Duyu organları (Organa sensuum) canlının vucudunda cevreden gelen uyartıları olan uyarı alıcı reseptorler cevreye yonelik ekstero reseptor olabileceği gibi, vucudumuzun ic aleminden gelen uyartıları alan intero reseptorler de olabilirler.
Dış alemden alınan uyartılar temas ve dokunma yoluyla alınabilir. Bu ceşit uyartıları alan oluşumlar kontakt reseptor olup mekanik veya kimyasal uyartıları değerlendirirler. Gorme ve işitme duyuları ise uzaktaki, direkt temas olmayan oluşumların uyartılarını aldıkları icin tele reseptor grubunu oluştururlar.
Her bir spesifik reseptor, ne şekilde bir uyartı etki yaparsa yapsın, kendi spesifik değerlendirmesini yapar ve o şekilde algılar. Orneğin, goze yapılan bir mekanik etki canlı tarafından ışık duyusu şeklinde algılanabileceği gibi, dilimize yapılan bir elektrik uyarısıda ceşitli nuanslarda tat uyarısı olarak değerlendirilebilir. Bu reseptorler şartlara uyarak alınan duyum, duysal sinirlerle uyartıları M.S.S.' nin ilgili alanlarına (Cortex cerebri’ nin genel duyu, işitme, gorme merkezleri. hipotalamus, beyin sapındaki solunum ve dolaşım merkezleri) iletilir.
Reseptorler, lokalizasyonlarına gore dort gruba ayrılırlar. Deride bulunan ve dış ortamdan gelen direkt uyanları alan reseptorlere eksteroreseptor, vucut icinde bulunan, kan basıncı, oksijen ve karbondioksit konsantrasyonu vb. algılayan reseptorlere interoreseptor, uzaktan gelen ses, goruntu ve koku duyularını alabilen reseptorlere telereseptor, eklemler, kaslar ve kulağın vestibuler bolumunde bulunan derin duyu reseptorlerine proprioreseptor denir.
Algıladıkları uyarı tiplerine gore de reseptorler, termoreseptor, kemoreseptor, fotoreseptor, mekanoreseptor ve baroreseptor olarak adlandırılırlar.
Duyular, genel duyular ve ozel duyular olarak iki grupta ele alınırlar. Dokunma, Basınc, Titreşim, Sıcak-Soğuk, Stereognosis ve Propriosepsiyon gibi duyular Genel Duyu, Gorme, İşitme, Denge, Koku ve Tat gibi duyular ise, Ozel Duyular olarak adlandırılır. Propriosepsiyon dışındaki Genel Duyu reseptorleri deride de bulunurlar. Bu nedenle Ozel Duyulara girmeden once derinin yapısı (integumentum communae) fonksiyonları ve eklentilerini inceleyeceğiz.
Deri ve Eklentileri
Deri ile eklentileri olan Kıllar, Tırnaklar, Deri bezleri ve Deride bulunan Genel Duyu reseptorleri, integumentum commune veya İntegumenter Sistem başlığı altında ele alınır. Deri ve eklentilerini ayrı ayrı inceleyeceğiz.
1. Cutis (Deri)
Deri, insan vucudunun en buyuk organı olup, yaklaşık alanı 1.5-2 m2.ortalama kalınlığı 1-2 mm (goz kapaklarının derisi 0.5 mm. sırtın ust bolum derisi 5 mm kalınlığında) dir. Vucudu, Mekanik, Osmotik, Kimyasal, Işık ve Termal zararlı etkenlere karşı koruyan deri, vucut ısısının duzenlenmesinde (Termoregulasyon) de rol oynar. Ultraviyole ışığının etkisi ile D vitamininin oluşumu, deri sayesinde gercekleşir. Deri, sahip olduğu ter ve yağ bezleri ile bir boşaltım organı olarak gorev yaptığı gibi, taşıdığı ceşitli reseptorlerle de en geniş genel duyu organı konumundadır. Derinin normalde var olan gerginliğine Turgor denir.
Deri ve hastalıklarının ele alındığı Tıp dalına Dermatoloji denir.
Deri, birbirinden oldukca farklı iki katmandan yapılıdır.
Ektodermden gelişen, cok katlı keratinleşmiş epitelden yapılı yuzeysel katmana Epidermis denir. Mezodermal orijinli olan ve Epidermisin altında yer almış tabakaya da Dermis (Corium) denir.
A.Epidermis : Derinin ust tabakası olup, cok katlı keratinleşmiş epitelden yapılıdır. Uzeri, gerek deri bezlerinin urettiği ve gerekse keratinleşmiş hucrelerin oluşturduğu ozel bir katmanla sarılmıştır. Bu katman derinin kimyasal ve mekanik zararlara karşı korunmasına katkı sağladığı gibi, mikroplar icin de bir bariyer oluşturduğundan damarları icermez ancak, Dermis'teki damarlardan Difuzyon ile buraya ulaşan kanla beslenir. Vucutta Epidermisin en kalın olduğu yerler avuc ici ve ayak tabanıdır.
Epidermis 5 katmanlı bir yapıya sahiptir. Bunlardan en derinde yer alanı Stratum basale’ dir (Germinativum). Stratum basale, melanosit hucrelerini icerdiğinden dolayı derinin rengini veren bir katmandır. Stratum basale, gerektiğinde Epidermisin diğer katmanlarını da oluşturabilecek yetenektedir. Stratum basale'nin uyarılması en yuzeysel katmanın incelmesi ile sağlanır.
