Homeo-stasis ilkesine gore her organizma bir denge icinde kalma eğilimindedir. Uyum dengesini bozacak herhangi bir etken organizmada tehlike olarak algılanır. Dış dunyadan gelen tehlikelere karşı her canlının ortak savunma duzenekleri vardır. bunlar genellikle, kacma ya da tehlikeyi ortadan kaldırmaya yonelik saldırma bicimindedir. İnsanlarda biyolojik durtulerin yanı sıra coğu kez bu durtulerden kaynaklanarak gelişen, onemli ruhsal-toplumsal gereksinimler ve guduler vardır. Biyolojik olan savunma duzenekleri doğuştan gelen durtulerdir ve her insan icin aynıdır ancak ruhsal denge icin kullanılan savunma duzenekleri kişiden kişiye farklılık gosterebilir. Bu kişinin yaşamı boyunca oğrenme ve olayları bilişsel duzeyde algılayış şekli ile alakalıdır. Benliğin savunma duzenekleri catışma ve bunaltıya karşı kullanılır. Genellikle bilincdışı sureclerdir ve birey ne tehlikenin ne de kullandığı savunma mekanizmalarının bilincinde değildir. Bunaltı, ic dunyada yaşanan catışma ve algılanan tehlikeyi haber veren tepki olup, psikolojide uyaran bunaltı (signal anxiety) olarak isimlendirilir. Savunma duzenekleri, kişinin bir cok davranışının gercek sebebini acıklamaya yarar ve davranışın veya soylemlerin bilincdışı nedenleri ve kişinin bu davranışı gostermesinin asıl sebebini bize gosterir.
1) Bastırma (Repression): Benliğin savunma mekanizmaları arasında ilk tanımlanandır ve butun diğer mekanizmaların temelini oluşturur. İlk defa Sigmund Freud tarafından ortaya atılmıştır. Bilindışına itilen duygu, anı, durtu ve isteklerin bilinc duzeyine cıkması genelde benlik tarafından kabul edilmez. Cunku bu duygular, istekler, anılar ve duygular benliğimiz tarafından yasaklanan, ayıp gorulen, bunaltı ve acı veren oğelerdir. Benlik bu yoğun olumsuz duygu ile başacıkmak icin bastırma savunma mekanizmasını kullanır. Bastırma savunma mekanizmasını az kullanan kişiler kendisini tanıyan ve kendi istek ve duyguları ile yuzleşebilen insanlardır ancak buradan bastırma savunma mekanizmasını kullanmak kotudur sonucu cıkarılmamalıdır. Bilincdışının bastırdığı oğelerin tamamının bilinc duzeyine cıkması kişi darmadağın edecek guce sahiptir. Orneğin şizofreni hastaları bastırma savunma mekanizmasını kullanamayan insanlardır.
2) Yadsıma (İnkar, denial): Yadsıma, yani inkar ilkel bir savunma mekanizması olarak kabul edilir. Kişi bunaltı yaratacak yaşadığı gercek bir olayı yok sayma, kabul etmeme eğilimindedir. Bu sayede kişi bunaltının vereceği acıdan kacmış olur ve kişi bunun bilincinde değildir. En cok yadsınan duygu ofkedir. Ofke guclu ve rahatsız edici bir duygu olduğundan dolayı kişiler bu duygunun kendisine ailt olduğunu bilincsizce kabul etmek istemez. Bu savunma mekanizmasını ağırlıklı kullanılması ve yoğunlaşması ile birlikte kişiler gerceklik ile bağlantısını kaybedebilirler. (Şizofreni) Orneğin paranoid turden kotuluk gorme sanrılarında kişi kendi icindeki duşmanca duyguları, kin ve nefreti once yadsımakta, sonra yansıtarak dışarıdan kendisine kotuluk gelecekmiş gibi algılamaktadır.
3) Yansıtma (Projection): Bastırma ve yadsıma gibi yansıtma da onemli savunma mekanizmaları arasındadır. Kişi bastırdığı ya da yadsıdığı durtulerinin devamında yansıtma mekanizmasını kullanır. Kendisinde kabul edemediği, yakıştıramadığı duygu, duşunce, durtuleri başka bir insana ya da nesneye yansıtarak sanki ondan kendisine geliyormuş gibi duşunur. Kendisinde olan kusurları ya da olumsuzlukları başkalarına aktararak onları eleştirmeye başlar. Orneğin, icinde kin, nefret gibi duygular olan birey bunu başkasına yansıtarak "bana kızıyorlar, benden nefret ediyorlar" diye duşunebilir. Aslında şoyle bir gercek var ki, başkalarında surekli eleştirdiğimiz, sevmediğimiz ozellikler aslında bizde varolan ve kabul etmediğimiz kusurlarımızdır.
4) İce-Atım (Introjection): İce atım dışarıdaki bir nesnenin veya nesnenin bir parcasının ya da nesnenin bir ozelliğinin pozitif veya negatif anlamda ice alınarak zihinsel anlamda onun yaşatılmasıdır.Bu durum genelde zayıf bir ego'nun, kendisini daha guclu hissetmek icin başvurduğu bir cozum yoludur. Cesaretsizliği ve fiziksel zayıflığından oturu yetersizlik hisleri duyan bir birey mahallenin kabadayısını icsel olarak ice atıp, kotu duygularıyla baş edebilir. İce atım sadece bu bağlamda olmaz. Sevilen bir nesne ice alınarak her an onunla iletişim ve ozdeşim kurulabilmekte, ondan ayrı kalmanın acısı telafi edilebilmektedir.İce atım bazen negatif yonde değerlendirilir. Ofke duyulan ya da nefret edilen bir nesne ice atılarak bu nesneye karşı deşarj sağlanabilir.İce atımın bir diğer uygulama tarzı da kendiliğimizin bir parcasının kendiliğimizden kopartılarak icte tutulmasıdır. Bireyler zaman zaman isteyerek veya istemeyerek egosuna, superegosuna ve kendiliğine ters duşerek, durtulerinin esiri olup, bazı eylemler gercekleştirebilirler. Bu eylemler bazen ego tarafından sindirilir, bazen de ayrı bir parca olarak izole edilerek saklanır. O farklı parca bunyede varlığını idame ettirir. Bu birey icin ciddi bir sorundur, kişiyi ileri derecede rahatsız ve huzursuz eder. Bircok intihar vakasının altında bu yatmaktadır.
