

Nietzsche’nin felsefe oğretisi, kendi cağına tumden bir karşı cıkış olarak gorulmektedir. Kendisinin butun derdi, insanı akılcılığın kıskacından kurtarıp kendisi uzerinden duşunmesini sağlamaktır. Ona gore Tanrı olmuştur ve insanlar Dunya’da yapayalnız kalmışlardır. Bu yuzden insanlar Tanrı’dan bekledikleri umut ve istekleri bir kenara bırakıp kendilerini Dunya’ya adamalılar. Boylelikle duşunce ile yaşam arasında bağ kurulması daha kolay olur.
Friedrich Nietzsche
Friedrich Nietzsche
Nietzsche, insanlara yeni değerler getirmeye calışarak guclu insanların egemenliğinde, coğunluktan ibaret olan ve suru olarak nitelendirdiği insanlıkta ilerlemenin mumkun olduğunu ileri surmuştur. Suru kendini feda ederek ust insanı belirleyecektir. Ust insan benim diyebilen, kendi gozleriyle gorduğu gercekliği belirleyen insan olarak gorulmektedir. Butun varlığın temelinde daha guclu olmaya yonelik irade vardır. Nietzsche’ye gore, insanoğlu sadece kendini korumak ve yaşamak istemez aksine asıl isteği daha da guclu olmaktır.
Friedrich Nietzsche sozleri
İnsan ağaca benzer.ne kadar yukseğe ve aydınlığa cıkmak isterse,o kadar kok salar yere, aşağılara,karanlığa, derinlere kotuluğe.
Gercekten kul olmadan kendinizi nasıl yenileyebilirsiniz
İnanclar hakikat duşmanları olarak, yalanlardan daha tehlikelidir.
Hoşlanmadığımız bir duşunceyi one surduğu zaman bir duşunuru daha sert eleştiririz. Oysa, bizi pohpohladığında onu daha sert eleştirmek uygun olacaktır.
Sahip olunması zorunlu tek şey var: Ya yaradılıştan ince bir ruhtur bu, ya da bilim ve sanatlar tarafından inceltilmiş bir ruh…
Tum idealistler, hizmet ettikleri davaların her şeyden once dunyanın tum oteki davalarından ustun olduğunu duşunurler. Kendi davalarının biraz olsun başarılı olması icin, bu davanın tum oteki insan girişimlerine gerekli olan aynı pis kokulu gubreye acıkca ihtiyacı olduğuna inanmak da istemezler.
Bir kez yurunmuş bir yola duşenlerin sayısı coktur, hedefe ulaşan az ..
Kucucuk bağışlarla buyuk mutluluklar kazanmak buyukluğun bir ayrıcalığıdır.
İnsan, diğer insanlardan hicbir şey istememeye, onlara hep vermeye alıştığı zaman, elinde olmadan soylu davranır.
Acıların boluşulmesi değil, sevinclerin boluşulmesidir dostluğu yaratan …
Bir şeyden hoşlanmaktan soz edilir, aslında doğrusu, bu şey aracılığıyla kendinden hoşlanmaktır.
Kendinden hic soz etmemek cok soylu bir ikiyuzluluktur.
Hakikatin temsilcisinin en az olduğu zaman, onu dile getirmenin tehlikeli olduğu zaman değil, can sıkıcı olduğu zamandır.
Doğa bize aldırmadığından, doğanın ortasında kendimizi oyle rahat hissederiz ki …
Uygarlaşmış dunya ilişkilerinde herkes, hic değilse bir konuda kendini başkalarından ustun hisseder. Genel iyiyureklilik buna dayanır. Cunku, durum elverirse herkes yardım edebilir, o halde bir utanc duymaksızın bir yardımı da kabul edebilir.
Yapacak cok şeyi olan insan inanclarını ve genel duşuncelerini hemen hemen hic değiştirmeksizin korur.
İnsan dilediği kadar bilgisiyle şişinip dursun, dilediği kadar nesnel gorunsun, boşuna ! Sonunda her zaman ancak kendi yaşam oykusunu elde edecektir.
İnsanların tarih boyunca farkına vardıkları aşılmaz zorunluluk, bu zorunluluğun ne aşılmaz ne de zorunlu olduğudur.
