Steroidler, surrenallerde (bobrek ustu bezlerinde) adrenokortikotrop hormon (ACTH) kontrolu altında kolestrol’ den uretilen ve kana salınan hormon yapısında maddelerdir .
Surrenallerde zona glomeruloza denilen tabaka en dışta yer alır ve mineralokortikoidleri (tuz tutucu kortizonları) salgılar. Bu hormonlar genel olarak vucudun su-tuz dengesini duzenler.
Surrenal orta kısmı olan zona fasikulata’ da ise insan vucudu icin hayati oneme sahip glukokortikoidler sentezlenir.
Zona retikularis en icte yer alır ve DHEA gibi androjenlerin (erkeklik hormonu tarzı hormonlar) uretimi buradan yapılır. Bu hormon, kadınlarda uretilen androjenin en buyuk kaynağıdır.
Steroid hormonlar, hedef hucrede stoplazmik (hucre ici) reseptore (algaclara) bağlanır. Reseptor-hormon bileşkesi, cekirdekte protein uretimi icin gerekli işlem olan transkripsiyonu başlatır. Steroidler, farklı hucre ve dokularda farklı işlevler gorurler.
GLUKOKORTİKOİDLERİN ETKİLERİ:
1) Karaciğer ve renal (bobrek) aminoasit tutulumu, glukoneogenez (glukozun, yağ ve benzeri gibi diğer yapı elemanlarından uretimi); yani amino asit ve yağlardan glukoz uretilerek kan şekerinin arttırılmasını sağlar . Steroidler, bu ozellikleri nedeniyle Kontrainsuliner (insulinin tersine calışan) hormonlar olarak bilinir.
2) Akut stres durumlarında kan glukozunu arttırarak vucutta artan enerji ihtiyacının karşılanmasını sağlar. Akut stres durumlarında salınan kortizol miktarı, normalin 10 katına kadar cıkabilmekte, bu da insan vucudunun stres karşısındaki dayanıklılığını arttırmaktadır. Aynı zamanda kasılabilen ve damar tonusunu belirleyen arteriollerde (kucuk damarlarda) bir miktar vazokonstriktor (damarsal kasılma) etkiye sahip oldukları icin kan basıncında artışa neden olurlar.
3)Steroidler, kan tablosu uzerine onemli etkileri olan maddelerdir ve gunumuzde dışarıdan alınan steroid ile tedavi, bu nedenle oldukca sık kullanılmaktadır. Steroidler, kandaki notrofil, eritrosit ve trombositlerin sayısını ve % Hemoglobin miktarını arttırırken başta lenfositler olmak uzere eozinofil, bazofil ve monositlerin sayısını azaltır. Otoimmun ve allerjik hastalıklarda, malignitelerde (kanser hastalarında) kan tablosu uzerine olan bu etkilerinden yararlanılır. Steroidler, gerek T, gerekse B lenfositlerin periferik kandan lenfoid sisteme donmesini sağlarken antijenik uyarımlar sonucu enflamasyonun başlatılmasını; savunma sistemi hucrelerinin uyarılmasını sağlayan ve antijenle aktive hale gelmiş monositler ve lenfositlerden sentezlenip ortama salınan IL-1, IL-2, PAF, Gamma IFN , TNF-alfa vb. sitokinleri bloke ederek T lenfositlerin sitotoksik T hucrelere, monositlerin makrofajlara donuşmesini engeller. Ayrıca steroidler, guclu bir enzim inhibitoru olan Lipokortin’ in sentezini arttırır ki; bu şekilde Fosfolipaz A2 aktivasyonunu baskılayarak enflamatuar (iltihabi) surecte onemli işlevleri olan Prostaglandin , Tromboksan A2 ve Lokotrien sentezini onler, fagositik hucrelerde lizozomal zar stabilizasyonu artırmasına bağlı olarak fagositik fonksiyonlarda azalma oluştururlar. Bu etkileri nedeniyle bağışıklık sitemini hemen her aşamada baskılayabilme kapasitesine sahiptirler.
