ŞİZOFRENİ
Genellikle genc yaşta başlayan, kişinin ilişkilerden ve gerceklerden uzaklaşıp icine kapandığı, duşuncelerde, davranışlarda ve algıda ciddi bozulmaların gorulduğu bir ruhsal bozukluktur. Belirgin bir başlangıc şekli olmamakla birlikte takıntılar, zorlanmalar, metafizik konulara ilgi, halsizlik, yorgunluk, duygusal cokkunluk ya da aşırı hareketlilik, ilgi azalması, dikkat dağınıklığı, kendi bedeni ve duşunceleriyle aşırı ilgilenme gibi belirtilerle başlayabilir.
EPİDEMİYOLOJİ
Şizofreninin yaşam boyu yaygınlığı %1 ile 1.5 arasındadır. Sıklığı ise Dunya Sağlık Orgutu tarafından binde 0.85 olarak bildirilmektedir. Kadın ve erkekte aynı aranda gorulmekle birlikte hastalığın başlaması ve gidişinde farklılıklar gozlenmektedir. Hastalığın ortalama başlama yaşı 15 ila 40 yaş arasında değişmekle birlikte hastaların %90’ı 15-25 yaş grubundadır. Erkeklerde başlama yaşı 15-25, kadınlarda 25-35 dolayındadır. Erkeklerde negatif belirtilerin daha fazla olduğu, kadınlarda sosyal işlevlerin daha iyi olduğu, sonlanımlarının daha iyi olduğu duşunulmektedir.
ETYOLOJİ:
Şizofreninin belirti ve sonlanım bicimlerindeki ceşitlilikten dolayı, tek bir oluş nedenin şizofreniyi ortaya cıkardığını soyleyebilmek olası değildir. En sık kullanılanı ise stres-diatez (zorlanma-yatkınlık) modelidir. Bu modelde; hastaların şizofreniye biyolojik yatkınlığı olduğu ve stresle tetiklenmesi sonrası şizofrenik belirtilere neden olduğu ileri surulmektedir. Streslerin kalıtımsal, biyolojik ve psikososyal kokenli olabileceği bildirilmiştir. Şizofrenin oluş nedenlerine yonelik araştırma ve varsayımları da bu başlıklar altında inceleyebiliriz.
1.Kalıtım:
Kalıtımla ilgili yapılan calışmaların sonucuna gore bir cok gene bağlı, cok etmenli bir gecişin soz konusu olduğu duşunulmektedir (poligenik-multifaktoriyel). Bu yondeki araştırmalar aile, ikiz, evlat edinme ve molekuler genetik araştırmalar alanlarında toplanmaktadır. Bu calışmalara gore tek yumurta ikizlerinin cift yumurta ikizlerine gore daha fazla risk taşıdıkları, oz ana-babası şizofrenik olan ve başka bir aile tarafından yetiştirilmiş kişilerde şizofreni riskinin oz ana-babası şizofrenik olmayanlara gore daha yuksek olduğu saptanmıştır
2.Biyolojik:
A.Biyokimyasal: Uzun zamandan beri beyinde tizofreniye ozgu biyokimyasal bir bozukluğun olup olmadığı uzerinde sayısız araştırma yapılmıştır ve yapılmaktadır. Bu calışmalardan cok onemli bulgular edinilmiş ancak one surulen varsayımların coğu tam olarak doğrulanmamıştır.
