GENEL BAKIŞ
“Akla yatmıyor.”
İyi bir intiba bırakan bir adam nasıl bir cocuğu taciz eder? Kişi neden bir yıldır planladığı duğunune gelmez? Cok iyi okullara giden ve iyi bir aile ortamı olan bir cocuk nasıl olur da hırslı olmaz?
100 yıldan fazla zaman once, Sigmund Freud, “Hayatın yuzeysel ya da aşikar seviyesi, zihin faaliyetinin yuzey toprağıdır” demişti. Hayatın buyuk bir bolumu bilincdışı bir seviyede gercekleşir. Belirtiler ve problemli davranışlar,daha derinlerdeki seviyeler acığa cıktıkca anlam kazanır.
Bir ceşit tedavi olmasının yanı sıra, insan davranışını anlamanın da bir yolu olan psikanaliz, bugun yaşamımızı etkileyen keşiflerin ve tartışmaların artmasını sağlamıştır. Gunluk dile girmiştir. (“Bu Freudcu bir dil surcmesi miydi?”) ve duşuncemizde onemli bir etkisi olmuştur.
Bolumun başındaki sorulara verdiğiniz tepkileri bir duşunun.Taciz eden kişinin kendisinin de taciz edilip edilmediğini hic duşundunuz mu? (Daha once surekli karşılaşılan bir durumun bilincdışında yer etmesi.) Kendi duğunune gelemeyen kadının kendine bile itiraf edemediği karmaşık duyguları olabileceğinden hic şuphelendiniz mi? (Engellenmiş duygusal deneyimle icsel catışma.) Hırslı olmayan oğrencinin aslında gorunurdekinden daha fazla sıkıntıyla uğraştığının hic duşundunuz mu? (İcsel duygusal deneyimi saklamak ya da savunmak icin kullanılan yuzeysel hikaye.)
Psikanalitik duşunce gecen yuzyılda ortaya cıktı, bu yuzden şimdilerde klasik ve modern psikanalitik yaklaşımlar bir arada bulunmaktadır.Psikanalitik duşunce, farklı psikoterapiler uretmiştir ve psikodinamik psikoterapi, bu terapiler arasında psikanaliz ile en doğrudan bağlantılı olanıdır. Rangell (1963) ‘ e gore, psikoterapinin yaygın olarak kullanılan formları, psikanalitik kuram ve tekniğe bağlı bazı unsurlar uzerine kurulmuştur.
Psikanaliz, cocuk gelişiminden felsefeye ve feminist kurama kadar bircok alanda etkili olmuştur. Freud’un duşuncelerine katılmayan bircok duşunur ve terapistin kendi metotlarını oluşturmalarına katkı sağlamıştır.Reddedilmiş, uygulanmış ya da kabul edilmiş de olsa, Freud’un mirası hala bizimledir.
Freud’un bulduğu temalar kendi hayatı boyunca ortaya cıktı ve halen daha bu surec devam etmektedir.Psikanaliz ortaya cıktığından beri zıtlık ve değişim ona eşlik etti.Araştırmalar ve zamanın sınayıcı etkisi bazı fikirlere ışık tutarken diğerlerini boşa cıkardı.
Temel Kavramlar
“Organizmaların işlevleri ve bozuklukları hakkında anatomik bir temel aramayı ve bunları kimyasal yollarla acıklayıp biyolojik olarak gozlemlemeyi oğrendiniz.Fakat ruhsal hayatla ilgilenmediniz,ki bu olağanustu karmaşık organizmanın başarısı, sağlıklı bir ruhsal hayatta tavan yapar,,( Freud,1916)
Psikanaliz, icsel deneyimleri cozerek insan davranışını anlamaya ve bu anlayışla psikolojik problemleri klinik yollarla tedavi etmeye calışır. Sonuc olarak, ana prensipte hem kuramsal kavramlar hem de klinik metotlar yer alır.
Temel Kuramsal Kavramlar
Bilincdışı
Ruhsal dunyanın bilincli olmak ve bilincsizlik olarak ikiye ayrılması,psikanalizin temel prensibidir(Freud,1923).
Bilincdışı, farkındalıktan uzaklaşmış zihinsel durumları icerir.Bu durumlarda hem duygusal hem de bilişsel surecler vardır; hem de hastanın tepkilerini ve davranışını etkileyen bellek formları yer alır.Bilincdışı kavramının ilk kez kullanılması, psikanalizden oncesine dayansa da Freud’un benzersiz katkısı,kavramın psikolojik problemlerin tedavisini anlamakta nasıl kullanılabileceğini keşfetmekti.
Bilincdışının bilimdeki yeri, kavram ortaya cıktığından beri akıllarda soru işareti oluşturmaktadır. Yakın zamanda noroloji bilimiyle ilgili yapılan calışmalar, bilinc farkındalığından uzak zihinsel sureclerin etkisinin varlığını desteklemektedir.
