Over kanserleri kadınlardaki kanserler arasında 6. veya 8. sırada gorulmektedir, ancak kadınlardaki olum oranlarında beşinci sıradadır. Yaşam boyu 70 kadında 1 oranında gelişme olasılığı soz konusudur.
Over kanserlerinin %90’ı overin yuzeyindeki ortucu epitelinden gelişmektedir. Genellikle over kanserleri terimi bu epitelden gelişen kanserler icin kullanılmaktadır. Bunların dışında over icinde bulunan germ (ureme hucreleri) ve stroma denilen destek dokularından da gelişmektedir.
Over kanseri icin riski artıran faktorler
İleri yaş (Coğu 40 yaşından sonra gorulur, %50’si 65 yaşından yaşlı olanlardadır)
Aile oykusu
Nulliparite (hic doğum yapmama)
Erken menarş
Gec menopoz
Hormon replasman tedavisi
Sigara icmek
Beslenme ve Cevresel Faktorler
Son yapılan calışmalarda beslenme ile over kanseri arasında bir ilişki kurulamamıştır. Onceleri hayvansal yağ, kahve tuketimi ve alkol alımı ile ilişkili olduğu iddia edilmiş olsa da bu ilişki kanıtlanamamıştır.
Orta derecede fiziksel aktivite yapan kadınlarda over kanseri daha az gorulmektedir. Obesite over kanseri riskini yaklaşık olarak 2 kat artırmaktadır. 20 yaşında obesite overin iyi huylu seroz tumorleri ile ilişkili bulunmuştur.
Hormonal faktorler
Doğum yapma ve doğum kontrol hapları kullanımı over kanserine karşı koruyucudur. Bunun nedeni over kanserinin gelişmesinde suclanan surekli ovulasyon (yumurtlama) teorisidir. Bu teoriye gore over yuzeyinde her ay olan ovulasyon sırasında travma oluşmakta ve kişilerin genetik yatkınlığı ile beraber henuz tanımlanamamış cevresel faktorler de soz konusu ise over kanseri gelişebilir. Dolayısıyla gebe kalınca ya da doğum kontrol hapları kullanınca ovulasyon sayısı azalacak ve yuzey epitelde daha az travma oluşacaktır. Bu teoriyi destekleyen bulgulardan bir tanesi yumurtlayan kumes hayvanlarına ovulasyonu artırıcı ilaclar verildiğinde overe ait tumorlerin arttığı gorulmektedir. Ancak tum over kanseri olguları bu durumla acılanamaz.
Over kanseri gelişmesinde diğer bir teori “gonadotropin stimulasyonu”dur. Gonadotropinler hipofiz bezinden salgılanarak overde ovulasyonun oluşmasını sağlarlar. Menopozdan sonra overden salgılanan bazı hormonların etkisinin kalkması nedeniyle kandaki duzeyleri cok artar. Bu teoriye gore kanda artan gonadotropinler ostrojenin artmasına ve ostrojenin de over yuzeyinde inkluzyon kistlerine neden olduğu iddia edilmektedir. Bu teori de tam olarak over kanseri gelişimini acıklamaz. Hatta kandaki gonadotropin duzeyini baskılayan menopozdan sonra verilen hormon replasman tedavisi over kanseri riskinde artışa yol acar.
Kanda androjen duzeylerinin artması da over kanseri riskinde artışa neden olabilir. Progesteronlar over kanserine karşı koruyucudur.
Over kanserine karşı koruyucu durumlar
Emzirme
Doğum kontrol hapı kullanma
Tuplerin bağlanması
Doğum kontrol hapları
Doğum kontrol haplarının kullanılması hic kullanmayanlara gore %30-60 oranında over kanseri riskini azaltır. Birkac ay bile kullanılsa riskin azaldığı bildirilmekle birlikte kullanım suresi uzadıkca risk daha fazla azalmaktadır. Hic doğum yapmamış kadınlarda doğum yapmış kadınlara gore riskde daha buyuk azalma gorulur.
Ovulasyon induksiyon ilacları
Hepsi olmasa da bazı calışmalar klomifen sitrat gibi ovulasyon indukleyici ilaclar ile over kanseri arasında ilişki gostermişlerdir. Eski bir calışmada fertilite ilaclarını kullanmış olanlarda infertilite oykusu olmayan kadınlara gore over kanser riskini 2.8 kat artırdığı gosterilmiştir. Borderline over tumorlerinde risk 4 bulunmuştur. En yuksek risk nullipar kadınlardadır. Son yıllarda yapılan calışmalarda ise infertilite ilacları ile over kanseri riski arasında zayıf bir ilişki bulunmuştur.
