Okulun ilk gunleri ve okul fobisi Bugun gecmişe baktığımızda hepimizin zihninde silinmez izlere sahiptir okul. Cocuklarımız icinde bu durum gecerlidir. Buyuk bir heyecanla ya da kaygıyla, korkuyla, ilk kez onluk giymek, anne babadan ilk kez ayrılmak, ilk gec kalma korkusu, ilk kez alınan sorumluluklar, ilk defter, ilk kitap, ilk kalem, coğumuz icin ilk başarısızlık ya da ilk başarı, yeni ve farklı arkadaşlar ve saymakla bitmeyecek onlarca “ilk” demek okul. Bu gune kadar ilkokul oğretmenin adını hatırlamayan kimse gormedim. Bu oğretmenin, ismi oğretmen iyi bir eğitimci olsa da olmasa da unutulmaz. Ve hayatımız suresince zihnimizdeki yerini korur. Bu ornekte ve verilebilecek bir cok ornekte okul hic kimse icin unutulmaz bir yaşam deneyimidir.
Cocuğun okula başlaması aile icin de bir ilktir. Cocuklarının artık buyuduğunun somut bir kanıtıdır okul. Her gecen yıl bir ust sınıfa gecen cocukları, aile icin hızla gecip giden zamanın muthiş bir sayacıdır sanki. Aile bu donemde en az cocuk kadar heyecanlıdır ve okula başlayan cocuk aile icinde bir gurur kaynağıdır. “Teyzesi, Zeynep bu sene okula başladı ya da amcası Ali bu yıl okula başlayacak.” gibi sozler aile icin nasıl bir heyecan olduğunu gormemize yardımcı olmaktadır.

Okul, cocukların sosyalleşme surecinde kurumsal olarak one cıkan ilk toplumsal kurumdur. Bircoğumuz icin okul, bazen anne babamız tarafından bile fark edil(e)meyen yeteneklerimizin fark edildiği ve belkide hayatımızda ilk kez kendimizi değerli hissettiğimiz yer anlamı taşırken bircok kişi icin de okul başarısızlık hissinin tekrar tekrar tadıldığı olumsuz bir anlam kumesinden ote bir mana icermemektedir. Her insan olumlu ya da olumsuz deneyimler, anılar edinebilir okulda.

İlkokul cocuk icin yepyeni bir sosyal cevredir. Okulun uyulması gereken kuralları, cocuğun, tanımadığı diğer cocuklarla ve oğretmenlerle karşılaşması, başarmak zorunda olduğu oğrenim gorevleri, onun bu yeni cevreye uyum sağlamasında gucluklerle karşılaşmasına neden olur. Aile dunyasından ayrı bir dunyanın varlığını keşfeden cocuk icin okul oncesi donemde, sosyal ilişkiler acısından iyi temeller kurmanın onemi acıktır. Okulun sosyal cevresine uymayanlar, coğunlukla okul oncesi donemde, aile cevresi dışına cıkmamış, sosyal ilişkilerden yoksun bırakılmış cocuklardır. Bu donemde Bain'in de ifade ettiği gibi cocuk okula ilk başladığı zaman, ya yaşamın ilk altı yılındaki başarılı sosyal etkileşimin urunlerini toplar, ya da bu yıllardaki başarısız ilişkilerden oturu gucluk yaşar. Eğer aile okul oncesi doneme kadar gecen surecte ve okul oncesi donemde gorevini gereği gibi yerine getirmişse, cocuk akranlarına ve sosyal kalıplara kolaylıkla ve yeterli derecede uyum sağlayabilecektir.(Yavuzer, H. 1987)

Cocuk ilk kez annesinden, evinden, alışkın olduğu arkadaş ortamından ayrılarak yepyeni bir sosyal cevreye girecek ve gununun bir bolumunu burada oğretmeni ve yeni arkadaşlarıyla gecirecektir. Ustelik bu kez kendisinden beklenen belirli davranışlar ve gorevlerde vardır. Artık evde yaptığı gibi istediği gibi oyun oynayamacak, asine her hareket ve faaliyetin bir yeri ve zamanı olacaktır. Bahce teneffuslerde oyun oynamak icindir ama ders zili caldığında sınıfa girip sırasında oturacak ve oğretmenin anlattıklarını dinleyip oğrenmeye calışacaktır. İlk gunlerde ozellikle evde duzenli bir disiplin uygulanmasına alışmamış cocukların, ilkokulda birdenbire kurallara uygun davranmaya alışmakta gucluk cektikleri gozlenebilir. Hatta bu tur cocuklar, okulda ilk gunler ve haftalarda, annelerinden ayrılmak konusunda genellikle en fazla gucluk gosteren cocuklardır. Bu bakımdan ailelerin cocukların ilkokul yaşamındaki ilk izlenimlerinin “korku ve zorluk” olmaması icin, evde ılımlı ve kararlı bir disiplin yontemi uygulamaları zorunludur. Bu da cocuğun yaşamının ilk gunlerinden itibaren belirlenecek kuralların anne ve baba ya da aile icindeki cocuğun bakımını ustlenen diğer kişilerce tutarlı ve duzenli bir bicimde uygulanmasına bağlıdır. Ayrıca, cocuğa okulun nasıl bir yer olduğu, orada neler yapılabileceği, neler oğretilebileceği anlatılmalı, mumkunse cocuk daha onceden okulu ve sınıfı gorebilmeli ve oğretmeni ile tanışabilmelidir. Boylece ilk gunlerde yabancı bir ortam ve yabancı bir yetişkinle gun boyu birlikte olmanın zorluğu kısmen de olsa giderilmiş olacaktır.

