Cinsel terapi boyunca, danışanın beklentileri ve cinsel sorununun niteliği, terapist ile danışan arasında surekli gozden gecirilmeli ve guncellenmelidir. Buna dikkat edilmediğinde terapistle danışanın yuzeysel bir probleme takılıp kalması veya surekli başarısız terapi deneyimleri yaşanması kacınılmaz olur. Kapalı sorular yerine acık uclu sorular tercih edilmelidir. Acık uclu sorular iki gruba ayrılır: (1) Danışanın sorunlarını nasıl gorduğunu anlamaya yonelik sorular, (2) gecmişteki başarısız cozum yolları, sorunun surmesine neden olan tutumlar veya kacınma davranışları ile olası cozumleri bulmaya yarayan sorular.
TERAPİYE GELİŞ NEDENLERİ
-Sizi terapiye getiren sorun nedir ve size nasıl yardımcı olabilirim? Danışanların kendi kelimeleriyle sorunlarını nasıl tanımladıklarını gosterir.
-Bu durum neden siz ya da partneriniz icin bir sorun oluşturuyor? Bu soru, yaşananların kimin tarafından sorun olarak gorulduğunu anlamayı sağlar.
-Eğer sozunu ettiğiniz sorun, partneriniz icin bir sorun oluşturmasaydı yine de terapi almaya gelir miydiniz? Bu soru danışanın kendi icin mi yoksa partneri icin mi geldiğini gosterir. İlerleyen donemde olası direnclerin kim tarafından gosterileceğinin ilk ipuclarını verir.
-Bu kimin sorunu? Kim icin bir sorun oluşturuyor? Sorun tam olarak nedir? Kim değişim istiyor? Kim daha aktif ya da pasif bir tutum sergiliyor? Bu sorular zaman zaman başlangıctaki terapi hedeflerinden uzaklaşıldığı hissedildiğinde nokta atışı yapmayı ve yeniden ana soruna donmeyi sağlar.
-Bu sorunu ne zamandır yaşıyorsunuz ve ne oldu da terapiye şimdi gelme kararı aldınız? Hangi olaylar, kişisel ve cevresel değişkenler terapi kararı almanıza neden oldu? Bir şekilde semptoma rağmen suregelen sistemi değiştirmeye zorlayan etkenleri tetikleyici olayları bilmek ayrıca onemlidir.
-Size gore partneriniz yaşadıklarınızı nasıl goruyor, bunları size nasıl ifade ediyor? Partnerin tutumu sorunun suresini ve şiddetini anlamayı sağlar.
-Bir sorununuz olduğunu fark ettiğinizde ne yaptınız? Başka cozum yolları denediniz mi? Terapist danışanın sorununun surmesine neden olan tutum ve davranışlarını, duygusal tepkilerini, kısır donguleri, başarısız cozum denemelerini ve tum bunların arkasındaki duşunce sistemini iyi araştırmalıdır.
COZUM YOLLARINI KEŞFETME
Burada, bazı amaca yonelik soru teknikleriyle sorunun icinde saklı cozum stratejileri bulunmaya calışılır. Sorunlar ya da cozumlerden hangisi ustunde cok konuşulursa o onemli ve aşina olmaya mumkun gorunmeye başlar.
Bu ikinci grupta daha cok danışanın gecmişte ve şimdi uyguladığı mevcut cozum yolları, aldığı yardımlar ve sorunun daha az hissedildiği ya da yaşanmadığı istisnai durumlar keşfedilir.
Sorunun yaşanmadığı gecici durumlar (bir defada olsa doyumlu ya da farklı bir şekilde gelişen bir cinsel yaşantının olması, duygu-duşunce-davranışta alışılmadık durumlar vb.) veya donemler, eş tutumları, cevresel değişiklikler oldukca onemlidir. Sorularla daha doyumlu yaşanan istisnai durumları yaratan farklı tutum ve davranışlar tespit edilerek cozume dair ipucları elde edilmeye calışılır.
Terapistin ilgilenmesi gereken bir diğer konu ise danışanın gozunden mevcut sorunların olmadığı ya da iyileşmiş olduğu bir cinsel yaşantının nasıl hayal edildiğidir.
Bu şekilde danışanın terapide kadar sorumluluk aldığını, neleri yapmaya hazır olduğunu ve surecten neler beklediğini oğrenebiliriz. Bu sorular danışanın bakış acısını genişletebilir ve başarısız deneyimlerin kader olmadığını fark etmesini sağlar.
Sorunun surmesine ve kronikleşmesine neden olan şeyin başarısız tekrarlar olduğu uzun suredir biliniyor. Boyle bir durumda danışanlar genellikle iki şekilde davranır. Ya takıntılı bir şekilde aynı şeyleri tekrar ederek sorunun surup surmediğini test etmeye calışırlar ya da kacınma eğilimi gosterirler. Her iki durum da sorunun değişmeden devam etmesine yol acar.
Bu kısır dongunun surmesini engelleyecek en kucuk bir değişim bazen tahminlerin otesinde bir değişim etkisi gosterebilir. Bu tur kucuk değişimlerin not edilmesi danışanın terapiye ve değişime olan inancını, kendi oz kaynaklarına olan guvenini artırır. Bu aynı zamanda yaşanan sorunda kendi sorumluluğunu ve değişimdeki gucunu gormesini sağlar.
Sorunun yaşanmadığı ya da daha az yaşandığı istisnai durumları ve sorunu oluşturan donguleri fark etmeyi sağlayan soruları şoyle sıralayabiliriz:
Bu sorun hangi zamanlarda olmuyor?
Hic boyle bir sorun yaşanmadığınız ozel bir durum ya da yer oldu mu?
Boyle bir durum olmuş ise sizin bunda rolunuz ne oldu, farklı ne yaptınız?
Partneriniz bu sorunun yaşanmadığı durumlarda nasıl davranıyor?
Farkı yaratan değişiklikler nelerdir? Cevresel etkenler, ilişkinizin niteliği, sizin ya da partnerinizin duygusal durumu, tutum ve davranışları vb…
Gecmişte daha ciddi sorunlar yaşadınız mı? Bunlarla nasıl başa cıktınız?
TERAPİDEN BEKLENTİLER VE DEĞİŞİME DONUK SORULAR
Bu değişikliklerin olması icin kendi adınıza neler yapmış olurdunuz? Cozumun devamını nasıl sağlardınız? Bu soruların her iki eşe de ayrı ayrı sorularak aralarında bir uyum olup olmadığının anlaşılması gerekir.
Bir an icin sizi terapiye getiren sorunun cozulmuş olduğunu duşunun. Ne tur değişiklikler goruyorsunuz?
Sorununuzun cozulmuş olduğunu nasıl anlardınız?
Cozumu başlatan ilk adım ne olurdu? Nasıl başlardı?
Artık bir sorununuz olmadığını ilk fark eden kim olurdu? Siz, eşiniz, başkaları?
Eşiniz ya da diğer insanlar sorununuzun cozulmuş olduğunu nasıl fark ederler ve sizdeki hangi değişimi gorurlerdi?
Her zamankinden farklı, sizi ya da eşinizi şaşırtan bir davranış olur muydu?
Bu sorun cozulduğunde hayatınızda neler farklı olurdu, şimdi neyi konuşuyor olurdunuz?
Bu sorunun cozulmuş olması hayatınızın başka hangi alanları etkilerdi?
Bir daha benzer bir sorun yaşamamak icin neler yapardınız?
Soruların ihtimaller olarak değil de sanki yaşanmış gercekler gibi konuşulması onemlidir.

[h=2]Ankara Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]