Tuplerin bağlanması
Tuplerin bağlanması over kanseri riskini azaltmaktadır.
Hormon replasman tedavisi
HRT ile over kanseri riski arasında orta derecede bir ilişki iddia edilmektedir. Ozellikle mevcut kullananlarda riskin artışı gorulurken, gecmişte kullananlarda veya 5 yıldan az sureyle kullananlarda risk artışı gorulmemiştir. HRTnin kanseri başlatmaktan ziyade var olan kanserin tanınmasını kolaylaştırmaktadır.
Herediter (Kalıtsal) Over Kanseri
Epitelyal over kanserlerinin yaklaşık %10’u genetik faktorlere bağlı bir geciş gosteriri ve bunlarda coğunlukla BRCA1 ya da BRCA2 genlerinde mutasyon vardır. BRCA1 mutasyonunda yaşam boyu over kanseri riski %40, BRCA2 mutasyonunda ise %20 olarak hesaplanmaktadır.
BRCA mutasyonu ile ilişkili over kanseri olguları daha genc yaşta gorulur ve tedaviye yanıtları ile yaşam sureleri diğer mutasyon olmayan over kanserli hastalardan daha iyidir. Doğum kontrol haplarının kullanılması, emzirme ve doğum da BRCA mutasyonu taşıyıcılarda koruyucu etkiye sahiptir. Ayrıca bu hastalarda 35 yaşından sonra doğum sayısını tamamlayan kadınlarda proflaktik olarak overlerin ve tuplerin alınması onerilmektedir. Overlerin ve tuplerin alınmasına rağmen bu olgularda peritoneal kanser gelişme riski de bulunmaktadır.
Herediter Nonpolipozis Kolorektal Kanser Sendromu (HNPCC)
Bu sendromda kolorektal kanserler yanında over kanseri, endometrium kanseri hatta ince barsak ve safra kesesi kanserleri de gorulmektedir. Hasarlanmış DNA onarımında rol alan genlerde mutasyon soz konusudur. HNPCC li kadınların yaklaşık %10’da over kanseri oluşmaktadır ve diğer over kanserli kişilerden daha genc yaşta ortaya cıkmaktadır.
Over Kanserinin Tanısı ve Kliniği
Over kanserlerli hastaların maalesef %75-85’inde hastalık karın icine yayıldığında tanı konmaktadır. Bu nedenle devam eden şişkinlik hissi, kasık veya karın ağrısı, yemek yemede gucluk ya da erken doyma veya idrar alışkanlıklarında değişme (sık ve acil işeme) olan kadınlarda dikkatli davranmak ve bu hastaları over kanseri acısından değerlendirmek gerekir. Ancak bu şikayetler bircok hastalıkta da olabilir. Eğer yeni başlamış veya daha şiddetli ve sık ise uzerinde durulması gerekir. Bunun dışında daha nadir olarak yorgunluk, hazımsızlık, sırt ağrısı, cinsel ilişki sırasında ağrı, kabızlık, adet duzensizliği de olabilir.
Over kanserinin erken tanısında (tumor halen karın icine yayılmamış, pelvisde sınırlı ise) rutin muayene sırasında kitle olarak ele gelebilir. Ancak menopozdan once ele gelen bu kitlelerin buyuk bir kısmı iyi huyludur. Bu kadınlarda overdeki buyumeler genellikle fonksiyonel kistler denen folikul ya da corpus luteum kistleridir. Bu kistlerin coğu bir ya da uc adet siklusu sonrası gerilemektedir. Dolayısıyla adet oncesi kadınlarda 8 cm’den kucuk kistler tekrarlayan muayeneler ve ultrasonografi gibi goruntuleme yontemleri ile 1-2 ay izlenir. Buna karşılık bir kitle henuz adeti başlamamış bir kız cocuğunda ya da menopozdan sonraki kadınlarda ise ve ozellikle muayene ve ultrasonografiler ile kompleks bir yapıda ise kotu huylu olma riski fazladır ve bunlar cerrahi olarak değerlendirilmelidir.
