Sosyal anksiyete (kaygı) bozukluğu ile başedebilirsinizPek cok kişi; yeni biriyle tanışırken ya da topluluk onunde konuşma yapmak zorunda kaldığında, heyecanlanabilir veya cekingen davranabilir. Ancak sosyal kaygı ya da diğer adıyla “Sosyal Anksiyete Bozukluğu”, utangaclıktan ya da bazı durumlarda heyecanlanmaktan cok daha fazlasıdır.
“Kalabalık yerlerde kendimi hic rahat hissetmiyorum. Herkes bana bakıyor gibi geliyor”
“Başkalarının yanında elimi nereye koyacağımı bile bilemiyorum. Telefonumla ilgilenerek, fark edilmemeye calışıyorum.”
“Bir toplantıda fikrimi soylemeyi cok istiyorum ama yanlış bir şey soylemekten korktuğum icin hic konuşamıyorum.”
“Sınıfta parmak kaldırmaktan korkuyorum. Sacma bir şey soylersem, sesim kotu cıkarsa, sesimi kimse duymazsa, kekelersem… Arkadaşlarım benimle dalga gecer, rezil olurum.”
“Bir topluluk karşısında konuşma yapmak, benim icin cok zor. Kızarıyorum, sesim titriyor, kalbim hızla atıyor ve hızlıca konuşup o anı atlatmaya calışıyorum.”
Bu ve benzer cumleleri soyleyen pek cok danışanım oldu. Yaşadıkları sorunun ne olduğuna anlam veremediklerini ve kendilerine “benim ozguvenim cok duşuk” diye yorum yaptıklarını goruyorum. Sorunun aslında ozguven sorunu olmadığını, sosyal kaygı yaşadıklarını anlatıyoruz oncelikle.
Nedir Sosyal Kaygı?
“Sosyal kaygı”; kişinin başkalarının kendisi hakkında ne duşuneceğine odaklı yaşayarak, sosyal iletişimden geri cekilme ve sonuc olarak sosyal beceriler yonunden zayıf kalma surecidir.
Toplum icinde konuşurken ya da herhangi bir eylem yaparken kızarma, terleme, ellerin titremesi, kendini kucuk duşurecek yanlış bir şey yapma korkusu ile kacma, kacınma ve guvenlik davranışlarına başvurarak sorunu devam ettirme soz konusudur.
Bir ornekle anlatayım:
A isimli, universite 2. Sınıf oğrencisi bir bayan; erkeklerle aynı ortamda bulunmakla ilgili sorun yaşıyor. A, erkeklerin yanında konuşursa; yanlış/ sacma bir şey soyleyerek rezil olacağını, onların kendisiyle dalga gececeğini duşunuyor.
Bununla ilgili gecmişte olumsuz bir deneyimi de olmuş olabilir. Yaşadığı olayın o anla ve oradaki kişilerle ilgili olduğunu goremeyip, genelleme yapmış olması cok mumkun. “Erkekler cok acımasız”, “Erkeklerin yanında hata yapmamalıyım,, yoksa dalga gecerler” gibi varsayımlar geliştirmiş olabilir. Coğu insan bu gibi varsayımlarının farkında değildir.
Orneğimize geri donelim;
A, bu inanclar ve varsayımlar nedeniyle, erkeklerin yanında hic oturmamaya calışarak kacma davranışı yapıyor. Kız arkadaşları ısrar edip oturmak zorunda kalırsa; kızarıyor, kalp atışları artıyor, elleri titriyor.
Bu bedensel duyumların fark edileceğinden korkuyor ve hic konuşmayarak kacınıyor. Ya da telefonuyla oynayarak, cantasını karıştırarak, kuytu koşede durarak guvenli bir ortam yaratmaya calışarak guvenlik davranışlarına başvuruyor.
A, korktuğu şeyin başına gelmemesi icin yaptığı her kacma, kacınma ya da guvenlik davranışlarıyla, sorununun şiddetinin daha da artarak devam etmesine neden oluyor. Surec icerisinde, kız arkadaşlarıyla iletişim kurma ve sosyal becerileri gelişirken, erkek arkadaşlarıyla iletişim kurma ve sosyal becerileri zayıflıyor. Boylelikle, “sosyal anksiyete bozukluğu” yaşanmaya başlıyor.
A, kız ve erkek oğrencilerin birlikte olduğu bir grup calışması yapılacağını duyduğunda; kalp atışları artıyor, elleri titriyor, terliyor, kızarıyor ve yoğun bir kaygı yaşıyor. Gunler hatta haftalar oncesinden yaşayacağı olumsuz durumları hayal ederek beklenti kaygısı yaşıyor. Buna, depresif duygu durum da eşlik edebiliyor. Odasına kapanma, kimseyle goruşmek istememe, beslenme ve uyku sorunları…
Sonuc; A, bu duruma dayanamayıp ya okulu bırakıyor ya da bilincli bir ailenin ya da yakınının ısrarıyla tedaviye başvurmasıyla son buluyor.
Sosyal Kaygıyla Kendim Nasıl Baş Edebilirim?
Sizin yaşadığınız kaygı, A’nınki kadar yoğun olmayabilir. Farklı duzeylerde, farklı şiddette yaşayabilirsiniz. Sizin yaşadığınız kaygı daha hafif duzeyde ise, siz kendiniz sosyal kaygınızla baş etmeyi denemelisiniz.