3. Psikososyal Nedenler: Bu konuda ortaya konan oneriler iki başlık altında değerlendirilebilir.
a) Psikodinamik goruşler: Psikoanalitik goruşe gore, şizofrenide ruhsal ya da biyolojik nedenlerle libido gelişmesi narsisistik bir duzeyde saplanır kalır. Yaşamın sonraki donemlerinde , değişik stresler ile benlik bu ilkel duzeye geriler (regresyon) ve libido nesnelerden cekilerek benliğin kendisine yatırılır (ikincil narsisizm). Bu durum kişinin dış dunyayla ilişkilerini azaltır. Nesne libidosunun, bir başka deyimle, dışarıdaki nesnelere yatırılmış ilgilerin ve yatırımın geri bedene yoneltilmesi durumu (ikincil narsisizm) şizofrenik hastaların kendi bedenleri ile aşırı uğraşmalarında ve otizm gibi belirtilerde gorunur. Bu gerileme durumu, cocukluktan başlayarak temel guven duygusunun sağlanamaması, surekli duş kırıklıkları ve kişiler arası ilişkilerin bozukluğu yuzunden olabilir
b) Ailesel nedenler: Şizofreniklerin aileleri uzeride yapılan calışmalar sonucu ceşitli oneriler ortaya konmuştur. Bazı araştırmacılar (Lidz) şizofrenik ailelerde onemli yarılma ve bozulma olduğunu, şizofrenik cocuklara annelerince ozel bir onem verildiği ileri surulmuştur. BU oneriye gore ana-babadan biri cok aşırı baskın ve saldırgan, oburu de ileri derecede bağımlı ve edilgendir. Şizofrenlerin ailelerinde yalancı sevgi ve birlikteliğin cok sık gorulduğu de vurgulanmıştır
KLİNİK OZELLİKLER:
1. Hastalık oncesi kişilik ve başlangıc donemi:
Şizofreninin başlangıc ve gidişinde tipik bir belirti yoktur. Her turlu ruhsal belirti şizofrenide gorulebilir. Belirtiler zaman icinde değişebilir. Hastalık oncesinde genellikle şizoid ve şizotipal kişilik ozellikleri gosterirler. Bunlar cocukluk donemlerinden beri uslu, sessiz, fazla arkadaşı olmayan , daha cok dersleri ya da oyuncaklarıyla kendi başlarına oynayan cocuklardır. Cevreden gelen iletişim girişimlerine karşı cekingen ve soğukturlar. Kendilerine ve cevreye guven duyguları azdır ve bu guven duygusunu kolayca yitirebilirler
2. Belirti ve Bulgular:
A.Genel gorunum, dışa vuran davranışlar: Şizofreni cok heterojen gorunumlu bir bozukluk olduğundan tipik bir gorunum tanımlamak zordur. Hastaların coğunda belirgin bir vurdumduymazlık, ilgisizlik, donukluk ve cekingen gorunum vardır. Uzun sure hasta olanlarda bakımsızlık, dağınıklık ve temizliğine ozen gostermeme gorulur. En sık ve onemli belirti ağır ilgisizlik, eylem azlığı ve toplumdan geri cekilmedir. Ağır bir durgunluk ve ilgisizlikten aşırı taşkınlığa kadar değişik gorunumlerde olabilirler. Garip yuz, goz devinimleri (manyerizm), kalıplaşmış yineleyici el,kol, beden devinimleri (stereotipi), devinim yankılanması (ekopraksi), belli bir durumda donmuş gibi kalma (donakalım, katatoni) gorulebilir. Garip cinsel davranışlar, ortalıkta ozdoyurum, cırılcıplak dolaşma, tukurme, burun karıştırma gorulebilir. Bazı hastalarda ağır negativistik bir tutum ya da ambivalans gorulebilir.
B.Konuşma ve ilişki kurma: Konuşmada duzensizlik, dağınıklık, hızlanma, yavaşlama, yoksullaşma, kalıplaşmış yinelemeler (stereotipi), konuşma yankılanması (ekolali), hic konuşmama (mutizm), yeni sozcukler uydurma (neolojizm), abuk sabuk anlamsız konuşmalar (sozcuk salatası), cağrışım cozukluğune bağlı dağınık, anlamsız konuşma (enkoheran konuşma) gibi cok değişik belirtiler gorulebilir. Sorulara yandan ya da uygunsuz yanıtlar verebilir.