B. Dermis : Dermis, birbirine orulmuş kollajen ve elastik bağ dokusu liflerinden (Stratum reticulare ve Stratum papillare’ den) oluşmuş kalın bir katmandır. Damar ve sinirlerden zengin olan Dermis bircok duyusal sinir sonlanmaları (reseptorlere girerler veya reseptor olarak fonksiyon gorurler), Deri bezleri ve Kıl kokleri icerir.
C. Hipodermis (Subkutis) : Derinin altında yer alan, gevşek, fibroz bağ dokusundan yapılmış yağ hucrelerinden zengin bir katmandır. Dermis’ten daha kalın olan bu katmanda derialtı duyusal sinirler yuzeysel venalar ve lenf damarları yer alır. Hipodermis’ in gevşek yapısı nedeniyle uzerindeki deri serbestce hareket ettirilebilir.
Kadınlarda hipodermis' te, erkeklere gore daha cok yağ doku bulunur. Ozellikle Meme, Kalca ve Karın bolgesinde biriken Subkutan yağ dokusu, kadın vucudundaki karakteristik konturların oluşmasını sağlar. Bu tabakadaki yağ dokusu miktarı, beslenme durumu ve hormonal etkiler yanında bireysel ve ırksal farklılıklara gore de değişir.
2. Derinin Ozel Eklentileri
Bu başlık altında deri bezleri, kıllar, Tırnaklar ve deri reseptorleri incelenir.
Deri bezleri : Deride yağ ve ter bezleri (Glandulae sebaceae et sudoriferae) olmak uzere iki tip bez bulunur.
Glandulae sebaceae (Yağ bezleri) : Dermis’ te bulunan basit dallı bezler olup salgılarını ya kıl follikullerine veya direkt olarak deri yuzeyine akıtırlar. Yağ bezleri, ayak tabanı ve avuc ici dışında tum vucut derisinde bulunurlar. Yağ bezlerinin ozel kokulu salgısı Sebum olarak adlandırılır. Sebum, deri yuzeyini yağlayarak bakteri ve mantarlara karşı bir bariyer oluşturur. Yağ bezlerinin kronik iltihabına Akne denir.
Yağ bezlerinin salgılama fonksiyonu sıcaklık cinsiyet hormonları gibi faktorlerden etkilenir. Androjenler yağ bezlerinin calşmasını uyarırlar.
Glandulae sudoriferae (Ter bezleri) : Salgı govdesi Dermis’ in en derin bolumunde veya hipodermis’ te yer alan ter bezlerinin ekrin ve apokrin olmak uzere iki tipi vardır.
Ekrin ter bezleri, kucuk bezler olup dudak kenarları, Tırnak yatakları, Vulvanın kucuk dudakları, Clitoris ve Glans penis dışında tum vucut derisinde bulunurlar.
Vucut ısısı yukseldiğinde ekrin bezler uyarılırlar ve bol asidik bir salgı yaparlar bu durum vucut ısısının duşmesine neden olur.
Apokrin ter bezleri, Koltuk altı, Areola mammae, Vulvanın buyuk dudakları, Anal ve Genital bolge derisinde bol bulunurlar. Apokrin ter bezleri streslere yanıt olarak salgı yaparlar. Karakteristik kokuları vardır (Feromen).
Pili (Kıllar) : Memelilerin karakteristik oluşumlarından olup İnsan vucudunda, avuc ici, ayak tabanı, dudaklar, glans penis, meme başı ve vulva kucuk dudakları haric tum vucutta bulunurlar. Koruma, duyu ve vucut ısısının regulasyonuna katkı gibi fonksiyonları vardır.
Bir kılın deri icine girmiş bolumune Kıl koku, deri dışında kalan bolumune Scapus pili (Kıl govdesi) denir. Kıl kokunun en alt bolumu ve etrafı yapıları Bulbus pili olarak adlandırılır. Kılların buyumesi Bulbus pili yolu ile gercekleşir. Kıl kokunu saran bağ dokusu kılıfı Folliculus pili’ nin ortası hizasına bir duz kas olan M. arrector pili’ ye tutunur. Sempatik sinirlerle innerve edilen bu kas, emosyon, soğuk vb. nedenlerle kasılarak kılı dikleştirir, deriyi ozel şekle (kas derisi gorunumu) sokar. Kıla rengini veren melanositlerdeki Melanin pigmentidir.
Kılların insan vucudundaki dağılışları ile ceşitli bolgelerdeki ozellikleri yaşa, cinse ve ırka gore değişiklikler gosterir. Vucudun son sabit kıllanmaya gecmesi Puberte ile başlar ve 40-50 yaşlarına kadar devam eder.
Seksuel hormonlardan etkilenmelerine gore insan kılları uc gruba ayrılırlar.
1. Her iki cinste ic salgı bezlerinin kontrolunde olan, Puberte de meydana gelen kıllar (Hirci (koltukaltı kılları), Pubes (edep bolgesi kılları - pubis kılları), Genital bolge kılları ile Baş kılları-Capilli (Saclar).
2. Erkeklerde androgenlerin etkisi altında olan kıllar (Barba (sakal), Tragi (dışkulak yolu kılları), Vibrissae (burun kılları), Omuz, Sırt, Goğus, Karın, Kol ve Onkolun ekstensor yuzlerinin kılları).
