Sosyal İnsan
Gunluğumu takip edenler bilirler; bu aralar “sosyal insan” kavramına takmış durumdayım. Bazı kavramları sizlerle aydınlatmaya calışırken takıldığımız en onemli noktalardan biri de insanların iletişim eksikliği oldu.
Bu eksikliğin değişik şekilleri sizlerinde başına gelmiştir. Bir ortama girdiğinizde insanlar birbirleri ile konuşurlarken siz bir kac kelime bile edememekten yakınırsınız kendi kendinize. Sanki soyleyecek bir şeyiniz yoktur onlara.
Yukarıda verdiğim kucuk ornek her insanın başına gelmiştir, bu bir sorundan ziyada sadece eksikliktir.
Bu eksikliği giderebilmek icin bazı teknikler geliştirilmiştir. Yazının devamında bu tekniklere kısaca değineceğiz.
a) Konum Değiştirme Yontemi: Benzer uygulamalar benzer sonucları doğurur. Aynı yoldan gidersek aynı yere varırız. Sonucu değiştirmek istiyorsak uygulamayı ve davranışı da değiştirmemiz gerekir. Orneğin, konuşuyoruz ve problem hala cozulmuyorsa o zaman konuşmayı surdurmenin bir faydası yoktur. Hatta konuştukca durum daha da kotu olabilir. Boyle durumlarda konum değiştirmek gerekir demektir. Kısaca kaynak iken alıcı konumuna, alıcı iken kaynak rolune gecmektir.
b) Doğru İletişim Kurma Yontemi: Kendini en kolay ifade etme yontemi, doğru konuşmak ve durust olmaktır. Bu teknik her devirde var olan ve sonsuza kadar yaşayacak bir iletişim tekniğidir. Yabancılar “Doğruluk en iyi politikadır”. İbn-i Sina: “Konuştuğunuzda daima doğruyu soyleyin, ama her doğruyu her yerde soylemeyin.” demiştir. Ne soylemek istediğimizi cok iyi bilmemiz ve doğru kelimeleri secip kullanmamız gerekir. Doğruyu, doğru zamanda doğru bicimde ifade edebilmektir.
c) Paralel İletişim Kurma: İnsanlar genel olarak kendilerine benzeyenlerden hoşlanır. Benzerlikler uzerinde yoğunlaşmak yakınlaşmaya, farklılıklar uzerine odaklanmak ise catışmaya goturur. Benzer davranış ve tutumla kurulan iletişime paralel iletişim veya ahenk kurma denilmektedir. Bu da gostermektedir ki, dostluk kurup geliştirmek icin ya karşımızdakiyle aynı ya da onun bakış acısıyla dunyayı gormek gerekmektedir.
Paralel iletişim, iki farklı duşunceye gore değerlendirilmektedir. Birinci duşunce, kişilerin iletilere duyarlılıklarının farklı olduğu duşuncesinden hareketle bireyleri uc tipe ayırmaktadır. Bunlar; dokunsal, gorsel ve işitseldir. Yani insanlar, algı kanalları gorme, duyma veya dokunma konularında daha duyarlılar. Dolayısıyla gorsel duyarlılığı olan bir kimse ile iletişimde bulunurken onun gorselliğine hitap edecek unsurlar kullanmak gerekliliği savunulmaktadır. Boylece o kişiyle paralel bir iletişim kurulmaktadır. Aynı kişiye, guzel ve suslu laflarla hazırlanmış iyi bir sozel sunum yetersiz kalacaktır. Aynı duşunceyle dokunsal hassasiyeti olan birisine belki hicbir şey soylemeden ve gostermeden sadece koluna girmek, sırtını sıvazlamak veya kucaklaşmak daha etkili olabilmektedir.
Paralel iletişim konusundaki ikinci yaklaşım aslında bu konuda temel olan yaklaşımdır. Psikolojide buna, “Transaksiyonel Analiz” denilmektedir. Buna gore insan kişiliği uc alt benlikten oluşmaktadır.
Bu benlikler; Ana-baba benliği, yetişkin benliği ve cocuk benliği şeklindedir. Bu benliklerin her biri kayıtlı birer kaset olarak insan bilincinde yer etmiştir. Birey gunluk yaşamında, olay ve durumlar veya kişilerle ilişkilerinde bu benlik kasetlerini kullanır. İşte paralel iletişim, karşılıklı iki kişi iletişimde bulunurken aynı benlik kasetlerini calıyorlarsa mumkun olan, aksi takdirde paralel olmayan bir iletişim soz konusudur.