Psikodinamik
Amacımız sadece olguları tanımlayıp tarif etmek değil, aynı zamanda bunların zihin oyunuyla ortaya cıktığını algılamaktır… Zihinsel olguların dinamik kavramını ortaya cıkarmaya calışıyoruz(Freud, 1952)
Psikodinami, “zihin gucunun oyunu(ic oyunu)dur”. İc catışma kavramı, psikodinamiğin varlığına işaret eden, temel bir ornektir.İc catışma veya psişik catışma terimi, ruhta bilinc olmadan ortaya cıkan bir veya birden fazla farklı algı ya da duygu catışmasına işaret eder.Bu, ya problemli davranışta ya da belirtilerde ortaya cıkar.Orneğin,bir hasta, eşini sevdiğini ve onu uzecek hic bir şey yapmayacağını soylerken,evlilik dışı ilişkiler yaşıyor olabilir.Bilincli olarak inandığı şeylerle catışma yaşayan duygularını dışa vuruyor olabilir. Ya da hastanın her pazartesi başı ağrır.Bu belirti, bir yandan bu hastanın pazartesi yeniden işe gideceği konusunda bilincli olmasına rağmen bir yandan da bunun aksini istediğinde ortaya cıkan catışmaya işarettir.
Psikodinamik kuramdaki belirtiler,genellikle ic catışmanın bir gostergesidir.Medikal veya tanısal durumlarda belirti bir bozukluk gostergesiyken, burada belirti, hastanın asıl catışmalarına ait, davranış diliyle ortaya cıkan bir ipucudur.Belirtinin tedavi yoluyla deşifre edilmesi,daha once ceşitli belirtilerle ortaya cıkan hislerin daha zararsız bir şekilde tanımlanmasını sağlar. Belirti merkezli metot, bu surecte yardımcı olan klinik araştırma metodudur.
PsikodinamikPsikoterapi
Psikanalitik geleneği takip eden psikoterapilere, psikodinamik tedaviler denir.Bunlar, psikanalizin merkezi dinamik kurallarını korurlar ancak metapsikoloji, yani aklın yapısını ele alan kuramlar kullanmazlar.Freud bile,metapsikolojik hipotezlerin “en alt değil,aksine bilimin butun yapısındaki en yuksek nokta olduğu ve ona zarar vermeden değiştirilebilecekleri ya da atılabilecekleri” sonucuna varmıştır(Freud,1915).
Dinamik psikoterapi,uzun ve karışık olmayan bir tedavi eksikliğinden kaynaklanan ihtiyacı doldurmak icin psikanalizden evrilmiştir.Psikanaliz,hastayı yatırmak suretiyle haftada uc ila beş kere arasında uygulanırken,dinamik psikoterapi haftada bir veya iki kere, tedavi yapılarak uygulanır. Destekleyici anlatımcı (DA) psikoterapi,gunumuzde klinik araştırma metotlarını birleştiren, dinamik tedavinin bir şeklidir.
Savunmalar
Savunma terimi,dinamik duruşun psikanalitik kuramdaki en eski temsilcisidir(Freud,a.,1966,s.42 ).
Savunma mekanizmaları,bilincdışı korkular ya da “ruhsal tehlike” beklentisinin ortaya cıkmasıyla oluşan durumlar karşısında verilen otomatik tepkilerdir.Genelde ortaya cıkan savunma mekanizmalarına ornek olarak kacınma ve yadsıma verilebilir.Bu iki savunma ceşidi,hastanın kaldıramayacağı duygular veya duşunceler karşısında yon değiştirme olarak kullanılır.Kısacası,bu tur savunmalar,ustesinden gelinemeyen hisleri kontrol edebilme konusunda yardımcı olur.Ancak, eğer bu savunmalar gercekliği gizler ya da saptırırsa, gercek hayatta problemlere yol acabilir. Orneğin, sınavlarına calışmak yerine,zamanının tamamını internette geciren bir oğrenci, sınavlarına calışırken hissedeceği endişe duygusundan uzaklaşmak icin, kacınma savunmasını kullanıyor demektir.
Aktarım
Freud’un kuramının mihenk taşı olan aktarım kavramı, kişinin daha onceki ilişkilerinde yaşadığı duyguların, aynı kişinin yeni cevresindeki insanlara aktarılması anlamına gelir. Bu duygular, hastanın gecmiş deneyimlerini şimdiki zamanla şekillendirip yeni insanlara ve yeni durumlara karşı geliştirdiği davranış bicimi uzerinde etkili olur.
