Polikistik Over Sendromu (PKOS); merkezi sinir sistemi, hipofiz bezi, yumurtalıklar, bobrekustu bezleri ve diğer dokular arasındaki etkileşimşerin bozulmasına bağlı olarak uretkenlik doneminin herhangi bir bolumunde ortaya cıkabilen karmaşık bir hastalıktır. Hastalar genellikle adet duzensizliği(adet gecikmesi, az adet gorme veya hic adet gorememe), aşırı tuylenme, sivilcelenme ve kısırlık gibi şikayetlerle doktora başvururlar. Hastalığın oluşmasında genetik faktorlerin yanında beslenme ve egzersiz gibi cevresel faktorlerin de rolu olduğu duşunulmektedir. Ozetle Polikistik Over Sendromu tanısı alan kişilerde adet duzensizliği ve buna bağlı yumurtlama bozuklukları, aşırı tuylenme ve sivilcelenme gibi kozmetik sorunlar, kısırlık problemi ile artmış rahim ve meme kanseri, diyabet ve kalp- damar hastalığı riski bulunmaktadır.
PKOS olan kadının ailesinde de aynı risklere sahip olduğu ve bazı genlerin sorumlu olduğu sanılmaktadır. Polikistik over sendromunun kadının hayatının hangi doneminde başladığı bilinmemektedir. Bazı araştırmalarda anne karnında bazı araştırmalarda ergenlik doneminde başladığı savunulmuştur.
Normalde adet dongusunun ilk gununden itibaren olgunlaşmaya başlayan yumurta hucresinin gelişiminin yarıda kalması, yeterli buyukluğe erişip catlayamayarak her defasında yumurtalıklardan birinde milimetrik boyutlarda bir kistin oluşmasıyla sonuclanmaktadır. Yumurtanın catlayamaması adet gormek icin gerekli hormon seviyesinin tamamlanamayarak adetin gecikmesine ve bir dizi hormonal bozukluğun oluşmasına neden olmaktadır. Hastalığın belirtilerinin ortaya cıkmasına neden olan esas olay kadınlarda hakim olması gereken ostrojen hormonu yerine erkeklere ozgu karakterlerin gelişmesini sağlayan androjen hormonunun fazla salgılanmasıdır.
Polikistik Over Sendromlu hastaların %90'ında aşırı kilo, adet duzensizliği(adet gecikmesi, az adet gorme veya hic adet gorememe), aşırı tuylenme, sivilcelenme gibi problemler vardır. %10 hasta ise zayıf olup yumurtalıkarı ilacla tedavi edildiğinde aşırı uyarılmaya bağlı aşırı uyarılmış yumurtalık sendromu', coğul gebelik veya duşuk riski ile karşılaşmaktadır.
Polikistik Over Sendromlu hastalara yaklaşırken hastalar aşağıda belirtilen 4 gruba ayrılarak incelenirler:
1.GRUP: Adolesan (ergenlik doneminde olan) Polikistik Over Sendromlu hastalar
Bu gruptaki hastalar cocukluktan veya ergenlik doneminden itibaren kilo almaya başlayan, adet duzensizliği, aşırı tuylenme, sivilcelenme gibi problemleri olan hastalardır. Bu hastalar tanısı konulduktan sonra uygun bir egzersiz ve diyet programına alınır. Tuylenme, sac dokulmesi, ciltte aşırı yağlanma ve sivilcelenme gibi kozmetik problemler icin gerekli tıbbı tedavinin yanında lazer gibi kozmetik yontemler birlikte uygulanmalıdır. Ayrıca hormon bozukluğu ve adet duzensizliği varsa uygun hormon tedavileri başlanabilir.
2.GRUP: Cinsel olgunluk doneminde olup bekar veya cocuk problemi olmayan Polikistik Over Sendromlu hastalar
Bu hastalarda ilk once hasta aşırı kilolu ise Beden Kitle indexi (BKİ= Kilo/(Boy²

Bu gruptaki zayıf hastalarda ise tanı aşamasında belirtilerin karışması riski olduğu icin erkeklik hormonu (androjen) salgılayan tumorler ve Cushing Sendromu ve Konjenital adrenal hiperplazi gibi hastalıklar dışlanmalıdır.