3)Endokrin sistem uzerine olan etkileri acısından bakıldığında, dışarıdan verilen steroidler , hipothalamo-hipofizer aksı negatif feed-back ile bloke eder, CRH ve ACTH salgısını azaltır , GH (buyume hormonu) salgısı artar, TSH (tiroid bezi uyarımı yapan hormon) yapımı azalır.
4) Yuksek steroid dozları mide asit - pepsin salgısını arttırır , aktif ulserler meydana gelir. Santral sinir sistemi uzerinde mental-emosyonel (beyinsel ve duygusal) değişiklikler olur. Gene yuksek dozlarda protein katabolizması (yıkılımı) artar; kas gucsuzluğu olur. Kalsiyum emilimi azalırken atılımı artar , ayrıca osteoklastik aktiviteyi de arttırdığı icin ostoeporoz (kemik erimesi) oluşur. Kollagen (bağ dokularının) yıkımını arttırarak yara iyileşmesinde gecikme oluştururlar.
Steroid Ceşitleri
Genelde kullanım yerlerine gore ozellikleri değiştirilir; İmmunsupresyon (bağışıklık sisteminin baskılanması gerektiği durumlar) ve antienflamatuar (iltihap giderici) etkinlik icin kullanılan formlarında sodyum – su tutulumunu ve vucutta sıvı artışını engellemek amacıyla mineralokortikoid etkinliği azaltılmış, immunosupresyon ve antienflamatuar etkinliği arttırılmıştır steroid tipleri kullanılır.
STEROİD METABOLİZMASI
Kortizol, plazmada % 95 oranında kortikosteroid bağlayıcı globuline (Transkortin adı da verilen ozel bir alfa-2 globulin) bağlanır. Geri kalan az miktardaki kortizol, albumin’e bağlanarak taşınır. Karaciğer’ de konjugasyonla suda cozunebilir hale gelir ve bobrek yoluyla atılır. Karaciğer fonksiyon bozukluklarında steroidlerin yarılanma omru artar.
STEROİDLERİN KULLANILDIKLARI YERLER
* Endokrin hastalıkların teşhis edilmesinde:
Steroidlerin hipothalamus ve hipofizi baskılayarak ACTH salgısını inhibe etmeleri (baskılamaları) bu ilacların tanı koyma amaclı kulanılmasına olanak verir. Bu amacla sterodilerden en cok deksametazon kullanılır.
* Addison hastalığında , primer, sekonder ve tersiyer surrenal yetmezliklerde replasman (eksik olanı yerine koyma) tedavisi olarak kullanılır.
Bu hastalarda kanda kortizol olmadığı icin akut strese yanıt yoktur ve bu durum, hastaların hipotansiyon (tansiyon duşukluğu), hipoglisemi (kan şekeri duşukluğu) ve şok nedeniyle kaybedilebileceği tehlikeli bir hadisedir. Replasman tedavisi ile vucuttaki eksik kortizol , hipothalamo- hipofizer aksın bioritmine uygun bir şekilde dışarıdan verilir. Akut stres durumlarında ise kullanılan dozlar arttırılır. Normal kortizol salınımının ritmine uyum sağlaması icin tedavide mineralokortikoid ve antienflamatuar etkinliği hemen hemen birbirine eşit olan Hidrokortizon; toplam dozunun 2/3 ‘u sabah, 1/3’u akşam verilmek suretiyle kullanılır. Hipotansiyon belirgin ise tedaviye mineralokortikoid etkinliği fazla olan Fludrokortizon eklenir.
Steroid hormon sentez yolaklarındaki ceşitli enzimlerin doğumsal yokluğu nedeniyle oluşan Kongenital Adrenogenital Hiperplazi’ de kortizol eksikliği nedeniyle baskılanamayan Hipofizer ACTH hormonunun miktarındaki artış sonucu bobrek ustu bezi hucrelerinde hiperplazi (buyume) meydana gelir. Bu hastalıkta yapılması gereken tıpkı surrenal yetmezliklerde olduğu gibi uretilemeyen son urunlerin hazır olarak dışardan verilmesidir.
