Yapılan bilimsel calışmalarla son yıllarda dunya'da ve Turkiye'de psikoterapinin ruh sağlığı uzerinde iyileştirici etkisi kabul gormekte ve psikoterapiyi yaygınlaştırma calışmalarına ağırlık verilmektedir; ancak ulkemizde ve dunyada psikoterapi surecinin nasıl işlediği, bu surecten nasıl fayda sağlanıldığı ve ne gibi teknikler kullanıldığı konusunda bazı soru işaretleri mevcuttur. Bu yazının amacı psikoterapi olgusunu ve psikoterapinin ic dinamiklerini anlaşılır bir dille acıklamak ve psikoterapi desteği almayı duşunenlerin kafalarındaki soru işaretlerini mumkun olduğunca gidermektir.
Psikoterapi Nedir?
Dış ve ic etkenlere bağlı olarak fiziksel sağlığın zaman zaman bozulduğu gibi cok daha karmaşık ve soyut bir yapı olan ruhsal sağlığın da sekteye uğrayıp destek ve tedaviye ihtiyac duyması son derece doğal bir durumdur. Kişinin bozulan ruh sağlığının tekrar sağlıklı duruma getirilmesi amacıyla belli bir bilimsel kuram ya da kuramlara bağlı profesyonel bir uzmandan yapılandırılmış bir ruhsal destek alma surecine en genel anlamıyla psikoterapi denir. Psikoterapinin temeli Psikanalitik Psikolojinin kurucusu olan Sigmund Freud tarafından atılmış ve gunumuze kadar farklı kuramlar ve yuzlerce teknikle şekillendirilmiş ve şekillendirilmeye devam etmektedir.
Psikoterapi Ne Değildir?
1. Psikoterapi bir uzmanın size tavsiyelerde bulunup, sizin adınıza kararlar alması sureci değildir. Bircok danışan psikoterapistinden kendisine tavsiyelerde bulunmasını ve kendisi adına kararlar almasını bekler, ancak psikoterapinin hedefi size kendi secimlerinizi yapma ve kendi kararlarınızı alma olgunluğuna eriştirmektir. Dolayısıyla Profesyonel bir psikoterapist sizin adınıza karar vermez.
2. Psikoterapi sadece cocukluğunuzu anlatma sureci değildir. Psikoterapistin bağlı olduğu bilimsel kuram cercevesinde kimi zaman sorunun kaynağının cocukluk yaşantılarında olduğuna karar verilip ve bu donem irdelenerek daha cok cocukluk donemi uzerinden psikoterapi sureci işleyebilir; ancak bunun şart olmadığını duşunup, şimdinin ve yakın gecmişin uzerinden sorunun cozumlenebileceğini iddia eden kuramsal yaklaşımlar da mevcuttur. Dolayısıyla cocukluğa inip inmeme konusu tamamen mevcut sorunun turu ve psikoterapistin bağlı kaldığı kuram ve tekniğe gore farklılık gosterebilir.
3. Psikoterapi sadece gecmişteki travmalarınızı anlatmanız değildir. Bircok psikoterapist gecmişte yaşanmış travmaların ya da danışanda derin izler bırakan olumsuz yaşantıların mevcut sorun veya sorunlarla bağlantılı olduğunu fark ettiğinde travmayı calışmayı tercih etme yoluna gidebilir ancak bunun elzem olmadığını, gecmişteki travmalara cok dokunulmaması gerektiğini savunan psikoterapistler de mevcuttur. Son zamanlarda ise danışanın ego kapasitesinin travmayla yuzleşme veya travmayı yeniden yaşantılamaya ne kadar hazır olduğu konusu dikkate alınmaktadır. Profesyonel bir psikoterapist kişinin ego gucunun belli bir seviyeye geldikten sonra eğer danışan isterse travmayı gundeme getirmeyi tercih eder, aksi takdirde yuzleştirmeyi kaldıramayacak durumda olan danışanın travmayla tekrar yuzleştirilmesinin danışana faydadan cok zarar verdiği kanısı hÂkimdir.
