Anne ve baba adaylarını 40 hafta boyunca en cok duşunduren konuların başında doğum şeklinin nasıl olacağı gelmektedir. Ozellikle ilk gebelik tecrubesini yaşayan ciftler etrafında tecrubeli saydıkları kişiler tarafından yoneltilmekte ve coğu kez yanlış bilgilendirilmektedirler.
Normal doğum ya da sezaryen; her ikisi de masum değildir. Her iki yontemin de avantaj ve dezavantajları vardır.
Normal doğum
Normal doğum milyonlarca yıldır butun memeli varlıkların soylarını devam ettirmekte kullandıkları yontemdir. En onemli avantajı normal ve fizyolojik olmasıdır.
Doğum sonrası anne birkac saat icinde normal aktivitesine donebilmekte cok kısa surede bebeğini emzirmeye başlayabilmektedir. Normal doğumu takiben gebelik oncesi yaşantısına hemen donebilmekte ve hastanede kalış suresi son derece kısa olmaktadır.
Bebek acısından ise avantajı doğum esnasında sıkışıp buzuşen bebeğin akciğerlerinin soluk alıp vermeye daha hazırlıklı olmasıdır. Ayrıca anne ve bebek arasında duygusal temas daha kısa surede ve guclu başlamaktadır.
Bu avantajlarının yanı sıra normal doğum bazı riskleri de beraberinde taşımaktadır. Bunların en başında tamamen normal seyreden bir doğumun bile her an problem geliştirmeye musait olmasıdır.
Herşey yolunda giderken birden bebek strese girebilir, kalp atımları yavaşlayabilir, hatta kaybedilebilir. Bu nedenle normal doğum mutlaka hastane koşullarında ve en kısa surede sezaryene gecilebilecek bir ortamda yapılmalıdır. Ozellikle ulkemizde her yıl binlerce kadın evde doğum yapmakta ve pek coğunda sorun yaşanmamaktadır. Ancak topluma gunumuzde pek yansımayan doğum sırasında anne ve bebek olumleri hala daha buyuk bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.
Bunun dışında normal doğumda en cok korkulan komplikasyonlardan biri de bebeğin omuzunun taklılmasıdır. Burada bebeğin başı doğduktan sonra, omuzları annenin kemiklerine takılmakta ve buyuk olasılıkla bebek kaybedilmektedir. Son derece nadir gorulen bu komplikasyon son derece uzucu bir durumdur.
Ayrıca doğum esnasında eylemin fazla uzaması bebeğin oksijensiz kalmasına ve daha sonra gerek zeka gerekse motor fonkisyonlarında geriliğe neden olabilmektedir. Anne acısından onemli bir risk ise doğum esnasında oluşabilen yırtıklardır. Bu yırtıklar dikişli tabir edilen doğumlarda bile nadiren de olsa gorulebilmekte ve ileride dışkı tutmada sorunlara yol acabilmektedir.
Annenin barsakları ile vajinası arasında acılabilecek milimetrik pencereler bile vajinadan dışkı gelmesine neden olabilmekte ve bu durumun tedavisi aylarca surebilecek uzunlukta ve birden fazla sayıda ameliyat ile mumkun olabilmektedir.
Normal doğuma bağlı olarak gelişebilecek mesane sarkması ileride ancak bir ameliyat ile duzeltilebilecek idrar kacırma şikayetlerine yol acabilir. Oldukca urkutucu gorunen bu komplikasyonlar son derece nadir ortaya cıkmaktadır.
Anneleri normal doğumdan uzaklaşmaya iten diğer nedenlerden bazıları da psikolojik kokenlidir. Ozellikle ilk defa bebek dunyaya getirecek anne adaylarında zaman zaman 12 saate kadar surebilen doğum sancıları buyuk korku yaratmaktadır.
Ancak gunumuzde oldukca populerite kazanan ağrısız doğum bu korkuları ortadan kaldırmaktadır. Anne adaylarını endişelendiren başka bir durumda doğum eyleminin ne zaman başlayacağının onceden bilinememesidir. Doğumun uygunsuz zaman ve ortamlarda başlayacağı ve dolayısı ile hastaneye yetişememe veya doktoruna ulaşamama korkusu anne adaylarını sezaryene yoneltmektedir. Ancak bu korkular anne adayının doktoru ile onceden her turlu olasılığı tartışması ile ortadan kaldırılabilir.
Sezaryen

Sezaryen anne karın boşluğuna girilerek rahimin acılması ve bebeğin bu şekilde doğurtulmasıdır. Son yıllarda sezaryen doğumlarda cok buyuk bir artış goze carpmaktadır. Bu artışta en onemli faktor anne adaylarının normal doğumdan korkması ve kendilerinin sezaryen olmayı istemeleridir.
Sezaryenin en onemli avantajı bebek acısından riskleri en aza indirmesidir. Sezaryen doğumda yukarıda normal doğumda bahsedilen risklerin hemen hemen hepsi bertaraf edilmektedir. Ancak sezaryen ile doğan bebeklerde doğum sonrası ilk birkac gunde solunum sıkıntısı gelişme olasılığı biraz daha fazladır. Buna karşılık sezaryen ile doğum anne acısından normal doğuma kıyasla daha problemlidir.
Genel anestezi riski cok duşuk de olsa bulunmaktadır. Bu risk epidural anestezi ile ortadan kaldırılabilir. Ameliyat sonrası hastanın kendine gelmesi ve bebeğini emzirmeye başlaması 2-3 saati almakta, annenin ağzıdan beslenmeye başlaması ise ortalama 6-8 saat sonra olmaktadır.
Genelde ameliyat sonrası 2 ya da 3 gun hastanede yatması gereken annenin ameliyattan 6-8 saat sonra ayağa kalkıp dolaşmaya başlaması normal doğuma gore biraz daha problemli olmaktadır. Hastanın normal hayatına donmesi genelde 3-4 gun kadar surmektedir. Ameliyat sonrası PCA kullanılmadığında ilk birkac saat oldukca ağrılı gecmektedir. Ayrıca yine ameliyattan sonra kişinin en az 6 hafta ağır işlerden kacınması uygun olur.
Uzun donemde ise dikiş yerlerinde zaman zaman ağrılar olması ve karın icinde ameliyat bağlı yapışıklıklar sezaryenin diğer komplikasyonlarıdır.
Her iki doğum şeklinde ortak olan komplikasyon ise enfeksiyon riskidir. Normal doğum ya da sezaryen olsun dikiş bulunan yerlerde enfeksiyon riski her zaman mevcuttur. Bazı durumlarda sezaryen kacınılmaz olmakla birlikte doğum şeklinin ne olacağına karar verirken cok katı olunmamalı hasta ile doktor karşılıklı goruşerek avantaj ve dezavantajları birarada değerlendirmeli ve her hasta icin ayrı ayrı karar vermelidirler.
Orneğin daha onceden doğum yapmış ve fazla iri olmayan bir bebeği olan anne adayında herşey yolunda giderken sezaryen icin ısrarcı olmak ne kadar yanlış ise iri bir bebeği olan ya da kemik yapısı dar olan bir anne adayının normal doğumda ısrarcı olması da o derece yanlıştır.

[h=2]Ankara Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]