Sosyal fobinin paradoksları
İnsanların gozunden duşme korkusu diye bilinen sosyal fobi, ip ustunde yurumeye benzer coğu zaman. Diğer insanlar size bakarken, ip ustundeki cambaz titizliğinde onların gozundeki yerinizi korumaya calışır, ic dunyanızdaki değersizlik ve yetersizlik cukuruna duşmemek icin uğraşırsınız. İşte o anda dikkatinizi dağıtacak bir şeylerin cıkma ihtimalinin korkusu daha ipin ustune cıkmadan sarar tum bedeninizi. Bu korkuyla ve heyecanla ipin ustune cıktığınızda ise sizi alkışlayanları değil kuyudan size el sallayanları gorursunuz ilk olarak. Sonrasında dengenizi kaybedersiniz ve durum istenmediğiniz şekilde sonuclanır, kendini gercekleştiren kehanet ortaya cıkmış olur.
Fobi kelimesi yunanca kacış anlamına gelen phobos tan gelmektedir. Sosyal fobi ise diğer insanlar tarafından değerlendirilme kaygısı olarak da bilinen sosyal ortamlardan kacış olarak tanımlanmaktadır. Tanı kriterlerine baktığımızda(DSM IV);
- Kişinin tanımadığı insanların yanında yada kalabalık ortamlarda bir eylem gercekleştirmeye yonelik duyduğu belirgin ve surekli korku halinin olması
- Diğer insanların yanında kucuk duruma duşeceği ve utanc duyacağına ilişkin yoğun kaygı yaşaması ( Cocuklarda anksiyete sadece erişkinlerle olan etkileşimlerinde değil kendi yaşıtlarıyla karşılaştığı ortamlarda da ortaya cıkmalıdır)
- Kacınma, anksiyoz beklenti yada korkulan toplumsal eylemin gercekleştiği durumlarda gunluk işlerini, mesleki faaliyetlerini ve genel işlevsellik durumunu bozar veya bozulacağına ilişkin kaygı ortaya cıkarması
- Kişi korkusunun aşırı yada anlamsız olduğunu bilir ( Cocuklarda bu ozellik olmayabilir )
- Korkulan toplumsal durumla karşılaşma hemen her zaman anksiyete doğurur. Duruma bağlı olarak panik atağı bicimini alabilir.
- 18 yaş altı kişilerde olduğunu soyleyebilmek icin bu ozellikleri en az 6 ay gostermesi gerekmektedir.
Sosyal fobisi olan kişilerin her haliyle kabul edildiğini hissettiği ortamlarda kaygılarının biraz duştuğu fakat bir şekilde değerlendirildiğini hissettiği durumlarda ise kaygının doruğa ulaştığı gorulmektedir. Kendi icinde paradoksal bir yapıya sahip olduğu bilinen bu kişilerin, temkinli davranarak kacınma gostermelerine rağmen korktuklarının başlarına geldiği gozlemlenmektedir. Kalabalığa seminer verecek, toplantıda sunum yapacak, bir gruba acıklama yapacak ya da bir ortamda diğer insanların da gorebileceği şekilde eylemde bulunacak birinin bu surecte yaşadığı sosyal fobinin dinamiklerine bakacak olursak;
Kişi harekete gececeği zamana kadar bastırmış olduğu kaygılarıyla yuzleşmek zorunda olduğu ana gelmiş ve kalabalığın karşısına cıkmıştır. Kendini izleyen ve değerlendirildiğini duşunduğu bircok kişiyle karşı karşıya gelmiş ve soz kendisindedir. Suların durulduğu o anda kişi hunerini gosterirken kendini de ve izleyenleri de ikiye bolmektedir. Kendi ic dunyasının bir kısmında; bu zamana kadar diğer insanlar tarafından takdir edilen ozelliklerin olduğu, başarılar elde etmesini sağlayan yeteneklerin bulunduğu, takdire şayan davranışlarla insanların dikkatini cektiği, kendini değerli hissettiren bircok yaşantısının kodlandığı, guclu olduğunu gosteren birbirinden farklı deneyimlerinin olduğu, sevildiği ve kabul edildiğini fark ettiren bir yaşam alanını oluştururken diğer kısmında ; bu zamana kadar kendini yetersiz hissettiği anıların depolandığı, aşağılanmaları yaşadığı, eleştirildiği ve değersiz hissettirildiği yaşantıların olduğu, başarısızlıkların bulunduğu ve yapamayacağına ilişkin inanclarının olduğu kısmını oluşturmaktadır.
Kendisini dinleyen insanların da ic dunyasındaki iki farklı kısımdan birine dokunduğunu hissetmektedir. Yoğun korkularla cıkan kişi konuşmaya başladığında izleyicilerin yuzune baktığında ya değerli ve yeterli olduğunu hissettiren bir mesaj alacak yada onemsenmediğini ve yetersiz olduğunu ifade eden bir anlam cıkaracaktır. Eğer kabul edildiğini ve değer verildiğini hissederse ic dunyasında iyi tarafa gececek ve performansını tam olarak sergileyerek potansiyelini sahneye aktarabilmenin huzuru icerinde konuşmasını bitirecektir. Yada konuşmaya başladığı andan itibaren kabul edilmediğini hissedecek ve onemsenmediğini fark edecektir. Yetersizlikle ilgili şemaları aktive olduğunda bir taraftan temkinli davranarak hata yapmamak icin uğraşacak bir taraftan da kendini kabul ettirebilmenin mucadelesini vermeye calışacaktır. Eğer kabul edilmediğini hissettiren yuzlerde bir değişme olmazsa terleme, titreme, kızarma, konuşurken takılma ve cumleleri toparlayamama gibi semptomlar ortaya cıkacak ve panik hali oluşacaktır. Sonrasında kacınma davranışı gostererek konuşmayı bitirip yıkılmış bir şekilde yerine oturacaktır.
