Serviks Kanseri
Serviks yani rahim ağzı, vajinanın en ust noktasının uterusun (rahim) alt kısmıyla birleştiği alandır. Bu alanda meydana gelen kanserler yani Rahim ağzı kanseri (Serviks Ca) tum dunyadaki kadınlarda kanser olumlerinin onde gelen nedenlerinden biridir. Gelişmekte olan ulkelerde her yıl 350bin yeni olgu saptanırken, gelişmiş ulkelerde bu sayı yuz binden daha azdır. Bunun nedeni gelişmekte olan ulkelerde servikal lezyonların invazif kansere ilerlemeden yani preinvazif donemde saptanarak tedavi edilmesini amaclayan etkili tarama programlarının olmayışından kaynaklanır.
Serviks kanserinin erken tanısı, etkili ve yaygın bir tarama programının olmadığı ulkemizde de kadın sağlığı acısından buyuk onem taşımaktadır.
Serviksteki kanser oncesi değişikliklerin saptanmasını sağlayan pap smear testi sayesinde son 50 yıl icinde serviks kanserinden olum oranları %50-70 azalmıştır.
Kanseroz değişiklikler squamokolumnar bileşkeden (transformation junction) başlar ve serviks epitelinde birbiri ardı sıra yıllar icinde değişiklikler olur, bu da serviks kanserinin erken tanısında onem taşır. Bu değişiklikler:
Normal endoservikal kolumnar epitel ---> Squamoz metaplazi ---> Hafif-orta-ağır displazi ---> Carsinoma in situ ---> Mikroinvazif karsinom ---> Belirgin invazif karsinom bicimindedir.
Bu kanser oncesi değişiklikler icin servikal intraepitelyal neoplazi (CIN) veya squamoz intraepitelyal lezyon (SIL) terimleri kullanılır. Coğu kadında bu kanser oncesi değişiklikler kaybolur ya da değişmeden kalır, yine de tedavi edildiklerinde hemen tum servikal kanserler onlenmiş olacaktır.
Serviks kanseri ortalama 35-55 yaşları arasında gorulur ancak 65 yaş ustunde de kanser gelişim riski olduğundan cinsel aktif veya 18 yaş ustu tum kadınlara duzenli olarak en az 70 yaşına dek tarama yapılması gerekir. Servikal kanser lezyonlarının hemen tumunde Human Papilloma Virus (HPV) denilen cinsel yolla gecen bir virus saptanmıştır. Bu nedenle gunumuzde bu viruse karşı geliştirilen aşıların serviks kanserini onlemede etkili olacağı duşunulmektedir.
Serviks Kanseri icin başlıca risk faktorleri :
* Serviksin yuksek riskli Human Papilloma Virus (HPV) ile enfeksiyonu: 15-49 yaş arasındaki her 4 kişiden 3'unun hayatının herhangi bir doneminde HPV enfeksiyonu gecirdiği bildirilmektedir. Enfeksiyon yıllarca bulgu vermeyebilir, her zaman genital siğillere neden olmayabilir ancak bu kişinin virusu taşımadığı anlamına gelmez. Enfeksiyon her zaman kansere ilerlemeyebilir ancak yuksek riskli onkojenik HPV tipleri daha sonra kanser oluşturabilecek değişikliklerin meydana gelmesine neden olurlar. Bu nedenle HPV saptanan kişilere sık takip onerilir.
* Erken yaşta (20 yaştan once) cinsel ilişkide bulunma, cok sayıda cinsel partner veya cok sayıda cinsel partneri olan kişiyle ilişkiye girmek: Kanser gelişmeden evvel coğu kez belirti vermediğinden HPV taşıyıcısı olan kişiler genellikle durumunun farkında değildir. Bu nedenle HPV'den korunmanın tek ve kesin yolu tek eşlilik veya HPV taşıyıcı olması muhtemel kişilerle ilişkiye girmemektir. Prezervatif (kondom) HPV'ye karşı koruyuculuk sağlamaz.
* Sigara : Sigara kullanmayana gore risk 2 kat artmıştır.
* Diğer risk faktorleri : bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıklar, clamidia enfeksiyonu, duşuk sosyoekonomik duzey, duzenli pap smear testi yaptırmaması..
Kanser oncesi lezyonlar genellikle bulgu vermez ancak hureler kansere donuşunce, serviksin derin kısımlarına ve komşu organlara yayılım başladığında belirtiler ortaya cıkar. Serviks kanserinin erken evrelerinde kanlı ve kotu kokulu vajinal akıntı, cinsel ilişki sırasında ağrı veya sonrasında vajinal kanama olması, adet kanamasının fazla miktarda ve uzun surmesi gorulebilir. Bu bulgular serviks kanseri dışında başka nedenlerden dolayı da olabilir ancak yine de ihmal edilmemeli ve tedavinin gecikmesine yol acmamak icin dikkate alınıp doktora başvurulmalıdır.