4. Psikoterapi seansları kişilere mutluluk dağıtmaz: Psikoterapi seansı insanların seans odasından her zaman mutlu bir şekilde cıktığı bir surec değildir. Psikoterapi kendiniz ve diğer insanlar hakkında icgoru ve farkındalığınızı arttırarak, sorunlar karşınızda baş etme becerilerinizi geliştiren, sizin daha olgun, daha bağımsız ve huzurlu bir birey halini almanıza yardımcı olan bir surectir. Bu surec kimi zaman acı verir ve sıkıntılı gecebilir, zira gelişim ve değişim kimi zaman sancılı olabilir. Dolayısıyla psikoterapi sadece seanstan mutlu ayrılmak icin alınan bir hizmet değildir. Bu sebeplerden dolayı danışanına seansta sadece mutluluk verme cabası icinde olan bir psikoterapist ona faydadan cok zarar verebilir, kişiyi anlık mutlu eder ama sorunlarını kokten cozmesine yardımcı olamaz.
5. Psikoterapistler yalnızca iyi dinleyen insanlar değillerdir: Bir psikoterapi seansı sırasında danışanı dinlemek oldukca onemlidir ve danışan uzerinde kimi zaman tek başına iyileştirici bir etki sağlayabilir, ancak psikoterapi sureci boyunca sadece dinleyerek kişiye yardımcı olunamaz. Psikoterapist yeri geldiğinde gundeme getirilen olaylar arasında bağlantıları kurarak danışana icinde bulunduğu durumla ilgili bağlantılar kurdurur, yorum ve yuzleştirmeler yapar. Bir psikoterapisti, danışanların etrafındaki kendilerini dinleyebilecek diğer insanlardan farklı kılan ozelliklerden biri de yaptığı bu yorum ve yuzleştirmelerdir. Buna ek olarak profesyonel bir psikoterapist bilgi birikimi, aldığı mesleki eğitim ve edindiği klinik tecrube ile insan davranışlarının nedenselliğini ve yaşantıları diğer insanlardan farklı olarak değerlendirme ve bunu kişiye fark ettirme becerisine sahip kişilerdir.
6. Psikoterapiye sadece gucsuz insanlar gitmez: Her insanın baş etmekte zorlandığı konular olabilir, boyle durumlarda başkalarından yardım talebinde bulunması son derece doğal bir durumdur. Bilincli insan baş edemediği durumlar karşısında başkalarından yardım talebinde bulunmakta sakınca gormeyen insandır. Dolayısıyla psikoterapi gucsuz insanlardan cok sorunlar karşısında baş etmekte zorlanan insanların başvurduğu bir hizmettir. Bunun yanı sıra insanlar kendilerini daha iyi tanımak, hayattan daha cok keyif almak, diğerleriyle daha iyi ilişkiler kurmak ve yaşam kalitesini arttırmak icin de pekÂl psikoterapiye gidebilir.
7. Psikoterapi sizin yargılandığınız veya eleştirildiğiniz bir surec değildir: Psikoterapi'nin en temel kuralı koşulsuz kabuldur. Bu kural psikoterapi surecinin faydalı olabilmesi ve psikoterapistin danışanla işbirliği oluşturabilmesi icin oldukca onemli bir durumdur. Profesyonel bir psikoterapist danışanlarını hataları, eksiklikleri ve olumsuz davranışlarından dolayı yargılamaz ya da eleştirmez. Psikoterapist, yalnızca danışanın kendisine veya başkalarına zarar verebilecek bir durumu soz konusu olursa buna mudahale etmekte sorumludur.
