Teknoloji kullanımı son 15 – 20 yılımıza damgasını vurmuş bulunuyor. Hayatımıza girdiğinden beri, etkilerini, olumsuzluklarını, yararlarını yıllardır konuşuyoruz.
Bir anlamda teknoloji kendi tarihsel yolculuğunu surduruyor. Buna bağlı olarak kendi hastalıklarını da oluşturmaya başladı.
En kucuğumuzden en buyuğumuze kadar hepimizin elinden duşuremediği tablet bilgisayarlar ve cep telefonları sayesinde neredeyse 24 saatimiz teknolojiyle ic ice geciyor. Buna alışkanlık dedik, sonra bağımlılık dedik, sonra neredeyse bir uyuşturucu gibi cocuklarımızı ve bizi esir aldığını fark ettik. Fark etmemiz bir şeyi değiştirmedi maalesef. Aksine teknoloji ve sosyal medya kendi sorunlarını, kendi hastalıklarını, kendi kulturunu dayattı ve hepimiz de kabul ettik.
Ozellikle Sosyal Medya dediğimiz alan sanal dunyada herkesin birbiriyle bağlantı kurmasını sağlarken, gercek dunyada birbirimizden kopmamıza yol acıyor. Arkadaşlar, aileler bir araya geldiklerinde ve asıl amac birlikte olmak, sohbet etmek olduğu halde birbirlerinden cok sosyal alemde neler olduğuyla daha cok ilgilenmeye başladılar. Herkesin eli telefonunda, gozu ekranda, ne olup bittiğiyle, sosyal paylaşım dunyasına en son hangi haberin duştuğuyle ilgilenir oldu.
İşte bu aşırı merak ve ilgi, Sosyal Medyanın insanlarda oluşturduğu bağımlılık durumuna donuştu.
Bilim adamları bu durumu 'Fear of Missing Out / Gelişmeleri Kacırma Korkusu'hastalığı olarak tanımlıyor ve bu hastalığın insanlarda kaygı bozukluğuna neden olduğunu belirtiyorlar. Yeni hastalığımızın adı kısaca ‘FOMO’
Bu hastalıkla ilgili olarak Amerikan Psikiyatri Birliği yapılan araştırmaların sonuclarını yayınladı. Araştırmalar 11 ve 55 yaş arası bin 200 kişiye uygulandı. Araştırmanın sonuclarına gore, kullanıcıların yuzde 40'ı, bir şeyleri kacırdığını duşunerek surekli sosyal medyayı kullanma ihtiyacı hissediyor.
Gundemi kacırma ve sosyal medyada olup bitenden uzak kalma korkusu olan FOMO, kullanıcıların sosyal medya hesaplarını surekli kontrol etmesine ve teknolojiye bağımlı kalmasına yol acıyor. Bireylere online değilken bir şeyleri kacırıyorum korkusunu yaşatıyor. Bugun bircok ulke bu hastalık uzerine araştırmalar yaparak hastalığı tanımaya calışıyor. Kişilerin en cok yer aldığı Sosyal Medya alanları olarak Twitter, Facebook, Whatsapp, Youtube, Google Maps, Foursquare, Instagram, Candy Crash, Flipboard. Olarak belirtiliyor.
Bugun neredeyse ilkokula yeni başlamış kucucuk cocukların bile sosyal medya hesapları olduğunu, hatta bircok anne babanın kendi elleriyle bu hesapları actıklarını da hatırlatmak isterim.
Sosyal Medya dediğimiz alan insanların en temel ihtiyaclarını karşılamaya başladığından beri sorunlar yaşamaya başladık. Bu en temel ihtiyac ‘onay ve kabul gorme’ ihtiyacıdır.
Hastalığın cıkış noktası da tam olarak burası. İnsanlar sosyal medyada varlıklarını ve paylaşımlarını surdurdukce onay ve kabul gorduklerini duşunmeye başlıyorlar.
O nedenle daha fazla yer bulmak, daha fazla etkileşimde bulunmak istiyorlar. Butun bunlar bir sure sonra insan beynindeki odul ceza sistemini ve buna bağlı olarak da haz dengesini bozuyor. Daha fazla haz elde etmek icin daha fazla zaman gecirme ihtiyacı ortaya cıkıyor. Bu arada da birey hem kendisi paylaşımda bulunmak hem de başkalarının paylaştıklarını kacırmamak icin tum zamanını sosyal medya hesaplarını kontrol ederek gecirmeye başlıyor.
