Psikologlarla ilgili onyargılar

Psikologlar hangi konularda yardımcı olur?

Psikologlara bircok kişi tarafından artık eskisi gibi ‘deli doktoru’ olarak bakılmadığını soyleyebiliriz. İnsanlar kendi sıkıntılarını anlama ve başacıkma konusunda bir psikologtan yardım alabileceklerini anlamaya başladılar. Yeni tanıştığım ve psikolog olduğumu oğrenen neredeyse herkes kendilerinin de psikoterapiye ihtiyacı olduğunu ifade etti. Bu durumun diğer meslektaşlarımın başına da geldiğini duymaktayım. Gerek psikologların yer aldığı televizyon programlarına ve dizilere gosterilen ilgi, gerekse şu anda sizinde yaptığınız gibi insanların yaygın olarak bilgilenme amaclı internette araştırma yapması sevindirici gelişmeler. Bu gelişmeler insanların sıkıntılarının nedenleri arasında kendi paylarınında olduğunu ve bu doğrultuda hareket etme seceneklerinin bulunduğunun farkına varmaya başladığını gostermektedir. Bu farkındalık karşısındada mutluluk duymaktayım. Bunun yanında halen psikologlara yonelik bazı onyargıların devam ettiğini gozlemekteyim. Eğitim durumunun bu on yargılar konusunda buyuk bir farklılık yaratmadığını da soyleyebilirim. Psikoloji alanı ile ilgili ozel olarak ilgilenerek ceşitli kitaplar okumuş kişileri bir kenara koyarsak bircok kişinin psikoterapinin ne olduğu, psikologların ne yaptığı gibi konularda doğru bilgi sahibi olmadığını gormekteyim. Bu yuzden amacım size bu konuda ceşitli bilgiler vererek psikoloğun uzmanlık alanlarına hangi problemlerin girdiğini, uyguladığı yontemlerin neler olduğunu, psikoterapi konusunu ve en sık rastlanan onyargılar ile ilgili fikirlerimi aktarmaya calışacağım.

Bircok insanın psikoloğa gitme şartı olarak cok buyuk problemlerin olması gerektiğini duşunduklerini goruyorum. Bu onyargıyı bir nebzede olsa değiştirmek adına bu yazıda psikologların hangi konularda insanlara yardımcı olabileceklerini sıralamak istiyorum.
- Depresyon, mutsuzluk, karamsarlık, isteksizlik
- Anlamsızlık ve boşluk duygusu
- Huzursuzluk, sıkıntı
- Kaygı problemleri (Sadece icerik orneklerini ver; Sosyal, yaygın, sağlık, sınav vb.)
- Takıntılı duşunce ve davranışlar (Temizlik, duzen, kontrol vb.)
- Panik atak
- Psikolojik kokenli fiziksel hastalıklar (Ozellikle cilt ve mide, ağrı bozuklukları)
- Yaşam değişikliklerine uyum sağlamada gucluk cekmek (Boşanma, yakınını kaybetme, sakatlanma vb.)
- Kendine guven eksikliği, cekingenlik, ice kapanıklık, ‘hayır’ diyememek
- Bağımlı kişilik ozellikleri (Karar alırken danışma ihtiyacı duymak vb.)
- Cinsel sorunlar
- Uzun suren yas
- Eski travmatik olayların etkisinin devam etmesi
- Sinirlilik ve ofke kontrolu problemleri
- Uyku bozuklukları
- Yakın ilişki ve evlilik sorunları (İletişim problemleri, tekrarlayan kalıpların etkisinden kurtulamamak, ayrışma, aldatılma vb.)
- Ailevi problemler (Gecmiş yaralanmalar vb.)
- Cocuklarla iletişim problemleri, ebeveynlik

Bu saydığım durumların yanında daha bircok konu eklenebilir. Eğer bu konulardan biri ya da birkacında sizde zorluk yaşıyorsanız ve şu ana kadar ki başacıkma yontemleriniz yeterince etkili olamamışsa konusunda uzman bir psikologtan destek alabilirsiniz. Bir sonraki yazıda psikologların az once saydığım problem durumlarında nasıl yardımcı olduklarına ilişkin onyargıları ele alıp psikoterapiyi tanıtmaya calışacağım.

Psikologlarla ilgili onyargılar nelerdir?

Psikologlarla ilgili olarak ozellikle dizi ve filmlerin etkisiyle psikologlara karşı olumsuz bir onyargının gelişmiş olduğunu gozlemlemekteyim. Her ne kadar bu onyargılar azalmaya başlasa da insanların halen psikologların yaptıkları iş hakkında yanlış bilgilere sahip olduklarını gozlemliyorum.

Psikologların kullandığı temel arac psikoterapidir. Psikoterapi, problemlerinizin, duşuncelerinizin, duygularınızın, davranışlarınızın, ihtiyaclarınızın ve yaşamınızın ceşitli alanlarının incelenerek problemlerinizin nedenlerinin sizinle birlikte analiz edilmesi ve bunlarla başacıkmanız konusunda size yardımcı olmayı sağlayan bir yaklaşımdır. Bircok sayıda psikoterapi yontemi bulunmaktadır.

