Orta kulakta sıvı birikmesi nedir?
Orta kulak iltihapları cocukluk cağında en sık gorulen hastalıklardan biridir. ABD’de yapılan araştırmalarda 6-12 yaş grubundaki cocuklarda gorulme sıklığı %22 olarak bildirilmiştir. Orta kulakta sıvı birikmesi (Seroz otitis media-SOM) genel ve lokal enfeksiyon belirti ve bulguları olmadan sağlam kulak zarı arkasında sıvı toplanmasıyla karakterize bir orta kulak iltihabı tipidir.
Orta kulak iltihabıyla orta kulakta sıvı birikmesi nasıl ayrılır?
Akut orta kulak iltihabının iyileşmesinden sonra orta kulakta sağlam kulak zarı arkasında sıvı kalabilir. Sıvının %52’si dort hafta icinde ve %80’i sekiz hafta icinde kaybolur. Bu nedenle bir orta kulak iltihabı atağının ardından orta kulakta sıvı, ancak uc aylık kritik sureyi gecerse orta kulakta sıvı birikmesi olarak kabul edilir ve tedavi sureci başlar. Yani hasta kulak ağrısı ve akıntı, ateş ve benzeri yakınmaları dile getirmez.
Orta kulakta sıvı birikmesinin belirtileri nelerdir?
Cocuklarının kendilerine yanıt vermemesi, ilgisiz cevaplarla soruları geciştirmesi, televizyonu cok yakından izlemesi anne babaların en buyuk yakınmalarıdır. Cocuğun sese karşı olan reaksiyonu azalır. Kreş ve anaokuluna giden cocuklarda oğretmenler cocuğun duymadığını fark ederler. Aileler tekrarlayan ust solunum yolu enfeksiyonları ile işitme kaybının arttığını soylerler. İki taraflı olgularda işitme kaybı daha ağır olduğu icin daha erken fark edilir.
Orta kulakta sıvı birikmesi riskini artıran faktorler nelerdir?
Orta kulakta sıvı birikmesi riskini artıran pek cok faktor soz konusudur. 2-6 yaş grubundaki cocuklarda 6-7 defa ya da daha sık tekrarlanan ust solunum yolu enfeksiyonlarının riski artırdığı bilinir. Geniz etinin buyukluğu de kitle etkisi nedeniyle nazofarenks denilen bolgeyi tıkayarak solunum gucluğu yapar ve devamlı hastalık yapan bir bakteri topluluğu oluşturur. Sık ust solunum yolu enfeksiyonu geciren cocukların yaz aylarında duzelmesi ve yetersiz tedavi gormeleri de orta kulakta sıvı birikmesine neden olabilir. Cocukta herhangi bir alerjik hastalık olması, genel ve lokal bağışıklık sistemi bozuklukları, premature doğum, yuz gelişim anomalileri, vucut ağırlığının normalden duşuk olması, sut ile beslenmenin erken bırakılması, kalabalık ortamlarda sıkca bulunulması, yaşanan bolge ve iklim koşulları, nem derecesi riski direk etkileyen faktorler arasındadır.
Hastalarda duyu kaybı nasıl olculur?
Bu hastalarda işitme eksikliği odyolojik testler ile saptanabilir. Cocuk buyuk ise diapozon adı verilen aletler ile de iletim tipi bir işitme kaybını ortaya koymak mumkundur. Orta kulaka sıvı bulunan olgularda odyometrik olarak 25-40 dB arasında değişen iletim tipi işitme kaybı saptanır. İmpedans odyometrisi en cok kullanılan ve yaygın tanı yontemidir. B tipi yani pik yapmayan eğriler efuzyonu gosterir. Ancak yalancı pozitiflik bulguların sayısı bazı uygulamalı calışmalarda %30’a kadar yukselmiştir.
Hastalık tedavi edilmezse sonucları nelerdir?
