Pkos (polikistik over sendromu), yaşam şekli ve beslenmePKOS (Polikistik Over Sendromu) Nedir ?
Kadınlarda sıkca rastlanan hormonal bozukluklardan biri de polikistik over sendromudur. Kadınların vucudunda bulunan iki adet yumurtalıklardan normal seyrinde adet doneminde sadece 1 adet yumurta dollenmeye uygun şekilde olgunlaşır. Fakat polikistik over sendromundaysa bir cok yumurta vardır. Ama gelişme yani olgunlaşma olumsuz olduğu icin bu cok sayıdaki yumurtaların hic biri gelişip yani olgunlaşıp dollenme yeteneği kazanamaz. Doktorların yaptığı ultrason muayenesindeyse yumurtalıklar icerisinde cok sayıda gelişmemiş yumurta bulunan keseler halinde gorulur. Bu keselere bir nevi kist denmektedir. Bu şekilde yumurtalıklara sahip olan kadın hastaların adet duzenleri yoktur,vucutlarında fazla salgılanan androjen sebebi ile kolay kilo alırlar, tuylenme şikayetleri olur ve sivilce gibi cilt problemleri de olur.
Belirtileri nelerdir ?
Polikistik over sendromu duzenli yumurtlama gercekleşmediği icin coğu zaman duzenli adet gorememe, vucutta artan erkeklik hormonu (testosteron), kilo alma, kilo vermede zorlanma, sivilcelenme, tuylenme gibi problemler ile kendisini gosterir. Fakat her pkoslu hastada aynı belirtiler olmamaktadır. Kimisi daha duzenli adet gorebiliyorken kimisi senede 2-3 kez adet gorebilmektedir.
Sebebi kesin olarak bilinmemekle beraber pkoslu kız cocukları anne karnında iken beyindeki hormonların bircok sebebe bağlı olarak duzensiz/yanlış salgılanması – programlanması yuzunden olabilmektedir.
Bunun yanı sıra yanlış ve dengesiz beslenmek, fazla kilo artışında bu hastalık ortaya cıkabilmektedir.
Hastaların genelde kiloları yuksek , coğunlukla adetleri duzensiz ve tuylenme şikayetleri vardır.
Tedavi şekli de hastaya gore değişmektedir.
Hatta kişide polikistik over problemi olsa da kişi eğer ideal vucut ağırlığında ise belirtiler coğu zaman gorulmeyebilir. Yani sendrom tetiklenmeyebilir. Bu yuzden dengeli,duzenli ve kaliteli beslenme , duzenli bir yaşam tarzı sendromun gelişmemesinde ya da tedavi edilebilmesinde yardımcı bir faktordur.
İleride kişiyi tehdit eder mi?
Evet, şimdi aşağıda sıralayacağımız sebepler dolayısıyla kişiyi/yani pkos’lu kadın hastaları olumsuz şekilde etkiler. Pkos’da kan yağları seviyesi yuksek seyrettiği icin pkos’lu kadınlarda ilerleyen yaş ile beraber koroner kalp hastalıkları gelişme riski de ne yazık ki artar.
Pkos’lu kadınlarda meme kanseri , rahim ici tabakalarda kanser riski gorulme oranı da sendromsuz olan kadınlara gore daha yuksektir.
Menopoz sonrası donemde pkos’lu kadınlarda diyabet gorulme sıklığının da arttığı bildirilmiştir.
Hem icinde bulunulduğu donemde hem de adet siklusu bitmesine rağmen ilerleyen yaşlarda dahi kişi icin bir tehdit oluşturacağı icin mutlaka kişi kendisini kontrol altında tutmalı. Duzenli ve dengeli beslenmeli, duzenli spor alışkanlığı edinmeli , ideal kiloda ve ideal yağ yuzdesinde kalıp duzenli bir hayat surulmelidir.