3. Seksuel hormonlarla ilgisi olmayan ve her iki cinste aynı şekilde gorulen kıllar, Supercilium (kaşlar), Cilia (kirpikler) ekstremite kıllarının bir bolumu.
Tırnaklar (Ungues) : Tırnaklar, el ve ayak parmaklarının son falanks’ larının uclarının dorsal bolumlerinde bulunan, saclara benzer şekilde epidermis’ in bir modifikasyonu olan boynuzumsu (keratinoz), elastik oluşumlardır.
Işığı gecirme ozelliğindeki (translucent) tırnaklar, alttaki vaskuler dokunun rengi nedeniyle pembe renkte gorulurler.
Bir plak şeklindeki tırnağın kalınlığı 0,5 - 0,7 mm kadardır. Buyumeleri hormonlar, beslenme koşulları ve hastalıklarla etkilenen tırnaklar normal koşullarda haftada 0,5 - 1 mm buyurler.
Tırnağın kok ve govde olmak uzere iki temel bolumu vardır.
Tırnak koku (Radix unguis) Sinus unguis icinde yer alır. Tırnak govdesi (Corpus unguis) ve Tırnak koku, Tırnak yatağı olarak adlandırılan alanda Epidermis’ in Stratum germinativum' u uzerine oturur.
Tırnak Corpus’ unun proksimal bolumunde, yarımay şeklinde beyaz bir alan (Lanula) bulunur. Tırnak koku ve Lanula' nın altındaki, tırnağın buyumesini sağlayan kalın hucre tabakasına Matrix unguis denir.
Deride Bulunan Genel Duyu Reseptorleri
Deride, derinin bir duyu organı olmasını sağlayan Dokunma, Ağrı, Isı, Basınc ve Titreşim duyularını alan reseptorler vardır. Bu reseptorler, kapsullu ve kapsulsuz olmak uzere iki morfolojik tiptedirler.
Bu reseptorlerden bazıları bir duyu icin spesifik oldukları halde, bazı duyular birkac reseptor tarafından da alınabilir. Orneğin Ağrı duyusu sadece serbest sinir sonlanmaları tarafından alınır.
Dokunma duyusu ise kıl follikulu reseptorleri, Merkel diskleri, Meissner korpuskulu ve Ruffini korpuskulu tarafından alınır.
Kapsulsuz ve kapsullu reseptorleri ayrı ayrı inceleyeceğiz.
Kapsulsuz Reseptorler : Serbest sinir sonlanmaları, Merkel diskleri ve Kıl follikulu reseptorleri kapsulsuz reseptorlerdir.
Serbest sinir sonlanmaları : Ağrı, Dokunma, Basınc ve muhtemelen Isı duyusunu alırlar.
Merkel diskleri (Meniscus tactus) : Sacsız deride ve kıl follikullerinde bulunan basıc reseptorleridir.
Kıl follikulu reseptorleri : Tum kıl follikulleri etrafında bir sinir ağı şeklinde yer alan dokunma reseptorleridirler.
Kapsullu Reseptorler : Meissner korpuskulu, Vater-Pacini cisimciği, Krause cisimciği, Ruffini korpuskulu, derinin kapsullu reseptorleridir.
Meissner korpuskulu (Corpusculum tactus) : Kılsız derinin (Avuc ici, Ayak tabanı, Dudaklar, Dış denital organlar) dermal papillalarında bulunan Dokunma ve İki nokta Taktil Diskriminasyonu duyusunu alan reseptorlerdir.
Vater-Pacini cisimciği (Corpusculum lamellosum) : Dermis, Hipodermis, Tendolar, Eklem kapsulu, Periton ve Dış genital organlarda bulunan Titreşim ve hızlı mekanik değişimleri (Basınc - Gerilme) alan reseptorlerdir.
Krause cisimciği (Corpusculum bulboidea) : Mukozalar ve derinin dermiş tabakasında yer alan Siferik şekilli soğuk (20 °C'nin altındaki ısıya duyarlı) ve basınc - dokunma duyusunu alan reseptorlerdir. Ruffini korpuskullerinden daha cok sayıdadır.
Ruffini korpuskulu : Krause cisimciği kategorisinde değerlendirilen bir reseptor olup, sıcak (25° C'nin uzerindeki ısıya duvarlı) ve dokunma basınc ve gerilme duyusunu alır.
Genel duyuları alan deri reseptorleri :
Stereognosis : Stereognosis (Stereos=kitle, uc boyutlu oluşum, Gnosis=bilme tanıma) Dokunma duyusu yolu ile elimize aldığımız veya dokunduğumuz bir oluşumun bilinen şekil ve bazı niteliklerini tanıma yeteneğidir. Bu yetenek daha once gorulup dokunulan ve beyinin duyu alanlarında hafızalanan bilgiler cercevesinde gercekleşir.
Stereognosis gozler kapalı iken iyi bilinen demir para, anahtar, tarak ve kalem gibi objelerin elle dokunulması ve tanınmasının istenmesi şeklinde muayene edilir.
2. Organum olfactorium (Koku Organı)
Burun boşluğu mukozasındaki reseptor hucreleri iceren Regio olfactoria, Koku Organı olarak fonksiyon gorur. Buradaki olfaktor sinir hucreleri, atmosfer havasına karışmış koku partikullerini algılayan kemoreseptor ozelliğindedir.