Olaylara Yaklaşımda Kullanılan, Kişiliğin Uc “Benlik” Durumu:
Anne-Baba (Ebeveyn) Benliğimiz: Kural koyan, koruyucu, eleştiren tarafımızdır. Diğer insanlara nasıl davranılması gerektiği konusunda oğutler veya emirler verir.
Yetişkin Benliğimiz: Bireyleşmiş ve akılcı yanımızdır. Gercekliği dikkate alan, veri toplayan, değerlendiren, analiz yapan ve mantıklı sonuclar cıkaran tarafımız. Kişiliğin akılcı yanıdır. Dış dunyadan ve yukarıda belirttiğimiz diğer benliklerde gelen verileri kodlar, işler ve gercekci bir şekilde bir davranış bicimi oluşturur.
Cocuk Benliğimiz: Duyguların ağır bastığı yanımızdır. Cocuk benliğimiz doğal cocuk ve uyarlanmış cocuk olarak ikiye ayrılır. Kişiliğimizin az gelişmiş ve cocuksu yanıdır. Doğal cocuk benliğimiz kişinin fiziksel ihtiyaclarını gozetir. Tepkileri anlıktır. Eğitilmemiştir. Uyarlanmış cocuk benliği ise bağımlı ve eğitilmiş cocuktur.
Bir insan başka biriyle konuşurken kendi benlik durumlarının birinden, karşısındakinin benlik durumlarından birine doğru konuşur. Burada beklediğimiz ya da oğrenilmesini istediğimiz iletişimdeki iki kişinin yetişkin benlik durumlarını kullanmalarıdır.
d)Doğru Dili Kullanma: Yerine gore, “sen dili”, “ben dili” , ” biz dili”, “ego geliştirici dil” ve sevgi dili kullanılmalıdır. (Bu diller ve kullanımı ile ilgili bilgiler aile ici iletişim unitesinde verilmiştir.)
e)İnsanları Değil Problemleri Karşımıza Alma: Kimilerine gore hayat, bir sorun cozme surecidir ve gunluk yaşam, bu sorunları cozmek icin gosterdiğimiz cabalardan oluşur. Sorun cozerken insanları karşımıza alan bir tutum sergilediğimizde catışma sureci başlar. Bu, işleri zorlaştırır. Oysa kişileri bir tarafa bırakıp sadece soruna (davranışa) yoneldiğimizde daha cok işbirliği kurma ve geliştirme şansı yakalayabiliriz. Kişi hakkında değil, durum (sorun) hakkında konuşmalıyız. Bu da, başkalarıyla daha kolay iletişim kurmayı ve beraberinde daha kolay cozumu getirir. Orneğin; Duygulara değil, davranışlara sınır getirmeliyiz. Ofkelenmen normal (anlayabiliyorum) ama cama/kapıya vurman uygun değil gibi.
f)Catışmayı Değil, Toleransı ve Uzlaşmayı Oğrenme: İnsanları koruyan gerginlikler değil, esnekliklerdir. Bir duşunurun dediği gibi ” Sert olma kırılırsın. Yumuşak olma ezilirsin.” Esnek davranmayı oğrenmek iyi bir iletişim ve olumlu insan ilişkileri icin gereklidir. Tolerans (esneklik) catışmaları onler. Catışma, “Ben boyle dedim, sen şoyle dedin ” gibi karşıdakini tokezletecek ve duşurecek horoz dovuşu tarzındaki davranışlardan (iletişimden) doğar. Dengede ise, kısaca herkes tahterevallinin bir tarafında ve karşısındakinin duşmeyeceği şekilde davranmasıdır.
Catışmayı cozmek icin daima bir noktaya yoğunlaşmalı ve esas konunun dışına cıkılmamalıdır. Genellikle bir mesele tartışılırken başka meselelere gecilerek eski defterler karıştırılarak cozum yerine yeni problemler yaratılır. Bu durum sorunu buyuterek ve karmaşıklaştırarak icinden cıkılmaz hale getirir.
g) Guvenli Tutum Sergileme ve Tutumunu Kontrol Etme: Tutum her şeydir ve her durum bizim davranışımıza gore şekil alır. Başkaları ile sağlıklı iletişim kurmak isteyen kişinin yapabileceği en onemli davranış doğru iletişim kurmaktır.