Bu, kişinin yaşamı boyunca surekli tekrarlanan kalıp ya da kalıpların ortaya cıkmasına neden olur(Freud,1912)
Psikanalizde, aktarımın analiz edilmesi tedavi icin mutlak surette gereklidir. Hastanın analiste aktarımı,hem aktarımın işlevselliğinin anlaşılmasını hem de hastanın anılardan ve beklentilerden ayrı bir gercek icinde yaşamaya calışmasını sağlar.Aktarım, hatıralardan cok,gecmişin bir şekilde tekrarı ya da davranışlar yoluyla gecmişten kareler anımsanmasıyla gercekleşir; “…hasta, ailesinin baskısına karşı eleştirel ve savunmacı bir yaklaşım icinde olduğunu hatırladığını soylemez; bunun yerine, doktora karşı bu şekilde bir davranış sergiler” (Freud, 1914,) .
Aktarım Temel Catışmalı İlişki Teması (TCİT) metodu uzerinde yapılan klinik araştırmalar sonucu ortaya cıkmıştır.
Karşı aktarım ise terapistin hastaya verdiği tepkilerdir.Aktarımın diğer tarafı olan terapistin hastaya verdiği tepkiler,terapistin kendi icinde cozumlemeye calıştığı kişisel şeyler olabilir.Karşı aktarım son yıllarda terapistin verdiği tepkilerin hastanın duygularına mı, yoksa hastayla terapist arasındaki sozsuz iletişime mi karşılık olduğunun değerlendirilmesinde kullanılmıştır.
Temel Klinik Kavramlar
Serbest cağrışım: “Aklına gelen şeyi soyle” cumlesi, psikanalitik tedavinin tipik bir başlangıc aşamasıdır.Diğer tedavilerden farklı olarak, psikanaliz butun duyguları, hayalleri, ruyaları ve fantezileri tedavinin icine alır.Psikanalistler, duzensiz duşuncelerin telaffuz edilmesinin, aklın derinlikleri hakkında bircok bilgi vereceğine inanırlar. Bu bilgiler ne kadar az duzeltilmişse, daha once belirtilerle ortaya cıkan kendilikle ilgili o kadar fazla ipucu verecektir.Aynı zamanda serbest cağrışım hastaya kendini duyma şansı verir.
Terapotik Dinleme: Freud, hastanın soylediklerinin “havada yuzuyormuş gibi sabit” bir dikkat ve ilgiyle dinlenmesi gerektiğini tavsiye etmiştir. Bu da demek oluyor ki analist, sadece bir iki konu uzerinde yoğunlaşmamalı,aksine iletişimin butun seviyelerini bir seferde dinlemelidir.Bunun icine,kişinin tam anlamıyla ne soylediği, hangi duygulara sahip olduğu ve analistin dinlerken verdiği tepkiler girer.Bu ceşit dinleme tarzı, analitik metodun temelini oluşturur cunku boylelikle analist,hasta hakkındaki her şeyi bir butun olarak dinler. İkinci bir ceşit terapotik dinleme de, analistin hasta hakkındaki ipuclarıyla ilgili bir fikir oluşturmasıyla oluşur,bu ipucları aktarımı oluşturduğu gibi, belirtiler ve bunların anlamları arasındaki bağı da oluşturabilir.
Terapotik Tepki: Geleneksel psikanalizde yorumlama, tepkinin temelini oluşturur.Genellikle aktarım yonunden hasta hakkında oluşan ana fikrin anlaşılıp paylaşılmasını icerir.Yorumlamalar analistin,hastanın,davranışlarına ya da semptomlarına etki eden catışmaları goğusleyebileceğini hissettiği zaman da hastaya yardımcı olması amacıyla kullanılır.
Ruya yorumlamalarının,psikanalitik tedavide ozel bir yeri vardır. “Ruyaların yorumlanması, aklın bilincdışı hareketlerini oğrenme konusunda muhteşem bir yoldur.” (Freud,1900) Freud, ruyaların gorunur iceriğinin ya da yuzeysel hikayesinin daha derine, gizli iceriğe ulaşmak icin cozumlenmesi gerektiğine inanmıştır.
Terapotik tepki olan empati,20.yuzyılın ikinci yarısından itibaren artış gosteren bir ilgiyle karşı karşıyadır.Empatik tepki, hastanın duygu durumlarına ayak uydurmak ve duygusal bir anlayış ortaya koymak demektir.Yakın zamandaki araştırmalar,terapistin empati kurmasıyla tedavi sonucu arasında bir bağ kurmaktadır.
Terapotik İttifak: Terapotik ya da calışma iş birliği, hasta ve terapist arasında tedavi sırasında yapılan iş birliğidir.Greenson,(1967) calışma iş birliği ve aktarım arasındaki farkı dile getirmiş ve iş birliğinin tedavideki onemini vurgulamıştır.Son yıllarda yapılan calışmalar,olumlu yardım iş birliğinin,psikoterapide iyi bir sonuc elde etme konusundaki onemli faktorlerden biri olduğunu onaylamaktadır.
Kaynakca
Raymond J. Corsını & Danny Weddıng…Modern Psikoterapiler
[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]