Sosyal fobinin yaygınlığı: Bir gozden gecirme

Nursu CAKIN MEMİK, Ozlem YILDIZ, Umit TURAL*, Belma AĞAOĞLU
Kocaeli Universitesi Tıp Fakultesi, Cocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Kocaeli, Turkiye
*Kocaeli Universitesi Tıp Fakultesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Kocaeli, Turkiye

Ozet:
Amac: Sosyal fobi son yıllarda onemli bir halk sağlığı sorunu olarak kabul edilmektedir. Bu yazının amacı yaygın olmasına rağmen sosyal fobi tanı ve tedavisinin beklenenden az olması nedeniyle sosyal korkulara ve sosyal fobiye dikkat cekmek ve yaygınlığını tartışmaktır.
Yontem: Son on yıl icinde (1999-2009) sosyal fobinin yaygınlığı ile ilgili yapılmış araştırmalar pubmed ve medline centrale arama motorları “sosyal fobi”, “sosyal anksiyete bozukluğu”, “epidemiyoloji”, “yaygınlık” “cocuk” ve “ergen” anahtar sozcukleri kullanılarak taranıp gozden gecirilmiştir.
Bulgular: On yıllık bir zaman dilimi icinde sosyal fobinin yaygınlığı ile ilgili yayınlanmış olan yirmiiki araştırma yazısı değerlendirilmiştir. Bu calışmalar incelendiğinde toplum yaygınlığının ulkeler arasında belirgin farklılık gostererek yaşam boyu yaygınlık oranlarının %0,4 ile %13,7 arasında, oniki aylık yaygınlık oranlarının ise %1,3 ile %7,9 arasında değiştiği, yaşa gore değerlendirildiğinde yaygınlık oranlarının 18 yaşın altında %1,6, 18 yaş ve ustunde %0,4-%17 arasında değiştiği gorulmuştur. Cinsiyete gore sınıflandırıldığında yaygınlık oranlarının kadınlarda erkeklerden daha fazla olduğu saptanmıştır.
Tartışma: Kulturler arasında sosyal fobi yaygınlığının belirgin farklılık sergilemesi onemli bir bulgu olmuştur. Bu farklılığın calışmalar arasında desen farkının olmasına bağlı olabileceği gibi, sosyal fobi tanı olcutlerinin her kulturde gecerli olmayabileceğini de akla getirmektedir. Bunun yanında olcum araclarının, yaygınlığın olculduğu zaman diliminin ve yaş gruplarının her bir araştırmada farklı olmasının da bu sonuca yol acmış olabileceği duşunulmuştur.
Sonuc: Onemli bir toplum sağlığı sorunu olduğu bilinen sosyal fobi yaygındır. Bireysel ve toplumsal duzeyde sosyal, mesleki ve ekonomik sorunlara yol acması nedeniyle sosyal fobi alanında yapılacak calışmaların artırılması gerektiği acıkca ortadadır.

