Gunumuzde psikolojik danışmanlık ve psikoterapi hizmetleri cok geniş terimlerle acıklanan bir hizmet ağı haline gelmiş durumda. Doğal olarak, bu tanımlar ve bu hizmetleri sunan kişi ve kurumların yontemleri bu hizmeti almak icin başvuran kişiler icin yeni ve alışılmadık. Bu durum coğu zaman yeni, suslu ve ilgi cekici başlıklar altında hizmetlerin tanımlanarak bir ticari pazar haline getirilmesine yol acmakta..
Etik uygulamalar ve etik dışı uygulamaların halen yasalarla sınırlarının cizilmediği ulkemizde, elma ve armutları birbirinden ayırmada en buyuk sorumluluk hizmeti talep eden kişilere yani danışanlara duşmekte. Bu ayrımı yapabilmenin bir yolu oncelikli olarak danışmanlık surecinden beklentilerinizi belirlemek ve bu hizmetin size neler sunabileceği ile ilgili bilgi edinerek beklentilerinizin bu hizmete uygun olup olmadığını, neden uygun olacağını ya da neden uygun olmayacağını onceden gorebilmek. Bu yazının temel amacı da psikolojik danışmanlığın ne olup ne olmadığı, size ve danışman kişiye bu surecte ne gorevler duştuğu konusunda aydınlatıcı bilgi sunabilmek.
Danışmanlık, coğu zaman halk diliyle “konuşarak terapi” olarak adlandırılır ve asıl amacı danışanlara guvenli bir şekilde sorunlarının masaya yatırılması icin uygun zaman ve mekan sağlamak, sorunlarını anlamak, anlamlandırarak cozum yollarını keşfetmelerine yardımcı olmayı amaclar. Bu surec tanımda da belirtildiği gibi bir 1akıl verme1 sureci değildir.
Bu sebeple ilk beklentisi “bir konuda akıl almak” olan kişi icin beklentilerin tekrar gozden gecirilmesi gerekir. Bu beklentiler, ilk goruşmede coğu zaman danışmanın bunu farketmesi ile danışmanlık surecinin ne olduğu, neden bu şekilde olması gerektiğinin ortaya konulmasıyla yeniden yapılandırılır. Danışmanlık sureci aynı zamanda bir “rehberlik sureci” de değildir.
Rehberlik coğu zaman oldukca işe yarayan bir eğitim ve yonlendirme aracıdır. Ama iceriği rehberin tek yonlu bir alışverişle bir konuda yol gostermeye calıştığı, eğitici ve acıklayıcı bir surectir. Ancak danışmanlık sureci, danışan ve danışman kişinin karşılıklı bir alışveriş icinde olduğu, anlama, cozumlerin ortaya konmasına ve kişinin kendi secimlerini yapabilme becerisinin guclendirildiği destekleyici bir surectir.
Bu surecte danışman danışan kişiye,
Dikkat dağıtıcı mudahalelerden uzak guvenli ve destekleyici bir goruşme ortamını sağlamak,
Danışan mahremiyetine saygı gostermek,
Danışanın, etnik kimliği, genel prensipleri ve başetme kaynaklarına saygı gostermek,
Yargılayıcı olmaktan kacınmak,
Etiketlemekten ve bu etiketleri oluşturan kendi onyargılarını farketmek ve bunlardan kacınmak,
Kişisel sınırları korumak,
Kesintisiz, butunluk icinde ve guvenilir bir hizmet sunmayı garanti etmek durumundadır.
Bu hususlar dikkat edilen bir danışmanlık surecinde, danışan kişi,
Değiştirilemeyecek ve geri dondurulemez durumlara uyum sağlama (olumcul veya iyileşmeyen hastalık, olum ve kayıplar..)
Yaşamlarında değiştirmek istedikleri yonleri inceleme,
Kendi durumlarını başka acılardan değerlendirebilme,
Olumlu değişimler yaratma,,
Başetme yontemlerini guclendirme ve arttırma,
Potansiyellerini geliştirme,
Kendi sorunları icin kendi cozumlerini uretebilme,
Duşunce, duygu ve davranışları konusunda icgoru sağlama,
Acı veren sırlarını guvenle ortaya koyabilme,
Karar verme sureclerini guclendirme,
Yaşam donemleri ve krizleri ile baş edebilme,
Kişisel ve kişilerarası catışmalarını cozumleyebilme,
Hedefler oluşturma ve gercekleştirme,
Yaşamlarının kontrolunu alabilme konularında destek alabilirler.
Bu surecin doğru işleyebilmesi ve en yuksek yararın sağlanabilmesi icin, danışan kişinin değişme inancı ve motivasyonunun yuksek olması onemlidir. Başka birilerinin isteği ve beklentileri doğrultusunda değişmeye calışmak, direnc ve isteksizlik yaratıp, danışman danışan işbirliğini zorlaştıracaktır. Bu sebeple beklentilerinizin gercekte kimin beklentileri olduğunu iyi belirlemek ve kendi beklentilerimizi ortaya koyabilmek, danışmanlık surecinden yarar sağlamada buyuk onem taşır.
Neden Danışmanlık “Akıl Vermek” Değildir?
Akıl vermek coğu zaman insanlar, olması gerekeni veya ne yapmalar gerektiğini soylemektir. Bu danışmanlığın temel prensiplerine aykırıdır. Danışmanlar, asıl olarak kişilerin bir olayla ilgili mumkun olan butun olasılıklara bakabilmelerini sağlarlar, olması gerekene değil. Bu şekliyle danışman kontrolu ele alan kişi değil, danışan kişinin kontrolu sağlamasına yardımcı olandır.
