Oyun ve oyuncakOyuncak secimi genellikle ebeveynlerin ikilem icerinde kaldığı bir durum olarak karşımıza cıksa da gozden kacırılan asıl nokta onemli olanın oyuncak değil oyun olduğudur.
Oyun, bircok ailede, cocuklarının onları rahatsız etmeden kendi kendine oyalandığı bir surec olarak değerlendirilse de, aslında cocuğun gelişim ve eğitiminin ayrılmaz bir parcasıdır.
Oyun yoluyla cocuk hem dış dunyayı tanıma fırsatı yakalar hem de kucucuk bedenlerinde biriktirdikleri o muhteşem enerjiyi en kabullenebilir şekilde harcar.
Ayrıca oyun, cocuğun en guclu ve doğal durtulerinden biri olan saldırganlık durtusunu boşaltmasına yardımcı olur.
Cocuğun biz yetişkinler kadar geniş olmayan sosyal cevreleri, farklı iletişim modellerinin kopyalandığı oyunlarda karşımıza cıkar. Bir cocuğu, iki oyuncak bebeği muhtemelen anne ve babanın gunluk diyaloglarından kopyalanmış bir şekilde konuşturduğuna, oyuncak arabaları ile oynarken, ebeveyninin arac surerken takındığı tavırları sergilediğine, kucuk kardeş rolundeki oyuncak bebeğini cezalandırdığına coğu kez rastlamışızdır. Bu bize hem cocuğun dış dunyayı nasıl algıladığıyla ilgili hem de bize doğru tuttuğu aynadan kendimizle ilgili ipucları verir. Bu bağlamda oyun boş vakitlerin değerlendirilmesi değil, cocuğun gelişmekte ve değişmekte olan kişiliğinin bir yansımasıdır.
Oyunun bir diğer rolu cocukların ceşitli bicim ve boyuttaki oyuncaklarla oynarken bazı bilişsel kavramları da oğrenmelidir. Buyuk-kucuk, uzun-kısa, renkli-renksiz gibi zıt kavramlar yanında, objeye yonelik farklılıkları ve benzerlikleri de anlamasına yardımcı olur. Kare veya dikdortgen kavramsal anlamda cocuk icin pek bir şey ifade etmese de uzerinde yemek yediği masanın dikdortgen olduğunu bilmek ilgisini cekecektir.
Başlangıcta, tek başına oynamayı tercih eden cocuk, oyunun iceriğinin zenginleşmesi ve oyunda ihtiyac duyulan figurlerin coğalması ile yakın cevreden oyuna katılıma izin vermeye başlar ve grup oyununa gecer. Fakat ilk cocukluk doneminde egosantrik olan yapı oyunda kuralları koyma konusunda ısrarcıdır. Bu aynı zamanda ilk kişilik catışmalarını da ortaya cıkarır ama aynı zamanda cocuk, yetişkinlere ait dunyada edineceği role de ilk hazırlığını yapmaya başlar.
Cocuğun oyunda takındığı tutumda ailenin cocuğa yaklaşım bicimlerinin etkisi buyuktur. Gelişim donemlerinin karakteristik ozellikleri bir yana bırakılırsa, aşırı hoşgorulu yaklaşım sergileyen ailelerin cocukları oyun esnasında paylaşıma daha kapalı ve uyumsuz bir karakter cizerken, aşırı otoriter yaklaşım sergileyen ailelerin cocukları pasif, pasif-agresif veya saldırgan tutumlar takınabilmektedirler.
YAŞLARA GORE OYUN
Yeni doğanların odalarına girdiğimizde ilk goze carpan şey dergilerden cıkmışcasına dizayn edilmiş mekanlar olduğudur. Genellikle cocuğun ihtiyaclarından ziyade, ozellikle annelerin bu kutlu sorumluluğa erişinceye kadarki kurduğu hayallerin bir yansıması gorunumundedir. Aslında bebeğin odasındaki bu renk cumbuşu ve farklı yerlerden sarkan, hareket eden materyaller cocuklarınızın ilk oyuncaklarıdır.
Bizlerin suratlarımızı şekilden şekile sokarak yaptığımız hareketler, başucunda donen muzikli kutu veya duvar kağıdındaki şekiller 2-3 aylık bebeğinizin algısını, onlara ulaşmak ve tutmak icin yaptığı her hamlede motor gelişmesini tetikleyen oyunlardır aslında...El kol koordinasyonu geliştikce cevresindeki objeleri yakalayacak ve onları birbirine vurarak cıkan sesle oyununu zenginleştirecektir. 0-18 aylık cocuklara oyuncak secerken onlarda merak uyandıracak sebep sonuc ilişkileri kurabileceği, renkli, farklı boyutlarda, kırılmayan, yumuşak ve tercihen yıkanabilir oyuncaklar secilmesi gerekir. Yurumeye başladığında, bu hareketini motive edecek onunla birlikte hareket eden veya takip edeceği oyuncaklar secilebilir.
2 yaşına kadar cocuklar genellikle birbirlerine paralel oyun oynayabilirler. Ya yalnız oynarlar ya da aynı ortamda olmalarına rağmen farklı objelerle oynayabilirler.
2 yaşından itibaren biraz daha sosyalleşmeye başlayan cocuk, yakın cevredeki figurlerin rollerini tekrarlamaya başlar. Bebeğiyle annesi gibi konuşmaya calışırken, babası gibi gazete okumaya calışabilir, boş bardaktan su icebilir. Yaş ilerledikce polis, doktor gibi sosyal rolleri taklit etmeye başlar. Bu yaş cocuklarında sebep-sonuc ilişkileri kurabilecekleri, buyuk parcalı yap-bozlar, renkli cubuklar tercih edilebilir.
4-6 yaşlarında cocukların cinsel kimliklerinin karakteristiğine uygun oyun ve oyuncaklara yoneldikleri gorulmektedir. Erkek cocuklar ozdeşim kurdukları maskulen figurleri oyunlarına dahil ederken, kızlar daha ziyade feminen karakteristikte oyunlar oynarlar. Bu donemde ana karakteristik ozellik coğunlukla anne veya babanın taklit edilmesidir. Bu donemde siz isteniz de istemeseniz de kendi cinsiyetine uygun oyuncakları sececektir. 10-12 parcalı yap-bozlar, demonte buyuk parcalı araba vb. oyuncaklar, her turlu boyama kitabı tercih edilmelidir.
Her donem icin ama ozellikle okul oncesi donem icin, bulunması, uygulanması en kolay oyun ve oyuncak “su” dur. Cocuğun saldırgan eğilimlerini baskılayan, olumsuz enerjisini boşaltan su, bu ozelliğinin yanı sıra suyun icine bırakılacak ikincil malzemelerle cocuğun yaratıcılığını ve analitik duşunmesini de geliştirir.
Hicbir yaş ve koşulda elektronik oyuncaklar cocuğun gelişimine katkıda bulunmazlar. Sebep ve sonuca dair tum veriler elektronik devreleri arasına sıkıştırıldığından cocuğun yaratıcılığının gelişmesine katkıda bulunmazlar.
Yazımızdan da anlaşılacağı uzere; asıl onemli olan oyundur, oyuncak değil...Oyuncak amaca giden yolda bir arac olmaktan oteye gitmez. Oyuncak ona atfedilen rol ve paylaşımla değer kazanır. Bir cocuk icin etrafınızdaki herhangi bir obje oyuncak olabilir, yeter ki onunla oynayacak koskoca vucutlarda cocuksu yureklerini muhafaza eden oyun arkadaşları olsun.

[h=2]İstanbul Pedagog uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]