C. Duşunce:
a) Cağrışımlar (duşunce bicimi ve akımı): Duşunceyi oluşturan sozcukler ve simgeler arasındaki mantıksal zincir kopmuştur. Duşuncenin akışında durmalar (blok), bir duşunceden ilgisi olmayan bir başkasına kaymalar, sapmalar, duşuncelerin cok yoğun olarak zihne uşuşmesi, duşunce sıkışması, duşunce akışının dağılması ve cozulmesi (cağrışım cozukluğu) gorulur. Hasta, duşuncede anlamdan cok sozcuklerin akımına, ahengine, uyağına kendini kaptırır (klang cağrışım). Bazen birkac sozcukten parcalar ya da birkac kavram bir araya getirilerek (yoğunlaştırma) yeni sozcukler ve kavramlar uretilir (neolojizm). Yavaş yavaş duşunce soyutluktan cıkarak somutlaşır. Yani kavramsal duşunceden cok somut yaşantıları temsil eden bir duşunce bicimi gelişir. Duşunce cocuklaşır ( regresif duşunce). Mantık bağları cocuktaki gibi bireyin ic dunyasından, korkulardan , durtulerden ilkel cağrışımlardan kaynaklanır (dereistik duşunce). Benzerlikler ya da ayrıntılardan ozdeşlettirmeler yapılır, bir butunun tek ozelliği butunu temsil edebilir (paleolojik duşunce).
b) Duşunce iceriği: En onemli duşunce bozukluğu sanrılardır (hezeyan). Sanrı belli bir cağ ya da toplum icinde gerceğe uymayan ve mantıklı tartışma ile değiştirilemeyen duşuncedir. Şizofrenide sanrılar genellikle duzensiz, dağınık, tutarsız ve acayiptir (bizar sanrı). Başlıca gozlenen sanrı tipleri şunlardır; Erotomanik, buyukluk, kotuluk gorme, mistik, somatik, nihilistik (yok olma), alınma (referans), etkilenme, duşunce sokulması, duşunce okunması, duşunce yayınlanması, duşunce calınması sanrılarıdır. Bu sanrılar dışında, hastada hipokondriyak, mistik, metafizik uğraşlar, ceşitli saplantılar (obsesyonlar) , cocukluk cağına ilişkin garip anılar da sık gorulur.
D. Duygulanım: Genel olarak bir duygu azalmasından, sığlaşmasından sozedilir. Duygulanımda kuntluk ve tekduzelik belirgindir. Olaylar karşısında değişmeyen, tekduze giden, azalmış bir duygusal tepki gosterirler. Hastaların soğuk, ilişki kurulması guc olduğu sıklıkla gorulur. Ancak başlangıc doneminde aşırı bunaltı, paniğe benzer durumlar gorulur. Dunyası yıkılıyormuş, benliği parcalanıyormuş gibi duşuncelere kapılan hastanın bunaltısı cok yoğun olabilir (prepsikotik anksiyete). Zamanla duygularda kuntleşme, sığlık, yuzeyselleşme belirginleşir. Mimiksiz ve monoton konuşma, goz ilişkisi kurmama ile belirgindir. Kimi olgularda, yersiz ağlama ve gulmelerle giden duygulanımda uygunsuzluk gorulur. Postpsikotik cokkunluk tablolarında cokkun bir duygudurum gozlenebilir.
E. Bilişsel (kognitif) yetiler: Bilinc acık, bellek ve yonelim yerindedir. Ancak ağır yıkım gosteren suregen olgularda yonelim ve bellek bozuklukları varmış izlenimi alınır. Fakat bu bulgular genellikle hastanın ilgi azlığına ve dikkat dağınıklığına bağlıdır. Bazı akut, taşkın, dezorganize şizofreni turlerinde deliryumla karıştırılabilecek klinik gorunum olabilir. Gene ozenli gozlem ile bu belirtilerin gercek bilinc ve yonelim bozukluğu olmadığı, hastanın algı ve duşuncesindeki ağır bozukluğa bağlı olduğu anlaşılır. Bununla birlikte negatif belirtili şizofreniklerde noropsikolojik testlerde bozukluklar izlenebilir. Yargılama, icgoru, soyut duşunme yetisi bozulmuştur.