Overdeki kitlelerin değerlendirilmesinde en onemli goruntuleme yontemi ultrasonografidir. Bilgisayarlı tomografi ya da MR goruntuleme ilk aşamada kullanılmaz. Ultrasonografide kilenin buyukluğu, kenarlarının şekli, icinde solid alanların varlığına gore kanser riski taşıyıp taşımadığına karar verilir. Ultrasonografiye Doppler eklenip kitle icinde kan akımı olup olmadığı varsa bu akımların olcumleri de yapılarak tanı koymamıza yardımcı olmaktadır. Bilgisayarlı tomografi ise bir over kanserinin karın icinde karaciğer, dalak gibi karnın ust kısmındaki organların metastazı acısından değerlendirilir.
Gastrointestinal sisteme ait ozellikle kolorektal ve mide kanserlerinde ve kadınların en sık kanseri olan meme kanserinde de overlere metastaz olabilir ve bu ilk belirti olarak karşımıza cıkabilir. O nedenle overde kitle gorduğumuz olgularda bu organların araştırılmasında da fayda vardır.
CA 125
Overde bir kitle olduğunda genellikle CA 125 seviyesi kullanılmaktadır. CA 125 overde bir kitle olmadan kullanılacak bir belirtec değildir. Gunumuzde en doğru kullanımı over kanserli hastaların izlenmesi sırasında bakılmasıdır.
Genc kadınlarda kanser dışında cok fazla durumda CA 125 yukselebilmektedir. Ozellikle menopozdan sonra bir kadında herhangi bir şikayet yapmayan over kitlesi var ve CA 125 seviyesi 65 U/ml uzerinde ise bunun değeri yuksektir. Bu durumda olan hastaların cerrahi olarak değerlendirilmesi gereklidir.
Over Kanseri Taraması
Gunumuzde over kanserin erken tanınması icin kullanılan guvenilir bir yontem bulunmamaktadır. CA 125 ve transvajinal ultrasonografi tarama yontemi olarak onerilmez. Burada kastedilen taramalar, herhangi bir yakınması olmayan sağlıklı kadınlarda over kanseri olup olmadığını anlayacak, guvenirliliği yuksek ve kolayca uygulanabilen yontemlerdir. Ancak over kanseri icin yuksek riskli kadınlar bugun icin transvajinal ultrasonografi ve CA 125 ile izlenmektedir.
Over Kanserlerinin Tanısı
Maleser over kanserlerinin erken tanısı zordur. Cunku over kanserleri erken evrede herhangi bir şikayete neden olmazlar. Karın şişliği, ağrı gibi şikayetler genellikle gec evrede karşımıza cıkmaktadır. Tanı konulduğunda over kanserlerinin coğu ileri evrededir. Erken evrede tanıma sadece rutin kontrollerde saptanan bir kist veya kitlenin incelenmesi ile konabilmektedir. Bu yuzden ozellikle 40 yaşından sonra hicbir şikayet olmasa bile kadınların yıllık jinekolojik muayenelerinin yapılması gerekir.
Over kanseri şuphesi olan durumlarda genellikle tanı laparoskopi ya da laparotomi gibi ameliyatları sonucu konabilmektedir.
Over Kanserlerinde Tedavi
Over kanserlerinin ilk ve en onemli tedavi yontemi cerrahi olarak kanserli dokuların cıkarılmasıdır. Cerrahide amac hastda gozle gorulur tumorlerin cıkarılması şeklindedir. Genellikle bu cerrahiden sonra tumorun tekrarlamasını onlemek ya da azaltmak icin kemoterapi uygulanmaktadır. Bu kemoterapiler gunumuzde iki ilacın kombine bir şekilde damardan uygulanması şeklindedir. Bazı durumlarda karın icine katater yerleştirilerek de ilaclar verilebilir.
İlk cerrahi tedavinin uygun olmadığı (yagın tumoru olan, cerrahi acıdan riskli olan) durumlarda ise tanıyı kesinleştirdikten sonra once kemoterapi verilir, sonrasında cerrahi yapılarak tumorlu dokuların cıkarılması şeklinde de tedavi yapılabilir.
Over kanserlerindeki cerrahi, jinekolojik onkoloji cerrahisi alanında uzman olan kişiler tarafından yapılmalıdır. Eğer bu cerrahiler genel jinekologlar ya da genel cerrahlar tarafından yapılırsa hastaların yaşam surelerinde onemli derecede kısalma olmaktadır.



[h=2]İzmir Kadın Doğum uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]