Anahtar sozcukler: epidemiyoloji, yaygınlık, sosyal fobi, sosyal anksiyete bozukluğu

GİRİŞ:
Sosyal korkular insanların sosyal durumlara uyum sağlayabilmek icin yaşadıkları normal duygulardır (1). Buna karşın sosyal fobi utanma ve sosyal ortamlarda başka kişilerce olumsuz değerlendirileceği ile ilgili yoğun korku duyma, bu gibi ortamlardan kacma ve kacınma davranışının sergilenmesidir (2). Sosyal fobi akademik alanda başarısızlığa, ekonomik bağımlılığa, iş verimliliğinde azalmaya, sosyal yetersizliğe ve yaşam kalitesinde duşmeye yol actığından ekonomik maliyeti yuksek olan bir bozukluktur (3). Bunun yanında gunluk yaşamın temel yapısını oluşturan aile ve akran ilişkilerini de buyuk olcude etkilemektedir (4). Duygudurum ve anksiyete bozukluğuna yatkınlığı artıran sosyal fobi ozellikle depresyon ve alkol bağımlılığı gibi bozuklukların eş hastalanım olasılığını artırmaktadır (3,5). Sosyal fobinin depresyon, madde kotuye kullanımı ve ozgul fobiden sonra en yaygın ruhsal bozukluk olduğu ve yapılmış olan farklı calışmalarda yaşam boyu yaygınlık oranlarının %0,4 ile %13,7 arasında değiştiği bildirilmiştir (6-18). Epidemiyolojik orneklemlerde sosyal fobinin yaygınlık oranlarının yuksek ancak tedavi calışmalarında oranın duşuk olması hastaların tedavi icin yardım talebinde az bulunduğunu duşundurduğu gibi klinik pratikte sosyal fobi tanısının yetersiz konduğunu da duşundurmektedir (19-22). Bu yazıda artık onemli bir halk sağlığı sorunu olarak gorulen sosyal fobiye gereken dikkati cekebilmek, sosyal fobinin yaygınlığı ile ilgili yayınlanmış calışma sonuclarını ve bu sonucların kullanılan tanılama sisteminden, ele alınan zaman diliminden, yaş grubundan, cinsiyeten ve kulturden etkilenimini tartışmak amaclanmıştır.
YONTEM:
Sosyal fobinin yaygınlığı ile ilgili yapılmış son on yıldaki araştırmalar pubmed ve medline centrale arama motorları kullanılarak değerlendirilmiştir. 9.1999 ile 9.2009 yılları arasında yayınlanmış olan araştırmalar değerlendirmeye alınmıştır. Tarama “sosyal fobi”, “sosyal anksiyete bozukluğu”, “epidemiyoloji”, “yaygınlık” “cocuk” ve “ergen” terimleri kullanılarak yapılmıştır. Araştırmanın yapıldığı yaş grubu ile ilgili her hangi bir sınırlama yapılmamıştır. Bu araştırmada yalnızca toplum tabanlı calışmaların sonucları tartışılmıştır. Ruhsal ya da fiziksel hastalığı olan bireylerin oluşturduğu orneklemlerde sosyal fobinin yaygınlığını araştıran calışmalar değerlendirmeye alınmamıştır.
BULGULAR:
Sosyal fobinin yaygınlığı ile ilgili son on yıl icinde yayınlanmış 22 toplum tabanlı araştırmanın sonucları değerlendirilmiş ve yaygınlık oranlarının %0,4 ile %12,1 arasında değiştiği gorulmuştur. Tablo 1 incelendiğinde yaş ortalamasının 14,4 ile 39,3 arasında değiştiği gorulmektedir.

Olcum aracı, goruşme bicimi ve sosyal fobi:
Sosyal fobi ile ilgili yapılmış olan yaygınlık calışmaları gozden gecirildiğinde sıklıkla değerlendirme aracı olarak CIDI'nin (Uluslarası Bileşik Tanı Goruşmesi) kullanıldığı gorulmuştur. Bircok calışmada olcum araclarının yetersiz olduğu duşunulmuş ve araştırmacılar tarafından bazı maddelerin eklendiği, cıkarıldığı ya da yeni anketlerin oluşturulduğu gorulmuştur (6,11). Pelissolo ve arkadaşları sosyal fobinin yaygınlığını değerlendirmek icin M-CIDI'nin (Munich-CIDI) sosyal fobi bolumunden 16 maddelik bir olcek oluşturup ornekleme uygulamışlardır (12). Yine Stein ve arkadaşları CIDI'ye 12 soru ekleyerek calışmalarını yurutmuşlerdir (6). Faravelli ve arkadaşları ise MINI'ye(Mini Uluslarararası Noropsikiyatrik Goruşme) 6 soru ekleyip olceği belirledikleri ornekleme uygulamışlardır (11). Stein ve arkadaşları sosyal fobi yaygınlığının CIDI ile %6,8 CIDI'ye sosyal fobiyi değerlendirmek icin ek sorular eklendiğinde %7,2 olduğunu saptamışlardır (6). Tablo 1'de gorulduğu gibi değerlendirilen calışmaların 13'unun CIDI'yi, 3'unun M-CIDI'yi, 1'inin CIDI'ye 12 soru ekleyerek oluşturulan olcum aracını kullandığı, 1'inin CIDI ve SCID'i (DSM Eksen Bozukluklari icin Yapilandirilmis Klinik Gorusme) kullandığı, 1'inin SADS'ı (Duygulanım Bozuklukları ve Şizofreni Goruşme Cizelgesi) kullandığı, 1'inin UM-CIDI (University of Michigan-CIDI) ve DIS'i (Uluslararası Tanı icin Bileşik Goruşme) kullandığı ve 1 calışmanın da MINI'ye 6 soru ekleyerek oluşturulan olcum aracını ile birlikte FPI'yi (Floransa Psikiyatrik Goruşme) kullandığı gorulmektedir (6-18,23-31). Calışmaya alınan 22 araştırmadan 18 araştırmada yuz yuze goruşulerek, 2'sinde telefon kullanılarak, 1'inde hem yuzyuze hem de telefon ile goruşulerek, 1 calışmada ise posta yoluyla ornekleme ulaşılarak değerlendirmenin yapıldığı saptanmıştır (6-18,23-31)
Tanılama sistemi ve sosyal fobi:
Tanı sınıflama sistemlerinden sıklıkla DSM-IV'un (Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, dorduncu baskı) kullanıldığı gorulmektedir. Araştırmaya alınan 22 calışmadan 13'unun DSM-IV'u, 1'inin ICD-10'u (Hastalıklar ve Sağlık Problemlerinin Uluslararası İstatistiksel Sınıflaması Onuncu Revizyon), 4'unun DSM-III-R'yi, 1'inin ICD-10 ile DSM-IV'u, 1'inin ICD-10 ile DSM-III-R'yi, 1 calışmanın da DSM-III ile DSM-III-R'yi birlikte kullandığı Tablo 1'de gorulmektedir (6-18,23-31). Yapılmış olan bir calışmada DSM-III-R tanı olcutlerine gore sosyal fobinin bir aylık, bir yıllık, yaşam boyu yaygınlığının sırasıyla %7,9-%9,0 ve %11,7 olduğu ancak ICD-10'a gore bu oranların sırasıyla %4,7-%5,2 ve %6,7'ye duştuğu saptanmıştır (15). Yapılmış olan başka bir calışmada DSM-IV olcutlerine gore sosyal fobinin bir yıllık yaygınlığı %1,3 iken ICD-10'a gore bu oran yaklaşık iki katına, %2,7'ye yukselmiştir (23).
Yaş ve sosyal fobi:
Yaşa gore değerlendirildiğinde yaygınlık oranlarının 18 yaşın altında %1,6, 18 yaş ve ustundeki bireylerle yapılan calışmalarda %0,4-%17 arasında değiştiği gorulmektedir.
Essau ve arkadaşaları 12-17 yaşları arasındaki ergenlerle yaptıkları calışmada yaş ile birlikte sosyal fobi yaygınlığının arttığını, en fazla artışın da 12-13 ile 14-15 yaşları arasında olduğunu saptamışlardır (8). Faravelli ve arkadaşlarının calışmasında sosyal fobi belirtilerinin ilk başladığı yaş ortalamasının 15,5±12,6, sosyal fobi tanısı alma yaş ortalamasının ise 28,8±11,5 olduğu bildirilmiştir (9). Bir başka calışmada sosyal fobi başlangıc yaşı ortanca değerinin 7 olduğu saptanmıştır (6). Grant ve arkadaşlarının yapmış oldukları calışmada sosyal fobinin ortalama başlangıc yaşı 15,1, Lee ve arkadaşlarının calışmasında ise 18,0 olarak bulunmuştur (10,27).