Koku organı, filogenetik olarak suda yaşayan hayvanlardan cok, karada yaşayan hayvanlarda gelişmiştir. İnsanlarda bu duyu, diğer omurgalılara gore daha az gelişmiştir. Orneğin kopekler insanlara gore 10 milyon kez daha kuvvetli koku duyarlar.
Koku Mukozasının Yapısı : Burun boşluğu uc farklı ortu ile kaplanmıştır. Koku mukozası (Tunica mucosa olfactoria) burun ust konkasının yukarısında kalan ozel bir mukozadır. Koku mukozasının en onemli ozelliği olfaktor reseptor hucrelerini icermesidir. Bu hucrelerin dendirit niteliğindeki cilia’ ları mukozanın yuzeyine donuktur. Mukozadaki destek hucreleri ve Bowman bezleri yaptıkları salgılarla mukoza yuzeyini ıslatırlar. Solunan havadaki koku partikulleri mukoza salgısı icinde eridikten sonra olfaktor reseptor hucreleri tarafından algılanır. İnsan koku mukozasında 25 milyon (kopeklerde 220 milyon) olfaktor reseptor hucresi vardır.
Olfaktor reseptor hucreleri algıladıkları kokuyu sinir impulsları haline cevirerek akson niteliğindeki merkezi uzantıları (Nn. olfactorii) ile M.S.S.' ne (Bulbus olfactorius - Tractus olfactorius - Koku beyni) iletirler.
3.Organum gustus (Tat Organı)
İnsanlarda, konuşma ve beslenme icin vazgecilmez bir organ olan Dil, mukozasının icerdiği ozel yapılardaki (tat tomurcuğu) tat reseptorleri (norosensorial gustatorik hucreler) sayesinde tat organı olarak ta fonksiyon gorur. Tat tomurcukları (Calliculus gustatorius) dildeki Papilla vallata ve Papilla fungiformis’ lerde yerleşmişlerdir. Dilde yaklaşık 10.000 adet tat tomurcuğu bulunur.
Tat tomurcukları fıcı şeklinde yapılar olup, dil yuzeyine veya papilla vallata’ ların etrafındaki aralığa bakan taraflarında birer tat delikleri (Porus gustatorius) bulunur.
Tadı algılanacak suda erimiş partikuller bu delik aracılığı ile tat tomurcuğunun icine girer. Tat tomurcukları, olfaktor mukozaya benzer şekilde tat reseptorleri niteliğindeki noroepitelial tat hucrelerini icerir. Bu hucrelerin algıladığı tat duyumları N. lingualis (Chorda tympani bağlantısı ile duyu N. facialis'e aktarılır) ve N. glossopharyngeus yolu ile M.S.S.' ne taşınır.
Tat duyusu ile ilgili diğer bir kavram da lezzettir. Lezzet; tat, koku, besinin ısısı, ciğneme anında cıkardığı ses ve gorunumunun yarattığı ortak bir duyumdur.
Dilin farklı bolgeleri değişik tatları alır. Tatlı ve tuzlu dil ucunda, ekşi dil kenarlarında, acı ise dil kokune yakın bolumde algılanır.
4.Organum visus (Gorme Organı)
Gorme organı, sağ-sol goz cukurcuklarına (Orbita) yerleşmiş iki adet goz olup, gorsel bir dunya ile butunleşmemizi sağlar. Kameralı goz yapısındaki insan gozu, tum vucuttaki reseptorlerin % 70’ini iceren ozel bir gorme tabakasına sahiptir.
Bu katmandaki (Retina) noronlar gorme reseptorleri’ nin algıladığı goruntuler, sinir impulsları halinde, vucuttaki tum afferent lifleri 1/3’u kadar sayıdaki oluşturduğu N. opticus yolu ile M.S.S.’ ne iletilir. Gozumuze dış dunyadan bircok vizual uyarılar gelmesine karşın, elektromanyetik spekturumun 1/70’ine duyarlı olduğumuzdan ancak bir kısmını gorebiliriz. Buna karşın bocekler daha kısa dalgalı UV (Ultraviyole) ve daha uzun dalgalı İR (İnfrared) ışık spekturumunu da gorebilirler.
Goz anatomisi, Goz kuresi (Bulbus oculi) ve gozun yardımcı organları (Organa oculi accessoria) olmak uzere iki ana başlık altında incelenir.
Goz kuresi (Bulbus oculi)
Goz kuresi, Orbita icinde yer alan, yaklaşık 2.5 cm capında 10 gr ağırlığında, yuvarlak bir biyokameradır. İc boşluğu uc odacığa ayrılmış olan goz kuresi uc katmanlı bir duvar yapısına sahiptir.
Goz Kuresinin Duvar Yapısı : Dıştan ice doğru fibroz, vaskuler ve sensorial olmak uzere uc katmandan yapılıdır.
1.Tunica fibrosa (Fibroz katman) : Bazı Anatomistler tarafından destek katmanı olarak da adlandırılmış olan dış katman, kalın, fibroz bağ dokusundan yapılıdır. Goz kuresinin şeklinin korunmasını sağlayan fibroz katman ekstra okuler kaslar icin de yapışma yeri odevi gorur.