Okul cocuk icin isteyerek gidilen, sevilen bir kurum olmalıdır. Bu buyuk olcude ailenin tutumuna bağlı olduğu kadar, oğretmenin cocuğa karşı davranışı ilede ilgilidir. Ailede okula ve okumaya buyuk değer verildiğini gosterir davranış ornekleri varsa( cocuğa zaman zaman anlatılan okul anıları, okula giden ağabey ya da ablalar, anne babanın boş zaman larında kitaplarla meşgul olmaları, okulu ve oğretmeni sevdirici konuşmalar vs.) cocuğun okula başlarken buyuk istek duyması olağandır. Bunların aksine aile okulu, cocuktan kurtulmak icin bir arac olarak goruyorsa ve bunu zaman zaman “okula başlasanda kurtulsam”, “oğretmenin seninle ne yaparsa yapsın” ya da cocuk herhangi bir yaramazlık yaptığında korkutmak icin onu oğretmenine şikayet etmekle tehdit ederek uyarmak, bunun yanı sıra ailede okumanın sevilmesine yardımcı olacak herhangi bir davranış gorulmuyorsa cocuğun okula başlamak icin buyuk bir istek duyması da beklenemez. Boyle bir ortamda okula başlayan cocuk muhtemelen okula korku ve isteksizlikle başlayacaktır.

Aileler ifade edilenlere dikkat etmedikleri takdirde ya da cocuklarını kendilerine aşırı bağımlı yetiştirdikleri takdirde cocuklarda okul fobisi olarak ifade ettiğimiz durum gozlenebilmektedir. Okul fobisi yaşayan cocukların aile yapıları incelendiğinde bu ailelerin aşırı korumacı ve kollayıcı bir tutum icerisinde cocuklarını yetiştirdiklerini, cocukların zorluklarla baş edebilme kabiliyetlerinin duşuk olduğu, duşuk bir ozguvene sahip oldukları gorulur. Bu nedenle okul fobisi yaşayan cocukların ailelerinin oncelikle kendi davranış ve tutumlarını gozden gecirmeleri onem taşımaktadır. Burada okul fobisi kavramının ne olduğu ve nasıl tedavi edilebileceği ile ilgili bilgileri sizlerle paylaşmayı uygun goruyorum.

Okul fobisi, kuvvetli bir endişe nedeniyle cocuğun okula gitmeyi reddetmesi ya da bu konuda isteksiz gorunmesidir. Okul fobisi olan cocuklar, okula olan isteksizliklerini tipik bir bicimde bedensel yakınmalarıyla dile getirmeye calışan, bu nedenle kendilerini evde tutma yolunda anne-babalarını ikna etmeye calışan cocuklardır. Cocuk birdenbire, bir gun okula gitmek istemez; zorlamalar karşısında anksiyete duyar; panik icine girer, midesi bulanır, kusar, ağlar, gitmemekte direnir. Bazıları zorlamalara dayanamayıp yola cıkar, yarı yoldan doner, ya sınıftan cıkar eve gelir. Başlangıc bazen sinsidir. On belirtiler gunlerce surebilir. Cocuk neşesizdir, uykuya dalmakta gucluk ceker. İştahı kesilir, odevlere karşı ilgisi azalır. Her sabah somatik bir belirti ile uyanır. Başı, karnı ağrır, midesi bulanır. Bir gun okula gitmeyeceğini bildirir. Neden olarak, oğretmenden korktuğunu ya da arkadaşının kendisini rahatsız ettiğini soyleyebilir. Bazıları da tanımlayamadıkları bir korkudan soz ederler. Coğu zaman evde rahattırlar. Şiddetli vakalarda evde de huzursuz olabilirler. Aile bireyini (genellikle anne) bir yere bırakmaz, peşinden dolaşırlar.