Cinsiyet ve sosyal fobi:
Cinsiyete gore sınıflandırıldığında yaygınlık oranlarının kadınlarda %1,3-17,2 erkek erkeklerde ise %0,4-10,0 arasında değiştiği gorulmektedir. Değerlendirmeye aldığımız tum calışmalarda birbiriyle uyumlu olarak sosyal fobinin kadınlarda erkeklerden daha fazla olduğu gosterilmiştir.
Sosyal fobinin alt tipleri:
Stein ve arkadaşları sosyal fobi tanısı koydukları hastalarının %26,8'inin yaygın sosyal fobi, kalan %73,2'sinin ise yaygın olmayan sosyal fobi tanısı aldıklarını belirtmişlerdir (17). Bir başka calışmada yaygın sosyal fobi yaygınlığının %7, yaygın olmayan sosyal fobi yaygınlığının ise %17 olduğu saptanmıştır (30). Pelissolo ve arkadaşlarının calışmasında sosyal fobi yaygınlığının sosyal fobi tanı olcutleri sınırlı ve dar kapsamlı ele alındığında yaygınlığın %1,9-%0,9, sosyal fobi icin tanı olcutleri esnetildiğinde ise yaygınlığın %7,3-%2,3 arasında değiştiği saptanmıştır (14). Faravelli ve arkadaşlarının calışmasında yaşam boyu sosyal fobi yaygınlığı %3,27 saptanmasına karşın sosyal fobi tanı olcutleri dar kapsamlı ele alındığında oranın %3.09' a duştuğu gorulmuştur (9).
Kultur ve sosyal fobi:
Kıtalar arası calışmalar karşılaştırıldığında yaşam boyu yaygınlık oranlarının Avrupa'da %1,6 ile %17, A.B.D.'de %5 ile %12,1, Asya'da %0,4 ile %0,82, Guney Amerika'da %10,2 ile %11,7 arasında olduğu, Avustralya'da ise bir yıllık yaygınlığın %1,3 ile %2,7 arasında değiştiği gorulmektedir.
Zaman dilimi ve sosyal fobi:
Tablo 1 incelendiğinde yaşam boyu, oniki aylık, altı aylık ve bir aylık yaygınlık oranlarının birbirinden farklı olduğu gorulmektedir. Yaşam boyu yaygınlık oranlarının %0,4 ile %13,7 arasında, oniki aylık yaygınlık oranlarının ise %1,3 ile %7,9 arasında değiştiği gorulmektedir. Rocha ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir calışmada DSM-III-R tanı olcutlerine gore sosyal fobinin bir aylık, bir yıllık, yaşam boyu yaygınlığının sırasıyla %7,9-%9,0 ve %11,7, ICD-10'a gore ise sırasıyla %4,7-%5,2 ve %6,7 olduğu saptanmış ve değerlendirmenin yapıldığı zaman dilimine gore sonuclarda belirgin farkın olduğu ortaya cıkmıştır (15).
TARTIŞMA:
Olcum aracı, goruşme bicimi ve sosyal fobi:
Değerlendirilen calışmalara bakıldığında farklı olcum araclarının kullanıldığı ve olcum araclarına sosyal fobiyi daha iyi olcebilmek icin maddelerin eklenip cıkarıldığı ya da bazı maddelerin değiştirildiği gorulmektedir. Olcum araclarındaki bu ceşitliliğin calışma sonuclarını ve sosyal fobi yaygınlık oranlarını da etkilediği acıktır. Bizim incelediğimiz farklı calışmalarda olduğu gibi Zimmerman ve Mattia'nın yapmış olduğu calışmada da aynı orneklem grubunda bile olsa olcum ve tanı aracının değişimi ile yaygınlık oranlarının değiştiği, yarı yapılandırılmış goruşme ile sosyal fobi oranının yapılandırılmamış klinik goruşmelere gore 9 kat fazla olduğu saptanmıştır (sırasıyla %28.6, %3.2) (22). Araştırma kapsamına alınan calışmalara baktığımızda olcum araclarının uygulanma bicimlerinin (telefon goruşmesi, posta yolu, yuz yuze goruşme) de farklılık gosterdiği gorulmektedir. Olcum araclarının telefon goruşmesi ya da posta yolu ile uygulandığı araştırmalarda değerlendirme yontemlerinin calışmayı sınırlandırdığı acıktır. Yapılmış olan bir araştırma sonucunda ortaya cıkmış olan sosyal fobi yaygınlık oranı değerlendirilecekse kullanılan olcum aracının ve olcum icin uygulanan yontemin de bilinmesinin onemli olduğu ortadadır.