Normal şartlarda zaman ve fırsat buldukca sosyal medya hesaplarında yer alması gereken birey, tam tersi bir davranış sergileyerek sosyal medyada yer almak amacıyla başka şeylerden kısıyor, hatta zaman yaratıyor ve neredeyse tum zamanını hesaplarını kontrol ederek geciriyor. Bununla beraber uyku bozuklukları, kaygı ve takıntılar da ortaya cıkıyor.
FOMO hastalığı ozellikle Z kuşağı olarak tanımlanan 2000 ve sonrasında doğan cocukları etkiliyor. Onlar tam anlamıyla sosyal medya ve internet cağı cocuğu. Ellerindeki tabletlerle ve telefonlarla sosyal medya uzerinden sosyalleşiyorlar.
1980 ile 1999 arasında doğan Y nesli de hemen hemen aynı ozelliklere sahip.
Onların da teknoloji ve internetle ic ice olduğunu ve her iki kuşağın da oyuncaklardan cok teknolojik aletlerle ve sosyal medya ile haşır neşir olduğunu biliyoruz.
Orgutsel bağlılıkları diğer kuşaklara gore daha az, daha bireyseller, daha rahat yaşamayı, para harcamayı ve istediklerine daha cabuk kavuşmayı seviyorlar. Zorluklarla buyumedikleri icin de zor koşullara uyum gostermekte sıkıntılar yaşıyorlar. Otoriteye ve kurallara uyum konusunda da sıkıntıları var.
Cabuk tuketen kuşaklar olmalarının yanı sıra teknolojiyi iyi kullanan bu iki kuşak aynı anda bircok farklı alanla ilgilenebiliyor ve odaklanabiliyorlar. Sosyal ilişkileri onceki kuşaklara gore daha zayıf olmasına rağmen teknoloji ve internet kullanımında cok hızlılar. Birden fazla işlemi aynı anda yapabiliyor, sorunlara farklı bakış acılarından farklı cozumler uretebiliyorlar. FOMO hastalığı en cok bu kuşak bireylerini etkiliyor.
Araştırma sonuclarında ortaya cıkan veriler cok ilginc. Buna gore;
- En guvensiz hissedenler yuzde 42 ile 18-34 yaş grubu.
- FOMO en cok 15-24 ve 25-34 yaş arasında goruluyor.
- 12-17 yaş arasında eğlenceyi kacırma hissi yuzde 48.
- Yuzde 26'sı dışlanmışlık hissine kapılıyor.
- Erkeklerde daha cok FOMO hastalığı gozleniyor.
Eğer internet ve sosyal medya tum zamanınızı alıyorsa, eliniz surekli telefonun tuşlarında, gozunuz sosyal medya hesaplarında ise, her fırsatta ne olup bittiğini kontrol etme ihtiyacı duyuyorsanız bircoğumuz gibi siz de bir FOMO hastası olabilirsiniz.
Elbette bu hastalık da diğer hastalıklarda olduğu gibi etkin bir mucadele gerektiriyor.
Nasıl mucadele edileceği konusunda cozum aslında basit ama uygulaması zor. Bilgisayarlardan, teknolojik aletlerden ve sosyal medyadan gun icinde uzaklaşmak. Belirli zamanlar belirlemek ve sadece o saat aralığında sosyal medya hesaplarında paylaşımda bulunmak ve hesapları kontrol etmek. Mumkunse tabletleri ve cep telefonlarını her an goz onunde tutmamak. Orneğin arkadaşlarla oturulan masalarda masa ustune telefonları cıkarmamak.
Hepsinin dışında da en onemli adım, sanal alemdeki aktifliği gercek hayata yansıtmak. İnsanlarla gercekten etkileşimde bulunmak, sosyal calışmalarda yer almak, yeni uğraşlar edinmek, bir muzik aleti calmayı oğrenmek, bir spor veya sanat dalıyla uğraşmak. Aslında gercek hayatta somut bir sonuc ve caba ortaya koymak.
Bu şekilde bağımlılığı azaltmak hatta uzaklaşmak mumkun.
Başa cıkılamadığında ise elbette bir uzman desteği almak gerek.
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Siz de fomo hastası olabilirsiniz
Sağlık0 Mesaj
●14 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Siz de fomo hastası olabilirsiniz