“Bu durumla ilgili ne gibi seceneklerin var?” , “Sen bu durumla ilgili ne yaptın veya ne yapabilirsin?” gibi sorularla danışman danışan kişiyi alternatif seceneklere odaklamaya calışır. Aynı zamanda bu soruları cevaplandırması, cozumde asıl sorumluluğun ve kontrolun kendisinde olduğunu danışana farkettirir.
Danışanlar ozellikle kriz ve travmalar sonrasında en cok akıl almaya ihtiyac duyarlar ve bu durumlarda sıklıkla bir danışmanın kapısını calarlar. Boyle bir durumda gelen kişiye karşı danışmanın daha dikkatli şekilde akıl vermekten kacınması gerekir. Cunku travma ve kriz atlatıldıktan bir sure sonra, kişi o tavsiyenin en kotusu olmasa da ihtiyaclarını karşılamayan bir tavsiye olduğunu fark edebilir. Bu acıdan da danışmanın mutlak surette akıl vermekten kacınması ve bu beklentiyi neden karşılamayacağının sebeplerini danışana iyi acıklamak durumundadır.
Akıl vermemek, coğu zaman bu konuda buyuk bir beklenti ile gelen ve karar verememenin acısı icinde kıvranan danışan karşısında en deneyimli danışmanı bile zor durumda bırakabilir. Danışan icin yarar sağlayacağına ne kadar emin olunsa da, oneride bulunmak ve akıl vermek danışan kişinin kendi karar verme becerilerini guclendirmek yerine danışmanın kararlarına inanan ve ondan karar almaya bağımlı bir danışan yaratması acısından da oldukca sakıncalıdır.
Neden Danışmanlık Bir “İkna Etme Sureci” Değildir?
Akıl vermek gibi, ikna etmeye calışmak da danışmanlık surecinin amacına aykırıdır. “Danışanı doğru yola getirmek” konusundaki caba danışan kişinin kendi kararlarını alma ozgurluğune yapılacak en etik dışı mudahalelerden biridir. Bu danışan kişinin ozguvenine buyuk bir darbe indirebilir ve her yonuyle oldukca riskli ve yanlış bir uygulama olur. Danışanın ustunde baskı oluşturacak her tur mudahale krize ve kişisel ve kişilerarası catışmalara yol acar.
Neden Danışmanlık Bir “Karşıdakini Etkileme” Yontemi Değildir?
Bazı insanlar, başarılı bir danışmanın farkettirmeden, danışman kişiyi etkileyip yonlendirmeyi başaran kişi olduğuna inanırlar. Bu coğunlukla yonlendirme diye tanımlanır ve butun danışmanların bu durumdan ozellikle kacınması gerekir. Doğru uygulama ve yonlendirme arasında coğu zaman cok ince bir sınır vardır. Yonlendirmeyi doğru uygulamadan ayıran şey coğu zaman yonlendirmede yonlendiren kişinin yararına bir takım şeyler olmasında yatar.
Secenekleri ortaya koyma ve secenekleri onererek yonlendirme yapma arasında da cok ince bir sınır bulunmaktadır. Yonlendirme, yonlendirilen kişi de coğunlukla bir direnc ve ofke yaratır. Bu ince cizgileri birbirinden ayırmada işimize yaracak en onemli soru, burada kimin yararı on planda sorusunu danışanın ve danışmanın sıklıkla sorması ve bu endişeleri ortaya koymasıdır.
Danışmanlık Becerilerini Kullanabilmek ve Danışman Olmak Arasındaki Temel Fark:
Coğu meslek uygulayıcı işlerinin bir kısmını yuruturken danışmanlık becerilerini kullanırlar ve bunu en iyi şekilde yapabilirler. Orneğin bir doktor hastasının ağrı ile ilgili şikayetlerini oldukca iyi dinleyebilir, anlayabilir ve karşı tarafa bu aktarımı en doğru şekilde yapabilir. İyi bir dinleyici olarak bu acıdan bir danışmanlık becerini kullanmıştır. İyi bir işveren, yanında calışan bir kişinin sorununu iyi dinleyerek, alternatif secenekleri ortaya koyarak cozume ulaşmasında yardımcı olabilir. Bu kişi de danışmanlık becerilerini kullanmaktadır.
Ama tum becerilerin iyi şekilde kullanılması kişiyi bir danışman yapmaz. Danışmanlık, butunuyle kapsamlı, supervize edilmiş bir akademik eğitim gerektirir ve bununla birlikte bu kendini geliştirme sureci danışmanlık yapan kişi icin yeni eğitimler, alandaki değişikleri takip etme ve inceleme ile hayat boyu bir uğraş gerektirir.
Danışmanlık, danışan kişi ve danışman arasında yapılan bir işbirliği kontratıdır. Bu acıdan danışman acısından buyuk bir etik ve mesleki sorumluluk icerir. Bu sebeple sadece danışmanlık becerilerini iyi kullanmakla sınırlı kalmaz, bu mesleki sorumluluğun hayat boyu gelişime acık ve sureklilik halinde surdurulmesini gerektirir.
Yararlanılan Kaynak: Sutton&Stewart, “Learning To Councel. Develop The Skills, Insight and Knowledge To Councel Others, (2008)
[h=2]Ankara Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Psikolojik yardım ve danışmanlık nedir, ne değildir
Sağlıklı Yaşam0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Sağlık Forumları
- Sağlıklı Yaşam
- Psikolojik yardım ve danışmanlık nedir, ne değildir