* Enflamasyona (iltihaba) karşı) kullanımı:
Steroidler, daha once bahsi gecen enflamasyonun tetiklenmesini onleyici etkileri nedeniyle gunumuzde etkin olarak kullanılmaktadır. Ozellikle Non Steroid Anti İnflamatuar İlaclar olarak bilinen ilacların kullanılmasına rağmen hakim olunamayan, başta romatoid artrit olmak uzere kronik enflamatuar hadiseler ve bunların akut alevlenmelerinin tedavisinde şikayet ve bulguların efektif bir şekilde azaltılmasında kullanılır; fakat bu turden kronik - progresif (ilerleyici) hastalıklarda steroidler kesilir kesilmez bulgular daha da şiddetlenir.
* Vucudumuzdaki savunma sisteminin istenmeyen etkilerinden biri olan alerjik reaksiyonların tedavisinde kullanılırlar. Alerjinin yuzeyel bulgularının tedavisinde topikal (Krem, sprey vb.) olarak kullanılırken, anaflaktik şok gibi ağır alerjik tabloların tedavisinde damar yolundan kullanılır. Burada tabii ki de şunu hatırlatmak gereklidir ki; anafilaksi tedavisinin esas ilacı adrenalindir...
Ağır bronşial astım ataklarında inhale beta mimetiklerin (bronş acıcılar) yanısıra ozellikle gec faz zararlanmayı azaltmak amacıyla inhale steroid formları kullanılır. İnhale formların etkisiz kaldığı status astmatikus (acılmayan astım nobeti) gibi durumlarda steroidler damardan enjeksiyon veya infuzyon olarak verilir.
* Otoimmun hastalıklar:
Sistemik sklerozis dışındaki bağ dokusu hastalıklarında (Sistemik Lupus Eritematozus, Poliarteritis Nodosa, dermatomiyozitis , vaskulitler v.s). iyi sonuclar alınır. Başlangıcta bulgular duzelene kadar yuksek dozda (1mg/kg veya daha fazla ) kullanılır, sonra doz tedricen azaltılır.
* Cilt ve goz hastalıkları:
Alerjik dermatitler, kontakt dermatitler, intertrigo, cheloid, alopesia areata (bolgesel sac dokulmeleri), seboreik dermatit, liken sklerozis vb. hastalıklarda topikal olarak; Pemfigus, eksfoliatif dermatit gibi ciddi hastalıklarda ise sistemik olarak uygulanırlar. Cilt uzerine uzun sureli uygulamalarda atrofi (deride incelme) meydana gelebilir. Alerjik konjunktivit (goz nezlesi) ve blefaritte lokal formları uygulanır. Lokal uygulama goz ici basıncını arttırabilir, viral hastalıklarda ve skar dokusu uzerine uygulanmamalıdır.
* İmmunsupresif (bağışıklık sistemini baskılayıcı) olarak kullanımı:
Steroidler, immun sistemin; organizma aleyhine calıştığı bazı durumlarda (organ transplantasyonu sonrası allograft reddini onleme de, aplastik anemi , minimal lezyon hastalığı, membranoz glomerulonefrit, serum hastalığı, Otoimmun hemolitik anemiler, İ.T.P...) baskılanmasında hemen hemen ilk ilac olarak ve yuksek dozlarda kulanılan ilaclardır. Bu amacla en cok kullanılan Prednizon’dur.
* Antineoplastik olarak kemoterapi protokollerinde yer alırlar. Ozellikle periferik kanda lenfosit oncullerinin cok fazla arttığı losemi’ lerde steroidlerin, periferde lenfosit sayısını azaltıcı etkisi nedeniyle kullanılır.
* Diğer kullanım alanları:
Vital (hayati) fonksiyonların tehlike altına girdiği durumlarda; Septik şokta, Addison krizinde yuksek dozlarda (300 mg Hidrokortizon damardan infuzyon, gerektiğinde tekrarlanarak) kullanılır. Travma sonrası durumlarda, kafa ici basınc artışı sendromunda, beyin odeminde, noron stabilizasyonu ve dayanıklılığının arttırılmasında kullanılır.
