Gunumuzden yaklaşık 50 yıl kadar once yaşamış olan Amerikalı yazar (ve de ilk kişisel gelişimcilerden birisi) Dale Carnegie yaşadığımız yorgunlukların nedeni calışmalarımız değil, endişelerimiz, hayal kırıklıklarımız ve dargınlıklarımızdır demiş. Bu soze genel anlamda katılmamak zaten mumkun değil. Rheumatology'nin Haziran sayısında yayınlanan calışmanın sonucları ise bu deyişin, Sjogren sendromlu hastalar icin de gecerli olabileceği anlamını taşıyor.
Sjogren sendromu denildiğinde coğu hekimin aklına ilk gelen, hastalığın tipik ozelliği olan ağız ve goz kuruluğu gibi dış salgı bezlerinin* calışma bozukluğunu yansıtan yakınmalardır. Bu yakınmalar gercekten onemli olmakla birlikte, hastalar uzerindeki olumsuz etkisi en az bunlar kadar, hatta daha fazla olanı ise yorgunluk/bitkinlik hissidir. Bitkinliğin tanımı kişiden kişiye değişebilse de, tıp dilinde kabul goren tanımı; uykuyu arttırma ile duzeltilemeyen genel enerji yokluğu durumudur. Bu satırları okuyan coğu SS'lu hastanın evet bende de bu tarif edilenden var dediğini duyar gibiyim. Bu hastalarda bitkinlik hissine ek (ve de ilişkili) olarak, dikkati ceken diğer bir bulgu da gunduz uyuklamaları (daytime sleepiness). Sjogren sendromlu hastalarda bitkinlik hissinin cok sık rastlanılan bir yakınma olduğu bilinmesine rağmen, hekim olarak hastaların bu yakınmaları ile ilgili yapabildiklerimiz oldukca sınırlı.
Her şeyden once, gunumuze kadar SS hastalarında yapılan ilac calışmalarının buyuk bir bolumunde bitkinlik hedef alınmamış (yani ilacların bitkinlik uzerine olan etkileri araştırılmamış). İlacların bitkinlik uzerine etkilerini araştıran az sayıdaki calışmada ise, ne iltihap baskılayıcı (TNF-alfa inhibitorleri gibi) ne de daha farklı (alfa linolenik asid, DHEA) tedavi yaklaşımlarının etkinliği gosterilememiş. Şu ana kadar bu konuda etkili (o da bir miktar) olduğu gosterilen tek yaklaşım rituksimab tedavisi. Hastaları bu derece rahatsız eden bir durum icin bu kadar caresiz kalmamızın en onemli (ve belki de tek) nedeni, SS hastalarında bitkinlik/yorgunluk hissinden sorumlu olan mekanizmaları bilmememiz. Elbette hastalarda sıkca gorduğumuz kronik ağrı ya da ağız ve goz kuruluğu gibi bulgular uyku kalitesini bozarak bitkinlik hissi ve gunduz uyuklamalarından sorumlu olabilir. Teoride bu acıklamalar akla yatkın olmakla beraber, hÂlihazırda SS hastalarında bitkinlik hissine yol acabilecek faktorleri araştıran bir calışma yok(tu).
İşte, Theander ve arkadaşlarının yaptığı calışma, SS hastalarında uyku sure ya da kalitesini bozabilecek faktorler ile bitkinlik hissi ve gunduz uyuklaması gibi bulguların ilişkisini araştırıyor. Elbette buradaki esas amac; SS hastalarında gozlenen bitkinlikten sorumlu faktorleri tanımlayarak, bu faktorlerden her birinin duzeltilmesini sağlayacak tedavi stratejilerini geliştirmek (dolayısıyla hastaların bitkinlik hissine care bulmak).
Araştırmacılar bu amacla 81 SS hastasını ve bu hastalar ile yaş ve cinsiyet olarak eşleşen 59 sağlıklı bireyi (hastalar ile karşılaştırabilmek icin kontrol grubu olarak) calışmaya dahil etmişler. Şimdi bazı okuyucuların aklından, olculen kan basıncı veya kan şekeri olsa tamam da, bitkinlik nasıl olculebilir diye geciyor olabilir. Daha onceki yazılarımda da değindiğim gibi, hasta tarafından yapılan değerlendirmeler gunumuzde hastalıkların tanı ve takibinde cok onem kazanmış durumda. Araştırmacılar da, bitkinlik, uyku kalitesi, uyku bozuklukları, depresyon, anksiyete** gibi durumların olcumu icin, sadece SS hastaları icin değil başka hastalıkların değerlendirilmesinde de kullanılabilen (guvenirliği test edilmiş) anketleri kullanmışlar.
Peki, ne bulmuşlar? Her şeyden once, SS hastalarında hem bitkinlik hem de gunduz uyuklamalarının sağlıklı bireylerden daha fazla olduğunu, ancak hastalarda bitkinlik hissinin (%40) gunduz uyuklamalarından (%15) daha sık karşılaşılan bir problem olduğunu gostermişler. Bir hayli yoğun istatistiksel analizin (regresyon analizi) sonucunda da, hastaların gunduz yaşadığı bitkinlik hissinden sorumlu olabilecek faktorleri gece ağrısı ve anksiyete olarak belirlemişler. Bu noktayı biraz daha acmak gerekirse; uyku bozukluğuna yol acan her faktorun bitkinlik hissinden eşit olcude sorumlu olmadığını gostermişler. Şoyle ki, gece tuvalete kalkmak icin uyanma hastaların %53 gibi onemli bir bolumunde gorulmesine rağmen yapılan analizde bunun bitkinlik hissinde belirleyici olmadığı gosterilmiş. Diğer taraftan, hastaların %19'unda gorulmesine rağmen, gece ağrısının anksiyete ile beraber, bitkinlik hissinden en cok sorumlu faktorler olduğu ortaya konulmuş.
Bu sonuclar ve verdiğim detaylı bilginin hastalar (ve de hekimler) icin ne tur bir onemi var? Bu bilgilerin ışığında, bitkinlik hissi ile ilişkisi gosterilen gece ağrısı ve anksiyete gibi faktorlerin tedavisine ağırlık vererek, hastaların buyuk kısmının yaşam kalitesini bozan bitkinlik problemine daha kalıcı cozumler bulabiliriz. Elbette bu bağlamda ilk yapılması gereken şey, bu faktorleri duzeltmenin gercekten bitkinlik hissini duzeltip duzeltmeyeceğini araştıran klinik calışmalar.
*dış salgı (ekzokrin) bezleri; salgılarını ozel bir kanal aracılığıyla ya da doğrudan vucut dışına veren bezlerdir.
**Anksiyete; endişe, kaygı, korku, gerilim, sıkıntı halidir.
[h=2]Ankara Dahiliye uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Sjogren hastaları neden bitkin?
Sağlıklı Yaşam0 Mesaj
●26 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Sağlık Forumları
- Sağlıklı Yaşam
- Sjogren hastaları neden bitkin?