Fibroz katmanın 5/6 arka bolumu opak beyaz olup Sclera, bunun 1/6 on bolumu ise şeffaf-saydam olup Cornea olarak adlandırılır. Goze ışık Cornea yolu ile girer. Cornea’ nın kan ve lenf damarları yoktur (sinirlenmesi zengindir). Sclera arkada N. opticus’ a ait liflerin goz kuresini terk ettiği bolumde delikli (Lamina cribrosa) şekildedir.
2.Vaskuler katman (Tunica vasculosa) : Kan damarlarından ve pigmentten zengin bir katmandır. Yoğun pigment iceriği nedeniyle koyu kahverenginde olup, kendine ulaşan ışınları yansıtmayıp absorbe eder. Vaskuler katmanın, arkadan one doğru Choroidea, Corpus ciliare ve Iris olmak uzere uc bolumu vardır.
Corpus ciliare, vaskuler katmanın ondeki, kalınca bolumu olup, yapısında otonom sinirlerin innerve ettiği, farklı yoneltili liflere sahip duz kas (M. ciliaris) vardır. Aynı zamanda goz merceği de (Lens) asıcı bağlarla Corpus ciliare' ye tutunur.
Iris ise goz merceğinin onunde kasılıp gevşeyen bir diyafragma gibi yer almış bir bolum olup, yapısında M. sphincter et M. dilator pupillae olarak adlandırılan duz kaslar vardır. Iris'in ortasındaki acıklığa Pupilla (Goz bebeği) denir. Normal pupilla oda ışığında 4 mm capındadır. Daralmasına Miyozis, genişlemesine Midriyazis denir.
3. Tunica sensoria (Tunica nervosa optica-retina) : Goz kuresinin en ic katmanı olup Retina veya sinirsel katman olarak ta adlandırılır. Sensorial katman cok nazik bir yapıda olup 130 milyon kadar fotoreseptor ile cok sayıda noron icerir.
Sensorial katmanın arkadaki en iyi goren alanına Sarı leke (Macula lutea) denir.
N. opticus'un Retina' yı terkettiği bolum (Discus nervi optica) ışığa duyarsız olup kor nokta olarak adlandırılır. Retina oftalmoskop yontemi ile Pupilla acıklığından incelenebilir.
Lens : Pupilla' nın arkasında yer alan Lens (Goz merceği) oldukca elastik, yaklaşık 1 cm capında bikonveks bir mercektir. Damar ve sinirden yoksundur. Beslenmesi humour aqueosus ile sağlanır.
Lens, asıcı bağlarla (Fibrae zonulares, Lig. suspensorium lentis) Corpus ciliare'ye bağlanır. Corpus ciliare'nin yapısındaki duz kas liflerinin kasılıp gevşemeleri sonucu Lensin kalınlığı-kırıcılığı değişir. Yakındaki cisimleri net gorebilmesi icin Lensin kırıcılığının artmasına Akomodasyon (uyum) denir.
Camera bulbi (Goz boşlukları)
Gozun ic boşluğu, uc kameraya ayrılmıştır. Bunlardan iki tanesi (Camera anterior ve Camera posterior) onde olup, Corpus ciliare’ deki (Proc. ciliaris) pigmentsiz epitel tarafından salgılanan humour aqueous ile doludur. Humour aqueous, on kameradaki Cornea ile Iris arasında yer alan Schlemm kanalları yolu ile genel dolaşıma gecer.
Goz icindeki ucuncu boşluk en buyuk kamera olup Camera vitrea olarak adlandırılır. Goz icinin % 80'ini kapsayan Camera vitrea lensin arkasında olup, jelatinoz bir madde olan Corpus vitreum ile doludur. Corpus vitreum % 90’ ı su olan jel kıvamında saydam bir oluşumdur.
Gozun yardımcı organları (Organa oculi accessoria)
Kaşlar, Goz kapakları, Kirpikler, Konjunktiva, Gozyaşı aparatı ile Orbita icindeki ekstra oculer goz kasları, gozun yardımcı organları olarak adlandırılırlar.
1. Kaş (Supercilium) : Frontal kemikteki her bir Arcus superciralis’in uzerindeki deride yer alan kısa, yatık seyirli kıllara topluca Supercilium (kaş) denir. Acıklığı aşağıya bakan bir kavis şeklinde duran kaş gozu yoğun guneş ışınlarından, alın tarafından gelen ter salgısı ve yabancı maddelerden korur.
2. Goz kapakları (Palpebrae) : Her bir goz icin alt ve ust iki tane olan goz kapakları, birer deri kıvrımı olup, acık olduklarında goz kuresi etrafında onde badem şeklinde bir acıklık ortaya cıkarırlar. Kapatıldıklarında, alt ve ust goz kapakları arasında Horizontal bir yarık (Rima palpebrarum) meydana gelir. Goz kapakları, Orbita'nın ic ve dış yanında birer acı ile birleşirler. Bu birleşme yerlerine Canthus (Goz kapaklarının birleşme noktaları) veya Commissura palpebrarum denir. Goz kapaklarının on yuzu deri ile ortulu olduğu halde goz kuresine temas eden arka yuzleri mukoz bir ortu olan Konjunctiva (conjunktiva) ile kaplanmıştır.