Tanılama sistemi ve sosyal fobi:
Farklı tanı sınıflama sistemlerinin kullanımının calışmalarda yaygınlık sonuclarını etkileyeceği acıktır. Değerlendirmeye aldığımız calışmaların bircoğunda DSM-IV tanı sınıflama sisteminin kullanıldığı gorulmuştur. Canals ve arkadaşlarının yapmış oldukları bir calışmada DSM-III-R olcutlerine gore basit/sosyal fobi yaygınlığı %1.7 iken ICD-10'a gore bu oranın %5.5'e yukseldiği gorulmuştur (32). Yine Wacker ve arkadaşlarının calışmasında DSM-IV olcutlerine gore sosyal fobinin bir yıllık yaygınlığı %16 iken ICD-10'a gore bu oranın %9,6'ya duştuğu saptanmıştır (33). Sosyal fobinin yaygınlığı ile ilgili yapılmış olan calışmalar tanı olcutlerinde yapılan kucuk değişikliklerin yaygınlık oranlarında buyuk değişikliklere yol actığını gostermektedir (34,35). Fehm ve arkadaşlarının yapmış oldukları calışmada sosyal fobinin DSM-IV tanı olcutlerini tam olarak karşılayanların %2, sosyal fobinin DSM-IV tanı olcutlerinden tek bir olcutu eksik olan eşik altı sosyal fobi tanısı alan kişilerin %3, sosyal fobinin DSM-IV tanı olcutlerinden iki ya da daha fazla olcutu karşılamayan belirti duzeyinde sosyal anksiyetesi olan bireylerin %7,5 yaygınlıkta olduğunu belirtmişlerdir (24). Yaygınlık oranlarının değerlendirilmesinde kullanılan tanı sınıflama sistemi ile birlikte sosyal fobi tanısı kapsamına alınan olcutlerin de bilinmesinin onemli olduğu gorulmektedir.
Yaş ve sosyal fobi:
Ergenlik doneminde sosyal fobi yaygınlığının toplum tabanlı calışmalarda %0.5-%4 (8,36), birinci basamak hastalarının oluşturduğu orneklemde ise yaygınlığın %3-%6,8 (37,38) arasında değiştiği bildirilmiştir. Almanya ve A.B.D'de yapılmış calışmalar sonucunda ergenlerde sosyal fobinin yaşam boyu yaygınlığının %5 ile %15 arasında değişebildiği saptanmıştır (39,40).
