Okul heyecanıBen de her anne baba gibi tatlı bir heyecan icindeyim. Cocuğum okuma yazmayı oğrendi gecen yıl. Artık yıllardır kendisine okuduğum “Kırmızı başlıklı kız” hikayesini kendisi okuyabiliyor. Muthiş bir duygu.
Cocuğu ilkokula yeni başlayacak annelerimizi cok iyi anlıyorum. Sanki anaokulu şaka gibiydi de, bu gercek. Artık, yaşamın sorumlulukları ve zorluklarını uzerine alma vakti geldi gibi. Buyudu gibi sanki kucuk kızınız/oğlunuz… Artık yıllar goz acıp kapayana kadar hızlıca gececek ve bir de bakmışım ki universiteye başlamış. Boylesine bir duygusal heyecan işte…
Guzel bir yıl olmasını umit ediyorum; biz anne babalar, sevgili cocuklarımız ve değerli oğretmenlerimiz icin. Hem duygularımı paylaşmak hem de anne babalar olarak nelere dikkat edelim ki, her şey en guzel haliyle yaşanabilsin diye yazma ihtiyacındayım bu yazımı. Sorunlar olacaktır elbette. Ancak bu sorunların coğu; oğretmen, okul ve aile iş birliği ile kolayca cozulebilir turden olacaktır. Bir de sizinle paylaşacağım bazı ayrıntılara dikkat edersek, belki bu sorunlar ortaya cıkmadan onleme imkanı elde etmiş olacağız.
Biz anne babalar olarak cocuklarımız uzerinde cok fazla etkiliyiz. Bunun oncelikle farkında olmamıza ihtiyac var. Kendi kaygılarımızı aynen aktarıyoruz cocuklarımıza. “Ben hic kaygılarımı belli etmiyorum” desek de, bu mumkun değil. Soylediğimiz her soz, gozlerimizdeki her bakış, yuz ifademizdeki her değişim cocuklarımızı etkiliyor. Bunu bilmeliyiz oncelikle.
Ben kaygılı cocuk değil, kaygılı anne baba olduğunu goruyorum her zaman. Bu nedenle, bizim kendi kaygılarımızı azaltmak icin nelere dikkat etmemiz gerektiğine bir bakalım:
Ozellikle 1. Sınıfa başlayan cocuklarımızın anne babaları olarak, cocuğumuzun cocukluğu bitti sanmayalım lutfen. O hala bir cocuk; oynamaya, koşmaya devam edecek. Bu onların ihtiyacı. Okul başladı diye, hayat bitmedi. Daha bugun bir anne ile goruşmemde temel sorunun bu olduğunu gordum ve paylaştım. 1. sınıfta en onemli husus, cocuğun okulu ve okumayı sevmesidir. Temel hedefimiz bu olmalıdır. Sayfalarca odevin cocuğu bunaltmaktan başka bir etkisi yoktur. Kucuk tekrarlar ve seviyesine uygun hikaye okumaları yeterli olacaktır.
Okula yeni başlayan 1. sınıf cocuklarımızın anne-babaları olarak, cocuklarımızın kendine ozgu ozelliklerinin olduğunu, hazır bulunuşluklarının (kas gelişimi, zihinsel gelişim, duygusal gelişim) farklı olduğunu, her cocuğun vakti zamanının farklı olduğunu bilmemiz cok onemlidir. Cocuklarımızı sınıf arkadaşları ile karşılaştırmamak, abla- ağabeyleri ile karşılaştırmamak, onları ornek gostermemek cok onemlidir.
Cocuğumuzu okula başlayacağına dair duygusal olarak hazırlanmalıyız. “Artık okul başlıyor, yaz tatilinden biraz daha farklı bir yaşam duzenimiz olacak. Daha erken yatıp daha erken kalkacağız. Bilgisayar-televizyon-tablet-telefona yaz tatilinden daha az zaman ayıracaksın. Bunları yine oynayacaksın, televizyon da izleyeceksin ama hem derslerini hem bunları nasıl planlayabiliriz?” diye birlikte zaman ve kurallar belirlenmelidir. Bu kurallar cok beklenmedik bir sorun olmadıkca bozulmamalıdır.
