Hayvanları veya bocekleri onlar hala hayattayken pişirmek, bazılarınıza mide bulandırıcı gelebilir. Bizim yemek kulturumuzde, birkac deniz mahsulu dışında pek boyle bir beslenme anlayışı goremezsiniz.
Ozellikle Cin, Tayland ve Kore gibi ulkelerde, hayvanları canlı canlı yerken video cekilecek kadar normalleşmiş bir durum bu (aslında oyle olmasa da). O zaman gelin, buna maruz kalan canlılara bir bakalım.
İlk orneğimiz ahtapot: Sannakji Ahtapotu canlı yeme durumu, en cok Guney Kore'de goruluyor. Ahtapot canlıyken kollarını kesiyorlar ve halen hareket eden kolları bir tabağın icine koyup servis ediyorlar. Bu yemeğe (!) de sannakji adını veriyorlar.
Hatta ahtapotun kollarına susam yağı dokuyorlar ki insanlar yerken canlı et boğazlarından aşağıya kayabilsin. Siz ne duşunursunuz bilemem ancak her yıl yaklaşık olarak 6 kişiyi olduren bu girişimi, insanların hala daha bayıla bayıla devam ettirmelerine ben anlam veremiyorum.
Coğunuzu şaşırtmayacak ornek: Balık İkizukuri Japonya'da "ikizukuri" adlı bir yemeğin yapılması icin canlı balıklardan sashimi (ince dilimlenen canlı balık / bir suşi ceşidi) hazırlanıyor. Hatta et canlı olduğu icin kolay yenebilsin diye en ince şekilde kesiyorlar. Aslında resimde de gorulduğu gibi canlı bir balığın etleri fileto yapılıp servis ediliyor. Yani bu sebeple balığın hala hareket ettiği bile oluyor.
Balığı canlı pişirme sevdasının bir diğer orneğini Cin'deki ''yin yang balığı'' yemeğinde goruyoruz. Tamamen ikizukuri ile aynı mantık. Bundaki fark, balığın govdesinin yağda kızartılması ve kafasının ciğ bırakılması diyebiliriz. Hatta yemek sofrada insanların onune geldiğinde bile balığın kafasının hareket ettiği gorulebiliyor. Aslında balığın hareket etmesini sağlayan şey de vucudundaki sinirlerden kaynaklı, yoksa balık coğu zaman olmuş oluyor.
Cin'in 'sarhoş karides' yemeği de bir hayli ilginc Sarhoş Karides Cin'in bazı bolgelerinde karidesler canlı bir kasede servis ediliyor ve hatta tabağın icinde oraya buraya zıplayabiliyor. Hayvancağızların ustune de likor bazlı bir sos dokuluyor ki hareket edip tabaktan (!) kacmasınlar. Daha doğrusu muşteriler yemeğe başladıkları zaman bu sosu dokuyor. Dokmeden once de herhalde hayvanları bir gosteri izler gibi izliyorlar.
Canlı canlı kurtcuk (larva) yiyenler bile var
Mesela Avustralya'da kucuk beyaz kurtcukları yiyorlar. Hatta onların tadını cheetos'a benzetiyorlar. Ozellikle Aborjin topluluklarının uzun suredir bu alışkanlığa sahip oldukları biliniyor. Herhalde onlardan kalma olacak ki bolgedeki insanlar icin ara oğun atıştırmalığı gibi bir şey olmuş bu kurtcuklar.
Larvaları direkt olarak ağactan topluyorlar ve sanki dut toplamışsın da ağzına atıyormuşsun gibi yiyorlar.
Pecorino Peyniri (kenarlardaki kucuk kurtcukları gorebilirsiniz) Hatta bunun bir de Sardinya versiyonu var. Sardinyalılar pecorino adlı peynirin icinde delik acıyor ve onu oylece dışarıda bırakıyor. Boylece peynir sinekleri gelip peynirin icine yumurtluyor, yumurtalar kırılınca da larvalar peyniri yemeye başlıyor. Aynı zamanda sinekler, peynirin icine dışkılıyor ve onların sindirim sistemindeki asit peynirin yağlarını parcalayıp yumuşatıyor.
İnsanlar bu gıdanın kıvama geldiğini, actıkları delikten sıvı damlamaya başladığında anlıyor ve onu yemeye başlıyor. Ancak bu peyniri bulmak kolay değil cunku 1962'den beri İtalya hukumetince yasaklanmış durumda. Satanlara da sattıranlara da ceza veriliyor.
Kurbağa yemeyi secenler de var
Japonya'nın meşhur kurbağa sashimisinden bahsedecek olursak, kurbağa genelde olu ve ciğ servis ediliyor. Fakat kurbağanın kalbi, hayvan yeni olduğu icin taze oluyor ve hala atabiliyor. Bu ilk olarak Tokyo'da Asadachi adlı bir restoranda, bu hayvanın canlı olarak servis edilmesiyle ortaya cıkıyor. Hayvan canlı bir şekilde geliyor, sonra şef bıcağı eline alıp onu olduruyor.