Hastalığın sık gorulduğu sut ve oyun cocukluğu donemi, cocukların aynı zamanda konuşmayı oğrendikleri ve cevrelerini tanıdığı donemdir. Araştırmacılar bu tur cocukların dili oğrenme ve kullanma yetenekleri ile sosyal uyumlarının normal cocuklara daha kotu olduğunu gostermektedir. Hastaların cocukluk cağı hastalığı olarak bilinen bu hastalıktan kurtulabilmeleri icin ancak yaşın ilerlemesi ve ilac, tup takılması, geniz eti alınması gibi etkin tedavi yontemlerinin uygulanması ile olmaktadır. Sık olarak tekrarlar ve ilerler ise kulakta kireclenme, ic kulak tipi işitme kaybı, kolesteatom (kulakta oluşan bir hastalık) denilen ve ileride buyuk sıkıntılar veren ve mutlaka işitmeyi bozan ameliyatlar gerektiren tablolara yol acabilir. Enfeksiyon beyne doğru ilerler ise menenjit ve hatta olum bile olabilir.
Hastalık nasıl tedavi edilir?
Tedavide; ilk adım bunyesel risk faktorlerinin belirlenmesidir. Bunlar yaş, kronik ust solunum yolu enfeksiyonlarının varlığı, geniz eti, alerji, yuz gelişim anomalileri ve bağışıklık sistemi bozukluklarıdır. Başta mevsim olmak uzere cevresel risk faktorleri de tedavi planında onemli rol oynarlar. Eğer sıvı birikimi iki taraflı ise ve uc haftadan daha fazla bir suredir devam ediyorsa bu sıvı birikimi kronikleşme olasılığı yuksektir. Yaşın kucuk olması hem tedavinin başarısını duşurur, hem de tekrarlama ihtimalini yukseltir. Aynı şey mevsimler icinde gecerlidir. Altında ciddi bir patolojinin olmadığı hastalarda, kendiliğinden iyileşme olguların %20’sinde bildirilmiştir. Antibiyotikler ile belli oranda iyileşme sağlanmakta, ancak sık olarak tekrar etmektedir. Bu nedenle antibiyotik tedavisine alınan hastaların aralıklı olarak kontrol edilmesi ve tekrarlama olasılığının akılda tutulması gereklidir. Aile bu konuda dikkatli davranmalıdır. Sinuzit ve benzeri enfeksiyonlar ile geniz etinin buyuk olması tedaviyi olumsuz yonde etkiler. Eğer bademcikler cok buyuk ve geniz eti varsa, o zaman cerrahi tedavi kacınılmazdır. Bu durumlarda ilac tedavisi ile vakit kaybetmek gereksizdir. Geniz eti alınır ve kulağa ventilasyon tupu takılır. Ventilasyon tupleri orta kulağı normal gaz konsantrasyonlarındaki hava ile havalandırır ve orta kulaktaki basıncın atmosferik değerlere ulaşmasını sağlar. Orta kulakta sıvı birikmesinin ve negatif basıncın neden olduğu işitme kaybının duzelmesini sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki bu tur cocuklarda tup atıldıktan sonra tekrar nuksedebilir. Nuks oranını etkileyen başlıca faktor yine hastanın yaşıdır. Ayrıca ostaki borusunun fonksiyonundaki bozukluklar ve geniz etinin yetersiz alınması bu riski daha da artırır.
Ventilasyon tupu takılmış cocuklarda kulağın sudan korunması onerilir. Tup zaman zaman tıkanabilir ve işitme azlığı yapar. Bazen tup takıldıktan sonra meydana gelen kanama da tupun tıkanmasına sebep olabilir. Bu durumda saf oksijen ya da asit borik ile hazırlanmış oksijenli damlalar kullanılarak kulak kiri yumuşatılıp alınmalıdır. Tup takılı iken akıntı gorulurse ya orta kulak iltihabı yinelenmiştir ya da dışarıdan orta kulağa enfeksiyon bulaşmıştır. Cok nadir olarak tup orta kulağa duşebilir. Bu konuda dikkatli olunmalıdır. Tup takılmasına bağlı olarak ortaya cıkan bir durum kulak zarında kalıcı delik oluşumudur. Bu olasılık daha geniş ve uzun tuplerde gorulur ve tupun kalış suresi ile de ilişkilidir. Ventilasyon tuplerinin kalış sureleri iki ay ile iki yıl arasında değişir.


[h=2]İstanbul Kulak Burun Boğaz uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]