Psikoterapi Hakkında Sıkca Sorulan Sorular
1. Psikoterapi Nasıl Fayda Sağlar?
Psikoterapinin bir kişi uzerinde faydalı olmasını sağlayan onemli unsurlardan biri danışanın psikoterapistiyle kurduğu terapotik ittifaktır. Terapotik ittifak; en genel anlamıyla psikoterapist ve danışan arasında oluşan, danışanın sorunlarının cozumune ve daha kaliteli bir hayat yaşamasına yonelik insani, guven temelli, işbirliği ve uyuma dayalı ilişkisi surecidir. Oluşan terapotik ittifak sayesinde danışan belki de ilk defa en mahrem konularını yargılanmadan, eleştirilmeden bir başkasıyla paylaşma ve cozumleme imkÂnı bulur, zira benzer bir ilişkiyi gunluk hayatta başkalarıyla kurması coğunlukla mumkun olamaz, olsa da cevresindekiler profesyonel bir psikoterapist gibi olayları tarafsız değerlendiremez. Dolayısıyla sadece psikoterapistle kurulan bu terapotik ittifak sayesinde bile surecte ilerleme kacınılmaz bir hal alır.
Psikoterapinin faydalı olmasını sağlayan bir diğer unsur ise psikoterapistinin bilgi birikimi, deneyimi ve profesyonelliğidir. Profesyonel bir psikoterapist diğer insanlardan farklı olarak sorunun kaynağını, etkilerini, cozum engellerini ve cozum yollarını tespit ederek danışanına has bir iyileştirme sureci planlamasına yetkin bir kişidir. Bir psikoterapisti diğer insanlardan ayıran bu beceri, danışanın sorunlarının kaynağını fark ettirip onları cozumlemesine yonelik oldukca onemli bir etki sağlar. Dolayısıyla psikoterapistin bu profesyonel desteği ve yonlendirmesiyle psikoterapi sureci cok daha hızlı ilerleyebilir.
Bunların yanı sıra, psikoterapist bilgi ve deneyimiyle danışanın sorunlar karşısında baş etme becerilerinin guclenmesine olanak sağlayan profesyoneldir. Bu sayede danışan psikoterapi sureci boyunca ve sonrasında karşılaştığı sorunlarla daha kolay baş edebilecek bir duruma erişir.
2. Psikoterapi her zaman işe yarar mı?
Psikoterapinin işe yaraması icin en onemli unsur kişinin psikoterapi surecine inanması ve psikoterapiye gonullu bir şekilde gelmesidir. Aksi takdirde psikoterapist ne kadar da profesyonel olursa olsun kişiye faydalı olma şansı azalır. Kişi değişime inanıp kendi isteğiyle psikoterapiye geldiği zamanlarda ise bunun işe yaraması icin en onemli etken psikoterapistin yaklaşımıdır. Terapist ve danışan arasında terapotik ittifak sağlanmazsa psikoterapinin işe yaraması cok zordur ve psikoterapi gecici cozumler sağlamaktan oteye gidemez.
3. Psikoterapiden yararlanılmaya ne zaman başlanır?
Bu sorunun cevabı danışanın yaşı, zekası, eğitim durumu, terapistiyle kuracağı ilişki, seansların sıklığı ve suresi, problemin niteliği ve psikoterapistinin uzmanlığına gore değişiklik arz edebilir. Araştırmalar 6 aylık bir donemden sonra olculebilir olumlu gelişmeler olduğunu gosterse de ilk seanstan itibaren gelişme kaydeden vakalar da vardır. Bunun yanı sıra 1 yıllık bir psikoterapi calışmasından sonra ise insanların % 75'inin psikoterapiden yararlandığını gosteren araştırmalar mevcuttur.
4. Psikoterapiden yararlanıldığı nasıl anlaşılır?
Psikoterapiden yararlanıp yararlanmadığını en iyi tespit eden danışanın kendisidir. Kendi benlik algısının olumlu yonde farklılaşması, sorunlarla baş etme becerilerinin artması, daha once hissedilen olumsuz duygu ve duşuncelerin azalması, başkalarıyla kurulan ilişkilerin duzelmesi vb. gibi konularda gelişmelerin olması psikoterapiden yararlanıldığına dair işaretlerdir. Genellikle bu gibi değişimler psikoterapi sureci sonlandıktan sonra da devam eder. Bunların yanı sıra, psikoterapiden yararlanıldığını anlamak icin danışan oncesi ve sonrasını değerlendirebilen bir takım objektif testlerle kendi durumun olcebilir ya da psikoterapistine olcturebilir.
