Okullarda, onluk, uniforma gibi tek tip giysilerin kullanımdan kalkması sorun olur mu? Yıllardan beri surdurule gelen bir duzenin değişikliğe uğraması bircok kaygıyı da beraberinde getiriyor. Okullarda idare ve oğretmenlerin otoritesi zayıflar mı? Ekonomik gucu yeterli olmayan cocukların durumu ne olacak? Gibi..

Ozellikle ergenlik cağında tek tip giysi ile okula gidilmesinin okul idarelerini zorlamakta olduğunu gormekteyiz. Ancak, tamamen kaldırılması oğrenciler arasında otoriteye uyum konusunda sorunlar yaratabilir. Bu konunun değerler eğitimi ile desteklenmesi gerekir. Okullarda sosyalleşme onemli bir konu olup, sosyalleşirken karşımızdaki kişi ile ilişkiler konusunda pozitiflik yaşanması gerekmektedir. Kişiler kendilerine yakın giyim tarzını benimsemekte ve sosyal ilişkiler daha rahat kurulabilmektedir.

Sosyo-ekonomik anlamda marka giyinme, markaya ulaşamama sorun yaratabilir. Ancak, bu konu ile ilgilenmeyen oğrenciler, eğer dersleriyle ilgililerse kendilerini rahat hissedip, kendilerini sınırlandırılmış hissetmeden eğitimlerine yonelebilirler. Ancak, sosyo-ekonomik yonden arkadaşıyla kendini kıyaslaması ve arkadaşının giyiminden geri kalmak ozguven konusunda sorun yaratabilir. Ozguveni gelişmiş cocuk icin sorun olmayabilir. Ozguveni olmayan cocuk, mutlaka arkadaşlarına uyma zorunluluğunu duyacak, dışlanmaktan cekinecektir. Bu, ergenlik cağında daha belirgin olacaktır.

Okullarda baskın karakterler kendilerini one cıkararak, idari ve eğitimsel guclukler yaşanabilir. "Eğitim bireyin davranışında, kendi yaşantısı yoluyla ve kasıtlı olarak istendik değişme meydana getirme surecidir" (Erturk, 1974, s.12).Bu nedenle bir planı programı ve disiplini vardır. Disiplin sağlanmayan yerde eğitim olmaz. Burada ic disiplin uyandırmak onemlidir. Cocuklar otokontrol sahibi olabilmelidir. Neyin doğru neyin yanlış olduğu ile ilgili olarak davranış bicimi oğrenirken aileler ve okul destek olmalıdır.

Ayrıca, şu an calışanları etkileyen ve hergun duşunduren bir sorun olan, ‘’bugun ne giyeceğim?’’ duşuncesini ve sosyal alanda kendini tanımlama konusunda sorun yaratabileceği fikrini benimsetiyor. Okullarda kıyafet duşuncesi ilk zamanlar one gececek, herkes ertesi gun nasıl şık ve dikkat cekici olacağını duşunecek, zaman icinde bu kaygılar ortadan kalkacaktır. Geciş doneminde hicbir zorluk yaşanmayacağını soylemek iyimser olur. Markalar ilk zamanlar herkesin ulaşmak istediği birşey olarak goze carpsa da zaman icinde ceşitlilikten dolayı etkisi dağılıp, oğrenciler eğer o duygu uyandırılabiliyorsa derslerine kenetleneceklerdir. Karar verme ve bireyselleşme yetilerinin gelişmesi icin serbest kıyafet uygulaması destek olabilir. Geciş doneminde bazı sorunların yaşanması muhtemeldir. Oğrenci okul sonrası bir etkinliğe katılabilir ve bir-iki kucuk değişiklikle giysi olarak hazır halde bulunabilir. Ancak, ergenlik cağında kızlarda takı kullanımının sınırlılıklar icinde olması guc uygulanabilir gibi gorunmekte. Giysilerde serbestlikle aksesuar kullanımı kendiliğinden doğallaşacak.

Burada en onemli husus ailenin tutumları ve cocuklarına bunu yansıtma ve cocuğundan gelen etkilere nasıl ve ne şekilde tepki vereceği olacaktır. Cocuğa bilinc kazandırma ve okulun eğitim-oğretim mekanı olduğunun kavratılması ve bunun sıcak tutulması gerekecektir.