Servikal kanserini erken donemde yakalamanın en iyi yolu duzenli pap smear testi yaptırmaktır. Pap smear testi, jinekolojik muayene esnasında bir fırca yardımıyla endoservikal kanaldan hucrelerin suruntu şeklinde alınması işlemidir ve patolog tarafından mikroskop altında bu hucrelerin şupheli olup olmadıkları değerlendirilir . Testin pozitif olması yani anormal hucreler icermesi durumunda doktor HPV DNA testi, kolposkopi onerebilir.
Pap smear testi bir tarama testi olduğundan anormal sonuc varlığında kesin tanı icin kolposkopi, biopsi ve endoservikal kuretaj (ECC) gibi daha ileri testler gerekecektir. Kolposkopi ,serviksin ışıklı ozel bir buyutec tarafından daha ayrıntılı incelenmesi yontemidir. Kolposkopik inceleme esnasında serviks yuzeyine %5lik asetik asit ve lugol solusyonları uygulanarak şupheli alanlardan biopsi alınabilir, alınan biopsiler yine patolog tarafından değerlendirilir.
Kolposkopi ile tespit edilen şupheli alanlar krioterapi (dondurma), LEEP veya lazer gibi tekniklerle cıkartılır. Bu tedaviler kanser oncesi lezyonların yok edilmesinde ve kanserin onlenmesinde her zaman etkilidir. Ancak yine de anormal değişikliklerin tekrarlayıp tekrarlamadığını takip etmek icin duzenli pap smear taramasına devam edilmelidir.
TEDAVİ:
Hafif displazi (CIN I): Kolposkopi (+/- biyopsi) yapılır. 4 -6 ayda bir Pap smear yapılması onerilir. Coğu olgu spontan gerilemektedir. Yapılan takiplerde hafif displazi (CIN I) gerilemediği taktirde kolposkopinin tekrarlanması, biopsi alınması ve cryotherapy ya da laser vaporazisasyon yapılması onerilmektedir.
Orta displazi (CIN II) ve Ağır Displazi (CIN III) :Kolposkopik biyopsi ve endoservikal kuretaj yapılır. Eğer alınan biopsilerin patolojik incelemesi sonucunda invazif kanser ekarte edilirse lokal konservatif tedavi cryotherapy, CO2 laser ve LEEP konizasyon yapılır. Doğurganlığını tamamlamış kadınlarda rahimin total cıkarılması (histerektomi) onerilmektedir.
Rahim ağzında kanser oncesi hucre değişikliği saptandığında , patoloji serviks epiteli icinde sınırlıdır. Yayılma (metastaz) olasılığı yoktur. Serviks kanserinde ise kanser hucreleri tum epitel tabakasını doldurur ve epitel altı tabakaya ilerler. Lenf yollarıyla uzak organ metastazı yapma olasılığı mevcuttur.
Rahim ağzı kanserlerinin histopatolojik tipi %80-85 skuamoz hucreli kanserlerdir. %15-20 adenokanserler gorulur. Diğer histolojik tipler nadir gorulurler.
Serviks kanserinde 5 yıllık sağ kalım oranı %72'dir. Serviks kanserinin seyrini ve tedavi şeklini kanserin histopatolojik tipi ve derecesi, hastalığın evresi, hastanın yaşı, genel durumu, hastalığın ne hızda yayıldığı gibi faktorler belirler. Bu amacla kan sayımı, aksiğer grafisi, intravenoz pyelografi, sistoskopi ve rektoskopi gibi tetkikler yapılır.
Genellikle Radikal cerrahi tedavi, Radyoterapi veya bunların kombinasyonu yapılır. Bazı durumlarda tedaviye Kemoterapi ilave edilebilir.
Radikal Histerektomi: Evre 1a2,1b ve IIa olgularında standart tedavi şeklidir. Wertheim-Meigs operasyonu olarak adlandırılan Radikal histerektomi ve pelvik-paraaortik lenfadenektomi yapılır. Genc kadınlarda overler korunabilir, cunku serviks kanserlerinin %1'den azı overyen metastaz yapar.
Radyoterapi: Primer veya postoperatif olarak uygulanabilir. Serviks kanserinin her evresinde RT'nin yeri vardır. Tumorun olduğu bolgeye dışarıdan veya intrakaviter yuksek enerjili ışın gonderilir.
Kemoterapi, vucudun diğer bolgelerine yayılmış kanser hucrelerini oldurmek icin kullanılan sistemik bir ilac tedavisidir. Serviks kanserinde tedavinin yan etkileri hangi tip cerrahi operasyon uygulandığına, RT alıp almadığına, KT de kullanılan ilaclara ve tedavinin suresine bağlı olarak değişir.
Serviks kanseri tedavisinden sonra ilk 2 yıl icinde tumorun tekrarlama olasılığı %74'dur. Bu nedenle tedaviden sonra hastalar 2-4 ayda bir jinekolojik muayene ve smear ilekontrol edilmelidir. 1. Yılın sonunda akciğer filmi ve Bilgisayarlı Tomografi cekilir.
[h=2]İstanbul Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Serviks (rahim ağzı kanseri)
Sağlık0 Mesaj
●33 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Serviks (rahim ağzı kanseri)