5. Psikoterapi neden Turkiye de pahalı bir hizmettir?
Bu durumun birden fazla nedeni vardır:
Birincisi, ozellikle Avrupa'da ki bazı ulkelerde ve Amerika'da psikoterapi seansları belli oranlarda sigorta şirketleri ve devlet tarafından karşılanır. Bundan dolayı bu gelişmiş ulkelerdeki insanların psikoterapi desteği alması butcelerini cok fazla sarsmamaktadır. Maalesef Turkiye'de buna benzer bir altyapı ve standart henuz oluşturulamamıştır.
İkincisi, profesyonel bir psikoterapist hangi mesleki olgunlukta olursa olsun dışarıdan katılacağı eğitimlerle kendisini geliştirmek ve yenilikleri takip etmek durumundadır. Tek başına bu eğitimler bile oldukca yuksek bir maliyeti bulmaktadır. Bunun yanı sıra her psikoterapist icin ideal olanı danışanlarıyla ilgili başka bir meslektaşından supervizyon denilen gozetim ve surec takibine tabii olmasıdır. Terapistin başka bir uzmandan aldığı bu supervizyon da psikoterapist icin belli bir maddi gider oluşturmaktadır.
Terapistlerin psikoterapi uyguladığı merkezlerin kira, stopaj, faturalar, reklam, sekreter maaşı, vergi gideri gibi diğer masrafları duşunulduğunde ve psikoterapistlerin verimli olabilmek icin sınırlı sayıda danışanla ilgilendikleri goz onundu bulundurulduğunda psikoterapi ucretlerinin bircok insan icin yuksek olması oldukca beklenen bir durumdur.
6. Ne sıklıkla psikoterapiye gidilmelidir?
Bu durum psikoterapistin bağlı olduğu kuram, calıştığı teknik; danışanın kişisel ozellikleri, zamanı, maddi olanakları ve sorunun niteliğine gore değişiklik gostermektedir. Şu an da genel kabul başlangıcta en az haftada 45-50 dakikalık bir seans yapılmasının iyi olacağı yonundedir, Psikanalitik ve dinamik kuram cercevesinde bir psikoterapi surecinde ise psikoterapinin faydalı olabilmesi icin goruşmelerin haftada en az 2, 3 seans yapılması gerektiği kanısı hakimdir. Bunların yanı sıra, yalnızca tek bir seansın etkili olduğu kişiler olduğu gibi yıllarca psikoterapiye devam etmek zorunda kalan danışanlar da vardır.
7. İyi bir psikoterapist nasıl bulanabilir?
Bu konuda psikoterapistin kişisel ozellikleri, mezun olduğu okulu, aldığı eğitimleri, bağlı olduğu meslek orgutu, mesleki tecrubesi, kulturel altyapısı, insani ve etik yonu oldukca onem arz etmekle beraber her danışan icin “iyi psikoterapist” kavramı farklılık gosterebilir. Bir danışan icin cok iyi kabul edilen psikoterapist bir başkası icin vasat ya da yetersiz gorulebilir. Burada onemli olan nokta psikoterapist ile danışanın kurduğu guvene dayalı ilişki ve aralarında oluşturdukları psikoterapiye yonelik ittifaktır.
8. Hangi yaşlar psikoterapi icin daha uygundur?
Bu sorunun cevabı her kuram ve tekniğe gore farklılık gosterse de yetişkinlikte yaş ilerledikce psikoterapiden fayda gorme duzeyinin azaldığına dair genel bir kanı hÂkimdir. Ozellikle ergenlerin ve genc yetişkinlerin psikoterapiden daha fazla faydalandıkları soylenebilir.
Umit AKCAKAYA
Uzm. Psk. Dan. & Psikoterapist
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Psikoterapi nedir, ne değildir ve nasıl fayda sağlar ?
Sağlık0 Mesaj
●42 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Psikoterapi nedir, ne değildir ve nasıl fayda sağlar ?