Yılda bir ay sure ile yeme ve icmede yaptığımız planlı bir değişim sağlığımızı nasıl etkiliyor? Yıl boyu hucrelerimizde biriken cok sayıdaki zehirli kalıntıları vucudumuzdan atacak tek etkili yontemi gunumuz modern tıbbı oruc tutmak olarak tavsiye ediyor. Oruc bir anlamda organlarımızda biriken pası temizleyerek hucrelerimizin temizlenmesini, tazelenmesini ve hatta cilalanmasını temin ediyor.
Detoks olarak adlandırılan bu program ile yaşama enerjisi artar. Tam iyilik hali olarak arzu ettiğimiz ruhsal ve bedensel zindelik sağlanır. Zihinde acılma olduğu icin unutkanlık dalgınlık ve konsantrasyon eksikliği gibi cağımızda sık şikayet edilen sorunlar azalır ve daha iyi ve kaliteli uykuyu yakaladığımız icin sabahları dinc ve zinde uyanıp calışma performansımızı artırabiliriz.
Son yuz yılda giderek artan hastalıklarla mucadelede ilaclar yeteri kadar etkili olmayınca alternatifler uzerinde kafa yormaya başlayan hekimler careyi alınan gıdaların dengelenmesi ve sınırlandırılmasında buldu. Can boğazdan gelir sozu can boğazdan cıkar olarak değişti. Tum onlemlerden daha etkili netice veren perhiz yontemi giderek yerini daha duzenli ve planlı perhiz olarak adlandırılan oruca bırakacak gibi goruluyor.
25 yılı aşkındır hekimlik hayatımda ise ozellikle biraz da kasıtlı olarak gundeme getirilen Ramazan ayına mahsus arttığı soylenen hastalıklar tamamen on yargılı olup burada esas sorunun Ramazan ayında beslenme kurallarına hic riayet etmediğimizin bir ispatıdır.
Ramazan ayında daha sık gorulduğu iddia edilen kalp damar ve mide barsak hastalıklarındaki kısmi artış bu hatalı tutumumuzdan olsa gerekir. Ramazan ayında ac kalmayalım ama dikkat etmek zorunda olduğumuz basit kuralları kulağımızda kupe gibi tutalım.
Bu kuralları şoyle ozetleyebilirim:
Aldığımız sıvı miktarını artırmalıyız. Hamur işlerine, tatlılara, nefsi heveslere gem vurmaya calışmalıyız. Oruclu olduğumuz saatlerdeki aclığın da etkisi ile kan şekerindeki duşuşe bağlı olarak gelişen gıdalara saldırma durtusu ile mucadelemizi tam yapmak zorundayız.
Bu aya mahsus yediğimiz meyve ve sebze miktarını artırırsak hem sıvı gıdasını alıyor hem de sağlıklı ve zinde kalma şansını yakalamış oluyoruz. Ayrıca bu aya mahsus artan kabızlığında onune bu basit onlemlerle gecmiş oluruz.
Sahur beslenmesine gelince bazı inanların sahura kalkmadan oruc tuttuklarını muşahede ediyoruz . Bu hem tıbbı nebevide tavsiye edilmiyor hem de bilimsel olarak onerilmiyor. Evrensel bilgi olarak bildiğimiz uc oğun beslenmenin kuralı olarak sahuru ihmal edemeyiz. Hafif ve sıvı ağırlıklı bir beslenme; mesela hafif bir kahvaltı gibi...
İftar yemeğine gelince bu cok daha onemli, cunku biliyoruz ki; doyma hissini beynimiz ancak 20-30 dakikada hissetmektedir. Bu 30 dakikalık sure zarfında iftar icin kurulan zenginleştirilmiş sofradan aclığın etkisi ile biraz hızlı yediğimizi duşunursek 4-5 kişilik yemek yememiz işten bile değil, bu tuzağa karşı uyanık olunmasını oneriyorum. Yoksa hem kilo alır hem de sağlığımızı bozar; Dinc ve sağlıklı kalmamızı risk altına almış olabiliriz .Onerimize gelince; Hazırlanan iftariyeliklerden sınırlı miktarda atıştırıp corbaları ictikten sonra akşam namazını eda etmek. Bu basit tavsiye bile gun boyu sıvı acığına karşı vucudumuzu desteklemeye yeter. Aynı zamanda doyma merkezi faaliyette olduğu icin doyma duygusunu yaşamış oluruz. Sofradaki nefis gıdalara karşıda durtulerimizi kısmen de olsa kontrol altına bu şekilde alma şansını yakalarız.
Ramazan ayında onemli bir sorunumuz da uyku; Uyku genellikle bu ayda biraz artırılıyor. Nefse hakim olamamanın etkisi ile zaten fazla aldığımız gıdalar uykunun metabolizmamızı zayıflatması nedeni ile de kilo alma riskimiz ciddi oranda artıyor.. Bazı insanların ramazanda az gıda da alsam kilom artıyor tecrubesinin bir sebebi de bu olsa gerek. Bu gercekler ışığında bu mubarek ayda uyku duzenini bozmamak ve uykunun aşırısından kacmak gerekir.
