ortulu bellekte sonmuş vaziyette bekler cunku ortaya cıktığında katlanabileceğine dair gucu yoktur, bilincli farkındalığı devre dışı bırakır ancak yaşamı etkiler ve belirler. Aynı şekilde 3 yaş oncesi şekillenen kişilik bozukluğu da ortulu bellekte yerini korur ve tekrarlayan uyumsuz davranışlar kendini gosterir.
Kişilik bozukluğunda ikilemi yaratan anne cocuk uyuşmazlığıdır. Travma halinde ise ilişkinin dışında meydana gelen bir durum ya da anne cocuk uyuşmazlığına ilave bir unsur oluşturur. Travmatik danışan empati kurabilen bir dinleyiciyle konuştukca olaylarla ilgili sorgulanmamış algılamaları ve inancları daha sağlıklı bir acıdan algılamaya ve değişmeye başlar. Korku, kızgınlık, caresizlik ve sucluluk duygularının travmaya eşlik ettiğini kabullenme, bu duyguların gerilimini giderir ve bunlarla başa cıkılmasında danışanı guclendirir. Danışan duygularını ortaya koyarken ve derinleşirken daha da kırılgan olur. Danışana yardım etmek ve dengede tutmak icin terapistin ‘yardımcı ego’ gibi davranması gerekir, boylece danışan aslında yapmak isteyip yapamadığı, ego gucunun yetmediği davranışları terapistin yardımıyla yapar hale gelir ve yeni beceriler geliştirir. Terapist danışanın duygularını harekete gecirmekten ziyade duyguları anlaması ve ic dunyasına bakabilmesi icin yardımcı olmalıdır.
Kişilik calışması; yeni bakış acılarının gelişmesini ve eski kırgınlıklar arasında denge tutturmasını sağlar, danışan şunu fark eder; gecmişteki deneyimlerime bugunku bakış acımla baktığımda kendimi daha guclu ve aşabilir hissediyorum, bugun gecmişte değilim, bugun farklıyım ve farkındayım, bana zarar verme ihtimali olan insanların karşısında durabilirim buna gucum yeter. Terapi surecinde ulaşılan ic goru duzeyi yeni baş etme yontemleriyle duyguları daha sağlıklı hale getirir.
Travma calışması ise; travmatik yaşantının acığa cıkması ve gittikce artan anlamlandırma ve duyguları anlama kapasitesi arasındaki dengeyi korumalıdır.
Terapist danışan icin guvenli bir yer inşa eder, danışanı kapsar ve guclendirir. Bu surec sonunda danışan gecmişin ve onun tekrarlanan modellerini, kırılganlıklarını, sorumluluklarını, gelecek hedeflerini, kendini gozlemleyerek algılama ve davranma kapasitesi geliştirir. Tehlikenin gecmişte kaldığı guvencesiyle, kendini idare etmek icin bazı teknikler kullanabilir. Danışan ayırt etmeyi de oğrendikten sonra olgun ve objektif olarak, yoneltilmiş bir bakış acısı yerine kendiliğin, otekinin ve ilişkinin tabiatındaki carpıtmaları fark eder. Yaşıyor olduklarına ve yaşayacaklarına gecmişteki yaşantılarının olumsuz izlerinden bağımsız bakmayı ve yaşamayı deneyimler, yeni ve yeniden sağlıklı ilişkiler deneyimlemeye başlar.
Travmaya bağlı değişen hayatlar, yine değişerek huzurlu sağlıklı ve mutlu hayatlara donuşebilir. Bunu başaracak olan da kişinin kendisidir. Desteğe ihtiyac duyulduğunda da ertelenmemesi sorunun zamanında cozulmesi icin gereklidir.

[h=2]Samsun Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]