Bu durumu incelediğimizde, yaşanan kısır dongu ortaya cıkmaktadır. Sahneye cıkacak olan kişinin performansını sergileyememe yada diğer insanlar tarafından beğenilmemeye ilişkin bir inancı vardır. Bu inancla sahneye cıktığında inancını doğrulatmak icin kanıt arar ve kalabalık icerisinde beğenilmediğini hissettiren bir yuz ifadesini bulur. Sonra da korktuğunun başına geldiğini duşunur, gercekten yetersiz olduğunu hisseder ve performansı duşer . Performansının duştuğunu de nesnel olarak gordukten sonra dongu tamamlanmış olur. Temel kabul-spesifik algı- duşunce-duygu-davranış şeklinde bir kısır dongu meydana gelir ve bir cok sosyal ortamda eylemde bulunurken benzer dinamikler devreye girer.
Yukarıda ifade ettiğimiz kısır donguye de baktığımızda sosyal fobiyi kalıcı olarak ortadan kaldırmak icin kişinin temel kabullerini, inanclarını(yetersizim, değersizim) değiştirebilmesi gerekir. Bunun icinde eğer imkanı varsa psikoterapi desteği alması yoksa da bu konuya yoğunlaşarak ve kitap okuyarak değişim yaratmaya calışması yararlı olabilir.
Panik anında duygu ve duşunceyi kontrol etmek yada kaygının fark edildiği andan itibaren kaygıyı kontrol altına almak icin neler yapılabilir? Oncelikle bu belirtileri iyi anlamak gerekir. Panik yaşanmaya başladığında vucutta ( soluk almada gucluk cekme, kalp atışının artması, terleme, titreme, ellerin ayakların boşalması, mide ağrısı, halsizlik) gibi psikosomatik belirtiler ortaya cıkabilir ve kontrolu kaybetme korkusu gibi duygular yaşanabilir. Norobiyolojik olarak bu semptomların ortaya cıkış surecinde, merkezi sinir sistemine bağlı otonom sinir siteminin aktif olduğunu goruruz. Otonom sinir sistemi iki farklı şekilde calışır. Birisi parasempatik sinir sistemi ( Normal vucut fonksiyonların idare edildiği yerdir), diğeri sempatik sinir sistemdir ( tehlike anında aktif hale gelen vucudun fonksiyonlarının idare edildiği yerdir). Beyin bir tehlikeyi fark ettiğinde, sempatik sinir sistemini aktive ederek yaşanacak olumsuzlukla mucadele edebilmek icin stabil calışan vucut fonksiyonlarınızda olağan ustu hal ilan eder ve daha guclu bir duruma gelmeniz icin calışma sistemini değiştirir. Nefes alıp verme hızınız değişir, kalp daha hızlı calışır ve pratik cozumler uretebilmeniz adına beyne daha fazla kan pompalar, dalak bobrek ve karın bolgesi gibi atıl durumda olan yerlerdeki kan cekilip beyne ve kaslara gonderilir, goz bebekleri buyur ve daha iyi yoğunlaşmanız sağlanmaya calışılır. Bunların sonunda vucut ısısı arttığı icin terleme ortaya cıkar ve vucut dengenizin farklılaştığını hissedersiniz.
Panik yapmaya başladığınızda vucuttaki değişikliklerin başladığı ilk yer solunum sistemidir. O zaman yoğunlaşıp ilk değişimi oluşturacağınız ve kontrol altına alacağınız davranış ta nefes alış verişiniz olmalıdır.. Gevşeme egzersizi ve nefes egzersizi yaparak solunumu normal hale getirmeye calışmalısınız. Derin nefes alıp yavaşca bırakmak şeklinde ve kaslarınızı once kasmanız bir sure bekledikten sonra bırakmanız gibi egzersizler gevşemenizi ve nefesinizi normalleştirmenizi sağlayabilir. Bunu kalabalık karşısına gecmeden yada mikrofon size gelmeden psikosomatik belirtileri fark ettiğinizde yapmanız yararlı olacaktır. Performans sergilerken panik yaptığınız zamanda yine nefesinize odaklanmanız onemli ama yeterli değildir. Duşuncelerinizi ve algılarınızı da kontrol etmeye calışmalı ve temel kabul-spesifik algı-duşunce- duygu-davranış zincirini kırmaya calışmalısınız.
Sosyal fobi, yaşanan problemin fark edilmesi ve gerekli tedbirleri alınması halinde baş edilmesi cok zor olmayan bir kaygı bozukluğudur. Her yaşta her meslekte ve her pozisyonda insanın yaşayabileceği bir zorluktur. Kaygıyla baş edilemediği takdirde kişi daha az şey paylaşarak, sosyal ortamlarda on plana cıkmamaya calışarak genel bir kacınma davranışı sergiler. Kacınma davranışıyla yaşam kalitesini duşuren ve sosyal işlevselliğini bozulan bu kişilerin, psikoterapi surecinde 8-10 seans gibi kısa bir zamanda ciddi değişimler yaşadığı bilinmektedir. Sosyal fobinizin olduğunu duşunuyorsanız kararınızı vermelisiniz. Ya diğer insanların sizin hakkınızda ne duşunduklerini duşunup kaygılanarak hayatınızı gecirirsiniz ya da icinizden geleni hayata aktarmanın keyfini yaşayarak..
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Sosyal fobinin paradoksları
Sağlık0 Mesaj
●27 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Sosyal fobinin paradoksları