Cocukluk cağından itibaren bireyin dış dunyadaki uyarıları algılamasını ve bunları duzenleyip kullanmasını engelleyen norolojik ve psikiyatrik bir rahatsızlık olan Otistik Bozukluk, kişinin tum yaşamını etkiliyor. Biyolojik temelli olduğu kabul edilen Otistik Bozukluklar, 10 bin kişide 6 ile 9 oranında gorulurken, erkek cocuklarda kız cocuklarına oranla 2-3 kat daha sık rastlanıyor. Otistik Bozukluğu tanımlamak icin kullanılan tum davranışlar tek bir hastada gorulmemektedir. Kucuk cocuklarda ve hafif belirtilerde seyreden tiplerde bu hastalığı teşhis etmek zordur.
Otistik Bozukluklar, coğunlukla cocukluk cağında taklit yeteneğinin olmaması ve iletişime yonelik jestlerin gelişmemesi şeklinde goruluyor. Otistik Bozukluklar her hastada farklı bir belirtiyle ortaya cıkabilir. Otistik Bozukluklar cocuklarda erken donemlerde, coğunlukla 1 yaşından sonra, daha az sıklıkla olsa da 1 yaş oncesinde de kendini belli ediyor. Goz temasının kurulamaması, karşılıklı dikkatin gelişmemesi ozellikle bebeklik doneminde saptanabilecek, onemli belirtilerdir.
Genellikle konuşma gecikmesi ve sesli uyaranlara cevapsızlık sebepleriyle doktora başvuruluyor, Otistik Bozukluk gorulen cocuklarda, konuşma başladıktan sonra da dil gelişimi yeterli seviyeye ulaşmaz. Tekrarlayıcı davranışlar, ilgi ve aktivitelerinde sınırlılık, takıntılı davranışlar, dış uyaranlara karşı anormal tepkiler veya kayıtsızlık gorulur.
Otistik bozukluklarda kesin tanı icin laboratuvar testleri yeterli olmuyor
Otistik Bozukluklarda laboratuvar tetkikleri ve goruntuleme yontemleri kesin teşhis icin yeterli olmamaktadır ve doğru tanıyı koymanın en onemli yolu klinik belirtilerdir. Gorme ve işitme kusurları, epilepsi, zek geriliği, hipotiroidi, fenilketonuri, ağır dikkat kusuru ve diğer organik beyin sendromları gibi Otistik Bozukluk ile karışabilen veya eşlik eden diğer tıbbi sorunları tespit etmek icin metabolik tetkikler (kan ve idrar tahlilleri), odyometri, kromozom analizleri ve noropsikolojik testler uygulanabilir. Guvenilir tanı konulması icin, cocuğun belli aralıklarla farklı ortamlarda değerlendirilmesi uygundur. Kesin tanı koydurucu bir olcut bulunmamakla birlikte, yaşamın ilk yıllarında taramanın yapılması icin ceşitli yontemler geliştirilmiştir.
Ulkemizde Otistik Bozukluk tanısının konulması icin klinik tanı yanı sıra testler de uygulanmaktadır; Gelişim Olceği, I ve II Formları, Norolojik Tarama Skalası, Ankara Gelişim Envanteri ve Denver Gelişim Tarama Testi kullanılmaktadır. Otistik Bozukluk hastalık grubunun ozellikleri hakkında anne-babaların, hekimlerin ve oğretmenlerin bilincli olmaları buyuk onem taşımaktadır.
Erken teşhis ve yoğun bir eğitim hayati onem taşıyor
Erken tanı ve zamanında mudahale hayati bir onem taşımaktadır. Otistik Bozukluklarda en onemli tedavi, cocuğa uygulanacak olan yoğun eğitimdir. Konuşma ve dil terapisi, uğraş terapisi, duyu entegrasyonu, egzersiz, fizik tedavi ve davranışsal terapiler, hastalığın ağırlığına ve her cocuğun ozel durumuna gore belirlenmektedir. Beyin gelişiminin daha hızlı olduğu ilk 5 yaş icinde yapılacak bu tedaviler cocuğun ilerleyen yaşlarda yaşıtlarına yakın davranışlar sergilemesini sağlayacaktır. Hafif olgularda seyreden Otistik Bozukluklara sahip cocuklar zamanla konuşabilir, goz teması kurabilir ve hatta normal eğitim alabilir duruma gelebilir.
[h=2]İstanbul Psikiyatri uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Otistik bozukluklar erkek cocuklarda daha sık goruluyor
Sağlık0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Otistik bozukluklar erkek cocuklarda daha sık goruluyor