Birinci basamakta pediatristlerle yapılan bir calışmada cocuk ve ergenlerde ozgul fobiden sonra yaygın tipi başta olmak uzere sosyal fobinin en yaygın anksiyete bozukluğu olduğu gorulmuştur (37). Buna rağmen pediatristlerin nadiren sosyal fobi tanısı koyduğu ve hastaların sosyal fobi icin tedavi alamadıkları gorulmuştur (37). Bu bulgu bize cocukluk doneminde cok yaygın bir sorun olmasına rağmen sosyal fobinin hekimler tarafından tanınmadığını gostermektedir. Sosyal fobinin başlangıc yaşının 5 yaş kadar erken olabileceği bildirilmiştir (aktaran 41). Olguların tedaviye başvuruları ise oldukca gec olmaktadır. Genellikle sosyal fobisi olanlar belirtiler ortaya cıktıktan 10 yıl kadar sonra tedavi icin başvurmaktadırlar (42). Sosyal fobi kişilerin okul, iş, sosyal hayat, karşı cins ile ilişki gibi yaşamlarının bircok alanında başarısızlığa yol acmaktadır. Yapılmış olan bir calışmada bu kadar olumsuz sonuclara yol acmasına rağmen sosyal fobiklerin yalınızca %23,5'inin sorunları nedeniyle tedavi arayışında bulunduğu saptanmıştır (8). Sosyal fobinin hem bireysel hem de toplumsal alanda ciddi ekonomik kayıplara neden olması nedeniyle erken tanınması ve tedavi edilmesi gereken bir bozukluk olduğu konusunda araştırmacıların hemfikir olmalarına karşın cocuk ve ergenlik doneminde yapılmış olan araştırmaların sayıca az olması şaşırtıcıdır. Sosyal fobi nedeniyle yaşanan guclukler hastaların hayat tarzlarını değiştirmelerine ve yaşam kalitelerinin duşmesine yol acmaktadır. Sosyal fobinin bireyde meydana getirdiği tum bu olumsuzluklar goz onune alındığında cocuk ve ergenlilik doneminde yapılacak yaygınlık araştırmalarının tedaviye oldukca gec başvuran hastaların erken tanınmasını ve yeti yıkımını azaltacağını duşundurmektedir.
Cinsiyet ve sosyal fobi:
Toplum calışmalarında cinsiyetler arasındaki yaygınlığa bakıldığında kadınlarda erkeklere gore sosyal fobinin daha yuksek sıklıkta olduğu acık bir şekilde gorulmektedir. Buna karşın tedavi arayışının erkeklerde daha fazla olduğu ve dolayısıyla klinik orneklemde yapılan yaygınlık calışmalarında sosyal fobi yaygınlığının erkeklerde daha yuksek oranda olduğu bilinmektedir (43). Bu da sosyal fobinin erkeklerin sosyal rollerinde meydana getirdiği yıkımın ve yetersizliğin şiddetinin daha fazla ve fark edilir olmasıyla acıklanabilir. Toplum icinde erkeklerin ev gecindirme, para kazanma gibi sosyal rollerinin olması, daha fazla sosyal ortamda bulunmalarına yol acıp klinik orneklemde sosyal fobi yaygınlılığının erkeklerde daha yuksek olmasına neden oluyor olabilir. Kadınlarda sosyal fobi yaygınlığının klinik orneklemlerde toplum orneklemlerinden duşuk cıkması kadınların daha cok ev işleri, cocuk bakımı gibi gorevleri ustlenip girdikleri sosyal ortamların erkeklere oranla daha az olmasından kaynaklanıyor olabilir. Ote yandan utangaclık ve cekingen davranışlar gosterme kadın cinsiyete yakıştırılmakta ve olumlu geri bildirimlerle pekiştirilmektedir. Bu nedenle sosyal fobinin onemli ozelliklerini oluşturan cekingenlik ve utangaclık duygularından kadınlar hoşnut oluyor ve bu ozelliklerden yakınmıyor olabilirler. Ancak erkeklerde sayılan bu duygular toplum tarafından bir eksiklik ve olumsuz ozellik olarak algılandığından, erkeklerin sorunun daha fazla farkına vardığı soylenebilir.