Okul alışverişleri birlikte keyifle yapılmalı. Cocuğun heyecanına, mutluluğuna ortak olunmalıdır.
Okulla ilgili neler hissettikleri, ne duşundukleri sorulmalı, sohbet edilmeli ve kaygılı cocuklar cesaretlendirilmelidir.
Cocuğun gozu korkutulmamalı. ‘Bak yaramazlık yaparsan, oğretmenin kızar’ gibi… Oğretmeni hakkında olumsuz yorum hicbir zaman yapılmamalıdır.
Cocuğumuz cok abartılı beklentiler icine de sokulmamalı. ‘Cok eğleneceksin’, ‘Bir suru arkadaşın olacak’ gibi…
Yeni şeyler oğreneceği, arkadaşlar edineceği ve bunları kurallar doğrultusunda yapacağı anlatılmalı.
Giyinmesi, cantasını taşıması, beslenmesi gibi sorumluluklar cocuğa verilmeli.
Odevleri savaşlara donuşturmemeliyiz. Odev, cocuğun sorumluluğudur, anne-babanın değil. ‘Ders calış’, ‘Odev yap’ denmemeli surekli. Odevini ve sorumluluklarını kendisi icin değil, bizim icin yaptıklarını sanmaları cok acı oluyor. Bu konuda kararlı ve istekli olmalıyız. Birkac gun sabredip, ucuncu gun patlamak işe yarayan bir cozum değil.
Sınavlara hazırlanan oğrencileri yoğun bir yıl bekliyor. Onlara başarılar diliyorum. Sınavı yaşamın anlamı, tek caresi olarak gormeyip iyi bir lise ya da universite icin fırsat olarak değerlendirmeliler. Ailelerin beklentilerini cocuklarına gore yeniden değerlendirmeleri, baskıdan kacınmaları gerekir.
Cocuklarımızın dikkat etmeleri gereken şeyler; duzenli olarak her gun mutlaka calışmaları, emeklerine guvenmeleri ve beklentilerinin emekleri doğrultusunda olması gerektiğidir.
Anne babalar olarak, cocuklarımıza kolaylaştırıcı olalım, yonlendirici değil. Onların da duyguları, hayalleri, duşunceleri ve kendine ozgu davranışları olmalı. Her davranışlarını bizim istediğimiz gibi yapmayacaklar. Ki yapmamalılar… Kendilerine yeten bireyler olabilmeleri, onları ne kadar erken yaştan birey olarak gormemize bağlı. Bize fikirlerini rahatlıkla soyleyebilmeliler, “Hayır” diyebilmeliler ki, dışarıda da bunu soyleyebilsinler.
Cocuklarımızı butun olarak gormeye, anlamaya calışmalıyız; sadece davranışlarına odaklanmayalım. Duyguları, duşunceleri ve hayalleri var onların… “Kendisinin dışında neleri onemsiyor?” bunları anlaması icin fırsat verelim. Cocuğumuzu sadece davranıştan ve sonuctan ibaret gorursek; not, puan, başarı, sıralama odaklı oluruz. Akademik başarıya takılıp cocuklarımızın butunluğunu gozden kacırmayalım. Her cocuk eşsiz ve ozel. Onların ilgili ve yetenekli oldukları alanları bulmaya calışıp destekleyebiliriz.
Kendi gercekleştiremediklerimizi onların gercekleştirmeleri icin hayatlarını esir almayalım. Hayat onların… Biz, bize verilen emanete sahip cıkalım yeter.
Son olarak; kendimiz teknolojinin esiri olmak yerine, cocuklarımıza gercekten anlamlı ve değerli zamanlar ayırmak, paylaşmak, anı biriktirmek en onemli detaylar. Cunku ileride yaşlandığımızda, aklımızda kalan bunlar olacak…
Değerli anne babalar, oğretmen arkadaşlarım ve sevgili oğrencilerimiz, yeni eğitim oğretim yılının hepimiz icin hayırla başlamasını ve surmesini diliyorum. Sevgiyle…

[h=2]İzmir Psikoloji uzmanlarına ulaşmak icin tıklayın![/h]