Ramazan aynına mahsus bir başka hata ise bu aya mahsus bazı insanlarımızın tembelleşip uyuşması ki bu hem dinen hem de bedenen sakıncalı kacınılması gereken bir durum. Ulkemizde son yıllarda daha gorkemli yapılan iftar davetlerine katılma konusunda dikkat etmek zorunda olduğumuzu hatırlatmak istiyorum. Ramazan bir noktada nefsi terbiye etmek olarak da yorumlandığına gore butun bu gerceklerle baş etmek zorundayız.
Sağlık bilimcisi olarak orucla ilgili o kadar cok calışma hatırlıyorum ki bu başlı başına bir seminer konusu. Bu ayda birazda dikkatli olarak bu ibadeti yerine getirdiğimizde bazı hastalıklara karşı ciddi olarak korunmuş oluyoruz. Bu hastalıkların aklıma gelen birkac tanesi : Kalp damar hastalıkları, şeker, gut gibi metabolik hastalıklar, damar sertliği, karaciğer ve bobrek yorgunluğu, mide bağırsak hastalıkları, beyin felci, psikolojik hastalıklar ve kanser…..
Ozellikle uzak doğu tıbbının cok onemsediği oruc ve perhizle bir cok hastalığı ilac vermeden tedavi ettiklerini biliyoruz. Batı tıbbı gec de olsa tum bu gerceklere duyarsızlığını artık devam ettiremez olmuştur.
Sağlıklı olma dinc ve zinde kalmanın temelinde gıdaların olduğu gercek. O halde aldığımız gıdaları marketlerden alırken hem de sofralarımızdan midelerimize gotururken ozellikle bu ayda daha dikkatli olmak zorundayız. Bu ayda artan hastalıklarla ilgili onyargının ise zamanla kaybolacağı kanaatindeyim.
Gecmiş yıllarda sık ve devamlı ilac kullanımını gerektirir bazı hastalıklarda oruc tutma ile ilgili problem gunumuz teknolojisinin urettiği gunluk tek doz da kullanılan ilaclarla halloldu demek mumkun. Bu bilimsel gelişmelerin etkisi ile artık bu konuda sorusu olan hastalara rahatlıkla oruclarını tutabileceklerini soylemekteyiz. Bu konu ile ilgili bir hatıratımı aktarmak istiyorum. Şeker hastalığı olan bir hastam yıllardır ramazan orucunu tuttuğunu ve ciddi bir sorun şoyle dursun cok da sağlıklı olduğunu belirtmişti, bunu nasıl acıklarız.?
Bu sorunun cevabına oruc tut, sıhhat bul diyorum. Ramazan ayının ilk birkac gunu icerisinde hassas bunyeli kişilerde muşahede ettiğim baş ağrısı, halsizlik, bitkinlik gibi şikayetler gecici olup yıl boyu alıştığımız duzendeki değişikliklere bağlıdır. Kabızlık, şişkinlik, gaz ve sindirim bozuklukları icin meyve sebze ağırlıklı dengeli beslenme oneriyorum.
Bu ayda başlayıp devam ettireceğimiz zararlılardan uzak yaşama alışkanlığı ile sigara, alkol, aşırı cay kahve tuketimi, işlenmiş rafine gıdalar, kızartmalar, doymuş yağlar, ceşitli boya tatlandırıcı vs ile katkı maddeli gıdalardan uzaklaşma, rafine şeker ve beyaz unla yapılan yiyecekler ile mucadelemizi devam ettirebilirsek vucut direncimizin arttığını, hastalıklara karşı daha mukavemetli hale geldiğimizi goruruz. Toksinlerden arınmış bir bedene sahip olmak hepimizin ortak hedefidir. Bu sayede hucrelerimizdeki gencleşmenin dinginliği ve enerjisi ile her turlu olumsuzluklara karşı daha guclu yaşayacağız.
Oruc insanı terbiye eder. Nefsi arzulara gem vurmayı oğretir. Doğa ile bizi daha yakınlaştırarak gevşememize, streslerimizin azalmasına, yaratana yakınlaştırdığı icin tevazu icinde kendimizle daha barışık hale gelmemize zemin hazırlar. Ruhsal gerginlik, ihtiras gibi durtulerimizi kontrol altına aldığı icin otonom sinir sisteminde sağladığı denge nedeni ile carpıntı, şişkinlik, kabızlık, mide ekşimesi, geğirme, terleme, alerjik tepkiler, baş ağrısı, yorgunluk, uyku duzensizliği, kulak cınlaması gibi cağımız insanının baş belası daha bir cok şikayete karşı korunma altına alınmamızı sağlar..
Uzun sozun kısası ve ozu: Oruc tutalım, sağlığımızı koruyalım, her yaşta genc ve dinc kalalım diyorum. Sağlık mutluluk dileklerimle. Rabbim tuttuğumuz oruclarımızı sadece kendi rızası ile tutulan oruclar sınıfına dahi eylesin.


[h=2]İstanbul Noroloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]