Goz kapaklarının ic dokusu, M.orbicularis oculi tarsus olarak adlandırılan fibroz bağ dokusu bunlar icindeki Meibom bezleri (Glandulae tarsales) ile Moll ve Zeiss bezlerinden yapılıdır. Modifiye yağ bezleri olan Meibom bezleri, Sebum olarak adlandırılan salgıları ile goz kapaklarının birbirine yapışmasını engellediği gibi Konjunktival yuzden gozyaşının buharlaşmasını da engeller.
Goz kapakları, goz yuvarlağının tozlar ve diğer zararlı dış objelere karşı korur. Ayrıca periyodik acılıp - kapanma hareketleri ile Glanduler salgıların goz kuresi uzerinde dağılmasına dolayısı ile Konjunktival yuzlerin surekli ıslak kalmasına neden olur. Uyku esnasında kapanan goz kapakları Konjunktival yuzdeki salgıların buharlaşmasını onler.
Goz kapaklarının serbest kenarlarında Cilium - Kirpikler bulunur. Ust goz kapağındaki kirpikler daha uzundur.
Conjunctiva (Konjunktiva) : Goz kapaklarının arka goz kuresinin on yuzunu orten Konjunktiva, ince, şeffaf mukoz bir ortudur. Conjunctiva, Glandulae conjunctivales' leri icerir. Conjunctiva’ nın goz kapaklarındaki bolumune Palpebral konjunktiva, Goz kuresini saran bolumune Bulber konjunktiva denir. Goz kapakları kapatıldığından alt ve ust iki cıkmaz şeklindeki Konjunctival aralık, Konjunktival kese (Saccus conjunctivalis) haline gelir. Conjunctiva’ nın Lamina propria katmanında kucuk yardımcı Gozyaşı bezleri bulunur. Bunlar sempatik innervasyona sahiptir.
Apparatus lacrimalis (Gozyaşı sistemi) : Gozyaşının uretildiği, iletildiği ve dağıtıldığı sistem Gozyaşı sistemi olarak adlandırılır. Bu sistem, Gozyaşı bezi, Gozyaşı kanalcıkları, Gozyaşı kesesi ve Nazolakrimal kanaldan oluşur.
Gozyaşı bezi (Glandula lacrimalis) : Gozyaşı bezi Orbita'nın superolateral bolumunde yerleşmiş, badem ici buyukluğunde bir bezdir. Gozyaşı olarak adlandırılan salgısı 5-12 adet boşaltma kanalcığı ile ust Konjunktival keseciğe akıtılır. Gozyaşı buradan, hareket halindeki gozkapakları sayesinde tum Saccus conjunctivalis'e dağıtılır. Bir kısmı buharlaşır diğer bir kısmı ise ic Cantus yakınında bulunan gozyaşı pınarına (Lacus lacrimalis), oradan da atılım kanallarına (Gozyaşı kanalcıkları, gozyaşı kesesi, nazolacrimal kanal) gecer. Gl. lacrimalis parasempatik uyarı ile calışır.
Atılım kanatları : Goz kapaklarının ic kantus'a yakın kenarında, Punctum lacrimale olarak adlandırılan kucuk delikler bulunur. Bu delikler, atılım kanallarının başlangıcıdır. Buradan başlayan ve Goz kapakları icinde ilerleyerek Gozyaşı kesesine ulaşan kanalcıklara Canaliculus lacrimalis superior/inferior (ust ve alt gozyaşı kanalcıkları) denir. Gozyaşı kesesi (Saccus lacrimalis), burun boşluğunun alt meatusuna ulaşan nazolakrimal kanal ile uzanır.
Gozyaşı, goz kuresinin konjunktival yuzunu surekli olarak nemlendirir ve temizler. Gozyaşı, taşıdığı antibakteriyel ve lizozimal enzimlerle, Saccus conjunctivalis' e ulaşan bakterileri oldurur. Gozyaşı, iceriğindeki besinleri ve suyu Cornea’ ya ulaştırır.
Ekstraokuler kaslar (Mm. externi bulbi) : Goz kuresinin tum yonlere hareketini sağlayan, cizgili kas yapısındaki 6 kas bu başlık altında incelenir. Ekstraokuler kasların 4'u duz, 2'si oblik şekillidir.
Duz seyirli kaslar :
M. rectus superior, Elevasyon, adduksiyon, intorsiyon yaptırır.
M. rectus inferior, Depresyon, adduksiyon, ekstorsiyon yaptırır.
M. rectus medialis, Adduksiyon yaptırır.
M. rectus lateralis, Abduksiyon yaptırır.
Bu kaslar arkada (Orbita tepesinde) halka şeklindeki Anulus tendineus communis’ ten (Zinn halkası) başlarlar, one doğru duz bir seyirle giderek Sclera’ ya tutunurlar.
Oblik seyirli kaslar :
M. obliquus superior, Depresyon, abduksiyon ve intorsiyon yaptırır.
M. obliquus inferior, Elevasyon, abduksiyon ve ekstorsiyon yaptırır.
Bu altı kas dışında, ust goz kapağını yukarıya kaldıran bir kas daha vardır. M. levator palpebrae superioris olarak adlandırılan bu kasın somatik ve otonom sinirlerle innerve edilen iki bolumu (Pars superficialis, Pars profunda) vardır. Pars profunda (Muller kası), duz kas ozelliğinde olup sempatik innervasyona sahiptir.
