[h=3]"Sizin tecrubeli bir doktor olduğunuz kadar ben de tecrubeli bir hastayım."[/h][h=3]Karamazov Kardeşler/ F.M. Dostoyevski[/h]“Benim psikolojim bozuk. Psikiyatri hastasıyım ben.”
Psikiyatride hastalık kavramı yoktur. Cunku hastalık diye tıpta ancak belirli bir nedenden olan, belirli tablolar kastedilir. Hastalık kavramıyla tanımlanmamasının birinci sebebi, psikiyatrik bozukluklar, ceşitli nedenlerden, birden fazla nedenin etkileşiminden ortaya cıkabilir. Her zaman somut, belirgin etkenler soz konusu olmaz. Kişilik ozellikleri, genetik faktorler, cevresel, sosyoekonomik-kulturel etmenlerin etkilerinin hangilerinin ne kadar etkili olduğu muğlaktır. İkinci sebep de aynı nedenler bir başkasını etkilemeyebilir. Aynı toplumsal olayları bir cok kişi yaşamış olsa da herkes travmatize olmayabilir; travma sonrası stres bozukluğu belirtileri gostermeyebilir. Ucuncu sebep diğer bozukluklarla birlikte gorulebilir. Bir kayıp yaşayan kişi yas surecinden sonra depresif belirtiler gosterebilir. Depresif belirtiler, yeniden başka kayıp yaşama ihtimalini yoğun yaşayan birinde kaygılı bir duruma evirilebilir. Hem depresif hem de anksiyete belirtilerini, gosterebilir; uyum bozukluğu tanısı alabilir.
Nedenler ve sonuclar ilişkisini sıkı sıkıya bağlamak yanlış cıkarımlar doğurabilir. Tum bu nedenlerden dolayı nedensellik bakış acısını dışarıda tutan psikiyatride “hastalık” sozcuğu yerine “bozukluk” kelimesi tercih edilir. Pek cok zorlayıcı, sıkıntı verici durum gundelik işlevsellikte ya da kişinin yetilerinde ve kişilerarası ilişkilerinde uyum bozucu sonuclar olması halinde “bozukluk” olarak nitelendirilebilir. Yoksa pek cok kişi aynı zorlukları, sıkıntı verici durumları yaşıyor olmalarına rağmen, yaşamlarını cok rahat surdurebilmekte ve işlevsellikleri de bu durumdan etkilenmemektedir. Akılda tutulması gereken olcut, kişinin bundan “kendisinin şikÂyetci olması” ya da kamusal duzen icinde uyumsuzluk doğurucu davranışlar sergilemesidir. Adli konular haricinde, kişinin isteği olmadan “zorunlu” tedavi uygulanamaz.
“Bana da terapi yapsana”
Psikiyatrik ve psikolojik sıkıntılar da duygusal, zihinsel ya da davranışsal bozuklukları ortadan kaldırmayı ya da azaltmayı hedefleyen tum teknikler ve yontemler psikoterapi olarak tanımlanır. Kokeni Yunanca’dan gelen psikoterapi kelimesi, psycho (akıl, ruh) ve therapy (tedavi, sağaltım) kelimelerinin bileşiminden turetilmiştir. Psikoterapinin hedef kitlesi sadece psikopatolojisi olan yetişkin bireyler değildir; cocuklar, ergenler, aileler, ciftler ve ceşitli gruplar da bu hizmetten yararlanabilir.
Psikoterapi, sadece ruh ve akıl sağlığı ile ilgili bozuklukları tedavi etmeyi amaclamaz; aynı zamanda iş, aile, okul gibi ceşitli alanlardaki yaşam gucluklerini cozumlemeyi, psikolojik uyumu arttırmayı ve kişisel gelişime yardımcı olmayı da hedefler. Bunu yaparken de, ceşitli yontem ve ekollerden yararlanır.
Psikoterapi, “zorunlu” uygulanan tedaviler olmadığı gibi standardize, yani herkese aynı şekilde uygulanabilen tedaviler de değildir. Psikiyatri icin kullanılan en yaygın jargonlardan birisi “hastalık yoktur, hasta vardır.” Yani bireye ozgu problemlere yine bireye ozgu bilimsel metodolojik bilgi referans alınarak tedavi uygulanır. Tedavi sadece tedavi edici tekniklerin uygulandığı bir surec değildir. Empatik yaklaşımın iyileşmeye etkisi de goz ardı edilemez. Sadece empatinin iyi olma halini sağlamadığı gibi sadece teknikler de iyi olma halini garantilemez. Terapi, empatik bir ilişkide bilimsel bilgiye dayalı tekniklerin uygulandığı surectir.
“Tecrubeli hastanın” zorluklarıyla ilgili deneyimleri ve bu deneyimlerden oğrendikleri terapi ile birlikte anlamlı hale gelir. Psikoterapinin doğal bir sonucu anlamsız olanı anlamlı hale getirmektir. Ancak anladığımız şeylere “iyi” mudahale edebiliriz. Değişim, duşunerek değil ancak eylemle gercekleşir.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]