F- Fizik ve fizyolojik belirtiler: Başka bir hastalık yoksa fizik muayene bulguları normaldir. Bazı hastalarda aşırı yeme, kilo alma, bazılarında yememe ve zayıflama olabilir. Uyku ve uyku-uyanıklık duzeni cok bozulabilir. Aşırı uyuma, hic uyumama, gunduz-gece dongusunun bozulması gorulebilir. Ayrıca silik norolojik bulgular saptanabilir.
G- Durtusellik ve ozkıyım: Şizofreniklerde durtu denetimi son derece zordur. Birden ortaya cıkan ozkıyım girişimleri olabilir. Ozkıyım riski %50 dolayındadır, genel nufusa gore 20 kat daha fazladır. Girişimde bulunanların %15’i olumle sonuclanır. Ozkıyım riskini artıran durumlar; genc, erkek olmak, yuksek eğitim duzeyi, sosyal desteklerin azlığı, sık alevlenme, hastalığın farkında olma, depresif belirtilerin varlığı gibi nedenlerdir.

TANI OLCUTLERİ:
A. DSM-IV, Karakteristik belirtiler: Bir aylık bir donem boyunca (başarı ile sağaltılmışsa daha kısa bir sure) aşağıdakilerden iki ya da daha fazlasının bulunması:
1. Sanrılar
2. Varsanılar
3. Dezorganize konuşma ( cağrışımlarda dağınıklık ya da enkoherans)
4. İleri derecede dezorganize ya da katatonik davranış
5. Negatif belirtiler (affektif kuntletme, alogia ya da avolusyon)
D. Şizoaffektif bozukluğun ve duygudurum bozukluğunun dışlanması
E. Madde kullanımının/genel tıbbi durumun dışlanması
F. Bir yaygın gelişimsel bozukluk oykusu varsa, en az bir ay sureyle A tanı olcutleri karşılanıyorsa tanı konabilir.
Gidiş ve Sonlanım:
Şizofreni cok değişik gidiş ve sonlanım gosteren sureğen bir hastalıktır. Sinsi ve yavaş başlayıp yıllarca surup giderken arada alevlenme donemleri olabilir. Bundan sonra gene cok yavaş ilerleyen ve daha cok negatif belirtilerin baskın olduğu reziduel şizofreni turune donuşebilir. Kimi olgularda alevlenme doneminden sonra daha iyi bir uyum donemi olabilir. Hastalık ilerledikce pozitif bulguların egemenliği azalarak negatif bulgular on plana cıkar. Yineleme olasılığı ilk 2 yılda %60 dolayındadır. Hastaların %50 si ozkıyım girişiminde bulunur ve % 10 ‘ı bunu başarır. Şiddet normal
KAYNAK:
-Ozturk MO: [1997] Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, 7.Basım,Hek.Birl. Yay. Ankara
-TURKİYE’DE SIK KARŞILAŞILAN PSİKİYATRİK HASTALIKLAR Sempozyum Dizisi No:62 •Mart 2008 S:49-58 Prof.Dr.Ruhi Yavuz
-Yavuz R. Şizofreni ve Norotransmitterler; Yeni Symposium, Sayı 3, Temmuz 1992
-ETIOLOGY OF SCHIZOPHRENIA
Aygun ERTUĞRULa
aPsikiyatri AD, Hacettepe Universitesi Tıp Fakultesi, ANKARAV
-Akvardar Y, Calak E, Etaner U ve ark. (1997) Psikanalitik
Kurama Giriş, MEPEV Seminerleri, İstanbul, EKİP
Yayıncılık, s.56-103.

[h=2]Van Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]