3.GRUP: Cinsel olgunluk doneminde olup cocuk sahibi olamayan Polikistik Over Sendromlu hastalar
Bu gruptaki hastalar hekimleri tedavi konusunda en cok zorlayan hastalardır. 1yıllık korunmasız ilişkiye rağmen gebelik elde edilemeyen hastalarda oncelikle erkek faktoru değerlendirilip gerekli tedaviler yapılır. Daha sonra tuplerin acık olup olmadığını anlamak icin rahim filmi cektirilir. Soruna yonelik tedavi planlanır. Eğer ciftlerde sperm testi normal, rahim filminde de tupler acıksa birinci basamak tedavi hastanın mevcut kilosunun en az %5'inin verdirilmesidir. Bu şekilde hastaların %30-40'ı gebe kalmaktadır.
Bu gruptaki zayıf ya da kilo verip de gebe kalamayan aşırı kilolu hastalarda ikinci basamak tedaviye gecilerek Klomifen Sitrat ya da Aromataz İnhibitorleri denilen ilaclarla yumurtlama tedavisi yapılır. Bu yontemlerle hastaların %60-70'i gebe kalırken %30-40'ında tedaviye direnc gelişmektedir. İşte tedaviye direncli bu hastalara ya iğne ile yumurtlama tedavisi yapılmakta ( coğunlukla aşılama tedavisi ile desteklenerek) ya da laparaskopik (kapalı) yontemle yumurtalara 4-5 adet pencere acılmasıyla yapılan Laparaskopik Ovaryan Drilling yontemi uygulanmaktadır. Burada tedaviyi belirleyen ana noktalar hastanın kilosu, erkeklik hormon duzeyleri ve kullanılan ilacın miktarıdır.
Gunumuzde bu grup hastalarda AMH (Antimullerian Hormon) isimli hormon tedaviyi belirlemede oldukca etkin bir rol oynamaktadır. AMH hormonu 3.8 değerinin uzerinde ise bu hastalara Laparaskopik Ovaryan Drilling operasyonu yapılmalıdır. Eğer AMH 3.8'in altında ise aşılama ve tup bebek yontemleri bu hastalarda daha etkili olabilir.
Bir kez daha altını cizelim ki iğneyle yapılan tedaviler aşılama ile birleştirilmezse tedaviye yanıt azalır. Ayrıca tedaviye 6 aydan uzun sure devam edilirse yumurtalık kanserine yatkınlığın artacağı konusunda da kuvvetli kanıtlar bulunmaktadır.
3 defa aşılama tedavisine yanıt vermeyen cocuksuz hastalarda bundan sonraki basamak tup bebek tedavisidir. Tup bebek tedavisinde yumurtalar uyarılırken cok dikkatli bir tedavi rejimi uygulanmalı, tedavi sonucu yumurtalıkların aşırı uyarılması sendromundan kacınılmalıdır.
Polikistik over sendromlu hastalarda tup bebek tedavisi uygulanması gereken durumlar aşağıda sıralanmıştır:
1.Gebelik elde edilemeyen ilac( klomifen sitrat) veya iğne(FSH) tedavileri
2.Tuplerin yapışık veya tıkalı olduğu durumlar
3.Evre 3-4 endometriozsis(Cikolata kisti)
4.Genetik tanı yapmayı gerektiren hastalık gecirme oykusu
5.Erkek kaynaklı kısırlık
6.İleri anne yaşı
Bu aşamada Laparaskopik Ovaryan Drilling operasyonu ve İn vitro-maturasyon (IVM) denilen ilacsız tup bebek tedavileri de diğer secenekler olarak goz onunde bulundurulmalıdır. IVM, yumurta toplama işleminden sonra olgunlaşmamış yumurtaların laboratuvar ortamında olgunlaştırılarak mikroenjeksiyon uygulamasının yapılmasıdır. Olgunlaşmamış oositlerin laboratuar ortamında olgunlaştırılması işlemine in vitro maturasyon (IVM) adı verilmektedir. Bu yontem ile hormon preparatlarının kullanımına bağlı kilo alma, karında şişlik, goğuslerde gerginlik, sinirlilik, bulantı, kusma gibi istenmeyen yan etkiler gorulmemektedir. Ayrıca maliyeti cok yuksek olan hormon preparatları kullanılmadığından tedavi daha ucuza mal olmaktadır.