Karşımızdakinin ne soylemesini istiyorsak, ona oyle soylemeli ve davranmalıdır. Bir insanın bize “Evet” veya “Hayır” demesinde bizim onunla kurduğunuz iletişim, belirleyici olmaktadır.
İnsan davranışları, genellikle psikolojideki karşılılık ilkesine gore işler. Bunun sonucu olarak, karşımızdakilerin davranışlarını, buyuk olcude bizim onlara gosterdiğimiz davranış belirlemektedir. “Saldırgan”, “Cekingen” yoksa “Guvenli tutum” mu sergiliyorsunuz? Alacağımız tepki, bu tutumlardan hangisini gosterdiğimize bağlı olarak değişecektir. MevlÂna, “Dunya aksi seda veren bir dağa benzer, ona ne gonderirseniz size, aynısını gonderir.” der. Bu uc tutumun iletişim acısından sonuclarına bir goz atalım.
· Saldırgan tutum: Kendini koruma adına başkalarının haklarına zarar verecek bicimde davranmadır. Saldırgan, istekleri tehlikeye girdi mi, elde etmek icin saldırıya gecer ve karşımızdakine zarar verir. Kendisi de zarar gorur. Kendi sınırlarına duyarlı ancak muhatabının sınırlarına karşı duyarlı değildir. Genelde cezalandırıcı, duşmanca, suclayıcı ve aşırı talepleri vardır.
· Cekingen tutum: Gercek duygularını saklar ve sırf sorun cıkmasın diye haklarından, fedakÂrlık eder. Coğunlukla sadece kendisi zarar gorur. Sınırlarını koruyamaz. Sonuc kotu iletişim ve bozuk insan ilişkileri.
· Atılgan (guvenli) tutum: Etkileşimde bulunulan kişiye karşı duyarlı olmaktır. Hem kendi haklarına hem de başkalarının haklarına saygılıdır. Sınırlarının farkındadır. Kendi sınırını korur. Kimsenin sınırına tecavuze kalkışmaz. İsteklerini ve duygularını durustce belirtir. Sonuc iyi iletişim ve sağlıklı insan ilişkileri.
h)Aynı Anda İki İşi Birlikte Yapmaya Kalkışmamak: İnsan genellikle, iki işi aynı anda tam olarak yapamaz. Bir iş yaparken birinin bize soylediklerini anlayamayabiliriz. Nitekim boyle bir durumda anne-babamız “oğlum/kızım su istemiştim” der, oysa biz, boyle bir şeyi asla hatırlamıyoruzdur. Yalnız bir konuya yoğunlaşıp ve tek bir iş yapmalıyız.
I) Ofkeli İken İletişim Kurmama: Doğru ve etkili bir iletişim, uyanık ve bilincli bir halde iken gercekleşendir. Soğukkanlı olup. Ofkeli anlarda iletişim kurulmamalıdır. Kızgınlık ve ofke, duşunme etkinliğini zayıflatan bir duygudur. “Kotuluk, duşunceye ofke bulaştığında doğar. ” ve “Hırs gelir goz kararır; hırs gider yuz kızarır, “sozleri bu yargıyı desteklemektedir.
i)Yargılamama, Durumu Acıklama Ve Duygularını Anlatma: Duyguların ifade edilmesini oğrenmeden etkili bir iletişim kurmak zordur. Duygularını ifade edebilen onları biriktirmez. Biriktirilen duyguların şiddeti artar. Bazı insanlar sadece olumsuz duygularını ifade etmede ustalaşmışlardır. Oysa onemli olan, olumsuz duygular kadar olumlu olanlarını da, ifade etmektir. Olumlu ve olumsuz duyguları ifade ederken, kendimizi kontrol etmeliyiz.
Tenkit yapmadan, insanları yargılamadan onları anlamaya calışmalı sadece o konudaki duygularımızı anlatmalıyız. Hata değil, care bulmalı, sadece soruna değil, cozume de odaklanmalıyız. Hata bulmak, eleştirmek ve yargılamak iletişimi koparmanın en kestirme yollarındandır.
k)İletişimde K.O.D. Tekniğini Uygulama: Bu teknik, Kabul, Onay ve Değer sozcuklerinin baş harflerinin bir araya getirilmesi ile oluşturulan bir kelimedir. Tekniğin ozu, insanları olduğu gibi kabul et ve onlara değer ver olumlu davranışlarını onayla.