5. Organon statoacusticus (İşitme ve Denge Organı)
Auris (Kulak)
İşitme denge organı kısaca Kulak olarak adlandırılır. Dış, orta ve ic olmak uzere uc bolumden oluşan kulak, merkez sinir sistemindeki bağlantıları sayesinde Ses ve Yer Cekimi değişimlerini algılamada ozelleşmiş, analitik kapasiteye sahip bir organımızdır. Kulakla ilgili hastalıklar, Kulak-Burun-Boğaz (K.B.B.) Anabilim Dalı (Otorinolaringoloji) Uzmanı Hekimler tarafından tedavi edilir.
Dış, orta ve ic kulağı ayrı ayrı inceleyeceğiz.
1. Dış kulak (Auris externa)
Dış kulak, sadece karada yaşayan memelilere ozgu bir yapı olup, sesin toplanması, arttırılması ve orta kulağa iletilmesinde rol oynar. Dış kulak kapsamında Kulak kepcesi (Auricula), dış kulak yolu (Meatus acusticus externus) ve Kulak zarı (Membrana tympani) incelenir.
Kulak kepcesi (Auricula) : Embriyolojik olarak 6 adet mezenşimal şişkinlikten oluşmuş, def orme huni bicimli, tipik bir yapıdır. Bazı memeliler de uzun ve hareketli olan kulak kepcesi, insanlarda kucuk ve immobil (hareketsiz) bir hale gelmiştir. Kulak şekli ile girinti ve cıkıntılarının belirginliği kişiden kişiye bazı farklılıklar gosterir.
Kulak kepcesinin alt bolumundeki kıkırdak catıdan yoksun parcaya Kulak memesi (Lobulus auriculae) denir.
Meatus acusticus externus (Dışkulak yolu) : Dış kulak yolu, Kulak kepcesinin topladığı ses dalgalarını Kulak zarına ileten L şeklinde bir borudur. Yetişkinde 2-3 cm uzunluktaki bu borunun kıkırdak ve kemik olmak uzere iki bolumu (Pars cartilaginea, Pars ossea) vardır. Kıkırdak ve kemik bolumler arasında 40° lik bir acının bulunması nedeniyle yolun yoneltisi duz değildir. Dış kulak yolunu orten deri, kulak kepcesini saran derinin devamı olup, deri altı dokusunda kulak kiri salgılayan bezler bulunur. Bu bezlere Glandula ceriminose denir. Yolun kıkırdak bolumu derisinde Tragi olarak adlandırılan Kulak kılları vardır.
Kulak zarı (Membrana tympani) : Kulak zarı dış kulak yolunun sonunda, dış kulak-orta kulak sınırında yer almış, ince, yarı saydam bir zardır. Canlı bir insanda inci gibi gri-parlak (sedef rengi) gorunumdedir. Kulak zarının gergin ve gevşek olmak uzere iki bolumu (Pars tensa, Pars flaccida) vardır. Gergin bolum, zarın buyuk bir kısmını işgal eder.
Kulak zarının ortasındaki cokuntululere Umbo membrana tympani denir. Umbo membrana tympani, cekic kemiğinin kulak zarına tutunan sapının (Manubrium) ucuna rastlar. Kulak zarı aydınlatılarak incelendiğinde Umbo membrana tympani' den başlayıp one-aşağıya doğru uzanan trianguler şekilde ışıklı bir alan gorulur. Bu alana Politzer ucgeni (Işık refleks ucgeni) denir.
Gevşek bolum kulak zarının ust kısmında dar bir alan işgal eder.
2. Auris media (Orta kulak)
Orta kulak, Temporal kemik icinde yer alan nazofarinks ile bağlantılı havalı boşluklar, işitme kemikcikleri ve bunlara bağlanan kas ve bağlardan ibaret bir butundur. Bu boşluklar icinde en buyuk olan ve işitme kemikciklerini icinde taşıyan boşluk Timpanik kavite (Cavum tympani) olduğundan bircok Anatomist tarafından Orta kulak ile ozdeş olarak kullanılır. Timpanik kavite ve bununla bağlantılı diğer boşlukların havalanması, nazofarinks’ e acılan Tuba auditiva ossea (Ostaki borusu) ile sağlanır.
Timpanik kavite ve Mastoid havalı boşlukları :
Timpanik kavite, Os temporale'nin pars petrosa’sı icinde yer alan irreguler şekilli birkac ml hacimli bir boşluktur. Kulak zarı duzeyine gore epitimpani mezotirmpai ve hipotimpani olarak uc bolume ayrılır. İşitme kemikcikleri zinciri esas timpanik boşluk olan mezotimpani bulunur.
Timpanik kavitenin 6 duvarı vardır:
1.Ust duvar: Tegmen tympani tarafından oluşturulur. İnce olan bu duvar, orta kulak iltihaplarının kafa boşluğuna yayılmasına imkan verebilir.
2.Alt duvar: Bulbus V. jugularis interna ile Timpanik boşluğu ayıran ince bir duvardır.
3.On duvar : A. carotis interna ile komşuluk yapan bu duvarın ust bolumunde iki kanala (Semicanalis M. tensorius tympani ve Tuba auditiva) ait delikler bulunur.
4.Arka duvar : Proc. mastoideus tarafında yer alan bu duvardaki Aditus et Antrum mastoid boşluklarla Timpanik cavite arasındaki bağlantıyı sağlar. Duvarın ortasında, onemli bir buluş noktası niteliğinde Eminentia pyramidalis (icinde M. stapedius'u barındırır) yer alır.