4.GRUP: İleri yaştaki cocuk sahibi olmuş veya cocuk problemi olmayan Polikistik Over Sendromlu hastalar
Bu gruptaki hastalarda karşılaşılan sorunlar aşağıdaki başlıklarda toplanmıştır:
1. Şeker hastalığına yatkınlık (İnsulin direnci)
Polikistik Over Sendromlu kadınlar şeker hastalığı(diyabet) gelişimi yonunden artmış risk altındadır. Yaş, beden kitle indeksi, artmış bel cevresi, bel/kalca oranı ve birinci dereceden yakınlarında diyabet oykusu PKOS'ta diyabet risk faktorleri arasındadır. Polikistik over sendromunda insulin direnci temel rol oynamaktadır. İnsulin direnci yumurtlama fonksiyonunun bozulmasına neden olarak polikistik over sendromlu hastaların cocuk sahibi olmalarını zorlaştırmaktadır.
İnsulin direncini hesaplamak icin geliştirilmiş pek cok formul bulunmaktadır. En basit hesaplama yolu aclık kan şekerinin aclık insulinine bolunmesidir. Bu değer 4.5'in altında ise hastada insulin direnci mevcut demektir.
2.Yuksek tansiyon ve kalp krizi riski
Polikistik over sendromlu kadınlarda gorulen obezite, şeker hastalığı,yuksek tansiyon ve yuksek kan yağlarının olması kalp krizi riskini arttırmaktadır.
Bunlar arasında obezite en onemli risk faktorlerinden biridir. Obezite, kalbin yapısında ve fonksiyonunda ceşitli değişikliklere yol acabilir. Obezite ve hipertansiyonun birlikte bulunması kalbin yapısı ve fonksiyonu uzerine olan etkinin cok daha şiddetli olmasına neden olur. Beden ağırlığı olması gerekenin %20 uzerinde olanlarda hipertansiyon sıklığı normal ağırlıktakilerin 2 katıdır. Ozellikle bel/kalca oranı artmış hastalarda kan basıncı yuksekliği ile yakından ilişkilidir.
PKOS'lu kadınlarda artmış insulin direnci kan yağlarının yukselmesine sebep olmaktadır. Kanda kotu kolesterolde(LDL) iyi kolesterole (HDL) oranla artış olması polikistik over sendromlu kadınlarda damarlarda sertleşme (ateroskleroz) riskini ortaya cıkarır. Bu durumda kadınlarda felc ve kalp krizi riski oluşmaktadır. Ozellikle insulin direnci mekanizması genel olarak kanda pıhtılaşma eğilimi yaratmakta ve damar tıkanıklığı oluşma riskini artırmaktadır.
3.Rahim kanseri riski
Polikistik over sendromlu kadınlar rahim kanseri riski taşımaktadırlar. Endometrium (Rahim ic tabakası ) kanseri kadınlarda gorulen kanserler arasında ikinci sıradadır. Obezite, duzenli olarak rahim ic tabakasının adet kanaması ile dokulememesi ve cocuk doğurmamak kanser riskini arttırmaktadır.
PKOS'de rahim ic tabakasının yuksek ostrojen duzeyine maruz kalınması ve yumurtlama olmadığı icin progesteron hormonunun koruyucu etkisinin ortadan kalkması nedeni ile kanser riski artmaktadır. Polikistik over sendromu olan kadınların adet kanaması olması icin ilac kullanmaları bu riski azaltmaktadır. Hormon tedavisi almak istemeyen kadınlarda belirli aralıklarla endometrial kalınlık değerlendirmesi icin ultrason yapılmalıdır. Endometrial kalınlığın adet sonrası azalmaması durumunda endometrial biyopsi (rahim ic zarından parca alınması) yapılmalıdır.
SONUC:
PKOS hastaları asla hastalıklı bir insan psikolojisine kapılarak hayatı kendilerine zehir etmemeli, nasıl gorme sorunu olan bir insan gozluk takarak yaşama uyum sağlıyor ise PKOS hastaları da diyet ve egzersizle kilo kontrolu yaparak, zamanında doktora başvurup problemine cozum ureterek istediği sayıda cocuk sahibi olup tamamen normal bir yaşam standardı yakalayabilirler
Prof.Dr.Recai PABUCCU
[h=2]Ankara Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]