Psikologlara yonelik on yargıların başında akıl vereceklerini, ahkam keseceklerini duşunmek vardır. Psikoterapi diğer insanların size zaten yapmış olabileceği gibi bir nasihat ve akıl verme değildir. Yeri geldiğinde tavsiyelerde bulunulmakla birlikte asıl yapılan şey size en uygun olan cozumu kendinizin bulmanıza ve bu cozumu etkili bir şekilde uygulamanıza yardımcı olmaktır. Bu yuzden problemlerinizin karmaşıklığına bağlı olarak birkac seans surebilmektedir.

Sadece cocukluk cağında neler yaşandığı incelenmez, şu andaki yaşam ile ilişkili olduğu durumlar uzerinden cocukluk anıları yeri geldiğinde konuşulabilir.

Psikologlar sadece dinleyip, hmm hmm, anlıyorum tarzı oldukca pasif bir tutum icinde olmaz, sizinle birlikte aktif olarak problemleriniz uzerinde calışır.

Psikolog kitabi bir şekilde klişe laflar sarfetmez. Bilgilerini kişiye ve duruma ozel bir şekilde kullanır.

Psikoterapi ile kişilik değiştirilmeye calışılmaz, cunku temel kişilik değişmez ve değişmesine de gerek yoktur. Ancak belli sınırlara kadar esnetilerek yaşamdan alınan doyumu ve kişilerarası ilişkileri olumsuz etkilemeyecek duzeye getirilebilir.

İnsanlar psikoloğa giderek sorunlarını cozemeyeceklerini, umutsuz vaka olduklarını, gitseler bile dertlerini tam anlatamayacaklarını, cevreleri değişmezse sorunlarının asla değişmeyeceklerini duşunebilmektedirler. Bu karamsar duşunce yapısı ozellikle depresyonun tipik bir ozelliğidir. Tum bu duşunceler aslında yersizdir. Psikoterapinin en cok faydalı olduğu alanların başında depresyonun geldiği yuzlerce bilimsel araştırmayla kanıtlanmıştır.

Terapi surecinin cok yıpratıcı olacağını, acılmaması gereken kutuları acmanın iyi olmayacağını duşunmek ve kacınmak, psikologların kendilerini zorlayacaklarına inanmak diğer olumsuz onyargılardan biridir. Olumsuz duygularla calışıldığı icin tabi ki zaman zaman stres yaşanacaktır ancak bu yıpranmayı madende pırlanta ararken uzerinizin toz toprak olmasına benzetebilirsiniz. Ne kadar ilerleyeceğiniz ve derinleştireceğinizin hız kontrolu sizdedir.

Psikoterapiye yıllarca gitmek gerektiğini duşunmek yoksa faydasız olacağına inanmak diğer bir olumsuz on yargıdır. Bazı terapi teknikleri uzun zaman gerektirese de bircoğu ortalama 8-12 seansta problemlerinizi cozmeye başlamanızı sağlayacak becerileri oğrenmenizi ve oldukca ilerleme katetmenizi sağlayabilir. Eğer imkanlarınız ve zamanınız varsa daha derinlemesine bir psikoterapi calışmasına girmeniz tabi ki daha faydalı olabilir.

Diğer bir yanlış beklenti hızlı bir şekilde cozum sağlama isteğidir. Bazen insanların tek bir seansta psikoloğun kendisini cozup, bir cumle soyleyip herşeyin farkına vardırıp rahatlatmasını ve problemlerini cozmesini bekledikleri gorulebilmektedir. Uzun zaman icinde oturmuş duşunce ve davranış alışkanlıklarının etkisini anlayıp duzenlemeye başlamak zaman ve emek gerektirmektedir.

Psikologlara yonelik onyargılardan bir diğeri de yargılanacağını ya da ozelinin başkalarıyla paylaşılacağını duşunmektir. Nasıl bir probleminiz olursa olsun psikologlar sizi yargılamamaya ve gizlilik ilkesi gereği ozelinizi seans odası dışına cıkarmamaya ozen gosterir.

Bazen insanlar psikoloğa gitmeyi bir zayıflık olarak gorebilmektedir. Aslında bunun tam tersi gecerlidir. Zaman zaman zorlu ve stresli olabilecek bir surec olan psikoterapiye gitmek kişinin kendisine değer verdiğini, sorunlarına daha fazla seyirci kalmak istemediğini ve bilincli bir şekilde problemlerini cozebilmek icin uzman bilgisine başvurduğunu gosterir.

Psikoloğa gitmek zaman ve para kaybı olarak gorulebilmektedir. Halbuki sorunlarınızı gormezden gelerek ya da işe yaramayan yontemleri kullanmaya devam ederek gecirdiğiniz sure zarfındaki maddi ve manevi kayıplarınız cok daha fazladır.

Buraya kadar anlattıklarımın psikoterapist olarak uzun eğitimler almış psikologların uygulamalarını yansıttığını belirtmek istiyorum. Problemlerinizi etkili bir şekilde cozmeye başlayabilmek icin desteğini aldığınız psikologların az once belirttiğim onyargıları doğrular nitelikte hareket edip etmedeklerine dikkat etmenizi tavsiye ederim.


[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]