5.İc yan duvar : Orta kulak ile ic kulak arasında yer alan bir duvar olup, yuvarlak ve oval pencere (Fenestra cochleae -yuvarlak pencere, Fenestra vestibuli - oval pencere) icerir. Yuvarlak pencere Membrana tympani secundaria ile kapatılır. Oval pencereye Stapes' in basis'i oturur. Duvarın ortasında, cohlea’nın ilk kıvrımı tarafından oluşturulan Promontorium bulunur. Uzerinde Plexus tympanicus yer alır.
6.Dış yan duvar : Kulak zarı tarafından oluşturulur.
Mastoid boşlukların en buyuğu Antrum mastoideum olup yeni doğanda dahi mevcuttur. Diğer Mastoid boşluklar (Cellulae mastoideae) 2-4 yaşlarında oluşur.
İşitme kemikcikleri (ossicula auditus) : Timpanik boşluk icinde yer alan ve kulak zarından aldıkları ses titreşimlerini 15-20 kat artışla oval pencereye (Fenestra vestibuli) ileten, birbiri ile eklemleşmiş uc kucuk kemikcik (Cekic-Malleus, Ors-Incus, Uzengi-Stapes)’ tir.
İşitme kemikcikleri ile igili kaslar: İşitme kemikcikleri ile ilgili iki kas vardır. M. tensor tympani (N. mandibularis innerve eder), M. stapedius (N. facialis innerve eder). M. tensor tympani uzun silindir şekilde bir kas olup kulak zarını gerer. M. stapedius kasıldığında, uzengi kemiğinin tabanını oval pencereden uzaklaştırır.
M. tensor tympani ve M.stapedius kemikcik zinciri ile kulak zarının normal tonusunu korurlar, ic kulağa ulaşacak aşırı uyarıları onlerler. Ses ileti aparatında regulator gorevi gorurler.
3. Auris interna (İc kulak)
İc kulak; Temporal kemiğin pars petrosa’ sı icine yerleşmiş, insan vucudunun en iyi; korunmuş organıdır. Dış ve orta kulak sadece işitme ile ilgili oldukları halde, ic kulak hem işitme hem de denge duyusunun algılandığı yapıları taşır. Kemik ve membranoz karmaşık kanallar sistemi ile, bu kanal sisteminde bulunan Perilenfa, Endolenfa ve Reseptor hucrelerinden oluşmuş olan ic kulak iki bolume ayrılarak incelenir.
Kemik labirent (Labyrinthus osseus) : Embriyolojik olarak, zar labirenti oluşturan kulak keseciğini (Vesicula otica) saran mezenşimal dokudan meydana gelen, kapsul niteliğinde bir yapıdır. Kemik labirentin ic yuzu ile zar labirent arasındaki aralık Perilenfa ile doldurulmuştur.
Kemik labirentin Vestibulum, kemik yarım daire kanalları (Canalis semicircularis) ve Cochlea olmak uzere uc bolumu vardır. Vestibulum, kemik labirentin merkezi bolumu olup, onde Cochlea arkada kemik Canalis semicircularis ile devam eder. Vestibulum icinde zar labirentin denge ile ilgili yapılarından Utriculus ve Sacculus bulunur.
Canalis semisircularis (kemik yarım daire kanalları), On, arka ve dışyan olmak uzere uc tanedir. Bu kanalların vestibulum'a bağlanan bir uclarında birer şişkinlik (Ampulla) bulunur. On ve arka yarım daire kanallarının nonampuller bacakları, ortak bir bacak (Crus commune) ile Vestibulum'a bağlandığı halde dışyan kanalın nonampuller bacağı tek başına Vestibuluma bağlanır.
Cochlea (salyangoz kabuk) : İc kulağın işitme ile ilgili yapılarını taşıyan kemik bolumudur. İki bucuk defa bukulmuş bir salyangoz kabuğuna benzer. Cochlea'da merkezi kemik yapı olan Modiolus etrafında dolanan Spiral kanal (Canalis spiralis cochleae) bulunur. Bu kanal ince bir kemik lamı ile (Lamina spiralis) iki Skalaya (Scala tympani, Scala vestibuli) ayrılır.
Zar labirent (Labyrinthus membranaceus) : Zar labirent, kemik labirent icinde yer almış, kabaca onun şekline uyan, ici endolenfa ile dolu, ince, birbirleri ile bağlantılı bir kanal ve keseler sistemidir.
İşitme-denge duyusunun algılandığı esas yapıları taşıyan zar labirentin iki bolumu vardır.
1.Vestibuler labirent : Denge ile ilgili zar labirent bolumleri (Utriculus, Sacculus, Ductus semicirculares) tir.
2.Cochlea labirinti: Zar labirentin işitme ile ilgili bolumu olup, Cohlea icinde uzanan Ductus cochlearis'ten ibarettir. Ductus cochlearis Scala media olarak ta adlandırılır. Burada, mekanik ses uyarılarını, elektrik impulsları haline getiren Corti organı yer alır.
Sağlıklı gunler dileği ile...
Uzman Dr.Ali AYYILDIZ -Veteriner Hekim - İnsan Anatomisi Uzmanı Dr. (Ph.D.)
[h=2]Antalya Anatomi Uzmanı uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]
Organa sensuum – duyu organları
Sağlık0 Mesaj
●23 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Sağlık
- Organa sensuum – duyu organları