Okul fobisi olan cocukların mide bulantısı, karın ya da baş ağrısı şeklinde bedensel şikayetleri genellikle sabahları uyanır uyanmaz gorunmekte ve okula gitmemelerine karar verilir verilmez de kendiliğinden kaybolmaktadır. Eğer cocuklara okula oğleden sonra gitmeleri onerilirse, aynı tur şikÂyetlerinin bir saat icinde tekrarlandığı gorulur. Kendilerine o gun icin okula gonderilmeyecekleri konusunda soz verilirse, ertesi gun belirtilerin yeniden ortaya cıktığı dikkati ceker. Eğer anne-baba bir hafta sureyle cocuğun okulu unutmasına karar verirse, cocuğun bir sonraki pazartesine kadar sağlığının yerinde olduğu gorulur. Hafta sonu genellikle okul fobisi olan cocuklar icin aktif olabildikleri ve okul baskısı olmaksızın diledikleri gibi eğlendikleri icin en sevilen donemdir.

Psikosomatik kokenli şikayetleri ortadan kaldırmak uzere oğretmen değiştirme, cocuğun daha az başarılı bir sınıfa alma yada bir başka okula gonderme gibi alınabilecek onlemler sadece gecici bir sure icin sonuc verir. Bu gibi durumlarda cocuklar başlangıcta mutlu ve yeni okul ortamına coşku icinde gorunurler, ancak birkac gun ya da bir hafta sonra yeniden evde kalmak uzere yeni ortamla ilgili bazı yakınmalarda bulunurlar.Arkadaş bulabilecek miyim, oğretmene kendimi gosterebilecek miyim, arkadaş ve sınıfımı bulabilecek miyim, ya kaybolursam, gibi endişeler yaşarlar. Bu endişeler zamanla okula uyumla birlikte azalır.

Okul fobisi probleminin aşılabilmesi icin ailenin ve sınıf oğretmeninin işbirliği icerisinde olması, kaydedilen gelişmelerin ailenin ve oğretmenin birbirleriyle paylaşmaları onemlidir. Cocuğun hislerini paylaşmasına olanak verilmesi, ve onemsendiği cocuğa hissettirilmelidir. Korkularını ifade edemeyen cocuklar problemlerini bedenleri yoluyla ifade ederler. Orneğin başının ağrıması, ateşinin cıkması, karnının ağrıması gibi. Bu mesajları aile iyi analiz edebilmelidir. Gerekirse cocuğu bir doktora goturmeli ve sonrasında yine okula gidilmelidir. Bu tur oğrencilerin oğretmenlerin ılımlı olmaları gerekir. sert ve otoriter bir tutum cocuğun fobisini pekiştirmesine neden olabilir. Ozellikle basit hediyelerle sevindirilen cocuklar oğretmenlerine daha cabuk ısınacak ve uyum sağlayacaktırlar.

Okula karşı negatif duygular beslememeleri icin cocuklara, okul ile ilgili gercekci bilgiler verilmelidir. Okula başlama donemi oncesinde anne cocuğu farklı arkadaşlıklar kurması icin cesaretlendirebilir ayrıca cocuğun guven duyabileceği başka aile bireyleri kendi okul deneyimlerini cocuğa aktarabilirler. Okulun oğrenme eyleminin dışında cocuğa keyifli gelebilecek yonlerinin de anlatılması faydalı olabilir. Cocuk psikolojisiyle ilgilenen uzmanlar olarak, anne-babalara genel olarak, cocuğun bireysel becerilerini geliştirmesini, kendi başına giyinip soyunabilmesini, yardımsız yemek yeme gibi becerileri kazanmış olmasını oneriyoruz. Ayrıca her anne baba, cocuğunu her donemde etkin bir şekilde dinlemeli ve kaygılarının olabileceğini kabul etmelidir.

Okula gitmediğinden dolayı cocuğu suclamaktan kacınılmalıdır. Ona bu durumun bir cok cocukta gorulduğu, tedavi edilebileceği anlatılır. Onun guvenini kazandıktan sonra her ne şekilde olursa olsun okula gitmesi gerektiği, zaman gecerse bu korkuya, derslerden geri kalma korkusunun ekleneceği soylenir. Okula ailesinden birisi ile gitmesi, cıkışa kadar onunla beraber okulda kalması istenir (bu kişi daha az bağımlı olduğu bir aile bireyi olabilir). Bunun icin okulda işbirliği sağlanmalıdır. Bir yandan da cocuğun bireysel tedavisi, davranış ve oyun tedavisi ile surdurulur.

[h=2]İstanbul Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]