Otizm!Otizm bir hastalık değil gelişimsel bir bozukluktur. Hayatın ilk 3 yılı icinde ortaya cıkar.Bireyin dış dunyadaki uyaranları algılamasını, aldığı bilgileri duzenleyip kullanmasını etkiler Otizmin 3 ana belirleyici karakteri vardır:
-Goz iletişiminde sınırlılık, anormal yuz ifadeleri , sosyal ve emosyonel karşıtlılığın olmaması gibi anormal davranışları iceren, sosyal iletişimde bozukluk
-Dili konuşmakta veya konuşmayı başlatıp surdurmede yeteneksizliği iceren iletişimde bozukluk
-Eşyaların bir bolumu ile meşguliyet , dar ilgi alanı, el cırpma gibi tekrarlayıcı el hareketlerini kapsayan, kısıtlı stereotipik hareketler
Ortak ozelliklerin yanısıra her vakanın kendine ait ozellikler vardır. Gundelik yaşam alışkanlıklarındaki değişimlere direnc gosterme, eşyaların veya nesnelerin sadece belli bolumu ile ilgilenme, cansız nesnelerle daha fazla ilgilenme, bir hareketi surekli tekrar etme , muziğe aşırı ilgi hatta bu konuda şaşırtıcı yetenek, TV' de reklam ve kliplere aşırı ilgi, ofke nobetleri, istediklerini ifade etmeye calışırken annenin elini kullanması, elle işaret etmeme, duymuyor gibi ve gormuyor gibi ozellikler gosterebilirler.
Bozukluğun derecesi son derece değişkendir. Hafif ucta Asperger sendromlu kişiler bulunmaktadır. Burada bozuk sosyal ilişkiler, tek bir konu ya da objeye duyulan obsesif ilgi karakteristiktir.Bu spektrumun en ciddi ucunda ise son derce sınırlı sosyal iletişimi olan sozlu iletişimi olmayan ve kognitif testlerde mental retardasyon sınırlarında zeka duzeyi olan otistik bozukluğu olan kişiler bulunmaktadır.
Otizmin prevalansı farklı ulke ve toplumlarda hızla artmaktadır ki bu durumdan cevresel tetikleyici faktorlerin etyolojiden sorumlu olabildiği duşunulmektedir.
Otizmin nedeni psikolojik değildir.Otistik bozukluklar genetik bir nedenle ilişkili olabilir ve multipl genlerin birarada etkileşimi sonucunda oluşmaktadır.Genetik olarak otizme yatkın bireyler doğumla birlikte mevcut olumsuz cevresel koşullarla karşılaşmaya başlayınca bozukluğun tetiklendiği iddia edilmektedir. Cevresel olumsuz faktorler icinde ozellikle civa, kurşun, aluminyum, gibi ağır metaller suclanmaktadır. Amalgam tipi diş dolgularından aşı koruyucusu olarak bazı aşılarda bulunan Timerosal'e, soya, kazein ve gluten gibi bazı besin maddelerine aşırı duyarlılıktan, bazı deniz urunlerinin tuketimi ile ağır metal alımına ve kozmetik amaclı kullanılan bazıı maddelere kadar uzayan değişik nedenler iddia edilmektedir. Ancak bu konulardaki haklı gorunen anlatımlara rağmen bilimsel kanıtlar henuz yeterli değildir.
Otistik spektrum bozuklukları 2 şekilde ortaya cıkmaktadır.Bazı cocuklar erken sut cocukluğu doneminden itibaren anormal sosyal ve iletişsel davranışlar gostermektedir. Anne babalar bu cocukların kucağa alındığında gevşek olduklarını (duşuk tonus), insanların yuzune bakmadıklarını ve asla insan sesine donmediklerini soylerler.Bazı bebeklerin cok sakin, bazılarının cok huzursuz olduğu ifade edilir.
Bazı cocuklar ise sut cocukluğu doneminde normalken sıklıkla hayatın 2. yılında erken kelime dağarcığında kayıp ve sosyal iletişimde artan derecede ilgisizlik gibi sosyal ve iletişim yeteneklerinde gerileme gostermektedir. Bozukluğun ortaya cıkış tipinin , hastalığın uzun vadedeki prognozu ve semptomların ciddiyeti ile ilişkisi yoktur.
Bu cocukların taranmasında anne baba anketleri geliştirilmiştir. Otizme spesifik diyaloglar ve gozlem protokolleri tanıyı koymada kullanılmaktadır.
Otistik cocukların fizik ve norolojik muayeneleri genellikle normaldir. Okul oncesi donemde saptanan mental retardasyonun eşlik ettiği ya da , etmediği baş cevresi buyukluğu otizmin norobiyolojik zeminine işaret eder. Bu durumda noronların ve sinapsların aşırı artışı soz konusudur.
Otistik bozukluğu olanlarda genetik testler de yapılmalıdır. Spesifik genetik nedenin belirlenmesi yoluyla ailede hastalığın tekrarlama riski ve cocuğun prognozu hakkında bilgi edinilir. Otistik bozukluğu olan cocuklarda epileptik nobet gecirme birlikteliği soz konusu olabilir. Anormal hareket ve bilinc değişiklikleri EEG ile incelemeyi gerektirir.
Otistik bozukluğu olan cocuklar sosyal iletişimi geliştiren yoğun erken mudahele hizmetlerinden belirgin fayda sağlarlar. Bu tip mudaheleler ile bazı cocuklar okul cağına kadar ozel eğitim almaksızın duzenli eğitim programlarına devam edebilirler. Bu nedenle otistik bozukluğu olan okul oncesi cocuklarda erken mudahele ve yoğun eğitim programı uygundur. Otistik spektrum bozukluklarının şu anda belirgin bir tedavi yontemi yoktur. Eğitim ve davranış terapileri ana karakterleri oluşturur. Dikkatsizlik, hiperaktivite, ruhsal duzensizlikler ve beklenmeyen cıkışlarda ilac tedavisi sıklıkla kullanılmaktadır. Ailelerin cocuğunu buyuturken bu konuda eğitim almaları, aile destek gruplarına katılımları, eğitim materyalleri ve davranış yonetimi tedavide onemlidir.
Ancak bazı vakalarda epilepsi gorulme sıklığı acısından hastalar izlenmeli gerekirse EEG cekilmelidir.Gerekirse ilac tedavisi planlanır.
Ayrıca otistik bulgusu olan cocuklarda ağır metallerin saptanması tedavi icin anlamlı olabilir. Bazı otoriteler tarafından diyet tedavileri de onerilmektedir.


[h=2]İstanbul Cocuk Doktorları uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]