Aileler, durumları ne olursa olsun, kendilerini ezik hissetmemeli, cocuğuna gelir dağılımında herkeste farklılıklar yaşanabileceği fikrini benimsetmelidir. Onemli olanın calışarak, emek vererek, doğru yoldan kazanmak olduğunu anlatmalı ve bu konunun uzerinde durmalıdırlar.

Bunun yanında cocuklar, sosyal etkinliklere ve spora yonlendirilmeli, el becerileri ve tamirle ilgili kurslar acılıp, cocuklar kendilerini her alanda yeterli hissedebilmeli ve dikkat bu yonlere verilmelidir. Şu acıdan da duşunmek gerekir. Her yerin ortalama belli bir kıyafeti vardır. Zaman icinde aşırılıkları kullanan oğrenciler, toplum icinde torpulenerek, daha ortada buluşabilirler. Bunu oğrenmek icin okul bir ORTAM olabilir. Cağın hızla ilerlemesi ile cocuklar ve gencler kendilerini fazla sınırlandırılmış hissediyorlardı ve tuketim kalemlerinin coğalması ve ilgi cekmesi ile herkes bir arayış icindeydi. Sınırlandırmalar guncelliğini kaybetmişti ve oğrenciler bunalmıştı, uygulayıcılar zorluk yaşıyordu. Okullar, genellikle, oğrenciler icin hapishane ozelliğini taşıyordu ve okula devamsızlık kaygısı ve arkadaşları ile bir arada olabilmek amaclı geliniyordu. Yalnızca kırmızı ve mavi kap kağıdı ile defter-kitap kaplandığı donemleri coktan gectik ve bu kadar ceşitliliğin olduğu bir donemde buna artık direnilemiyordu. Duyulan kaygılar ailelerden ve oğretmenlerden gelmekte, aileler cocuklarının isteklerini sağlayamamaktan; oğretmenler ise otorite sağlayamamaktan cekinmekte. Serbest kıyafetle cocuklar tamamen dunya insanı olmakta, herhangi bir oğretim kurumu ile bağları ortadan kalkmakta, bağımsız olmaktadırlar. Oğrencilerin okulda eski donemlere gore daha fazla zaman gecirdikleri duşunulurse, cocukların cocuklukları ve genclikleri guncel kıyafetleri giyemeden geciyor. Cocuk, akşam okula geliyor ve kendine ozel giysi suresi en fazla 3-5 saatle sınırlı; o da genellikle eşofman ve pijama oluyor. Oğretim yılları duşunulduğunde, ortalama 12 yıl, cocukluk ve ergenlik cağı tek renk ve tek model kıyafetle geciyor.

Ortak hedefler, falanca okullu olmak genellikle gunumuzde uzaklaşılmış değerlerden oldu. Oğrenci okulda bu sene varsa bir dahaki seneye yok. Oğretmen, idareci yine aynı şekilde. Kurumla bağlar zayıf. Belli bir ideal icin kimse bir arada değil. Kurum kimliğinin olması, ait olmak guzel kavramlar… Belli bazı okullar bunu surdurebiliyor. Bu okullarda da sureklilik mevcut. Calışanların ve oğrencilerin kurumlarını benimsemesi, adını kirletmemek, kucuk duşurmemek icin hep birlikte caba sarfetmesi esas.

Okullar, eğitim-oğretim alanı olduğu icin giysilerde aşırılıklar dikkati dağıtıp, işi ozunden uzaklaştırabilir. Onemli olan, eğitim, hayat bilgisi ve davranışlardır. Eğitimde kişinin kendini cok rahat hissetmesi, eğitimden uzaklaştırır. Orneğin, oğrenci ders calışırken cok rahat bir sandalyede oturmamalı, yatakta ders calışmamalıdır. Eğitimcilerin, sınıf yonetimi, alan bilgisi, pedagojik formasyon, duygusal zeka, iletişim alanlarında yeteri kadar gelişmiş olmaları gerekir. Aile ile okul iletişimi iyi şekilde sağlanmış olmalı, evden oğretmenler icin gereken destek verilmeli, sevgi ve saygı uzerinde durulmalıdır. Oğretmen- oğrenci ilişkilerinde sıcak, fakat belirli mesafe korunmalıdır.

OZNUR SİMAV
Pedagog-aile ve iletişim danışmanı

[h=2]İstanbul Cocuk Gelişim Uzmanı uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]