Sorunlu ilişkilerde kaygı faktoru​Kaygı kavramına kuramında genişce yer veren Karen Horney, cocukluk doneminde ailesindeki olumsuz yaşantıların kişiler arası ilişkilerin nasıl etkilediğini ve kaygının bu ilişkileri nasıl şekillendirdiğini ele almıştır.
​Almanya'da dunyaya gelen Horney, aile uyeleriyle ozellikle babası ve abisi ile sorunlar yaşamıştır. Babası abisinin universite okumasına izin verirken, kendisinin cinsiyetinden dolayı okumasına mani olmak istemiştir. Babasına gore kızların okuması gereksiz bir uğraşıdır ve okula gonderilmeleri gerekmez. Bu duşuncelere sahip olan baba; kızını kucumsemiş, aşağılamış ve kızının zekası ile alay etmiştir.

Bu muamele ile buyuyen Horney, babasına ve abisine karşı duşmanlık hissetmeye, kendisiyle ilgili de değersizlik ve aşağılık duygularını yaşamaya başlamıştır. Karen Horney, karşılaştığı bu haksız uygulama sonucunda, kendi kendine başarılı olmaya soz vermiş ve Berlin Universitesi Tıp Eğitimini bitirmiştir.

Eğitimin ardındından dersler, psikoterapiler ve konferanslarla kişilere psikolojik hizmet vermeye calışmıştır. Tum bu hayat hikayesi Karen Horney'in Temel Kaygı konusunda kişilik kuramı oluşturmasına zemin hazırlamıştır.
​Karen Horney; aşırı sevgi ihtiyacı, guvensizlik, duşmanca tutumlar, saldırganlık, kin, nefret vb duygularla kişinin sağlıklı sosyal ilişkiler kurmasına engel olan hareketleri nevrozun belirtileri olarak gorur. Anne-babanın cocuğa olan tutumunun cocukta kaygının oluşmasına yol acacığını soyler. Anksiyete (kaygı) doğuştan gelen bir bozukluk değildir. Guven ve sevgi ihtiyacı yeterince karşılanmayan cocukta, guvensizlik ve endişe ortaya cıkar. Horney buna, “Temel Kaygı” der. Kaygıyla mucadele ederken kullanılan 3 nevrotik eğilimden soz eder.
1. İNSANLARA YONELME(Uysallık): Bu kişiler; başkaları tarafından sevilmeye, beğenilmeye, onaylanmaya, kabul edildiğini hissetmeye ihtiyac duyan uysal insanlardır. Bu ihtiyaclarını giderebilmek icin insanlarla olan ilişkilerinde aşığı tavizkar ve aşırı fedakar davranışlarda bulunurlar. Reddedilmemek icin duşuncelerini acıklamaktan cekinirler. Olumsuz bir tepkiyle veya olumsuz bir sonucla karşılaşmamak icin hicbir şeye itiraz etmezler. Bu kişilerin yaptıkları davranışların temelinde TERK EDİLME, CARESİZLİK ve YALNIZ KALMA KORKUSU vardır.
2. İNSANLARA KARŞI OLMA (Saldırganlık): Bu kişiler icin diğer insanlar duşman, yaşam ise bir savaştır. Bu savaşta guclu olmak zorunludur. Bu kişilerin duşuncelerine gore; eğer guclu olmazsanız ezilirsiniz. Ezilmek yerine ezmeyi, suistimal edilmek yerine suistimal etmeyi tercih ederler. Bu yuzden kendilerini ustun gormeye, ilgi cekmeye ve başarıya ihtiyac duyarlar.

Cıkarları icin insanları kullanmaktan cekinmezler. Başkalarına zarar vermeyi onemsemezler. Başkalarının yaşadığı acılar onlar icin onemli değildir. Aynı şekilde başkasının ne duşunduğunun de bir onemi yoktur. Kendilerini hep haklı gorurler. Onlar icin acımasızlık bir problem değildir, aksine acımazlığı guc olarak değerlendirirler. Bu kişilerin yaptıkları davranışların temelinde ZAYIFLIK, KUCUK DUŞME, YETERSİZLİK, BAŞARISIZLIK, SAYGINLIĞINI KAYBETME, SOMURULME KORKUSU vardır.
3. İNSANLARDAN UZAKLAŞMA(Yalnızlık): Bu kişiler, insanlarla ilişkilerinde ne yakınlık ne de duşmanlık yaşarlar. İnsanlarla ilişkilerini minimumda tutarlar. Her turlu yakın ilişkiden uzak durmayı tercih ederler. ihtiyac ve isteklerini sınırlandırırlar. Kendi becerilerini artırmaya calışırlar. İnsanlara ihtiyac duymamak icin bircok işlerini kendileri yapmaya caba gosterirler.

Duygusal deneyimlerin zararlı olduğunu ve kendi kendine yeteceklerini duşunurler. Evlilik gibi uzun sureli sorumluluklardan kacarlar. Bu kişilerin yaptıkları davranışların temelinde BAĞLANMA ve YAKINLIK KORKUSU vardır.
Ozetlemek gerekirse; insanlarla yakınlaşmada caresizlik, insanlara karşı olmada duşmanlık, insanlardan uzaklaşmada ise yalıtım one cıkan duygulardır. Sağlıklı olan kişiler bu uc yola uyumlu bir şekilde yeri geldikce başvururken, nevrotik kişiler bunlardan yalnızca birine sıkı sıkıya bağlıdır.

[h=2]Osmaniye Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]