Neler yapılmalıdır? Beslenme? Egzersiz?
PKOS’dan şupheleniliyorsa ilk once mutlaka ya kadın doğum uzmanına ya da endokrin uzmanına başvurulmalıdır. Cunku bu hormonal bir bozukluktur. Bu sendorma sahip olan kadın hastalarda insulin direnci, tip 2 dm, prolaktin hormonu yuksekliği , kan yağlarında artış da gorulebileceği icin mutlaka kişi doktor kontrolunde olmalıdır.
Aslında pkos’un tedavisinde asıl amac yumurtlamayı tekrar sağlayabilmektir. Bu sendroma sahip kilolu kadınlarda kilo vererek azalan yağ kutlesi ile yumurtlama fonksiyonu ve adet gorme duzeni yeniden duzelebilmektedir. Pkos’lu kişilerde coğunlukla bel cevresinde yağlanma ve insulin direnci gelişme sıklığı da arttığı icin tedavideki bir yontem de kişiyi insulin direnci olduğuna sahip olduğu icin şeker hastalığında kullanılan ilaclarla yapılan bir medikal tedavi uygulanmaktadır. Cunku pkos’lu hastaların bel cevrelerinin kalca genişliğine oranı daha yuksektir. Bu yuzden de insulin direnci geliştiği icin kilo kaybı onlarda daha zordur.
Cocuk sahip olmak isteyen pkos’lu kadınlarda ozellikle insulin direncini duzene sokmak gebe kalma anlamında da kişiyi başarıya ulaştıracaktır. Bu hastalarda kilo vermek,ideal kilolarına indikleri takdirde veya ideal kilolarında oldukları takdirde bu vucut ağırlığını korumak hayat boyu bir gorev haline gelmelidir.
Hareketsizlik ve aşırı yağlanma onemli bir sebep olduğu icin kişi hareket durumunu eskiye gore mutlaka gozden gecirmelidir. Kişi eskiye nazaran daha az hareket ediyor, masa başı bir iş yapıyorsa yaşamına mutlaka bir egzersiz ya da duzenli yuruyuş eklemelidir.
Pkos’lu hastalarımızın diyetlerinde sadece yağ kısıtlaması yapmamakla beraber onların doğru karbonhidrat kaynağını secmelerine yardımcı olmamız gerekir. Doğru ve yeterli karbpnhidrat tuketimin sağlamamızla beraber oğunlerden sonra yaşanacak olan kan şekeri ve insulin dalgalanmalarının onune gecmiş oluruz. Beslenme duzenlerini oluştururken de yeterli protein tuketimlerini sağlarsak kas kaybının onune gecer, daha zinde kalmalarını sağlar ve kilo kaybını da devam ettirebiliriz.
Pkos’da cok kısır bir dongu insulin direnci olduğu icin kişi mumkunse mutlaka hayatına duzenli bir egzersiz faliyeti eklemelidir.
Pkos’lu ve gebe olan kadınlarda duşuk yapma ihtimali de yuksektir. Pkos’lu gebelerin neredeyse yarısı 10-12.haftada iken duşuk yapabilmektedir. Burada da insulin direnci ile duşuk arasında bir bağlantı olabileceği araştırmalar tarafından işaret edilmektedir.
Bu sebeple kişide eğer ki insulin direnci durumu varsa mutlaka bu problem cozulup kişi ondan sonra gebe kalmalıdır. Cunku her insulin direncli veya şişman kadında pkos var denmemelidir. Fazla kilo ya da insulin direnci de duşuk probleminde bir etkendir.
Ayrıca pkos’lu kadınlar gebeliklerinde gebelik şekeri konusunda risk altında oldukları icin gebelikleri başladığından itibaren mutlaka kan şekerleri konusunda doktorlarının gozetimi altında olmalıdırlar.

Pkos’lu kadınların beslenmelerinde bir nevi tip 2 diyabet diyeti uygulanabilmektedir. Yani kan şekerinde ani dalgalanmalar, buna bağlı olarak da insulin salınımlarında dengesizlik yaratmamak adına oğun araları 4-5 saatten fazla acık olmamalı, kişi hipoglisemi seviyesine gelmemelidir. Oğunlerde kompleks karbonhidrat tuketimi destekleneceği icin kan şekeri salınımı da cok hızlı olmayacaktır. Hem kompleks karbonhidrat hem de sebze ve meyve yonunden dengeli olan bu diyet programının lif oranı da gunluk miktarı mutlaka karşılamalıdır. Diyet mutlaka omega-3 ‘den zengin olmalıdır. Omega-3 tuketimine bağlı olarak pkos’da olumlu gelişmeler olduğu da calışmalarda gosterilmiştir. Bu sebeple mutlaka haftada 1-2 kez balık veya bitkisel omega-3 kaynaklarına (ketentohumu, semizotu) yer verilmelidir.
Duzenli yapılan en az 30 dakika en fazla 60 dakika yapılan yuruyuşler veya kardiyo egzersizler de kişide insulin direnci gelişimini azaltmaktadır. Bu ana hatları aslında kişinin yaşam şekli haline gelmelidir.

[h=2]İstanbul Diyetisyen uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]