Ardından şef hayvanın kalbini direkt cıkarıyor ve vucudunun geri kalanını ciğ et olarak dilimliyor. Burada soz ettiğimiz tum ornekler eleştirilse de bu, hayvan haklarını koruyan dernekler dahil olmak uzere bircok kesimin işkence olarak tanımladığı bir ornek diyebiliriz.
Deniz kestanesi ve midye: Deniz kestanesi Deniz kestanelerinin zaten kucucuk bir parca etleri var. Ustune bir de ciğ olarak kesilip tuketiliyorlar. Bazen canlının icindeki et suşi yaparken de kullanılıyor. Bazı insanlar, onların yosunlar icin istilacı turler olarak bilinmeleri nedeniyle, deniz kestanelerini yemenin kotu bir şey olmadığını duşunuyor.
Ancak bizim ulkemizde Mayıs 2022 tarihinde ekosistem devamlılığını sağlamak icin Marmara denizinde deniz kestanesi avcılığı yasaklandı.
Midye Midyelerin canlı pişirildiği cok bilindik olduğu icin coğunuz duymuşsunuzdur. Ancak pişirirken kapağı muhakkak kapalı tutulur, kapağı acık olan midyeler pişirilmez. Hatta onun canlı ve kapağı kapalı pişirilme nedeninin, gıda zehirlenmesini onlemek olduğu soyleniyor. Cunku kapağı acık olanların icine bakteriler girebiliyor, bu da insan sağlığı icin tehlikeli goruluyor.
İstiridye ve ıstakoz: İstiridye İstiridyeler kabuklarından kesilip cıkarılana kadar olmeyen canlılardır. Bu nedenle onları denizden cıkarıp ciğ olarak buz tepsisinde servis ettiğinizde hala yaşıyor oluyorlar. Bunu olumlu bir şey olarak mı değerlendirsek bilemiyorum ancak merkezi sinir sistemleri olmadığı icin ağrıyı hissetmezler. Bu deniz canlısı, ulkemiz de dahil olmak uzere genelde dunyanın bircok yerinde tuketiliyor.
Istakozun etinde ise kendinden kaynaklanan doğal bakteriler vardır. Bu nedenle ıstakoz olunce bu bakteriler coğalabildiği icin bu hayvan canlı pişirilerek gıda zehirlenmesi onlenmek istenir. Istakozların uzunca bir sure canlı pişirildiklerinde acı cekmedikleri biliniyordu ancak bu tamamıyla yanlış.
Onların merkezi sinir sistemleri olmasa bile hormonal olarak acıyı hissettikleri soylenebilir. Hatta uzmanlara gore, canlı pişirildikleri zaman kuyruklarını hareket ettirmeleri bunun belirtisi cunku kacış refleksi olarak bunu yapıyorlar.
Duşunun bir lokantaya gidiyorsunuz, yemeğinizin ustune sus niyetine karınca koyuyorlar... Rene Redzepi'nin yaptığı karıncalı yemek Danimarka'da unlu bir restoran olan Noma, coğu yemeklerinde karınca kullanıyor. Şef Rene Redzepi, karidesin uzerini karıncalarla suslediği bir yemek bile yapmış mesela. Verdiği bir roportajda da karıncaların, yemeğe ekşi limon gibi bir aroma verdiği konusunda ısrarcı olduğu goruluyor.
Bir de civcivlerin canlı canlı kıyma makinalarına atıldıkları iddiaları var
İngiltere'de vejetaryen bir grubun uyesi, gizlice tavuk ciftliğinde cekim yapıyor. Sonra hayvanların cinsiyetlerine gore ayrıldığını ve erkek olanların canlı canlı kıyma makinesine atıldıklarını goruyor. Bu kişinin soylediğine gore bunun nedeni de yumurta uretiminde erkek civcivlerin işe yaramaz gorulmesinden kaynaklanıyor.
Velhasıl hayvan haklarını koruma orgutleri ve hayvan severler, tum bu verdiğimiz orneklerin hayvanlara acı cektirmekten başka bir işe yaramadığını duşunuyor. Yani hayvanların canlı canlı pişirilmesi kulağa zaten pek mantıklı gelmiyor. Ustune bir de bu şekilde tuketme merakı nereden geliyor diye insan sorgulamadan edemiyor. Peki siz bu konuda ne duşunuyorsunuz? Duşuncelerinizi yorumlarda bizimle paylaşabilirsiniz.
Kaynaklar: Tree Hugger, Quora, Irısh Hexaminer, Ozhan Ozturk, Science Focus