5) Bolme ( Splitting): İnsan hayatında yaşamının ilk yıllarında dunyayı iyi ve kotu olarak boler. Bu bebeklik yıllarında anneyi "iyi anne" ve "kotu anne" olarak ayırması ile başlar. Anne bebeğin ihtiyaclarını karşıladığı takdirde "iyi anne" ertelediği veya karşılamadığı takdirde "kotu anne" olacaktır. Bu durumda bebek kendisini ve dunyayı da "iyi" ve "kotu" olarak duşunecektir. 4 yaşından sonra kapanması gereken, iyi ve kotunun bir insanda aynı zamanda varolacağını idrak etmesi beklenirken bazen bu savunma mekanizması devam eder. Benlik icine atılan nesne (ilk orneği annedir) iki parca olarak tutuldukca, benliğin kendisi de bolunmeye uğrar. Ozellikle "sınırda kişilik bozukluğu" gibi ciddi kişilik bozukluklarının temel savunma mekanizmasıdır.
6) Cozulme (Dissociation): Bazı kişilerde istenmeyen gerceklerden kurtulmak amacına yonelmiş olarak, kişiliğinin butunluğunu koruyamaması durumudur. Bu durumlarda kişi, gecici olarak kişiliğini parcalara ayırmıştır, kendisiyle ilgili pek cok şeyi unutmuştur, kabul edilmeyen gercek kişinin egosunun dışında ikinci bir kişilik biciminde tutulur ve kişi kimi zaman bilincsiz olarak bu ikinci kişiliğine burunur ve bu kişiliğe gore davranır. Uyurgezerlik, iki ruhlu insan tipleri, bazı bellek kayıpları, bilincsiz kacma olayları bu turden disosyasyon ornekleridir. Kişinin egosu dışında gelişen ikinci kişilik bu insanın egosunu korumayı amaclamıştır. Ego, tamamen bozulmamış olarak kalabilir.
7) Yer Değiştirme (Displacement): Bilinc tarafından kabul gormesi zor olan bir durtu ya da duygunun asıl nesnesinden başka bir nesneye yoneltilmesi durumudur. Boylece bulantıya sebep olabilecek ve benlik tarafından yani bilinc duzeyinde kabul edilemeyen catışmalar bir derece azaltılabilir ya da onlenebilir. Orneğin icinde anne ve babasına karşı derin bir ofke taşıyan kişiler bu ofkesini başka bir nesne ya da anne veya babasını temsil eden otorite figurune aktarabilir. İş yerinde sıkıntılar yaşayan, bu sıkıntılardan dolayı oluşan ofkesini iş ortamında boşaltamayan birisi eve gelince eşine ve cocuklarına yoneltebilir. Bunun dışında yer değiştirme ruyalarda da karşımıza cıkar. Atlardan urken kucuk Hans vakasının ruhsal cozumlemesinden sonra gorulmuştur ki asıl korku nesnesi babasıdır. Babasına olan korkusu yer değiştirerek, atlara karşı bir korku haline gelmiştir.
8) Kendine Yoneltme (Turning toward one's self): Birey toplumsal, kulturel ve ahlaki yargılardan dolayı yasak, ayıp, gunah olarak gorduğu duygu, duşunce, durtu ve anılarından kaynaklı catışmalarını farklı savunma mekanizmaları ile uzaklaştırmaya, hafifletmeye calışır. Kendine yoneltmede ise yer değiştirme nesnesi kendisi olur. Anne veya babasına kızan kişi "anneye, babaya kızılmaz, ayıp!" tutumundan dolayı bu ofkesini kendisine yonelterek kendisine ceza vermeye başlar. İleri bir durumda kişi icin ciddi tehlikelere oluşturur ve intihar teşebbusunde bulunmasına sebep olabilir.
Temel olan savunma mekanizmaları bunlardır ve bu savunma duzenekleri en ilkel olanlardır. Kullandığımız savunma mekanizmaları bizim karmaşık tutumumuzu, davranışlarımızı acıklamaktadır. İlkel savunma mekanizmaları cocukluk doneminde sona ermesi gerektiği halde devam ediyorsa kişinin yaşamı icin kolaylaştırıcı olmaktan cıkar ve bireyin hala cocuk bilincinde kalmasına sebep olur. Kişide belli patolojik bir yapı oluşabilir. Onemli olan bireylerin kendi kullandığı savunma duzeneklerinin bilincine varması, farkındalığının artması ve bu savunma duzeneklerini daha sağlıklı bir hale getirmesi. Bunun icin bireyin profesyonel bir destek alması gerekmektedir. Psikologa gitmek ve destek almak icin somut bir nedenin varlığını beklememek gerekir. Bireyin kendi psikolojik dinamiklerini oğrenip, kendisini keşfetmesi bu hayatta kendisine vereceği en guzel oduldur.
Sevgiyle....
[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Psikolojik acıdan kendimizi nasıl savunuruz?
Sağlıklı Yaşam0 Mesaj
●35 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Sağlık Forumları
- Sağlıklı Yaşam
- Psikolojik acıdan kendimizi nasıl savunuruz?