Aspirasyon pnomonisi, toksik ve irritan gaz inhalasyonu veya başka nedenlerle oluşan pulmoner odemin (akciğer odemi) tedavisinde, ceşitli nedenlerle (malignite, Granulomatoz hastalıklar, hiperparatiroidizm ...) oluşan hiperkalsemi tedavisinde, akut romatizmal ateşde kalp tutulumu olduğunda, Good – Pasture sendromu , Oto immun hepatit, sklerozan kolanjit, Miastenia gravis, enflamatuar barsak hastalıkları, ağır bakteriyel enfeksiyonlarda organ hasarını azaltmak amacıyla kullanılırlar.
Steroidlerin YAN ETKİLERİ :
Kortikosteridlerin uzun sure ve yuksek dozda kullanılması cok sayıda ve ciddi olabilen yan tesirlerin oluşmasına neden olur. Bunlardan en onemlisi İyatrojenik Cushing Sendromu’dur. Klasik olarak aydede yuzu, buffalo horgucu, sentrpedal yağlanma (ince ekstremiteler, geniş govde), yuksek doz kortikosteroidlerin vucuttaki yağ yerleşim duzenini bozmasına bağlıdır. Mineralokortikoid etkinliğin artması, Na - su retansiyonu , intra - ekstravaskuler volumde artış, hipertansiyon ve odeme neden olur . Steroidlerin kollagen yapımını bozması, yıkımını arttırması nedeniyle ciltte atrofi, strialar (catlaklar), yara iyileşmesinde gecikme, telenjiektaziler (damar belirginleşmeleri), kucuk travmalarla bile ekimozlar (morluklar) meydana gelir. Androjen hormon miktarındaki değişmeler nedeniyle jinekomastia (erkelerde goğus buyumesi), hirsutizm (kadınlarda kıllanma artışı), akneler (sivilcelenme) oluşur. Steroidlerin kemik metabolizmasına olan yan tesirleri nedeniyle osteoporoz (kemik erimesi) olur, kalsiyum atılımı artar, emilimi azalır. Aşırı miktarlardaki kortizol, protein katabolizmasını (yıkılımını)artırarak myopati, kaslarda gucsuzluk ve atrofi yapar. Mide asit salgısı artar, peptik ulserler meydana gelir, glukoneogenez ve glikojenoliz artar, kan şekeri yukselir, sekonder Diabetes Mellitus gelişir .
Kortikosteroidler, immuniteyi baskıladıkları icin enfeksiyonlara yatkınlık artar; ozellikle hucresel immunitenin baskılanması, viral ve fungal enfeksiyonların gelişmesini kolaylaştırır. Tuberkuloz alevlenmesi olabilir. Bunun dışında diğer bakteriyel patojenlerle oluşan enfeksiyonlarda da sepsis gelişme riski artar.
Uzun sure steroid kullanımı psişik bozukluklar yaratabilir; kişilik değişiklikleri, psikozlar hatta steroidin ruhsal eksitator etkisi nedeniyle bağımlılık yapabilir.
Cocuklarda uzun sure ve yuksek dozda kullanılması buyumeyi durdurur. Gun aşırı uygulamayla bu sorun bir olcude asgariye indirilebilir.
Dışarıdan alınan steroidler, aldosteron benzeri etkinlik gosterirler; Na - su tutulumu ile hipertansiyon ve odemlere yol acması yanında, eğilimli hastalarda konjestif kalp yetmezliği ortaya cıkartabilir. Aldosteronun Potasyum atılımını arttırma etkisi de olduğu icin şiddetli Hipokalemi sonucu motor gucte azalma, paralitik ileus (barsak felci), aritmiler (ritim bozuklukları) ve kardiyak diastolik asistoli (kalp durması) olabilir.
Diğer yan tesirleri; lokal uygulandıkları gozde korneal ulser, glokom, katarakt ve viral enfeksiyonlarda alevlenme yapabilirler. İntra- kranial basınc artışı, hiperkoagulabilite, Tromboza eğilim, konvulziyon yapar, Ateroskleroz’u hızlandırırlar.
Sağlıklı gunler dileğiyle...
Prof. Dr. Cengiz KIRMAZ
[h=2]İzmir Dahiliye uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Steroidler ( kortizonlar )
Sağlık0 Mesaj
●30 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Steroidler ( kortizonlar )