Oncelikle, kendinizden sosyal ortamlarda neler beklediğinizi liste halinde yazın (Standartlarınız): Sesim iyi cıkmalı, herkes beni dinlemeli, yanlış bir tek kelime bile soylememeliyim…
Hayata ve insana dair ne kadar normal bu beklentiler sorgulayın… Bu beklentileriniz ne kadar gercekci? Sizin dışınızdaki insanların yanlış bir kelime soylediğini, masaya su doktuğunu, kızardığını hic gordunuz mu?
Peki, bunlar diyelim ki olmadı. Ne olur? Rezil olurum, herkes bana guler, bir daha onların yuzune bakamam…
Gercekten oyle mi? Gercekten felaket mi olur kendinizden beklentileriniz olmazsa? Hic dili surcen ya da sesi farklı cıkıp boğazını temizleyen bir insan gordunuz mu? Rezil mi oldu yoksa sohbet hicbir şey olmamış gibi mi devam etti?
Tum bunları cevaplayın kendi kendinize. Kendinizden sağlıklı ve gercekci olanı değil, mukemmeli hatta imkÂnsızı beklediğinizi fark ettiniz mi şuan?
Şimdi kactığınız, kacındığınız kişi, yer ve ortamların listesini yapın. İlk başta kaygılansanız da, tedirgin olsanız da adım adım uzerine gidin bunların. Cunku siz bunları yapmadıkca kaygınızın sıklığı ve şiddeti artıyor.
Aşağıdaki sosyal durumları birer alıştırma olarak gorup, uygulamayı da deneyebilirsiniz:
* Yakın bir akrabanızla, arkadaşınızla ya da tanıdığınızla kalabalık bir yerde yemeğe gidin.
* Başkalarıyla goz temasında bulunarak selamlaşın ya da ‘merhaba’ diyen ilk kişi olmayı deneyin.
* Birine iltifat edin.
* Oğrenciyseniz, hic duşunmeden parmak kaldırıp soru sorun.
* Bir mağazada satış gorevlisinden yardım isteyin, fiyat sorun.
* Bir yabancıya adres sorun.
* Başkalarına ilgi gosterin: İşleri, cocukları, hobileri, seyahatleri vb ile ilgili sorular sorun.
* Program yapmak icin bir arkadaşınızı arayın.
* Hoşunuza giden bir konuda bir gonullu grubuna ya da kursa katılın. Boylece sevdiğiniz bir konuya odaklandığınız sırada, kucuk bir grupta başkalarıyla iletişim kurmayı deneyebilirsiniz.
Ne Zaman Tedavi Olmam Gerekir?
Eğer sosyal ortamlarda yaşadığınız kaygı;
Sizin kendinizle, ailenizle, toplumla uyumunuzu olumsuz yonde etkiliyorsa,
İşinizi, oğrenciliğinizi, yaşamınızı surdururken işlevselliğinizi bozuyorsa yani gunluk hayatı etkiliyorsa mutlaka tedavi olmalısınız.
Cunku “sosyal kaygı”, kendiliğinden gecen bir rahatsızlık değildir.
Sosyal Kaygı Bozukluğu Tedavisini Nasıl Yapıyoruz?
Sosyal Kaygı, tedavisi olan bir bozukluktur. Sosyal Kaygı’da ilac tedavisi ve psikoterapi (konuşmaya dayalı ruhsal tedavi) uygulanır. Eğer A’nın yaşadığı duzeyde bir cokkunluk varsa, bizim uygulayacağımız psikoterapinin yanı sıra, ilac tedavisi uygulanması icin danışanımızı psikiyatriste yonlendirerek ilac tedavisine de başlamasını oneriyoruz.
Sosyal kaygıda en sık uygulanan psikoterapi yontemi, Bilişsel-Davranışcı Terapidir. Oncelikle Bilişsel, sonra hazır olunduğunda Davranışsal aşamaya geceriz. Bilişsel aşamada; kaygı duyguları ve bu kaygıya karşı oluşan bedensel tepkileri tanıma, kaygı doğuran durumlardaki duşuncelerin ne olduğunu anlama, temel varsayım ve inancları bulma, bunlara karşı başa cıkma stratejileri geliştirme gibi aşamalar vardır.
Davranışsal aşamada ise; model olma, danışanın belirtileri daha net algılayabilmesi icin terapi odasında rol oynama, sosyal beceri eğitimi, ardından psikoterapistle danışanın birlikte yaptıkları (danışana ozel) bir program dahilinde yakınmaların ustune gitme gibi her danışanda farklı uyguladığımız teknikler vardır.
Pek cok danışanımızın, sosyal kaygı bozukluğu ile baş etmesini oğrenmeleri ve bunu hayatları boyunca ustaca uygulayabilmeleri noktasında Bilişsel Davranışcı Psikoterapi’yi başarıyla uygulamaya devam etmekteyiz.
[h=2]İzmir Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Sosyal anksiyete (kaygı) bozukluğu ile başedebilirsiniz
Sağlık0 Mesaj
●25 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Sosyal anksiyete (kaygı) bozukluğu ile başedebilirsiniz