Prostat sağlığıProstat nedir ? Fonksiyonları nelerdir ?
Prostat, erkeklerde semen (meni) iceriğinin bir kısmının uretildiği, idrar kesesinin hemen altına yerleşmiş yaklaşık ceviz buyukluğunde (18 – 20 gr) bir bez dokusudur. Bulunduğu alanda, idrarın mesaneden cıkıp dışarıya atılmasını sağlayan kanalın (uretra) ilk kısmını cepecevre sarmaktadır. Bu bolgede, istemsiz olarak kasılmasıyla hem idrar tutmamızı sağlayan hem de boşalma esnasında meninin dışarı doğru atılmasına neden olan bir buzuk yapısı (ic sfinkter) bulunmaktadır. Prostat bezinin salgıladığı sıvılar, vajina icerisinde meninin akışkan hale gelmesini sağlamakta, aynı zamanda icerdiği maddeler sayesinde spermlerin vajinal ortamda hayatta kalabilmelerini sağlamaktadır.
Prostata bağlı hangi hastalıklar gorulmektedir ?
Prostatın yaygın olarak izlenen 3 hastalığı vardır. Bu hastalıklar; prostat iltihabı (prostatit), iyi huylu prostat buyumesi (benign prostat hiperplazisi) ve prostat kanserinden oluşmaktadır. Prostatit, prostat ve cevresindeki dokuların iltihaplı hastalığı olup, sıklıkla genc ve ureme cağındaki erkekleri etkilemektedir. Akut yada kronik seyirli olmasına gore farklı semptomlarla kendini gostermektedir. Ateş, halsizlik, idrar yaparken yanma, idrar yapma gucluğu, acil idrar yapma ihtiyacı, kanlı idrar, makat cevresinde ağrı, ağrılı boşalma ve sertleşme sorunları en sık yol actığı semptomlardır. Bir diğer prostat problemi olan iyi huylu prostat buyumesi ise yaşla birlikte buyuyen prostatın etrafını sardığı idrar kanalına baskı yapması sonucu idrarın rahat atılamaması ile karakterize bir durumdur. Bu durum kendini zayıf idrar akımı, kesik kesik idrar yapma, idrarını tam boşaltamama hissi, sık idrara gitme, gece idrara kalkma, ani sıkışma hissi, idrardan kan gelmesi gibi şikayetlerle belli etmektedir. İyi huylu prostat buyumesi 50 yaşından sonra cok sık gorulen bir durum olmakla birlikte, ancak vucuda zarar verdiğinde veya belirtilere yol actığında tedavi gerektirmektedir. Prostat kanseri de etkilediği yaş grubu itibariyle (50 yaş uzeri erkekler) iyi huylu prostat buyumesi ile birlikte bulunabilen, ancak ondan kaynaklanmayan ayrı bir hastalıktır. İleri evrelere ulaşıncaya kadar da sıklıkla hicbir semptom ve bulguya yol acmamaktadır. Bu nedenle 50 yaş uzeri her erkeğin, idrarla ilgili herhangi bir şikayeti olsun ya da olmasın, yılda en az bir kere uroloji uzmanına prostat kontrolune gitmesi onerilmektedir.
Prostat kanserinde erken tanı ve farkındalık neden onemlidir ?
Prostat kanseri, Amerikan Kanser Derneği verilerine gore batılı ulkelerde erkeklerde en sık izlenen solid kanser turu olup, tum kanser vakalarının yaklaşık dortte birlik kısmını oluşturmaktadır. Ulkemizde de erkeklerde akciğer ve mesane kanseri ile birlikte en sık izlenen kanser turlerinden birini oluşturmaktadır. Son yapılan calışmalarda bir erkeğin yaşam boyu prostat kanserine yakalanma riskinin %15-20 arasında olmasına karşın bu hastalığa bağlı olum riskinin %3 civarında olduğu rapor edilmektedir. Bu durum prostat kanserinin cok gorulen bir kanser olmasına karşın, ozellikle erken safhada teşhis edildiğinde ve doğru bir tedavi şeması uygulandığında iyileşme şansının cok yuksek bir hastalık olmasıyla ilişkilidir. Ancak prostat kanserinin tipik erken belirtileri yoktur ve kendini ancak ilerlemiş donemde ortaya cıkan şikayetlerle belli etmektedir. Bu aşamada ise kişinin bu hastalıktan kurtulma olanağı mumkun olmayabilmektedir. Bu nedenle hastalığın henuz prostat icinde sınırlı iken, yani hicbir klinik bulgu vermediği erken donemde tespit edilmesi oldukca onemlidir. Hicbir şikayeti olmasa bile erkeklerin 50 yaşından sonra yılda bir kez prostat muayenesi icin uroloji uzmanına başvurmasını sağlamak ancak bu hastalığa farkındalık oluşturmakla mumkun olacaktır.
Prostat kanserinde risk faktorleri nelerdir ?
Bircok kanser tipinde olduğu gibi bu hastalıktan da sorumlu tek bir ajan veya surec tanımlanmamıştır. Bununla birlikte prostat kanseri icin kesin olarak ortaya konulmuş uc tane risk faktoru mevcuttur. Bunlar; yaş, etnik orjin ve genetiktir. Yaş arttıkca prostat kanseri gorulme sıklığı artmaktadır. Orneğin tum vakaların sadece %2’si 50 yaşın altındadır. Yine yapılan epidemiyolojik calışmalarda prostat kanserinin hem ailesel hem de genetik komponentinin olduğu gosterilmiştir. Bu nedenle ailesinde prostat kanseri olan kişilerde, normal populasyona gore daha erken yaşta ve daha sık aralıklarla tarama yaptılması onerilmektedir. Etnik orjin olarak en sık Amerika’da yaşayan siyah ırkta, en duşuk olarak ise Doğu Asya’da rastlanmaktadır. Ancak Doğu Asya kokenli bir kişi Amerika’ya goc ettiğinde yine prostat kanseri riskinin arttığı gosterilmiştir. Bu durum etnik koken dışında cevresel faktorlerinde (bol yağlı ve duşuk fibrinli beslenme) prostat kanseri gelişiminde risk faktoru oluşturduğunu duşundurmektedir.
Prostat kanseri nasıl belirlenir ?
Prostattan salgılanan ve kana belli oranda gecen PSA dediğimiz bir proteinin kandaki duzeyinin olcumu ile prostatın makattan parmakla muayenesi tanıda ilk basamağı oluşturan yontemlerdir. PSA duzeyinin yuksek olması mutlak kanser olduğu anlamına gelmezken, duşuk olması ise kanser olmadığı anlamına gelmemektedir. Ancak bu iki muayene metodunda prostat kanseri şuphesi uyandıracak bulgular tespit edilirse kesin tanı konulması amacıyla prostat biyopsisi ile doku orneklemesi yapılması gerekmektedir.
Tedavi secenekleri nelerdir ?
Prostat kanserinde tedavi secimi, tumorun patolojik ozelliklerinin (evre, derece vb) yanı sıra hastanın yaşı ve genel sağlık durumu goz onunde bulundurularak yapılmaktadır. Cerrahi tedavi (radikal prostatektomi), ışın tedavisi (radyoterapi), hormon tedavisi, ilac tedavisi (kemoterapi) veya aktif izlem gibi tedavi secenekleri mevcut olup, yukarıda belirtilen kriterler goz onune alınarak, hasta, ailesi ve doktor tarafından birlikte verilmiş bir karar en doğru yaklaşım olacaktır.


[h=2]Samsun Urolog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]