Bugun artık kimse olumcul hakikatlerden olmuyor; cok fazla panzehir var.
Uygarlık tarafından yokedilme tehlikesiyle karşı karşıya olan bir uygarlık cağını yaşıyoruz.
Sevilmiş olma isteği kendini beğenmişliklerin en buyuğudur.
İnsanları şiddetle kendi uzerine ceken, bir oyunu her zaman kendi lehine cevirmiştir.
Cok duşunen ve uygulamalı duşunen, kendi maceralarını kolayca unutur, ama başından gecenlerin cağrıştırdığı duşunceleri hic unutmaz.
Biri kendi duşuncesine bağlı kalır; cunku ona kendi kendine ulaşmış olduğunu sanır. Oteki ise, onu zahmetle oğrendiği ve onu anlamış olmakla ovunduğu icin bağlıdır duşuncesine. Sonuc olarak, her ikisi de kendini beğenmişlik …
İcine doldurulacak cok şey olduğu zaman, gunun yuzlerce cebi vardır.
Bir duşmanla savaşarak yaşayan kişinin, duşmanını hayatta bırakmakta yararı vardır.
Acıklanmamış karanlık bir konu apacık bir konudan daha onemli sanılır.
Sadece karşıtları cansıkıcı olmayı surdurdukleri icin, arada bir, bir davaya bağlı kalırız.
Bir insan kendini hep cok buyuk işlere adadığında, onun başka bir yeteneğinin olmadığı pek gorulmez.
Acıkca buyuk amaclar tasarlayan ve daha sonra bu amaclar icin oldukca yetersiz olduğunu gizlice kavrayıveren kimse, coğu zaman bu amaclardan vazgececek kadar da guclu de değildir. İşte o zaman ikiyuzluluk kacınılmazdır.
Gur ırmaklar kendileriyle birlikte bir cok cakıl ve calı cırpıyı da surukler; guclu ruhlar da bir cok aptal ve mankafayı.
Bir insanın gercekten ele almış olduğu duşunce ozgurluğu ile, onun tutkuları ve hatta arzuları da gizli gizli kendi ustunluklerini gostereceklerini sanırlar.
Bir insan yoğun ve kılı kırk yararak duşunduğu zaman, sadece yuzu değil govdesi de cekinceli bir havaya burunur.
Ruh arayanda, hic ruh yoktur.
İnsan yığınlarının davranış bicimlerini onceden kestirmek icin, onların guc bir durumdan kendilerini kurtarmak icin hicbir zaman cok onemli bir caba gostermediklerini kabul etmek gerekir.
İnsan kahkahalarla gulduğu zaman, kabalığı ile tum hayvanları geride bırakır.
Eylem ve vicdan genellikle uyuşmazlar. Eylem, ağactan ham meyveleri toplamak isterken, vicdan onları gereğinden cok olgunlaşmaya bırakır, ta ki yere dokulup ezilinceye kadar.
Aşk ve nefret kor değillerdir; ama kendileriyle birlikte taşıdıkları ateş yuzunden kor olmuşlardır.
İnsan hatasını bir başkasına itiraf ettiğinde unutur onu; ama coğu kez oteki kişi bunu unutmaz.
Alev, başka şeyleri aydınlattığı kadar aydınlatmaz kendini. Bilge de boyledir.
Bir konu hakkında hazırlıksız sorguya cekildiğimizde, aklımıza gelen ilk duşunce coğu zaman bizim kendi duşuncemiz değildir; ama bizim sınıfımıza, konumumuza ve soyumuza ait olan sıradan bir duşuncedir sadece. Oz duşunceler pek ender olarak su yuzune cıkarlar.
Bizzat kendimizde olan bir değeri ovduğu, okşadığı zaman mucizeyi de, usdışını da kabul ederiz.
Yarı-bilim tam bilimden daha ustundur. O, sorunları olduklarından daha kolay gorur ve bununla goruşunu daha anlaşılır, daha inandırıcı kılar.
Cok duşunen partici olmaya uygun değildir; o, parti arasında duşuncesini cok cabuk sızdırır.
Kotu belleğin iyi tarafı, aynı şeylerden bir cok kez, ilk kez gibi yararlanmaktır.
Bir kurbanın yoldaşı o kurbandan daha cok acı ceker.