Sosyal fobinin alt tipleri:
Sosyal fobi tanı olcutleri ilk kez DSM-III'de yer almıştır (44). DSM-IV'e gore korku ve/veya kacınma coğu toplumsal durumu kapsıyorsa yaygın sosyal fobiden soz edilmelidir (2). Yaygın olmayan sosyal fobide korku ve/veya kacınmalar sadece bir, iki alanda ya da yaygın sosyal fobi ile karşılaştırıldığında sınırlı alanlarda bulunmaktadır (45,46). Hekime başvuran ve yardım talebinde bulunan sosyal fobiklerin buyuk coğunluğunu yaygın sosyal fobisi olanlar oluşturmaktadır (47-50). Yaygın olmayan sosyal fobi ile karşılaştırıldığında yaygın sosyal fobinin daha erken yaşta başladığı, eş hastalanım oranının, işlev bozukluğu duzeyinin daha fazla, yaşam kalitelerinin daha duşuk, madde kullanım oranlarının daha yuksek ve prognozun daha kotu olduğu bildirilmiştir (3,47,51).
Sosyal fobinin alt tiplerinin bilinmesi etiyolojik farklılık ve tedavi yanıtını etkileyebileceği icin onemlidir (52-54). Tanı ve izlem aşamasında yapılması gereken bu ayırım tedavi yonteminin secimini ve bu alanda yapılacak bilimsel araştırmaları etkileyecek bir durumdur.
Kultur ve sosyal fobi:
Değerlendirmeye aldığımız araştırmalardan 6 calışmanın Amerika kıtasında, 8'inin Avrupa'da, 2 calışmanın Avustralya, 3'er calışmanın Asya ve Guney Amerika'da yapıldığı saptanmıştır. Son on yıllık yaygınlık calışmaları gozden gecirildiğinde bu konuda en fazla araştırmanın Avrupa kıtasında yapıldığı gorulmuştur. Yaygınlık oranları değerlendirildiğinde de sosyal fobi yaygınlık oranlarının Avrupa'da en yuksek duzeyde olduğu, Asya kıtasında ise bu oranların duşuk olduğu dikkat cekicidir. Toplumun Amerika'da olduğu gibi bireysel ya da Asya'da olduğu gibi toplumsal ozellikler taşıması ya da iklim ve coğrafik yapının nufus yoğunluğunu etkilediği gibi kişilerin sosyalizasyonunu da farklı şekillerde etkilemesi sonucu ceşitli toplumlarda sosyal fobinin yaygınlığının değişebileceği duşunulmektedir (55). Daha once yapılmış olan bircok calışmada doğu ulkelerinde sosyal fobinin yaygınlığının batı ulkelerine gore daha duşuk olduğu gosterilmiştir (28,33,56-64). Doğu bolgelerde kişilerin bireysel olmaktan cok sosyal bir bağlılık icinde olmaları, bireysel performanstan cok toplumsal etkilerin anksiyeteye yol acma olasılığı şaşırtıcı olan bu bulgu ile ilişkili olabilir. Batıda sosyal fobi daha ciddi bir tıbbi sorun olarak değerlendiriliyor ya da batı toplumlarının yapısal ozellikleri daha fazla sosyal anksiyete yaşanmasına yol acıyor olabilir. Bunun yanında sosyal fobi doğu toplumlarında bir hastalıktan cok bir kişilik ozelliği olarak değerlendiriliyor olabilir. Batıda geliştirilmiş tanı olcutleri, olcum aracları doğu toplumunda karmaşık doğası olan ve sınırları net olmayan sosyal fobiyi ya da sosyal kaygıyı yeterince değerlendiremiyor ya da olcemiyor olabilir. Bu da sosyal fobi tanı olcutlerinin farklı kultur ve toplumlarda ne kadar gecerli olduğu tartışmasını gundeme getirmektedir. Calışma desenleri ve yaygın ya da yaygın olmayan sosyal fobide yer alan farklı belirti ve yakınma kumelerinin ele alınması da yaygınlık oranlarındaki bu farka yol acmış olabilir. Sosyokulturel ozelliklerin kişide davranışsal, duşunsel ve duygusal değişikliğe yol acacağı bilinmektedir. Bu nedenle araştırmalarda kulturel ozelliklere onem verilmesi gerektiği acıktır.
