Sınırlarınız, Sinirleriniz
Sınırlarınızın aşılmasına surekli izin verirseniz, sinirleriniz bozulur. Benliğimizin sigortası ofkeyi bastıracak şekilde terbiyelenmişsekde psikomatik hastalıklara yakalanırız. Beden sınırımız gibi, benlik sınırımızda var. Bunları korumayı da ciğnetmeyi de ilk cocuklukta bize bakım veren anne babalarımız veya birlikte buyuduklerimiz verir.
Ornek; 10 yaşında eline calı supurgeyi elime veren annem tepeme dikilmiş surekli bana direktif veriyordu “şuraya sur buraya sur” diyerek tum evi supurttu. İlkokul 3.sınıfta elime verdiği etamin ve kanaviceyi işlerken kendi kareli matamatik defterimi susler gibi suslediğim icin şanslıydım. Annemin cok hakim olduğu tığ işinde ise yine “şuraya bas buraya bas” diyordu surekli. Bunaldım “odevim var” diye elimden attım atış o atış. Aynı şey incecik yufka actırma olayında da oldu, nefret ettim. Ortaokulda secmeli ders olarak tum kızlar gibi el işi, halı dokumayı secmeyip resim,folklor,mandolin dersini secmem tesaduf değildi. Hala un,yufka ve tığa elimi surmuyorum cok calışıp ev işinide seven kadınlara yaptırıyorum. Yaptığı baskı ve bakışlar oyle icime işlemişti ki, beni kadın gunune goturen annemin yanında, cok zor bir orneği etamine işlememi yaparken komşu kadının dikkatle elime bakması ile iğneyi nereye batıracağımı şaşırdım “yapamıyo bu cocuk ayol” sozune annem, “sen başka yone bak nasıl işliyor” dedi. Annemin elinden kocaya değil, hocaya kactım 14 yaşında.
Universiteyi bitirip 24 yaşında evlendiğimde maaşım oyle azdı ki, sevmediğim işlerin bir kısmını ise başımda buldum ama genlerim ve zorla terbiyem sebebi ile yemek yapmaya başladığımda bu seferde eşim yağ koyarken “dok dok” tuz atarken “dok dok” demeye başladı. Uyumlu, gecim ehli biriyim, dediklerini yaptım bu seferde bulaşık makinasına şoyle diz, valiz duzenlerken boyle diz demeye başladı. Valize koyacakları ben seciyorum, o diziyor sorunu cozdum. Yaşlandıkca artık mudahale ve sorularıda arttı. Elimde sac kurutma makinası ile prize yoneliyorum o priize değil, şu prize tak, bardağa cay dolduruyorum, o bardağa değil bu bardağa doldur… sonsuz evetler. Benim yerimede duşunuyor sanki, bazen beynimi boşaltmak icin boş boş tavana baksam”ne duşunuyorsun?” diyor, mumkun olsa beynime girer. Tam kapıdan cıkmak uzereyken yağmurlu havayı fark edip cekmeceden bir şal alayım derken, dolap kapağına elimi attığımda “ne arıyorsun?” diyor. Benim iş yerimde masayı nereye koyacağıma, duvara ne asacağıma ve nasıl asacağıma herşeye ama herşeye karışıyor. Nasıl oturacağıma , misafirlik donuşu nasıl konuştuğuma dair, surekli akıl veriyor.
Sonrada vaktiyle “annemin akıllı kızım” dediği gibi “akıllı karım” benim diyor.

[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]