~~Pisboğazlılığın sonu
2000 Kış mevsimi, Ankara. Kara ikliminin kendini iyice hissettirdiği bir donemde, sıcacık oğrenci evimizde tam da uyumaya hazırlanıyorduk ki misafir ettiğimiz, ev arkadaşımın kuzeni Mustafa’nın “hadi Ataturk Orman Ciftliği’ne kokorec yemeye gidelim” sozu uzerine buz gibi havaya rağmen hic uşenmeden gece saat 02.30 civarı yola koyulduk. Tam da arabadan iniyorduk ki odun ateşinde pişen doneri gorup dayanamayan Mustafa ile aramızda şoyle bir konuşma gecti:
- Ya buranın doneri de bi’ harika oluyor…
- Oyunbozanlık etme, kokorec fikri senden cıktı. Buraya kokorec yemeye geldik. Doner falan yemem, kendimi kokorec icin hazırladım ben.
- E tamam, yine kokorecimizi yiyelim. Ama oncesinde doner de yesek mi?
- Yok artık! O zaman kokorece yer kalmaz.
- Aman canım, gobit (sandvic) ekmeği arası yeriz hic olmazsa. Hadi, bi’ kere gelmişiz dunyaya…
- Battı balık yan gider, hadi yiyelim o zaman.
Ankara’ya has gobit ekmeği arasına doner yiyip, diğer mekanda da yarım ekmek arası kokorec ve yanında ayran tuketip, takriben 15 - 20 dakika sonra arabamıza bindik. Aracı calıştırdığımızda motoru soğumuş ve klimadan adeta soğuk hava geliyordu. Soğuktan adeta dişlerimiz birbirine vuruyordu. Cok kısa bir surede karşılaştığımız bu durum karşısında hayretler icerisindeydik. O esnada bir manzara gozumuze carptı: Kış aylarının vazgecilmez iceceklerinden salep. Arabanın tam da karşısında kocaman bir salep kazanı duruyordu ve ısınabilmek adına hic duşunmeden 3 tane sipariş verdik. Meğer kazanın dibinde kalan son 3 bardak salepmiş. Servis elemanı, salepleri arabada iceceğimizi duşunerek plastik bardaklara doldurdu. Gorduğumuz manzara karşısında ikinci kez hayrete duştuk. Bardaklar, icerisine konulan sahlebin kaynar derecede sıcak olması sebebi ile resmen erir gibi orta noktalarından dışarı doğru kavis yapmaya başladı. Havanın aşırı soğuk olması sebebi ile bu durumun ne kadar sağlıksız olduğunu duşunecek durumda değildik. Zaten sağlık adına o akşam yapılmaması gereken her şeyi yapmıştık.
Bu hatayı eve donduğumuzde cok net bir şekilde anlamıştık. Gecenin finalinde ictiğimiz o kaynar salep, tukettiğimiz dunya kadar besini sanki bir macun misali cepecevre sararak, midemizde taş gibi oturmasına sebebiyet vermişti. Ne yatabiliyor, ne kalkabiliyor, ne de uyuyabiliyorduk. Sabaha kadar hazımsızlık problemi yaşadık. O gece kendi adıma gercekten onemli bir karar aldım: Abartmadan yemek yemeyi oğrendim artık, bundan sonra hicbir kuvvet bana aşırı yemek yedirtemez!
Gercekten de hayat boyledir; siz istemeden kimse size zararlı bir şey yaptıramaz. Once sizin istemeniz gerekir. Kimse sizin sigara, alkol, uyuşturucu vb kullanmanızı zor kullanarak sağlayamaz. Aynı şekilde tatlı, kuruyemiş, kızartma vb tuketimi icin de oncelikle sizin o besini istiyor olmanız gerekmektedir. Tukettiğiniz besinlerden sadece siz sorumlusunuz! Ornek olarak; trafik cok yoğundu, evden oldukca erken cıkmanıza rağmen randevunuza gec kaldınız. Trafiği siz mi kilitlediniz? Guneşli bir gunde birden yağmur yağdı, ıslandınız. Yağmuru siz mi yağdırdınız? Hicbirinin sorumlusu siz değilsiniz. Fakat yuksek enerjili besinler tuketerek ve spor yapmayarak şişmanlarsanız bu durumun tek sorumlusu sizsiniz. Nasıl ki gardırobunuzu actığınızda “bugun ne giysem?” diye duşunuyorsanız; aynı şekilde buzdolabınızı actığınızda da “bugun ne yesem?” diye duşunmek durumundasınız. Doğru secimleri yapıp yapmamak sizin seciminiz. Nasıl ki iki pantolonu ust uste giyme luksunuz yok ise, dolapta yer alan tatlılardan ikisini aynı anda yeme luksunuzun olmadığını aklınızdan cıkarmayın.
[h=2]Muğla Diyetisyen uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Pisboğazlılığın sonu
Sağlık0 Mesaj
●7 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Pisboğazlılığın sonu