Zaman dilimi ve sosyal fobi:
Epidemiyolojik calışmalarda uzun zaman diliminde sorunu anımsamanın hatalı olabileceği goruşu kabul gormektedir (65). Yaygınlığın araştırıldığı doneme bağlı olarak araştırma sonuclarında belirgin farklar ortaya cıkabilmektedir (11,14,23,33).
Araştırmalarda incelemeye alınan zaman diliminin calışma ile ilgili yapılacak yorumu etkileyebileceği acıktır. Bu nedenle yaygınlık oranlarının değerlendirmenin yapıldığı zaman diliminin de goz onune alınarak yorumlanmasının onemli olduğu duşunulmektedir.
Sonuc:
Değerlendirmeye alınan 22 araştırmadan cıkan ortak sonuclar aşağıdaki gibi 3 madde halinde ozetlenebilir.
Sosyal fobi yaygınlığını belirlemek icin kullanılan olcum araclarının, goruşme biciminin, sınıflama siteminin ya da değerlendirmeye alınan zaman diliminin farklı olması yaygınlık calışmalarının sonuclarını etkilemektedir.
Gelişmiş ulkelerde gelişmekte olan ulkelere oranla sosyal fobinin daha yaygın olduğu bircok calışmada gosterilmiştir.
Sosyal fobinin cocukluk-ergenlik doneminde başlamasına ve hastaların tedavi arayışlarının oldukca gec olmasına karşın yaygınlık araştırmalarının bu donemde az olduğu gorulmuştur. Az olduğu icin cocukluk-ergenlik doneminde sosyal fobinin yaygınlığı ile ilgili yapılacak calışmalara ihtiyac vardır. Bununla beraber sosyal fobinin kadın cinsiyette daha yaygın olduğu anlaşılmaktadır.
Sosyal fobinin erken başlangıc ozelliği gostermesi, işlevselliği buyuk olcude etkilemesi, yaygınlık ve eş hastalanım oranlarının yuksek olması erken tanı ve tedavinin gerekliliğini gostermektedir. Bunun yanında doğu ve batı ulkelerinde sosyal fobi yaygınlık oranlarının belirgin farklılık gostermesi kulturler arası calışmaların onemini acıkca ortaya koymaktadır. Yapılması planlanan calışmalarda kulture, olcum aracına ve calışma desenine onem verilmesi sosyal fobi alanında elde edilecek bilgilerin niteliğini artıracaktır. Ozellikle ergenlik ve cocukluk doneminde yapılacak calışmalar sosyal fobinin başlangıc ozellikleri, yaygınlığı ve seyri ile ilgili onemli bilgiler kazandıracaktır.
Toplum ruh sağlığı girişimlerinin duzenlenebilmesi icin ruhsal bozukluklar ile ilgili yaygınlık calışmaları son derece onem taşımaktadır (55). Diğer anksiyete bozukluklarında olduğu gibi sosyal fobide de bireysel etkilenmenin ve toplumsal maliyetin fazla olması bu alanda yapılması gereken yaygınlık araştırmalarına olan ihtiyacı ortaya koymaktadır (66).
Kaynak
Ulke
Sınıflama
Sistemi
Olcum aracı ve kullanım şekli
Orneklem sayısı
Yaş
Ortalama
Standart sapma
Toplam
Yaygınlık
(%)

Yaygınlık
Kadın
(%)

Yaygınlık
Erkek
(%)

Abou-Saleh ve ark., 2001 (7)
Birleşik Arap
Emirlikleri
ICD-10
CIDI
SCID
yuz yuze goruşme
1394
18 yaş ve ustu
0,4 y.b.
-
-
Andrews ve ark., 2001 (23)
Avustralya
ICD-10
CIDI
yuz yuze goruşme
10641
18 yaş ve ustu
2,7 o.a.
1,4 b.a.
-

[h=2]Kocaeli Cocuk Psikolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]