Bizler, soz ve davranışlarımızla cevremize uc temel mesaj veririz. Bunlar: “Kabul”, “Red” ve “Umursamama” mesajlarıdır. Yani, cevremizdekilerle kurduğumuz iletişim ve ilişkilerde, gizliden onlara, ya “Senin farkındayım, seni kabul ediyorum, benim icin değerlisin, onemlisin, “mesajı veririz, ya da “seni umursamıyorum, benim icin sen yoksun (reddediyorum), hicbir kıymetin yok.” mesajı veririz. K.O.D. tekniği kısaca bu temel anlayış uzerine kurulmuştur.
Bu kavramları kısaca acıklayalım:
* İnsanları olduğu gibi kabul etmeliyiz.” Cunku kabul edilmek tum insanların temel ihtiyaclarındandır. Kabul, bir insanın kendi olma hakkına saygıdır. Bu dunyada değiştirme kudretine sahip olduğumuz tek kişi var. O da, kendimiz. Başkasını değiştirmeye kalkmak boş bir cabadır. Mademki değiştiremiyoruz o kabul edip ve benzersizliğine saygı duymalıyız.
* Olumlu davranışları onaylamalı, onay ifadeleri kullanmalıyız.” Olumlu davranışları onaylamak kısacası onay gormek insanı olumlu yonde geliştirir, Onaylamak, kişinin guzel yonlerine odaklanmayı gerektirir. Bir tv. Programında, Prof. Dr. Ustun Dokmen, “Eşim bana, sen ne guzel kofte pişiriyorsun dediğini ve o gun bu gundur, evde kofteleri hep kendisinin pişirdiğini” anlatmıştı. Onaylanan kişi, iyi bir iş yapma ya da başarmanın mutluluğunu yaşar.
* İnsanlara ve tum canlılara değer vermeliyiz.” Değerli olmak, değer verilmek tum insanların ortak hedefidir. O halde insanlara değer verdiğimiz, onlara gosterilmelidir. Aslında değer vermek saygının bir sonucudur. Saygıda kusur etmeyenler sevilir. Değer goren insan, değerli olmaya calışır. İnsanları ayakta karşılamak, bekletmemek, teşekkur etmek vb. tum olumlu davranışlar değer vermenin ve saygının bir sonucudur. Hic kimse sıradan kişi gibi algılanmak istemez. Cunku her insan kendini muhim ve mukemmel olarak gorur.
* Ortak İhtiyaclara Yonelik Olma: İletişimde onemli olan bir konu da, mesajın iletişimde bulunanların ihtiyaclarına yonelik olmasıdır. Surdurulebilir iletişim, karşımızdakinin ihtiyaclarına yonelik olduğu surece mumkundur. Gercekte ise, kurulan iletişimden, her iki taraf karşılıklı yarar sağlamalıdır (kazan/kazan tutumu). Tek taraflı ve cıkar ilişkisi uzerine kurulu iletişim, sağlıksızdır ve uzun surmez. Unutmayalım ki, iletişim ortak noktalar uzerinde surdurulebilir.
* İlgi Gosterme, İlginc Olma ve İletişimi Surdurme: İlgi gorme isteği tum insanlarda ortaktır. Maslow’un yaptığı ihtiyaclar hiyerarşisine gore, fizyolojik ihtiyaclardan sonra gelen onemli bir ihtiyactır, “‘ilgi gorme ihtiyacı”. Bir bakıma, aclık ve barınmadan sonra gelir. Sonuc olarak, tum insanlar ilgi gormek ister ve ozel ilgiden hoşlanır. Ancak nedense cok az insan, ilgi gormenin tek yolu olan ilgi gostermeyi secer. Oysa ilgi gosterme, iletişim başlatmanın en kestirme yoludur. Doğal olarak iletişim surdurmenin de. Cunku insanlar arasındaki iletişimi surdurme onların bir birlerine karşı ilgilerini canlı tuttuğu surece devam eder. İnsanlarla ilişkilerinde ilginc olabilenler her zaman ilgi cekerler. “Sıradanlık yegÂne suctur.”. Sıradanlık ilişkileri oldurur. İletişim kurmak kadar surdurmek de onemlidir. Bunun icin, ilgi gostererek yardımcı olmak, orneğin, ilgilendiği konularla ilgili kartlar yollamak, teşekkur mektupları yazmak, davetlere katılmak faks ve elektronik posta ile iletişim kurmak iletişimin surdurulmesine yardımcı olacak bazı yontemlerdir.
[h=2]Eskişehir Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Sosyal insan
Sağlık0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Sosyal insan